22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

CAN KANTAR: Çalıştay acentelerin gövde gösterisi oldu

ÇALIŞTAY’IN ARDINDAN

CAN KANTAR 320

13 yıldır bu sektörü yakından takip ediyorum. Öncesinde de acente toplantılarına davet edilip gitmişliğim vardır. Özetle 20 senedir bu sektör toplantılarında böyle bir hava görmedim. Ve yapılan en büyük acenteler toplantısı denilebilir. 550 acente ailelerle birlikte 650 kişi, dile kolay. Bu görüntülerle birlikte yıllardır konuşulan “acenteler birlik olamıyor” söylemi boşa çıkmış oldu. Çalıştay öncesi sosyal medyada “bu toplantı yıllardır yapılıyor, bu bir eğlence toplantısıdır” diyenlerin mahçup eder bir birliktelik olduğu düşüncesindeyim.

Öncelikle TÜSAF Başkanı Murat Büyükçelebi ve yönetim Kurulu’nu tebrik etmek isterim.  Ege Sigorta Acenteleri Derneği Başkanı ve TÜSAF Başkan Yardımcısı Melih Çırpar ve ekibinin hazırlıkları övgüye değer. Tabii ki en büyük alkışı ülkemizin dörtbir yanından gelip mesleğine sahip çıkan acenteler hakediyor. Bu arada TÜSAF çatısı altında olmayan ve hatta TÜSAF yapılanmasına muhalif dernek ve temsilcileri de oradaydılar. Bunlar da en büyük alkışı alanlardır. AVSAD, ANSADER, SADER, SAB, PASAD, ATO,İTO hepsi katkı verdiler . Bu gerçek bir uyanış ve gövde gösterisiydi. Acentelerin bir hedefinin var olduğunu, bir şey için savaş verdiklerini gördüm, o da “ekmekleri”.  Sayıları iki elin parmaklarının sayısını geçmeyen, kendi menfaatleri için dernek, Ticaret Odaların’daki koltuklara sıkı sıkı sarılanlar zaten orada yoklardı.

TÜSAF ESKİ YK ÜYELERİ SU TAŞIDILAR

“Buraya gelemezler” dediğim kafamda 4-5 kişi vardı. Evet gelemediler. Gelmesini beklediğim, fakat gelmeyen de oldu. Canları sağ olsun, illaki bir cenazeleri vardır!. Öyle diyecekler. Ama yazık gerçekten. Ama kimler vardı biliyor musunuz ? Yeni TÜSAF yönetiminde olmamasına rağmen oraya gelip meslektaşlarına destek vererek sahip çıkan, etiket yazan, su taşıyan, sandalye taşıyan TÜSAF eski Yönetim Kurulu’ndan dostlarım vardı. İsimlerini eksik yazarsan gücenirler diye yazmıyorum.

ELEŞTİRENLER HAKSIZLIK EDİYORLAR

Organizasyonu, fiyatları, oteli eleştirenler var ki, yuhh diyorum. TÜSAF YK üyesi hostes gibi mikrofon taşıdı, bir diğeri oturum salonlarına su taşıdı. Arkadaşlar eleştirirken biraz insaflı olun, bu işi şirketler özel organizasyon şirketlerine ciddi bir bedelle yaptırıyorlar. Ama Çalıştay’da resmen İmece usulü organizasyonun altından kalkıldı. Bunları göz ardı etmek insafsızlık olur.

SİGORTA ENDÜSTRİSİ ORADAYDI

SAMSUNG CAMERA PICTURES
Hazine Müsteşar Yardımcısı Ahmet Genç, TSB Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu, Tarsim Genel Müdürü Yusuf Satoğlu, Neova Sigorta Ceo’su Özgür Koç, Quick Sigorta Ceo’su Levent Uluçeçen, RS YÖnetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı, Autoking İcra Kurulu Başkanı Ayhan Dayoğlu, sigorta şirketlerinin bölge müdürleri, akademisyenler katıldı ve  sponsor firmaların üst yöneticileri herkes oradaydı. Onlar da acentelerle iki gün boyunca bir arada olma şansını yakaladılar. Hoş sohbetler oldu.

İŞİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM

Konu başlıkları oluşturulup gruplara dağıtıldığında çalışmalara başlanıldı. Salon salon koşuşturup konuşmaları yakalamaya çalıştım. Diğer taraftan fotoğraf çektim. O tablo görülmeliydi. Gruplar büyük ciddiyetle konuları aralarında tartıştılar. Sonra da genel oturumda yetkililere sunuldu. Çalıştay’ın genel çerçevesi buydu. Çalıştay da bu demek zaten. Şimdi bu bir rapor halinde Hazine Müsteşarı, Hazine Müsteşar Yardımcısı, Sigortacılık Genel Müdürü’ne ve TSB’ye iletilecek. Bana gönderirlerse bundan sonrasında işin takipçisi ben de olacağım.

UMUTLAR YİTİRİLMEMELİ

Çalıştay öncesinde yazdığım gibi: Bu bir ‘hazırlık’ çalıştayıdır. Yani bir başlangıçtır. Hemen bir gelişme beklenmemelidir. Fakat emin olun ki hiç bir şey artık Çalıştay öncesi gibi olmayacaktır. TÜSAF’ın başlattığı iletişim kanallarının açılımı, Çalıştay ile birlikte bir samimiyete de dönüştü. Bu acenteler için büyük bir avantajdır. Bunun meyvesi yakın zamanda alınacaktır. Acenteler bu konuda umutlarını asla yitirmemeliler.

SAİK’İN GÖREVLERİ TEKRAR BELİRLENMELİ

Acentelerin dijitalleşmesi ile ilgili çok güzel sunumlar yapıldı. Gerçekten acentelerin ufkunu açar nitelikteydi bu paneller. Haberler yapıp, toplantıdan canlı yayın yaptığımız için çok detaylara girmek istemiyorum. Ama aklımda kalanlar şunlar; önelikle SAİK’in görev tanımları tekrar belirlenmeli. Ceza ve denetim yetkisi SAİK’ten alınmalı. Acentenin acenteyi cezalandırması ve hatta meslekten men edilmesinin aktif çalışan acentede olması çok doğru değil. SAİK bu yetkileri ile birçok acentenin ya da dernek temsilcisine korku salmış. Birçok acente ve dernek temsilcisi SAİK’i ve Başkanını sadece bu gerekçe ile eleştiremediğini görüyorum. Bu durum koşulsuz biat edenler için akla başka soru işaretleri getirmiyor mu ? Aralık 2016 yılında SAİK’i eleştiren birinin Temmuz 2017’de SAİK yağdanlığına dönüşmesinin ardında birşeylerin olma ve iddiası hep akla geliyor. Bu nedenle SAİK sadece mesleğini geliştirmek için projeler yapmalı. Bu cezalar, denetimler, kurulacak, tarafsız bağımsız kurum tarafından yapılmalı.

SAİK ÇALIŞTAY’DA OLMALIYDI

Türkiye Sigorta Birliği, bir birlik ve onun sigorta şirketine ceza verme yetkisi var. Ama kullandığı görülmemiş bu güne kadar. Bu eleştirilere cevap verecek olan kişi Çalıştay’da olsaydı cevaplardı mutlaka. Ama kendisi “Ağır Hastaymış” bu nedenle katılamamış. Benim iddiam, Sayın SAİK Başkanı Hüseyin Kasap’ın baskı nedeniyle ağır psikolojik sorunlar yaşadığını tahmin ediyorum. Çünkü bu kadar sıkıntıya sebep olacak şeyi üst üste yapması normal bir davranış değil. Hele son görüntüler, kendisini tam bir sıkıntıya soktuğu bir başka gerçek.  Seçimle gelmiş madem, seçimle gitmesini bekleyeceğiz. Şu andan itibaren meslektaşlarına zaten bir faydasının olmasını kimse beklemiyor. Neyse konumuz bu değil elbette. Çalıştay’da olması kendisine çok şey kazandırırdı mutlaka. Hadi Başkan yoktu, ya Başkan Yardımcısı Süleyman Özer, Çalıştay’a katılabilirdi bence.

ESKİ SÖYLEMLER ETRAFINDAN AYRILIN ARTIK

Özetle grup toplantılarını panelleri görünce, her şey çok güzel gidiyor diye düşündüm. Büyük bir değişim sağlanmış, sektör endüstrisi açısında yeni bir beyaz sayfa açıldığını gördüm ki…. Bir toplantıya girdim ‘Bankalar sigortacılık yapmasın’ başlığı konuşuluyor. Oofff yani… Bakın arkadaşlar, bu söylem size zamanında popülerlik kazandırmış olabilir ama bu argüman çok eskidi. Çünkü artık bırakın bankaları, PTT, muayene istasyonları, neredeyse noterler, ziraat odaları, yığınla korsan acente, elektrik, su, kurumları sigorta satıyor veya satmaya hazırlanıyor. Belki de yakın zamanda zorunlu sigortalar bazı sigorta şirketleri tarafından internet sitelerinden satılacak. Öncelikle bunları konuşmak yerine gerçekliliğini yitirmiş söylemler etrafında dolaşmak size vakit kaybettirir.

ACENTELER İMTİYAZ BEKLEMEMELİ ARTIK

Bu saydığım hiç bir kurum, sigorta şirketlerinin bir dağıtım kanalı olamaz. Pazarı geliştirecek bir dağıtım kanalı asla olamaz. Acentelerin verdiği  hizmet ve danışmanlığı bunlardan hangi birisi verebilir. Hangi noter, hangi PTT mensubu, hangi  ziraat odası çalışanı gecenin 11’in de kaza yapmış sigortalısının yardımına gidebilir. Acenteler öncelikle savunması gereken şey haksız rekabet. Yani bankaya, PTT’ye  üç veriliyorsa acenteye iki verilmemeli.  Bunu takip etmeliler. Sizin onlardan neyiniz eksik. Herkesin gözü sizin ekmeğinizdeyse sizler neler yapabileceğinizi düşünün. Tabii ki bunun mücadelesini vermelisiniz. Buna hiç kimsenin itirazı olamaz.  Önce kendinize güvenip, size rekabet açısından yapılacak haksızlığa karşı mücadele edin. Kimseden artık imtiyaz isteyip kendinizi küçültmeyin. Siz, onların işine de talip olmak isteyin. Finansal danışman olmak isteyin. Gelirinizi artıracak başka işlere talip olun. O da bu da yapmasın, ama ben işhanının 8’inci katında oturup facebook’ta sabahtan akşama kadar dedikodu yapayım. Sigortalılar da Trafik, DASK kestirmeye 8 kat çıkıp gelsinler diye bekleyen varsa çok bekler.

ACENTE GÜÇLÜYSE SÖZLEŞMELER DE EŞİT OLUR

SAMSUNG CAMERA PICTURES
Sigorta şirketleri arasında yapılan sözleşmeler konusunda çaba gösterin. Siz şirketlerin her acente ile aynı sözleşmeyi yaptığını aynı komisyonu aldığını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. İki taraf bir sözleşme yapıyorsa bu sözleşmeler tarafların güçleri oranın da eşitlik arz eder. Bu nedenle acenteler güçlendikçe sözleşmeleri değiştirme gücüne de sahip olduğunu göreceksiniz. Bu arada bazı internetçilerin dediği gibi ‘acenteler bağımsız olmalı’ymış. Bu komik çocuk ismi üstünde ‘acente’ yani ‘sözleşme ile bir kuruma bağlı’ demek olduğunu bile bilmiyor. Neyse bu sözleşmelerin adil ve iki tarafı da memnun eder olması için siz acentelerin de güçlü olması gerekir. Ya da kendinizi güçlü göreceğiniz farklı bir şirketin acentesi olmalısınız. Bu konuda Hazine’den bir şey beklemeyin. Kendi ayağınızdan asılacaksınız, size sunulan sözleşmeyi beğenmediğinizde başka bir şirketi seçmeniz önünde engeliniz yok. Konu sağlık portföyü ise, bu konuda portföy taşımada özellikle sağlıkta kolaylık sağlayan hak kaybedilmeden geçişlerin yapıldığını duyuyorum. Şayet sahip olduğunuz sağlık portföyü hatırı sayılır bir büyüklükteyse, birçok şirket buna talip olacaktır. Siz de hak kaybı olmadan bunu gerçekleştirebilirsiniz. Her şeyin bir çaresi var.

Şen’in  DASK önerisi müthişti!

Bu tür toplantıların çok provake edildiğine tanık oldum. Sözüne normal ses tonuyla başlayıp son üç kelimede sesini yükseltip, salondan alkış bekleyenler var hala…Yapmayın dostlar bunu, boşuna tansiyonu yükseltmeyin. Sağduyulu olmakta fayda var. Bu arada empatiden bahsetmiştim önceki yazılarımda. SAB Başkanı Sayın Doğan Şen‘in önerisi ile şok oldum. Kendisini takdir ederim ve saygı da duyarım. Her ne kadar kendisi benim hakkımda sosyal medyada olumsuz tüm eleştirilere beğeni işareti koysa da! Toplantıda, Şen dedi ki “DASK yüzde 20 komisyon veriyor, şirket bir şey yapmadan yarısını alıyor. Hazine düzenleme yapsın, sigorta şirketleri aradan çıksın komisyonun yüzde 20’si de biz acentelere verilsin” dedi. Buna salondaki acentelerin topluca alkışlamasını beklemek normal değil mi? Hangi acente bunu istemez. Ama ne yazık ki iki acente bunu olumlu gördü. Sonradan öğrendim ki DASK sigorta şirketlerine bölgesine ve yenileme oranına göre yüzde 15-17 komisyon veriyormuş. Şirketlerin bazıları komisyonun neredeyse yüzde 80-90’ını acentelere veriyormuş, belki bu işlerden konut sigortası yazılır umuduyla. Birçok şirket operasyonel maliyetlerini düşüp zaten gerisini acentelere veriyormuş. “Ayrıca bilançolara bakarsanız DASK’ta neredeyse bütün şirketler zarar yazıyor” diyor bir şirket yetkilisi. Ve ekliyor “Operasyonel maliyetler yüksek Hazine’ye değil biz şirketlere gelselerdi, tüm operasyonel maliyetleri de üstlendikleri takdirde biz bu işi acentelere hemen devretmeye hazırız” biz poliçeleri bitenlere yenileme ile ilgili bildirim gönderiyoruz. Allah korusun oluşabilecek hasar sonrası hukuk karşısında sorumlu olmamak için. Acenteler bu işleri kolay zannediyorlar’.  Empati derken tam da bunu demek istemiştim. İyice araştırmadan ortaya atılan bir konu, alın size böyle dönüyor. Her iki tarafta konuyu kendi menfaatleri açısından değil, karşılıklı menfaatleri göz önünde bulundurarak ortaya atmalı. Yani ’empati şart’.

Çalıştay ‘kanatlandırdı’
Özerdem yerde kaldı!

Son olarak toplantıya katılmayan dernek ve yöneticileri söylerken AFSAD Başkanı Sayın Bekir Özerdem’e bir paragraf açmam gerekir. 2200 KM öteden yani Van’dan ekmeği için oraya gelen acente varken, acentelerin sorunları için site yöneten, TV programı yapan ve en önemlisi dernek başkanlığı yapan Bekir bey 370 KM yol yaparak toplantıya bile katılmadı. Sayın Özerdem, sizin acenteler ile ilgili görüşlerinize artık sadece KADİR inanır! Bir de bu yetmezmiş gibi meslektaşları Çalıştay’da ter dökerken, Sayın Özerdem evinde dostu ile pijama ile kahve içerken resmini sosyal medyada sıkılmadan paylaşmış. Bir de yazı yazmış geçmişte meslektaşlarına hitaben.

“Güçlü kanatlarımızı hep birlikte ne zaman çırpacağız, bunu da  görmek istiyorum”

Evet Sayın Bekir Özerdem meslektaşlarınız Kuşadası’nda birlikte güçlü kanatlarını çırptılar, hatta uçtular. Siz yerde kaldınız haberiniz ola… Bu arada bir basın emekçisi ve sektörü yakından takip etmeye çalışan Çetin Erdoğan taaa Adana’dan toplantıya gelmişken, “internet kopyala-yapıştırıcısı” da toplantıya katılmayarak 2-3 derneğin internetçisi olduğunu gösterdi bence. Bu da ayrı bir konu.

Acentelerin Çalıştay sırasında şahsıma göstermiş olduğu yoğun ilgi dolasıyla ayrıca mutlu olduğumu belirtmek isterim. Dostlarla birlikte sohbet ettik, fotoğraf çektirdik, eğlendik. Emin olun sizlerin arasında kendimi ailenin bir ferdi olarak görüyorum. Her şey için teşekkürler. Sizleri seviyorum.

Bu arada bu paylaşımım için sosyal medyada ve sitesinde Sayın Bekir Özerdem bana bir dizi hakarette bulundu. Cevabım ise şöyleydi kendisine,

“Bakın Bekir Bey, öncelikle şunu söyleyeyim,sosyal medya ne yazık ki özeli ortadan kaldırıyor. Siz paylaşımınızı yaptıktan sonra o özel olmuyor. Neşe Hanım’a anlattım, anlamadı. Ayrıca eğer ortada sizin deyiminizle ‘seviyesizlik, saygısızlık ve ahlaksızlık’ varsa, çatısı altında bulunup, meslektaşlarınız sizin için de orada ekmeği emeği ve mesleği için ter dökerken, tüm bunlara inat aynı gün aynı saatlerde sizin bu fotoğrafı sosyal medyadan nispet yapar gibi, dalga geçer gibi paylaşmanızdır. İnsanlarla, meslektaşlarınızla alay etmeye sizin hakkınız yok. Yazıda sizin hakkınızda ne de bir başka kişi hakkında asla hakaret içeren bir cümle yoktur. Varsa hukuki yollarınız açıktır. Eleştiri vardır, bu meslektaşlarına küfür edip ‘ağır hakaretti’ diye ve her fırsatta savunduğunuz Hüseyin Kasap’ınki ile kıyas kabul etmez. Ben kimseye kin falan kusmuyorum. Bir gün ‘öyle’ deyip, diğer gün ‘böyle’ diyenleri yayınlıyorum. İş bu kadar basit. Bir gazeteci olarak görevim. ‘Kanat çırpıldığını ne zaman göreceğim’ demişsiniz ben de size kanat çırpıldı yoktun orada Bekir bey dedim. Bu mu hakaret. Sizin ahlaksız (daha önce de meslektaşlarınız için TÜSAF kongresinde kullanmıştınız, bir de şimdi) tabiriniz asıl hakarettir. Davaya sahip çıkmak için önce duruşmaya mahkemeye gelmeniz lazım. Bırakın boş feveranları. SAİK’e laf söyletmem naralarını atıyorsanız benim videoyu bekleyin. Dün dündür bugün bugündür mü diyeceksiniz. Syg.“

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER