CAN KANTAR / SİGORTAMEDYA
Evet yanlış duymadınız, SAİK Başkan adayı Levent Korkut, “Murat Büyükçelebi, Hüseyin Kasap‘ın en güvendiği isimdir. Böyle olmasa ona TÜSAF‘ı emanet edip SAİK yönetimine almazdı. Bu nedenle ben daha önce de söylediğim gibi Hüseyin Kasap ve devamı bir yönetim ile işbirliği yapmam dedim. Ve bunun için Süleyman Özer ile ittifak kurdum” açıklaması yaptı. İyi mi….Vallahi de billahi de dedi. Akıl tutulması demogoji, siyaset falan değil resmen karşısındakileri salak yerine koyan bir söylem.
BROKERLİK İLE ACENTE AYNI BİNADA !
Şimdi ülkemizdeki siyasetten mi feyz aldı bilinmez ama bir söylemi diğerini tutmayan birinin acentelere nasıl güven verdiği düşünülmeli. Murat Büyükçelebi saat saat bu arkadaşlarla görüşmelerini aktardı. İçimden bu kadar da değildir diye düşünmedim değil. Ama dün izledim Sayın Korkut’u ve tutarsızlıklarını. Murat Büyükçelebi’nin doğru söylediğine yüzde 100 kanaat getirdim. Bunların yanında ben broker değilim diye neredeyse yırtınıyor. Bu arada ağzından kaçırıyor. Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Sigorta Aracıları İcra Komitesi olmalı diyor. Yani Sayın Korkut’un misyonu belli. Sayın Korkut elinde bir kitapçık orada sallayıp durdu. “Burada yasa var ben nasıl broker olabilirim. Bunları söyleyenlere şaşıyorum” diyor. Ama benim ilk yazımda yazdığım gibi şirketinin girişi acente, çıkışı brokerlik. İnternete baktım. Çağrı Plaza’da bir köşe başına yerleşmiş. Ana cadde tarafından brokerlik girişi yapmış. Diğer köşeden giren sokağa da acenteliğin girişini koymuş. İnternette baktığında ise iki ayrı adres gibi görünüyor. Ama Google map acentelik yerini harita üzerinde Çağrı Brokerlik olarak gösteriyor.
İSMEN DEĞİLSE DE CİSMEN BROKER!
Tam grift bir ilişki. Ticari olarak belki haklı görülebilir. Mevzuata uydurmak için antin kuntin işler yapmış. Tamam haklı olabilir. Ama delikanlı adam çıkıp der ki, “Benim aynı binada iki şirketim var. Biri acentelik, biri brokerlik. Ama mevzuat gereği brokerlikte bir görevi olmayacağı için oraya 1’inci derece değil ama güvendiğim profesyoneli gösterdim.” Bu herkesin bildiği, zaman zaman yaptığı bir iş. Aynı binada iki aynı isimle şirket, bir diğerinin başında belki de güvendiği asker arkadaşı… Ama görünürde orada Levent Bey yok tabii… Ama bunu gizlemeye çalışmak neyin nesi. Sen ismen değil ama cismen Brokersin.
KORKUT’U NASIL BİLİRSİNİZ?
Dünkü konuşmasında, “Ben İstanbul acentelerinin menfaatlerini korumak için SAİK’e Başkanlığına aday oldum” diyor. İstanbul dışında bu arkadaşa destek verenler iki dakika düşünmeli bence. Konuşmasının geri kalanında önemli bir şey yok. Yok SAİK 14 kişi olmalıymış, onlar bütün Anadolu’yu gezeceklermiş, tek başına yapamazmış. Sonra da 40 kişilik sektör meclisi milletvekili gibi illerde olup bitenleri SAİK’e aktaracakmış. Mış, mış, mış. Adama sorarlar sen geçen dönem orada görevin vardı bir toplantıya gittin mi? Ya da bugüne kadar ne yapmışsın acenteler için.
Ailesi izin vermediği için ben bu işlerde yokum demiş. Sonra Süleyman Özer, Hüseyin Kasap ile kafa kafaya verip Levent’e başkanlığı verelim yeter ki Murat Başkan olamasın denilip altın tepsi ile Başkanlık Levent Korkut’a sunulmuş. Korkut ise Büyükçelebi’ye verdiği sözleri unuttuğu gibi ailesinin telkinlerini de kulak arkası edip ‘Allah’ın hakkı üçtür’ deyip Başkanlık yarışına atlamış. Konuşmalara bakıyorsun yeni hiçbir şey yok. Vizyon yok. Zaten konuşmaya da bankacılık, sigortacılık yapabilirsinden başladı. Gerişi bir sürü boş laf, bir de beden dilini kullanıp ellerini politikacılar gibi açıp konuşma şekilleri… Komik ötesi. Sayın Korkut’u daha iyi tanımak için SAB’da ve İTO’da ki eski yol arkadaşlarına soracaksınız. Son olarak yola çıktığı arkadaşlarına bu yalpalamayı Levent Bey nasıl anlatmış olabilir. Ağızlarına bir parmak bal sürerek. Sadece içlerinden bir tanesi ağzındaki balı silip, video çekip haykırdı bu saçmalıkları.
BÜYÜKÇELEBİ’NİN DURUŞU SAĞLAM
Bu arada Murat Büyükçelebi ilk adaylığını açıklayan biri. Hiç yalpalamadan çirkinleşmeden temaslarını sürdürüyor. Söylemlerinde de bir zikzak yok. Fakat diğer tarafta belden aşağı vurmalar, agresif paylaşımlar, ona buna tehdit. Yılmaz Musa çok güzel bir paylaşımda bulunmuş. “Bu kişiler bu kadar agresifleşmişlerse, “balık büyük” demiş. Artık gerisini siz düşünün. Anadolu’daki derneklerden birinin başkanı da, “Biz yolda bulduklarımızla değil, yola çıktıklarımızla yürürüz” demiş. Özellikle Anadolu’dan bu arkadaşlara destek verenlere sesleniyorum. Adam diyor ki, “Ben İstanbul acentelerinin menfaatlerini korumak için Süleyman Özer ile ittifak kurdum.” Daha ne desin, uyanın… Bir kez daha düşünün derim. ‘Hüseyin Kasap ile birlikteliğim yok Süleyman Özer ile var’ diyor:::)) O da biliyor ki Başkanlık için her laf yutulur. Özet olarak KASAP=ÖZER=KORKUT… Kasap’ı başarılı görmüşsen, git Korkut’a ver oyunu. Bu kadar net. KASAP ve dört arkadaşına SAİK’te 4 senedir muhalefet eden Murat Büyükçelebi’ye “KASAP’IN ADAMI” denildikten sonra gerisi laf’ı güzaf…
YEŞİL GÖZLÜKLÜ ANCHORMAN!
Bu arada program ile ilgili de birkaç şey yazmalıyım. İş SAİK olunca Bekir abi atlar ortaya. Eskiden Kasap’çıydı şimdi SAİK’çi oldu. SAİK’in yıpratılmasına karşı olduğu için böyle yaptığını söylüyor. Aslında geçmişte de benim tarafımda yer almalıydı. Çünkü asıl SAİK yıpratılmasın diye biz KASAP’ı eleştiriyorduk. Bunu bile anlamamış sevgili abim. Bu arada yıpratılmasın diye uğraştığı SAİK’in daha açılımını bilmeyen bir sektör yetkilisi TV’ye çıkıp program yapıyor. Sayın Özerdem, SAİK Sigorta Acenteleri İcra Kurumu-Kurulu değil, Komitesi sevgili abim. Savunduğun meslektaşlarınızın en tepe kurumunun ismini öğren önce. Bu arada yeşil efsane gözlüğünü evirip çevirirken 5 dakikada bir soru soruyorsun, karşı taraftan 2 dakikada cevap vermesini bekliyorsun. Soruyu sormaya başlıyorsunuz Sevgili Bekir abim, 5 dakika sonunda biz soruyu anlamıyoruz, daha doğrusu unutuyoruz. Konuk da soruyu anlamadığı için kendi aklından bir şeyler anlatıp duruyor.
DURMUŞ BEY SİZİN DURUMUNUZ ZOR!
Bir de programda Durmuş bey var. Kendisini tanımam, saygıdeğer bir insana benziyor. Eh be abim senin orada ne işin var. Bekir abi seni zaten konuşturmuyor. Orada süs gibi durma. Can sıkıntısından ders bitsin diye bekleyen öğrenciler gibi elinde kalemi saniyede iki kez çevirme rekorları kırıyorsun. Bekir bey size programı kapattırıyor, sonra bir daha kendi kapatıyor. Tam gözlerini kısmış soru sormaya hazırlanıyorsun Bekir Bey yok onu sormayalım şimdi diyor, lafı ağzına tıkıyor. Durmuş bey ne olur beni yanlış anlama ama bırakın Bekir bey programı yalnız yapsın. Siz bu programı izleyen, “Baba sen niye hiç konuşmuyorsun” diyen çocuklarınıza ne diyorsun. Bırak yeşil gözlükleri ile Anchorman Bekir Özerdem, 5 dk bir soru sorsun. Sonra konuklarının söylediği beylik sözleri çok önemli bir şey duymuş gibi bir daha bir daha sorup not etsin. Sen kurtul bu işten Durmuş Beyciğim.
ACENTELER OMURGALI BAŞKAN İSTİYOR
İşin özeti. SAİK Başkanı zaten herkesin bildiği acente sorunlarını iletişim ve müzakere teknikleri ile çözmeye çalışmalı. SAİK’in yetkileri tekrar gözden geçirilmeli. TOBB’un gücü tam olarak kullanılmalı. SAİK Başkan ve Yönetim Kurulu TOBB’un gücünü kendi menfaatlerine değil acentelerin menfaatleri için kullanmalı. TOBB içerisinde üyelerin hasar sorunlarını komisyon karşılığında iş takipçiliği yapmamalı. TOBB içerisinde yeni ve büyük üyeler ile tanışıp sigorta işlerini almaya çalışmamalı. Bugün söylediğinin yarın kendi menfaatin söz konusu olduğunda elinin tersi ile kenara itmemeli. Dürüst, düzgün ilkeli omurgalı duruşu olmalı SAİK Başkanının. Ona herkes güven duymalı. Sinsice, arkadan dolanmayacak biri olsun yeter aslında. Bekir Bey’in dediği gibi ‘acente broker ne fark eder ortada bu kadar tecrübe var’ denilmeyecek kadar ince bir durum söz konusu. Görev zor. Çünkü görev. Kalın sağlıcakla.