Geçtiğimiz hafta Ankara başta olmak üzere birçok ilimizde sel felaketi yaşandı. Artık iklim değişikliklerini yakından hissetmeye başladık. Hiç olmaz denilen yerlerde bir anda doğa olayı gerçekleşebiliyor. Geçen hafta oldu, geçti bitti diye bir şey yok. Yarın yine olabilir. Hem de “bizim bölgede hiç olmaz” dediğiniz yerde bu tarz felaketler yaşanabilir.
Öncelikle bütçemiz elverdiği şekilde sigorta yaptırarak riski sigorta şirketlerine devretmeliyiz. Sonrasında bu felaketlerden korunmak için alabildiğimiz kadarı ile önlem almalıyız. Felaket size yine de zarar veriyorsa, gerisini sigorta şirketlerine bırakın. Sigortacılar mağduriyeti çözmek için var.
Sayın Vali yanlış yönlendirdi
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen sel felaketi sonrasında Ankara Valisi Sayın Ercan Topaca, “Hasarlı araçları yerinden kıpırdatmayın” diye demeç verdi ve ekledi: “Sigorta şirketlerinin hasarlı araçları yerinde tespit etme zorunluluğu var.” Sayın Valim bence yanlış bir bilgiyi kamuoyu ile paylaştı. Çünkü hasar gören her ne ise hasar görmeye devam etmemesini sağlamak sigortalının en önce yapması gereken şey. Otomobil çamurdaysa hemen çamurdan çıkarılmalı ve hasarın büyümesi engellenmeli. En azından çürüme başlamadan. Gerisi zaten sigorta eksperinin işi. Bu açıklama yerine Sayın Valim, “İklim değişiklikleri nedeniyle bu tür olaylarla çok sık karşılaşacağız. Her şeyi devletten beklemeyin, sigortanızı yaptırın” dese daha faydalı olurdu. Bu arada konunun uzmanı eksper Mustafa Nazlıer ise, “Bu bir doğal afet değil, dere yataklarına verilen yapılaşma izinleri neticesinde olan bir olaydır. Ve bu nedenle yerel belediyelere rücu edilmesi gerekmektedir” diyor.
Devlet tabii ki yardım etsin, ama sigortasız kişi ve kurumlara yardımı yaparken söylemesi gereken tek şey var: “Bu son. Gidip sigortanı yaptır, benden bu kadar.”
