Can Kantar: Acı üstüne acı…

CAN KANTAR / HAYATIMIZ SİGORTALI

Ülkemiz tarihinin en büyük felaketi ile karşı karşıya kaldı. ‘Asrın felaketi’ denildi. Gerçekten büyük bir yıkım ve beraberinde acıları getirdi. Acımız çok büyük. Bu felakette hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar yakınlarını kaybedenlere sabır diliyorum. Bir daha böyle acılar yaşamamak dileğimi belirtmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Ülkemin başı sağ olsun.

Her yıla umut ile başlıyoruz; ama ne yazık ki felaketlerle devam ediyoruz. Bu sene bu umut dileklerimiz çok kısa sürdü. Şubatın ilk günlerinde yüzyılın en büyük felaketi ile karşı karşıya kaldık. Burada ihmaller, bilime olan saygının azlığı veya kurtarma çalışmaları ile ilgili çok şey tartışıldı tartışılmaya da devam edecek. Benim tek beklentim, bir canlının daha kurtarılmasından öte değildi. Yardımlar kısmına gelince, ülkece büyük bir dayanışma örneği yaşadık. Koordinasyondaki sıkıntılar ne yazık ki bu büyük dayanışmanın çok daha faydalı olmasına engel oldu. Ama bizi biz yapan ulusça böyle zamanlarda bir olabilmemiz değil mi ?

SİGORTAMEDYA SEKTÖRDE İLETİŞİMİ SAĞLADI

Sigortamedya olarak deprem anından itibaren iletişim kanallarımızı açık tutarak bilgilendirmeye aracılık etmeye çalıştık. Gerek sosyal medyadan gerekse Türkiye’nin ilk ve tek günlük sigorta gazetesi olan GAZETE SİGORTA her gün yayınlarına devam etti. Sektör iletişimi, bunun üzerinden sürdürdü. Fakat tabii ki öncelikler daha önemli olduğu için sektör yöneticilerinden Sigorta Ekranı’na çıkaracak konuk bulamadık. Olan yayınlarımızı da iptal ettik. Orada insanlar canları ile uğraşırken sigorta sektörü olarak ne konuşabilirdi ki yayınlarımızda. Ama AXA Sigorta Satış ve Pazarlama Başkanı Firuzan İşçan ve Axa Sigorta Hukuk Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Onur Koçkar ile bir yayın gerçekleştirdik. Firuzan bey ve Axa Sigorta yöneticileri bölgeye ilk giden yöneticilerimizden biriydi. İzlenimlerini aktardı. Çok değerliydi.

YAPILAN İYİLİKLER REKLAM İÇİN YARIŞTIRILMAMALI!

Hep felaketlerde akıllara gelen sigorta sektörü ilerleyen günlerde konu olmaya başladı elbette. Her felakette sektör büyük bir özveri ile sigortalılara birçok destek sağladı. Sağlamaya da devam ediyor. Özellikle DASK, hemen kolları sıvadı tespitlere başladı; hatta ödemelere bile başladı. Sigorta şirketleri öncelikle acentelerini aradılar, onlara ulaşmaya çalıştılar. Ulaştıklarına her türlü yardımı yapmaya çalıştılar. Burada bir şirket ismi vermek istemiyorum. Çünkü bu konuda şirketleri yarıştırmak istemediğimden. Hepsi ellerinden geleni yaptılar. Bir şirketimiz ulaştıkları acentelerini İstanbul’a getirtip otele yerleştirdi, kimi acentelerine maddi destek sağladı, kimi komisyonlarını önceden ödedi. Ama eksiksiz hepsi bir şey yapmaya çalıştılar. Kimi yaptığı yardımları duyurmamayı tercih etti, baktı ki yapılanı görmeyenler tarafından eleştirildiğini görünce açıklamak zorunda kaldılar. Kimi buna rağmen açıklamadılar. Hatta arayan bir çok şirket yöneticisi “Biz yardımlarımız için, post oluşturmuyoruz, sosyal medyadan paylaşmıyoruz, ama Can Bey en azından siz bilin” diye beni arayarak tek tek saydılar.

ŞİRKETLER ACENTELERİNİN YANINDAYDI

Bölgedeki acenteler birbirleri ile büyük dayanışma içerisine girdiler, ofislerini meslektaşları ile paylaştılar. Bazı sigorta şirketleri acilen karavan satın alıp, hem barınma, hem çalışma ofis amaçlı bölgeye gönderdiler. Diğer taraftan sigorta şirketlerinin TIR’larca giden yardım malzemelerini saymıyorum. Bir şirket yöneticisinin; “Keşke hepsi sigortalı olsa da hepsinin mağduriyeti önlesek” dediğini hatırlıyorum.

“DİĞER ŞİRKETLER NE VERDİ ?”

Bu arada bölgedeki acentelerden serzenişte bulunanlar yok muydu, elbette vardı. Bu şikâyetler çoklu acentelerin şikâyeti idi, çoğunlukla. Bir acente dostum ” biz bölge acenteleri olarak çok kötü durumdayız, bize yardım için şirket yöneticileri “size hangi şirket ne verdi?” Diye sormaya başladı. Buradan anladığım “o verdiyse ben vermeyeyim mi ?” Yoksa “o ne verdiyse ben daha fazlasını vereyim mi?” Şimdi böyle bir ortamda bunların sorulması sıkıntı elbet. Hızlıca komisyon ön ödemesini yaparsın. Sonra seyyanen tüm acentelere bir miktar maddi yardımda bulunursun. Şayet için çok rahat değilse, çoklu acente diye tereddüt ediyorsan sana yazdığı yıllık primin tutarının bir oranında, maddi yardımını yaparsın. Bir çare bulunurdu, bunu sormadan…

Bu arada SEDDK olaya hemen müdahale etti gerekli düzenlemeler ile tıkanıklık yaşanmamasını sağladı. Mehmet Akif Eroğlu iletişimi açık tuttu. DASK keza aynı şekilde iletişimi açık tutarak hemen işi kontrol altına almaya çalıştı. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli çeşitli açıklamalar ile kamuoyunu bilgilendirdi. Eksperler hızlıydı, SEİK Başkanı Ahmet Nedim Erdem hemen bir görüntülü mesaj verdi sektöre. Biz sektör olarak krizlere alışkınız elbet ama, öyle bir konumdayız ki bir anda tüm vatandaşların dikkatleri sigorta şirketlerine çevriliyor. Bu arada sigorta bilinirliliği gerçekten çok az. Şirketlerin güvenirliliğinde de ağzınla kuş tutmalarına rağmen, hâlâ hakkında bilip bilmeden kamuoyunda çamur atılmaya çalışıldığını gördüm. Bir ulusal kanalın da “Sigortacılar deprem değil, yer kayması diyerek tazminatları ödememeye çalışıyor” diyerek haber yaptıklarına tanık oldum. DASK, 24 saat geçmeden hemen ödemelere başlamışken. Bir de   “Kasko da terör ödenmiyormuş, acaba deprem ödeniyor mu, bu nasıl bir sigorta anlayışı” diyerek eleştirenleri gördüm.

TRAFİKTE, ANAYASA MAHKEMESİ İPTALİNİ KONUŞAMADIK BİLE

Bu arada vatandaşlarımız canları ile uğraşırken, diğer taraftan deprem kadar olmasa da sektöre büyük kayıp yaşatacak, hasardan nemalananlara gün doğduracak bir Anayasa Mahkemesi iptali var, trafik sigortaları için. Deprem gündeminde tabii ki es geçtik, ama önümüzdeki aylarda sektör kamuoyunun çok tartışacağı konuların başında geliyor. Şimdi bunu tartışmaktan çok daha önemli bir konumuz var. Bir daha böyle felaketlerin yaşanmaması dileğimi tekrar ediyorum. Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüm Türkiye’ye tekrar başımız sağ olsun diyorum.