Ülkemizde sigorta potansiyelinin yüksek olduğunu biliyoruz. Sigortalılık oranının yükselmesi için sigorta bilincinin artması gerekli. Sigortanın bir ihtiyaç olarak görülmesi ise her şeyi çözmek için gerekli. Fakat ülkemizde yapılan sigortaların dağılımına bakıldığında zorunlu sigortaların ilk sırada olduğunu görebiliriz. Zorunlu değilse sigorta yaptırmak için birkaç tane neden olması gerekiyor. Bunların en önemlisi kişilerin korunma ihtiyacının oluşması.
Biz kaderci toplumuz; hiç kimse kendisine, evine, çocuklarına bir şey olacağını düşünmez. Ama her nedense otomobilimize bir şey olmasın diye mutlaka sigorta yaptırız. Her gün trafikteyseniz otomobilin riski çok yüksek. Bu nedenle zorunlu olduğu için trafik, otomobilimize çok değer veriyorsak belki kasko sigortası kullanıyoruz. Başka bir sigorta ürününe bu kadar ilgi yok ne yazık ki. Baktığımızda da riskin burada çok yüksek olduğunu görüyoruz. Mesela tarım sigortası henüz devlet destekli olmasına rağmen çiftçilerimizin bu sigortaya yaklaşımında artış pek de istenilen seviyede değil. Çiftçiler kredi aldıklarında ya da risk çok yüksek ise zorunlu olarak sigorta yaptırıyorlar. Her sene belirli aylarda belirli bölgeleri dolu vuruyor, don oluyor ya da sel yaşanıyor. Tarım sigortalarındaki yoğunluk oranlarına baktığınızda özellikle bu bölgelerde çok yaptırıldığını görebilirsiniz.
Gözden ırak gönülden de ırak
Geçtiğimiz ay içerisinde Kars’a gittim. Amacım gezi ve oradaki sigorta pazarını da incelemekti. Tren biletlerimi aldıktan sonra TÜSAF Başkanı Murat Büyükçelebi’den KARSAD Başkanı Yavuz Özçağin’in telefonunu istedim. Arayıp ziyaretimden bahsettim. Ve orada kaldığım iki gün içerisinde inanılmaz bir misafirperverlik gördüm. Ankara’dan Doğu Ekspresi ile güzel bir yolculuk sonrası 24 saatte Kars’a vardım. Bu arada TCDD’yi tebrik etmem gerekir. Hizmet kalitesini çok artırmış.
Kars, Ardahan ve Ağrı sigorta acenteleri, Doğu’daki sigortacıların sesini çok daha fazla duyurabilmek için bir araya gelip sivil toplum kuruluşu kurmuşlar. Dernek kuruluşunu yaptıktan sonra da Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu’na başvuru yapmışlar.
Başkan Özçağin, bize Kars’ta rehberlik yaptı. Bir gününü bize ayırdı. Özçağin ile Kars sokaklarında gezerken herkesin kendisine saygı duyduğunu, herkese selam verdiğine tanık oldum. Özçağin, kılık kıyafeti ile sigorta sektörünü çok doğru temsil ediyor. Özçağin iş konusunda tabii ki dertliydi, ama asla umutsuz değildi gelecek için. Kars’taki sigorta bilincini ve sigortalılık oranını tahmin etmek zor değil. Acenteler tırnakları ile kazıyarak sigorta yapıyorlar. Biraz konut, biraz işyeri sigortası ama tabii ki lokomotif trafik ve kasko. Yavuz Özçağin’in en büyük sıkıntısı gözden uzak olmanın yanında gönülden de ırak olmak. Bazı sigorta şirketlerinin bu illere hiç acentelik vermemesi Kars’taki sigortacıların gönlünü kırmış. Özçağin, “Bize güvenmiyorlar” diyor. Bir diğer sıkıntıları ise zaten az olan potansiyel ile evlerine ekmek götürme de sıkıntılar yaşanırken neredeyse Kars’taki sigorta acentesi sayısının üçte biri sayısı kadar şubelerin açılmış olması. “Biz zor bela 2-3 şirketin acenteliğini alıp sigortacılık yapmaya çalışırken, yanımıza dükkan açıp 30 şirketten poliçe kesen şubelerle rekabet etmemiz zorlaşıyor” diyor Özçağin. “Doğu’da sigortacılık yapmak zor be kardeşim” diye de ekleyen Özçağin’in asla rekabetten korktuğunu söylemek istemediğimi belirtmek isterim. Onun da derdi haksız rekabet. İşini iyi yapıyor Yavuz Bey. Özel hastane olmayan bir ilde 34 adet sağlık sigortası satması bunun göstergesi değil mi? Sigorta şirketleri ve bizlerin Doğu’da sigortacılık yapmaya çalışan bu kişilere sonsuz destek vermesi gerektiğini düşünüyorum.