Geçtiğimiz hafta sonu iki trafik kazasında 25-30 kişi hayatını kaybetti ve birçok vatandaşımız da yaralandı. Öncelikle hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Olay basına da “Katliam gibi kaza” diye yansıdı. Gerçekten de öyle. Çok üzgünüm. Bu kazayı sigortaya nasıl bağlayacağım diye çok düşündüm. Kazada ölenlerin varislerine tazminat, yaralıların tedavileri ve araçların hasarları sigorta şirketleri tarafından sigortalıların; Trafik Sigortası, Kasko ve Ferdi kaza poliçeleri ile ödenecek. Ödenecek de hayatını kaybedenler geri gelecek mi? Elbette hayır.
Son yıllarda böyle büyük kazalar yaşanmıyordu. Çünkü yollar duble hale getirilirken, araçların özellikleri de arttı. Sigorta şirketleri hasar oluşmaması için sigortalıları bilinçlendirmeye çalışıyorlar. Ve olası hasarları engellemek için de önlemler alıyorlar. Şirket yetkilileri, her zaman; “kazalar olabilir, yangınlar olabilir, biz bütün bunları telafi edebiliriz ama yeter ki canınıza bir şey olmasın” diyor.
Geriye bize canımızı korumak kalıyor. Öncelikle yaşanan trafik kazalarında en çok rastlanan sebeplerin başında, fren mekanizmasındaki sorunlar ve yıpranmış lastikler geliyor. Dikkatsizlik, uykusuzluk ise bunlarından ardından geliyor. Bütün bunların yanında özellikle yollarda rastladığım ağırlıklı ticari araçlar, şirket arabaları fütursuzca kullanılıyor. Bu araçlar büyük risklere neden olacak hareketler yapıyorlar. Bir şey olacak diye korkmuyorlar; çünkü sigorta şirketinin hasarı ödeyeceğini biliyorlar. İyi sürücü, kötü sürücü ayrımı da yıllardır yapılmadığından ve poliçeyi aynı primden ödedikleri için de kaza yapmaktan çekinmiyorlar. Kimse isteyerek kaza yapmaz ama aldığı riskin kaza ile sonuçlanacağını da düşünmeleri gerekir. Bunun en önemli çözümü ise bütün sürücülere kaza yapmamayı özendirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesinden geçiyor.
Posta Gazetesi • 22 Ağustos 2022