23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

CAN KANTAR: DASK’ı önce gerçekten zorunlu yapsaydık!

POSTA GAZETESİ
Layout 1
CAN KANTAR / POSTA GAZETESİ

DASK bence en gerekli sigortaların başında geliyor. Ülkemizde bilinirliliği en yüksek sigorta ürünü de diyebiliriz. “Ben öldükten sonra ne yapayım parayı” diye yaklaşanlar bile var. Ama yanlış hayatta kalır ve konutun hasar görmüşse ne olacak. Ben son olarak Van Depremi’nin üçüncü günü oradaydım. TOBB’un özel uçağı ile gitmiştik. Bütün kurtarma çalışmalarının yanında, yiyecek ihtiyacı karşılayanların yanında sadece sigortacılar vardı. Genel müdür, genel müdür Yardımcısı seviyesinde şirket yöneticileri, eksperler, acenteler sigortalılara ulaşıp acilen maddi ihtiyaçlarını karşılamak için oradaydılar. Ben buna tanığım.

Her ne kadar sadece deprem bölgelerinde veya deprem sonrası dönemde artan poliçe talepleri olsa da gelinen nokta gerçek bir başarı, kim ne derse desin. Türkiye’nin yüzde 98’i deprem tehdidi altında olsa da sigortalılık oranı ancak yarı yarıya yaklaştı.

Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) ismi zorunlu olsa da gönüllülük esasına dayanıyor temeli. Yani tapu da, elektrik ve su idaresinde işin yoksa hiç yaptırmayabilirsin. Kimse sana ‘neden yaptırmıyorsun?’ demiyor. Bir bakıma mülk sahiplerinin yarısı madem yaptırmayana bir yaptırım yok, salla gitsin” demiş oluyor. ZDS’nin önemini kavramamış olmamız mümkün mü? Tabii ki böyle bir şey söz konusu olamaz.

Geçtiğimiz hafta sonu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek özetle ‘DASK’ın sigortalılık oranını yüzde 100’lere taşımalıyız. Bunu sağlamak için sigortasını yenilemeyenlerin, ya da hiç yaptırmamış olanlar şayet düzenli bir aboneliği varsa yani elektrik, su ya da emlak vergilerinin içine katılarak otomatik tahsil etmek için çalışmalar yapıyoruz” dedi.

Nerede kaldı ‘gönüllülük’ esası

deprem

DASK yani ZDS hani gönüllülük esasına dayanıyordu. İsmi ‘zorunlu’ olacak siz ‘gönüllülük’ esasına dayandıracaksınız, ama tapu, elektrik ve su idarelerinde kıstırdıklarınıza ZDS yaptıracaksınız. Şimdi yenilemeyenlere düzenli abonelik ödemeleri varsa o kanalla otomatik yapacağız’ de. Nerede kaldı gönüllülük esası? Bence bunlara ne gerek var, önce ismine yakışır şekilde “Zorunluluk’ olmasını sağla. Yap düzenlemeni, yaptırmayana, yenilemeyene katlanarak ceza uygulamasını hayata geçir, bak sigortalılık oranı bir senede yüzde 100 oluyor mu olmuyor mu? Çünkü açıklamadan anladığım kadarıyla böyle bir ‘kıstırmaca’ da acenteler ve sigorta şirketleri devre dışı kalacak. ZDS satışında mutlaka acentelerin devrede kalması gerekiyor. Çünkü ZDS İçin kurulan iletişim, farklı sigorta ürünlerinin satışına da zemin sağlıyor.

ZDS yaptıran da bir, yaptırmayan da!

Ama devletimiz BES, OKS ve Trafik sigortalarında olduğu gibi pek sigorta şirketleri ve acenteler para kazansın istemiyor. Genel bir tavır var bu konuda. Şimdi bu konu üzerinde çalışıldığı açıklandı. Hazine bir formül açıklayacak. Biz Sayın Şimşek’in açıklamasından böyle anladık, inşallah yanılırız. Öncelikle gerçekten ZORUNLU olmalı diyorum. Bir diğer hatırlatmam, deprem olduğunda devlet, sigortalı olsun olmasın herkese yardım yapıyor. Yapsın yapmasına da, o zaman sigortalı “Ben neden boşuna para verdim, sigorta yaptırdım demez mi?”

3 YORUMLAR

  1. CAN BEY TEŞEKKÜR EDİYORUM BÜTÜN FİKİRLERİNİZE KATILIYORUM…..

    DASK SİGORTASINI YAPTIRMAYANI DEVLET YANİ DASK KURUMU YAPACAKSA BİZ ACENTELER NE YAPACAĞIZ
    SİGORTALI ACENTEYE GELDİĞİNDE YANINDA KONUT VE DİĞER SİGORTA İHTİYAÇLARINI VE BİLİNCİNİ ANLATIYORUZ
    YANİ SİGORTACILIĞA KATMA DEĞER ÜRETİYOR VE FORTFÖYÜMÜZDE ARTIŞ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUZ……

    TRAFİK BİTTİ KASKO ARAÇ BAYİLERİ VE BANKALARA KALDI BİZ ACENTELER KAPANINCA NE OLACAK MERAK
    EDİYORUM.

    CAN BEY YAZMAYA DEVAM EDİN KONUYA VE SEKTÖRÜN SORUNLARINI SİZ ÇOK DAHA İYİ ANLIYORSUNUZ..

    SELAM VE SAYGILARIMLA

  2. Can bey,

    DASK’ın %46 ile başarılı olduğunu söylemek elbette mümkün değil. Süreklilik oranı açıklanmalı ki, milletin DASK’a ilgisi ortaya çıksın. Daha açıkçası, satış ipotek koyma, ipotek çözme, haciz kaldırma gibi tapu işlemlerinde aranılan DASK poliçeleri ile elektrik su gibi aboneliklerde aranılan DASK poliçeleri düşüldükten sonra süreklilik oranının%25’lerde kaldığını görebiliriz.

    TÜİK verilerine göre 22 milyon, DASK kapsamında kalan 18 milyon konut var ve biz bu 18 milyon kişiden gönüllü olarak zorunlu poliçe yaptırmasını bekliyoruz. Sigortalanma oranında da %100 olsun diyoruz.

    Elektrik vs abonelikler üzerinden resen ve otomatik poliçe düzenlenmesinde ne hukuka ne de Anayasaya uygunluk bulamayız. Örneğin, kiracı olan bir vatandaş mal sahibi tarafından yaptırılması gereken bir sigortayı neden abonelikleri sebebiyle kendi yaptırsın? Hukuka uygun olmayacağı gibi, Anayasamız itibarıyla angarya yüklemenin ta kendisi olmaz mı?

    Çözüm konuşacaksak, maliklerin tek tek poliçe yaptırmalarının zaten sağlıklı bir tarafı da bulunmuyor. Kimi yaptırıyor, kimi yaptırmıyorsa, bina deprem zararı gördüğünde ne olacak? Sigortası olanın zararı ödenecek de, olmayan binadaki zararı kendi ödemeye yanaşmazsa? Sigortası olan kendi dairesini yaptıracak ve virane haline gelmiş binada oturmaya devam mı edecek? O halde doğru yöntem topluca sigorta edilmesidir. Yani, bina yöneticisi de daire daire değil, binanın tümüne tek bir poliçe yaptırmakla sorumlu ve zorunlu olursa en kısa sürede %100 sigortalanma oranının yakalanması çok da zor olmayacaktır.

    Elektrikçiler mi, scular mı yapacak, acenteler sistem dışına mı itilecek gibi boş lakırtılar yerine, suyun akışını biz düzenleyelim akıl yoluyla. Konu gündeme geldiğinde de yazmıştım, düzenlemeyi yapacak ilgililere bu önerimi açık ve net olarak anlattım. Elektrikçilere karşı çıkmanın bir yararı olmaz. Sistemi öyle kurmalıyız ki, onlara gün doğmasın…

    Nitekim, son günlerde aldığım izlenimler de bu yönde gelişmelere işaret ediyor. Yöneticileri sorumlu ve zorunlu tutacaklar, binanın topluca ve tek poliçeyle DASK sigortası yapılacak. Yönetici bu sigortayı yaptırmazsa ve binada deprem zararı olursa, kanundaki sorumluluk ve zorunluluk nedeniyle oluşan zarardan -kat maliklerine karşı- şahsen sorumlu duruma düşeceğinden, isterse yaptırmasın. Hangi yönetici bu yükün altına girebilir?

    Zamanında bu şekilde kurgulanmış olsaydı, sigortasız yer kalmayacak, bu arada biriken fonun en az 10 katı bir fona ulaşılmış olmayacak mıydı?

    Zaman hiç bir şey için geç değildir. Geçmişi sorgulamak yerine, geleceği kurgulamak daha doğru olur.

    Keşke SAİK -Sigorta Acenteleri İcra Komitesi de, SAİK-Sigorta Acentelerini İzleme Komitesi gibi seyretmekten vazgeçse de, ona buna hakaretler yağdırmak yerine bu tür konularda akılcı çözümler üretebilse. Aslında kendilerinin bu tür fikirler üretme yeteneği olmadığını biliyoruz ama TOBB’da bu yetenek varken niye etkisiz kalınıyor, anlamak mümkün değil…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER