38’inci meslek hayatıma giriyorum. Bu kadar sene medya sektöründe kimleri gördüm kimleri ? Gazetecilik her çeşit insan ile karşılaşabileceğiniz bir meslek. Hele hele patron düzeyinde, çok da ilginç patron koleksiyonum olmuştur. Meslek hayatına nurlar içinde uyusun Çetin Emeç’in patronajında bir dergide başlayınca gerisini kıyaslayabilmek zor olmadı benim için.
Sigorta sektörünün üç dergisi vardı ben sektöre girdiğimde. İkisinde Genel Yayın Yönetmenliği yaptım. Bir tanesinde birikimimi aktarabilme fırsatı buldum ama diğerinde bu fırsatı bulamadım. Baktım ki bir sistem kurulmuş devam ediyor. Alan memnun satan memnun. Rekabet de fazla olmayınca gelişim ve değişime ihtiyaç duyulmuyor. Hele hele yenilikçi bir yaklaşım masraflı olduğu için hepsi uzak duruyor işin o kısmına.
SİGORTAMEDYA YENİLİKÇİ BİR YAYIN KURULUŞU
Sonrasında ben bu birikimim ile sektörde nasıl değişik birşeyler yaparım diye yola çıktım. İlk sene bana güvenen şirketlerle başladım. İkinci sene çalıştığım şirket sayısı 3 katına çıktı neredeyse. Çünkü ben sigortacılığı öğrenmiş ve medya birikimimi bununla kaynaştırmıştım. Ve en önemlisi yeni bir şey yapmıştım. Kendimizin çalıp oynağı dergiler yerine çok daha masraflı oyan tüketiciye yönelik dergi yapmayı tercih ettim. Sonra dergi sayısı ikiye, televizyon programları internet siteleri, o zamanın şartlarında internet üzerinden canlı yayınlar falan derken arayı açtım diğerleriyle. Sonra onlar da önce bana davalar açarak bana çekidüzen vermeye engellemeye çalıştılar, baktılar olmuyor, kendilerine çekidüzen verip işlerini iyi yapmaya çalıştılar. Ne kadar iyi yaptıklarının, ne kadar değiştiklerinin kararını siz vereceksiniz.
REKABET GÜZEL DE…
Ve benim değişik iş modellerimden yola çıkan arkadaşlarım oldu. Onlar da birşeyi taklit etmek yerine kendi yayın stratejilerini sürdürmeye tercih ettiler. Rekabet güzel şey. Buna kimsenin bir eleştirisi olamaz. Hatta esinlenmeler olabilir, feyz alabilirsin bunda da sıkıntı yok. “Taklitler aslını yüceltir” sözü de doğru bir sözdür ama. Piyasada yer edinmek için bir diğer yöntem ise, birisi hakkında bir haber yaparsın, hatta olumsuz bir haber yaparsın onlar seni arar görüşürsün. Karşı taraf “aman şu bizimle uğraşmasın, verin üç kuruş” denildiğinde sonuç ne yazık ki istenmeyen yerlere gider. Bizim sektörde de benzer durumlar ne yazık ki oldu, halen de oluyor.
SADECE İNTERNETÇİ OLMAK YETMEZ
Her rekabete açığımdır. Olmalıdır da. Esinlenme, taklit edilme, olabilir. Ama hırsızlığa, emek hırsızlığına bir yerde dur demek gerekir. Sigorta sektöründe medya tarafında gerçek gazeteciler var tabii ki. Sigortacılıktan gelmiş, ya da ticaret adamları yani tüccarlarda var. Bunların hepsi normal. Bu işi yapmak için illaki gazeteci olman gerekmiyor. İyi bir gazeteci bulursun onunla bu işe başlarsın. Sektörde 3-4 senedir ise ışığı görmüş gelmiş bir arkadaşımız var ki ilginç. Bu arkadaş internetçi, bilgisayar işlerinden anlıyor herhalde, sektör endüstrisinin bir yerlerinde çalışıp bu işe heveslenmiş bir arkadaş. Gazeteci falan değil, yazı yazmayı bile bilmiyor, sigortacılıktan ne anladığı da şüpheli. Mesela bir ara “acenteler bağımsız olmalı” diye bir sözü vardır.
Evet Erhan Navruz‘dan bahsediyorum. Bu arkadaşın sektör medyasına girdiğini benim yayın grubumun isimlerinin bir eksik bir fazla domainlerini satın aldığında fark ettim. Arkadaşa ulaştım ve dedim ki “arkadaş sektörün bu kısmında yapılmayan benim de yapmaya fırsat bulamadığım bir çok iş var onlara yönel, yenilikçi ol, taklit et ama emek hırsızlığı yapma” dedim. Para hedefin varsa da medya tarafında bu işten çok para kazanmak istiyorsan, beni değil diğerlerini hedef al ” demiştim. Erhan Navruz bu sektöre girdiğinde geriye dönük araştırma yapmadığı için herşeyi ilk kendisi yaptı zannediyor ne yazık ki. Ben de bırakıyorum öyle zannetmeye devam etsin.
6 AYDA 50 TAKİPÇİ!
Bundan üç yıl önce bir haber yapıp sektör medyasının sosyal medya hesaplarının takipçi sayılarını içeren tablo yapmıştık. Bu arkadaşımın hesaplarını oraya dahil etmediğimiz için baktım birkaç yazı ile bana atıp tutmaya başlamıştı. Bir arkadaşım okumuş beni uyardı. Sonrasında ben de onun sosyal medya hesaplarındaki bir gecelik 10 bin takipçi sonrasında 6 ay da 91’den 140 takipçiye gelmiş olduğunu fotoğraflarıyla sosyal medyada paylaşınca arkadaş bir süre ortalıktan kaybolmuştu.
Sonrasında sektörde böyle emek vererek alın teri ile bir yerlere gelemeyeceğini anlayınca. Ben kimi eleştirsem onun yanında yer alıp bana atıp tutmaya başladı. Bir iki yazısında “genco, volks” falan deyince sektör arkadaşın seviyesini anladı.
BİR GECEDE 60 BİN TAKİPÇİ!
Benim üzerimden reklam çalışmalarına izin vermemek için çoğuna cevap bile vermedim. Vermeyince de arkadaş meydanı boş bulduğu için sektör şirket yöneticilerini de saf olarak düşünüyor olmalı ki birgün bir baktım, bir gecede eskiden yaptığı gibi 10 bin takipçi yetmemiş olacak ki, 50-60 bin takipçi eklemiş hesaplarına. Ama bu sanal takipçiler bile herhalde silmişler olsa gerek 1 ayda 10 bin takipçi bu arkadaşın hesaplarını takip etmekten vazgeçmiş.
Komik dunum tabii ki. Sigortamedya sosyal medya hesaplarımız 4-5 yıldır en aktif hesaplar olmasına rağmen arkadaşın bir gecede aldığı 10 bin seviyesine ulaşabilmiş değil.
NASIL DA BİRBİRLERİNİ BULUYORLAR!
Bir de sektörde feyk hesaplar, arkadan dolanmalar, emek hırsızlıkları, takipçi sahtekarlıkları yapanlar var ki bunlarla uğraşmam boynumun borcu. Mesela eski dostum Turusan Bağcı Serdar Gül’ün Hüseyin Kasap’ı hedef aldığı toplantıda hem de Sayın Kasap’ın yanında oturmasına rağmen, hatta sonrasında kolkola dışarı çıkmalarına rağmen çektiği görüntüleri Erhan Navruz’a gönderdiği için, yanındaki bir çalışanının feyk hesabından bana atıp tuttuğunu yakaladığım için arkadaşı eleştirmeye başladım. Tabii ki İSAD’a sırtını dayayıp o TV benim bu TV senin diyerek dolaşıp tüketiciyi yanlış bilgilendirmesi de benim Turusan Bağcı’yı eleştirmem de etkendir. Diğer tarafta Bekir Özerdem’de benim yayımlarımdan haberleri alıp isim belirtemeden yayınladığı için en az üç kere uyardım. “Bekir hocam, ben bu işe emek harcıyorum, eleman çalıştırıyorum. Alacaksan haberleri ismimizi kullan bari” diye kaç kere uyarmak zorunda kaldım. Şimdi başkalarından tırtıklıyor ama altına yazıyor kimden aldığını hiç olmazsa. Şimdi bakın bu üç arkadaşa Bekir Özerdem, Turusan Bağcı ve Erhan Navruz. Nasıl benzerlikleri var değil mi, nasıl birbirlerini bulmuşlar değil mi ? Bunun için yazılmış bir iki atasözü var ama ayıp olur burada yazmayayım.
HAYATIMIZ SİGORTALI’nın İSİM HAKKI BENDE!
Son olarak ise bir yazımda Erhan Navruz’u Çalıştay’a gelmediği için eleştirmiştim. Çünkü davetli olduğunu biliyorum. Neyse yazımdan sonra benim Hayatımız Sigortalı ismi ile siteler açmaya sosyal medya hesapları kurmaya başladı. Elinde ki benim yayın grubumdaki com’lu net’li uzantılarla siteler, sosyal medya hesaplarını sıkışınca devreye sokardı hep. “Hayatımız Sigortalı ismi ile yıllardır köşe yazıyorum, TRT’de Kanal A’da, Dünya Ekonomi TV’de program yaptım ve bu isim ile dergi çıkarıyorum. Dahası var mı ? Bırakın Patenti, mevkude beyannamesi var elimde Savcılığa verilmiş. İsim hakkını almamış olmam mümkün mü ? Bu saf arkadaşım eylemlerine devam etti. Elimde bütün belgeler var. Avukata gitmeye vakit bulamadım. Pek de istemedim, gitsem altındaki Volks’unu alıp Kızılay’a bağışlamak vardı ya, neyse.
ALLAH YANLIŞ YAPTIRIYOR!
Bu sektörde feyk hesaplar ile seviye iyice düşüyor tabii. Geçenlerde Facebook’da bir grupta Yalçın Metin beyin bir paylaşımını gördüm. Kendisini tanımam, bir fikrim de yok kendisi ile ilgili ama arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim sözü var. Son günlerde Erhan Navruz ile ortak bir şeyler yapıp duruyorlar. Neyse Sigorta Tahkimli bir face grubu var. Orada da Fatih Bilir diye feyk bir hesap var. Takip etmem bilmem ama birkaç arkadaşım söylemişti bana. Hasarlarla ilgili paylaşımlar falan yapılıyor diye. Ona buna atıp tutuluyormuş. Sigorta Hakemi, eksper olduğu iddiaları var. Tabii ki Sigorta Tahkim Kurumu gibi ciddi bir kurum böyle bir sosyal medyada da olsa böyle bir grup ismine nasıl izin veriyor o ayrı bir konu. İbrahim Taşbaş’ın Cumhuriyet Savcılığı’na bir şikayetine bakar, kim olduğu da el ile konulmuş gibi bulunur. O kadar basit.
Evet ne diyorduk, bu grupta baktım bir paylaşım…..
Yalçın Metin
Erhancım bu hafta neovayı masaya yatıralım
Fatih Bilir
Yatıralım
Bir muhabbete denk geldim. Muhabbetin başında, ortasında, sonunda Erhan Navruz’un adı bile geçmiyor. İlginç değil mi ? Birkaç kişi ile konuştum yok be Can Bey o olamaz Fatih Bilir denilen kişi muhtemelen Sigorta Tahkim içerisinde biri dediler. Kim olduğu benim umurumda değil. Ama her ne ise işin bir tarafında bu arkadaşın olduğu da başka iddia.. İşte bu tuhaf birliktelikler, feyk hesaplar falan seviyeyi iyice düşürüyor sektörde.
Şimdi ne oldu, aşağıda resimlerini göreceğiniz şekilde bir gecede onbinlece takipçi eklendiğinin açık şekilde ortada. Şimdi bu arkadaş çalıştığı şirket veya kurumlar karşısında tüm inandırıcılığını yitirdi. Bundan sonra da yaptıklarına verdikleri rakamlara kimse inanmayacak. Abi internetçi ne de olsa iki tıkla yüz bin takipçi falan. Sektörü saf bellediği kesin.
Şimdi bu yazı sonrası bu arkadaşla ilgili yazı falan yazmayacağım. Vaktim de yok, seviye belli çünkü. Bu yazı da bir rekabetten kaynaklanan bir yazı değil, bu yazı sadece alavere dalavereleri ortaya dökmek ve emek hırsızlığını gözler önüne sermek içindi. Zaten siteyi kapatmış, sosyal medya hesaplarını da kapatmasını bekleyeceğim. Kapatmaz ise yargıya gidecek konu zaten.
DOĞRU YOLDAN ŞAŞMAMAK LAZIM
Bu arkadaşa tavsiyem şudur. Geçtiğimiz sene konuştuğumuzda da aynen söylemiştim. “Bu sektörün medya tarafında hala yapılmamış çok şey var. İnternet video falan bir şeyler yapıp etkin duruma gelebilirsin. Çünkü diğerleri hiç bir şey yapmıyor, kendilerini yenilemiyorlar. Bunu kendin için fırsata çevirebilirsin. Oradan al buraya yapıştır yapmaktan ziyade biraz üretim yap ancak öyle piyasada kalabilirsin” demiştim. Hala aynı noktadayım biz her ay en az 50-60 özel haber 150 ye yakın haber kullanıyoruz yayımlarımızda. Bu konuşmada da “Can abi, sen bizi kanatlarının altına al, bir işbirliğine dönüştürelim bu konuşmamızı, senin de zayıf olduğun alanlarda biz de sana destek çıkalım” demişti. Bu konuşmanın 10 gün sonrasında Turusan Bağcı ile bir videoda bana küfür ediyordu bu arkadaş. Telefon ile aradığımda da telefonu açmadı. Bu kadar da omurgalı, şahsiyetli bir arkadaş! DOstu Bekir bey gibi Elif gibi dimdik:::))
Özetle Sevgili Erhan, feyk, meyk hesaplar, bir gecede alınan takipçiler falan bu işlere ihtiyaç duymadan kendini geliştirebilirsin. İşini doğru yapıp emek hırsızlığı da yapmazsan kendine yeni bir alan açabilirsin. Ama bu sahtekarlıklar sürdüğü sürece kimse bunun farkına varmayacak diye düşünüyorsan çok yanılıyorsun.
Şimdi bu arkadaş bir videosunu paylaştığım için benim için “içerik hırsızı” demiş. Bu vinyetlere bakınca hırsızlığı yakıştıracak birini bulmakta kimsenin zorlanacağını zannetmiyorum.