Deloitte Türkiye’nin Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, büyüme ve enflasyon geçen seneye göre yavaşlayacak ve cari açık da düşen turizm gelirlerinden nasibini alacak.
Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan “Ekonomik Görünüm – Fed ve Siyaset Kıskacında Ekonomi” raporu yayımlandı. Rapora göre 2016 yılı yine Fed’in ve siyasetin etkisinde geçecek. Raporda hem büyümenin hem de enflasyonun geçen seneye göre yavaşlayacağı, cari açığın ise GSYH’ye oranla benzer bir düzeyde seyredeceği öngörülüyor. Sermaye girişlerinin çok güçlü seyretmeyeceği değerlendirilen rapora göre, işsizlik oranındaki gerileme sürdürülebilir gözükmüyor.
Deloitte Türkiye CEO’su Hüseyin Gürer, rapora ilişkin yaptığı açıklamada; “Küresel ekonomide zayıf büyüme ortamı, piyasalarda ise özellikle ABD Merkez Bankası tarafından gelen açıklamalara duyarlı oynak seyir devam ediyor. Bardağın dolu tarafında Gelişmekte Olan Ülkeler’e yönelik algıda son aylarda görece bir iyileşme görüyoruz. Türkiye tarafında ise ekonomide görece direnç devam ederken, son haftalarda önemli siyasi gelişmeler yaşandı; Sayın Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki 64. Hükümet yerini Sayınn Binali Yıldırım başkanlığındaki 65. Hükümet’e bırakırken, ekonomi yönetimi tarafında ise süreklilik sinyali verildi. Ekonomi tarafında yılın ilk aylarında dirençli görünüm sürmekle birlikte bazı ekonomik göstergelerin yavaşlamaya işaret ettiğinin altını çizmek gerekiyor. Öte yandan enflasyonda yaşanan – gıda fiyatları kaynaklı da olsa – sert düşüş dikkat çekiyor. Nitekim 2016 için beklentilerimiz bu trendlerin devamı – büyüme ve (gıda fiyatlarına bağlı olarak) enflasyonun geçen yıla göre yavaşlaması yönünde. Cari açığın ise 2015’e benzer bir oranda yılı kapatmasını bekliyoruz” dedi.
Yılın tamamında ise %3 büyüme bekleniyor
Rapora göre 2016 yılının ilk çeyreğinde yine yüksek sayılabilecek bir büyüme oranının gelmesi, ancak bunun yıl içinde zayıflaması bekleniyor. Her ne kadar son aylarda diğer büyüme göstergeleri ile bir miktar farklı bir görünüm çizse de GSYH büyümesi ile oldukça yakın seyreden sanayi üretimden hareketle yılın ilk çeyreğinde 2015 yılı genelinde olduğu gibi %4 civarı bir büyüme bekleniyor. Bu aynı zamanda, geçen yılın son çeyreğine göre hız kesmiş ancak yine de oldukça kuvvetli bir artış anlamına geliyor.
Birinci çeyrek sonrası için ise büyüme göstergeleri –başta 50’nin altına düşen imalat PMI Endeksi gibi– yavaşlamaya işaret ediyor. Bunun temel nedeni, sermaye hareketlerinin zayıf kalacağı ve siyasi belirsizliklerin devam edeceği varsayımı ile gerek krediler gerekse de güven tarafında belirgin bir toparlanmanın olmayacağı beklentisi. Ayrıca raporda asgari ücret artışının, tüketimden çok borç ödemesine gitmesi ya da işgücü piyasasında kayıtdışılık sorunlarına yol açması gibi risklerin de göz ardı edilmemesi gerektiği belirtiliyor. Bu gelişmelerden hareketle raporda, yılın tamamı için 2015 büyüme oranının tekrarlanmasının pek mümkün olmadığı ve 2016’nın piyasa beklentilerinin (yüzde3,5’un üzeri) ve hükümetin yılsonu hedefinin (yüzde 4,5) altında, yüzde 3’lük bir büyüme ile tamamlanacağı tahmin ediliyor. İşsizlik oranı tarafında her ne kadar yılın başında mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı Ocak itibari ile %10,1’e kadar gerilese de, Suriyeli işçilere çalışma izni verilmesi ve asgari ücret artışı gibi faktörler ile birlikte düşünüldüğünde, 2016’nın tamamına bakıldığında bu gerilemenin sürdürülebilir olmayacağı öngörülüyor.
Enflasyonda geçici bahar dönemi
Gıda fiyatlarının düşmesi ve TL’nin görece istikrar kazanması TÜFE enflasyonunun son aylarda aşağı yönlü bir eğilim göstermesine ve Nisan itibari ile 3 yılın en düşük seviyesine gerilemesine sebep oldu. Ancak çekirdek enflasyon ve servis enflasyonu tarafındaki katılıklar ise devam ediyor. Ayrıca fiyatlardaki oynaklık göz önüne alındığında yılın kalanında gıda enflasyonunda yeniden yukarı yönlü bir eğilim söz konusu olabilir. Diğer yandan enflasyondaki son aşağı yönlü trend, beklentiler tarafına bir miktar yansımış olsa da, buradaki toparlanmanın sınırlı olduğunu ve verilerin halen hedef ile tutarlı olmanın çok uzağında kaldığı görülüyor. Rapora göre, Merkez Bankası’nın yüzde 7,5’luk yılsonu enflasyon gerçekleşme tahminine yakın kapatmak mümkün. Raporda ayrıca gıda fiyatlarındaki enflasyonun yılsonu itibariyle yüzde 7 civarında seyredeceği ve temel enflasyon göstergelerinin ise katılığını koruyacağı tahmin ediliyor.
TCMB fırsat buldukça faiz indirimlerine devam edecek
Önümüzdeki dönemde küresel piyasaların izin verdiği oranda, başka bir deyişle TL üzerinde ciddi bir baskı olmadığı ve volatilite çok fazla artmadığı sürece, TCMB’nin faiz indirimlerine devam edeceği öngörülüyor. Ancak rapora göre küresel ve siyasi konjonktür düşünüldüğünde bunun hassas bir süreç olacağının ve bir noktada faizlerin tekrar yükseltilmesi olasılığının bulunduğunun da altını çizmek gerekiyor.
Bütçe tarafına dikkat etmek gerek
“Manşet düzeyde” bütçe verileri oldukça olumlu bir tablo sunuyor. Geçen yılın aynı dönemindeki 5,4 milyar TL’lik açığa karşın, bütçe bu yıl (46 milyon TL fazla ile) hemen hemen dengede kaldı. Fakat bu olumlu performansın temelde bir defaya mahsus gelirlerdeki artış ve kısmen de faiz giderlerindeki azalışa dayanması sebebiyle, genel durumun bazı zayıflık ve riskler içerdiği değerlendiriliyor. Buna bir örnek olarak, geçen yılın ilk çeyreğinde 1,6 milyar TL olan özelleştirme gelirlerinin, bu yıl 6,1 milyar TL’ye yükselmiş olması verilebilir. Diğer yandan son yıllarda faiz dışı harcamaların hedefi belirgin şekilde aştığı görülüyor. Her ne kadar seçim vaatlerinin önemli bir bölümü bütçelendirilmiş olsa da olası bir erken seçim/referandum olasılığı düşünüldüğünde 2016 yılının da benzer şekilde sonuçlanması yüksek bir olasılık gibi duruyor. Raporda ayrıca IMF gibi kurumların bütçe başlığındaki uyarılarına da değiniliyor ve mali disiplinin kredi notu açısından önemine vurgu yapılıyor.
Cari açık azalan turizm gelirlerinden nasibini alıyor
Cari açıktaki azalış eğilimi bu yılın ilk çeyreğinde de sürdü. Ancak raporda yaz aylarında turizm gelirlerinin düşük seyredeceği ve enerji fiyatlarının yarattığı olumlu baz etkisinin ortadan kalkacağı varsayımı ile yılın sonlarına doğru 12-aylık toplam bazda cari açıkta yeniden artış olabileceği belirtiliyor. Bu noktada cari açıkta bu yılın en önemli gelişmesinin turizm gelirlerindeki sert düşüş olasılığı olduğu değerlendiriliyor. Raporda tüm yıl için net turizm gelirlerinin 15-16 milyar dolara kadar düşebileceği kaydediliyor. Dış finansman ise 2016’nın ilk üç ayında, 2015’e oranla bir miktar toparlanma gösterdi. Her ne kadar son dönemde gelişmekte olan ülkelere giren sermaye akımlarından Türkiye olumlu etkilense de, Fed’in yılın kalanında bir faiz artırımına daha gideceği, içeride ise politik risklerin gündemde olmayı sürdüreceği varsayımları ile girişlerin sınırlı kalmaya devam edeceği öngörülüyor.
Türkiye görünümünde iyileşme söz konusu
Yıla olumsuz bir başlangıç yapılmasına rağmen özellikle Fed’den gelen küresel dalgalanmaya son derece duyarlı mesajlar, Çin verilerinin görece istikrara işaret etmesi ve doların bir zayıflama trendine girmesi sonucu, küresel risk algısında ve Türkiye gibi ülkelere bakışta görece bir iyileşmeye sebep oldu. Rapor, Fed ve siyaset arasındaki etkileşimin belirlediği makro sonuçların belirleyeceği bir yıl geçirileceğini öngörüyor.
Raporda yer alan baz senaryoya göre uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye notlarında yıl boyunca herhangi bir indirim beklenmiyor. Olumsuz senaryoda özellikle Moody’s tarafından bir indirimin söz konusu olabileceği belirtilirken, daha olumlu bir senaryoda ise siyasi belirsizliklerin önümüzdeki aylarda azalması, yeni hükümetin reform gündemini yeniden kararlı bir şekilde masaya koyması gibi gerekçelerle her üç kurumdan da en azından görünümde bir düzeltme beklenebilir deniliyor.