Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği Başkanı Cenk Ecevit, 2024 yılında broker sayısının ve pazar payının önemli ölçüde arttığını vurgulayarak, “Pazar payımız yüzde 18’e çıkarak güçlü bir büyüme kaydetti. Brokerların sektördeki etkinliği ve talep artışı, 2025 için de yüksek beklentilerimizi destekliyor” dedi.
SİGORTAMEDYA ÖZEL
Sigorta sektörü, her geçen yıl daha dinamik ve rekabetçi bir hale gelirken brokerler bu alandaki en önemli aktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Brokerler, sigortalıların çıkarlarını koruyarak sigorta şirketleriyle olan ilişkilere aracılık yapıyor ve bu süreçte uzmanlıklarıyla fark yaratıyorlar. Özellikle endüstriyel ve ticari risklere odaklanan brokerler, sigorta poliçelerinin doğru bir şekilde düzenlenmesi, risk analizlerinin yapılması ve doğru teminatların sağlanması noktasında müşterilerine önemli katkılar sunuyor. Sigorta brokerleri, sektördeki profesyonel yaklaşımları, müşteri odaklı hizmetleri ve güvenilir danışmanlıklarıyla sektördeki etkinliklerini her yıl daha da artırıyor. 2024 yılı da brokerlerin sektördeki etkisini ve pazar payını artırdığı bir yıl olarak kaydedildi. “Sigorta Ekranı”nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuk ettiği Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği Başkanı Cenk Ecevit, bu gelişmeleri değerlendirerek sektördeki büyüme ve broker talebinin önümüzdeki yıllarda daha da artacağına dikkat çekti. Ecevit, 2024 yılı itibarıyla broker sayısının ve pazar payının önemli bir yükseliş gösterdiğini belirterek özellikle endüstriyel ve ticari sigorta alanlarındaki etkinliklerinin arttığını vurguladı. 2025 yılına ilişkin beklentilerinin yüksek olduğunu ifade eden Ecevit, sigorta brokerliği alanındaki uzmanlaşmanın, sektördeki rekabeti ve müşteri memnuniyetini güçlendirdiğini söyledi. Geçtiğimiz yıla ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ecevit, 2024 yılının brokerler açısından olumlu geçtiğini belirterek, “2024 broker sayısının ve pazar payının arttığı bir yıl oldu. 2023’te yüzde 16-16.5 seviyelerinde olan hayat dışı sigorta pazar payımız, 2024’te yüzde 18 seviyelerinin üzerine çıktı. Ayrıca, son yıl içinde bir tanesi hariç, on yeni brokerın sektöre katıldığını gözlemledik. Bu durum, brokerlerin pazardaki etkinliğinin arttığını ve broker olmak isteyenlerin sayısının da önemli ölçüde yükseldiğini gösteriyor. 2025 yılı için de beklentilerimiz yüksek” dedi.
Sigorta brokerliği ile acentelik arasındaki farklar ve broker olmayı tercih eden kitlenin artışı hakkında görüşlerini belirten Ecevit, “Broker, sigortalının temsilcisi, acente ise sigorta şirketinin temsilcisidir. Bu temel fark, brokerların sektördeki rolünü ve niteliğini ortaya koyan en önemli unsurdur” dedi. Ayrıca, reasürans brokerliği yapmanın da sektöre farklı bir boyut kattığını belirtti. Ecevit, broker olmayı tercih edenlerin artışını ise şu şekilde açıkladı: “Piyasada brokerlara olan talebin arttığını ve etkinliklerinin güçlendiğini gözlemliyoruz. Broker olmak isteyenlerin sayısındaki artış, aslında brokerlerin işlerini doğru yaptıklarının bir göstergesi. Bizler daha çok kurumsal, endüstriyel ve ticari risklere odaklanıyoruz.”


Endüstriyel ve ticari sigorta alanlarında daha çok hizmet veriyoruz
2024 yılına dair istatistiklere de değinen Ecevit, Türkiye’deki alacak sigortalarının yüzde 80’inin brokerler aracılığıyla yapıldığını, endüstriyel ve ticari risklerin sigortalarında ise pazar paylarının yüzde 35 civarında olduğunu söyledi. Ayrıca sorumluluk sigortalarında brokerlerin payının yüzde 50’yi geçtiğini, sağlık sigortalarında yüzde 29, kasko branşında ise yüzde 9 olduğunu vurguladı. Ecevit, bu verilerin, brokerlerin müşterilerinin temsilcisi olarak daha çok endüstriyel ve ticari sigorta alanlarında hizmet verdiklerini ortaya koyduğunu belirtti.
Bankaların sigorta işlemleri ile ilgili mevzuatı güncellenmeli
Bankaların sigorta faaliyetlerine dair önemli açıklamalarda bulunan Ecevit, özellikle sağlık sigortaları ve kredi bazlı anlaşmalarla ilgili bankaların pazardaki etkinliğine dikkat çekerek sektördeki eşitsiz rekabetin ve haksız uygulamaların düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
Ecevit, bankaların sigorta faaliyetlerini ikiye ayırarak değerlendirdi. Bireysel anlamda, bankaların kredi verdikleri müşteriler üzerinde hâkim güç kullanarak sigorta poliçelerini satmalarının, rekabeti olumsuz etkilediğini belirtti. Bankaların, kredi karşılığında satılan poliçelerde tazminatların tamamını alma hakkına sahip olduklarını, ancak bu durumda sigortalının ödediği primlerin ne kadarının geri döneceği konusunda belirsizlikler yaşandığını ifade eden Ecevit, “Bankaların sigorta işlemleri ile ilgili mevzuatın güncellenmesi gerekiyor. Kurumsal tarafta da bankalar, kredi verdikleri işletmelere yönelik sigorta poliçeleri satıyor. Bankaların sigorta poliçesi üzerinden indirim yaparak projelerde sigorta satmaları nedeniyle brokerlerin rekabet gücü azalıyor. Bankaların sigorta satış faaliyetlerinin yalnızca belirli alanlarla sınırlı olması ve bu faaliyetlerin düzenlenmesi gerekiyor. Brokerler sigorta poliçelerinin doğru şekilde düzenlenmesi, yangın önlemleri konusunda danışmanlık verilmesi ve tazminat süreçlerinin yönetilmesi gibi önemli hizmetler sunuyor. Bu hizmetler, bankaların sigorta satışı ile kıyaslanamayacak kadar kapsamlı ve müşteri odaklı” dedi.
Yangın sigortalarındaki eksiklikler mağduriyet yaratıyor
Geçtiğimiz ay yaşanan otel yangını faciasının sektördeki yangın sigortası ve güvenlik önlemlerine dair önemli soruları da beraberinde getirdiğini söyleyen Ecevit, brokerlerin yalnızca sigorta poliçesi satmanın ötesinde, müşterilerine yangın sigortası konusunda danışmanlık hizmeti verdiğini ve bu hizmetin, sigorta şirketlerinin yangın risklerini doğru değerlendirmelerini sağladığını söyledi. Yangın sigortalarının eksiksiz yapılmasının önemine dikkat çeken Ecevit, yangın önlemlerinin yetersiz olmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Otel yangınındaki 70’ten fazla can kaybının ardından, sigorta poliçelerinin ne kadar etkili olduğu ve tazminat süreçlerinin nasıl işlediği konusunda endişelerini dile getiren Ecevit, “Sorumluluk poliçeleri, tazminat limitleri ve kâr kaybı teminatlarının yetersizliği gibi sorunlar sektörde ciddi mağduriyetlere yol açıyor. Bu durumun önüne geçmek için sektörel anlamda bir düzenleme yapılması gerekiyor” diye konuştu.
İstihdam yaratmaya katkı sağlıyoruz
Ecevit, sigorta brokerliği sektörünün, büyümesine paralel olarak istihdam yaratmaya da büyük katkı sağladığını ifade etti. Türkiye’de şu anda 217 ruhsatlı brokerin faaliyet gösterdiğini ve bu brokerlere bağlı olarak yaklaşık 8.000-9.000 kişilik bir çalışan kitlesi bulunduğunu aktaran Ecevit, “Sigorta şirketlerinden sonra sektördeki en büyük istihdam sağlayan kuruluşlardan biriyiz ancak acentelerin çalıştırdığı personel sayısına ulaşamadık. Brokerler olarak sektörde daha nitelikli elemanlarla çalışmaya özen gösteriyor ve çalışanların eğitimine önem veriyoruz. Bizler, müşteri temsilcisi olarak çalışırken müşterilerimize karşı doğrudan sorumluyuz. Hata yapma lüksümüz yok ve bunun farkındayız. Hukuki anlamda sorumluluk taşıyoruz ve bu nedenle personelimizi seçerken dikkatli davranıyoruz” dedi.
Broker Akademi’ye bu yıl en fazla başvuruyu aldık
Dernek bünyesinde bir “Broker Akademisi” kurduklarını ve burada yapılan eğitimlerin sürekliliğini sağladıklarını belirten Ecevit, “Bu yıl akademiye en fazla başvuruyu aldık. Kontenjanı artırarak yeni eğitim dönemini başlatacağız. Ayrıca, brokerlere yönelik olarak ileri reasürans teknikleri eğitimi de gerçekleştireceğiz. Bu alanda bir müfredat hazırladık ve genç profesyonellere yönelik eğitimleri daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, sigortacılık öğrencileri için bir “staj havuzu” oluşturduk ve üniversitelerle iş birliği yaparak bir staj veri bankası oluşturduk. Bu uygulama ile sigorta sektörüyle ilgilenen üniversite öğrencilerinin brokerlik firmalarında staj yapmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Bu girişimle sektörün geleceği için genç yeteneklere istihdam sağlama fırsatları sunuyoruz” diye konuştu.
Deprem teminatından feragat edilmesi büyük bir lüks
Ecevit, özellikle deprem ve yangın teminatlarının sigortalılar için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatan Ecevit, sanayinin yoğunlaştığı bölgelerde deprem teminatından feragat etmenin büyük bir lüks olduğunu belirtti. Yangın riskiyle ilgili olarak da işletmelerin kendi yangın önlemlerini alıyor olsa da çevresel faktörlerden dolayı komşularının yangın önlemlerinin ne kadar etkili olduğunu bilmediklerini ifade etti.
2022-2023 yıllarında bir maliyet artışı yaşandığını belirten Ecevit, 2024 yılının son döneminde kapasite artışı ve fiyatların biraz daha düşmesiyle bir rahatlama görüldüğünü ancak yine de deprem riskinin devam ettiğine dikkat çekti. “Ege’de, Santorini gibi bölgelerdeki deprem gerçeği ve Marmara’daki deprem beklentisi hepimizin aklında olmalı” diyen Ecevit, bu tür risklerin sigorta sektörünü sürekli olarak etkilediğini ve önümüzdeki yıllarda farklı maliyetlerle karşılaşılabileceğini belirtti.
KOBİ’lerin poliçelerini güncellemesi gerekiyor
KOBİ’ler için sunulan sigorta poliçeleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Ecevit, bu tür poliçelerin içerik açısından genellikle zengin olduğunu, ancak büyük bir sorunun alt limitler olduğunu belirtti. Sigorta şirketlerinin, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için tasarladığı poliçelerin, teminat açısından oldukça kapsamlı olduğunu, fakat zaman içinde belirlenen alt limitlerin güncellenmemesi durumunda hasar ödemeleri açısından yetersiz kalabileceğini ifade eden Ecevit, “Örneğin, yıllar önce belirlenen bir alt limit günümüz ekonomik şartlarında artık hiçbir değer taşımıyor. Bu tür limitlerin düzenli olarak gözden geçirilmesi gerek. Türk lirası üzerinden belirlenen bu alt limitler, enflasyon ve piyasa koşulları dikkate alındığında hızla yetersiz hale geliyor. Sigorta şirketleri bu poliçelerin içeriğini güncelleme konusunda daha dikkatli olmalı. Bu noktada, KOBİ’lerin sigorta poliçelerinde teminatların gerçek değeri ve ödeme kabiliyeti açısından önemli değişiklikler yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Sağlık sigortası primleri sağlık hizmetleri maliyetleriyle paralel gidiyor
Sağlık sigortaları hakkında konuşan Ecevit, bu alandaki sigorta primi artışlarının, hastane maliyetleri, doktor ücretleri, eczane fiyatları gibi sağlık hizmetleri maliyetleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı. Sağlık sigortası primlerinin artışını, sigorta şirketlerinin maliyetlerini karşılamak için kaçınılmaz bir durum olarak değerlendiren Ecevit, “Örneğin, bir uzman doktorun muayene ücretinin geçtiğimiz yıl 2000 TL iken bu yıl 3500-4000 TL’ye çıkması, sigorta primlerinde benzer şekilde yüzde 75 ila yüzde 100 arasında bir artışa yol açması oldukça doğal. Sigorta şirketlerinin tazminat ödeme yükümlülüğü hastane ücretlerine paralel olarak artıyor. Bu yüzden prim artışları, şirketlerin kârlılığına yönelik bir yük değil, aslında artan sağlık hizmetleri maliyetlerini yansıtma çabası” ifadelerini kullandı.
Yeni teknolojiler sektörü satış tarafını etkileyecek
Teknolojik gelişmelerin sigorta sektörünün satış tarafını ve müşteri tercihlerini büyük ölçüde etkileyeceği konusunda uyarıda bulunan Ecevit, “Özellikle chatgpt gibi yapay zekâ teknolojileri sigorta satışlarında önemli bir rol oynayacak. Brokerler olarak bu değişime ayak uydurmak, dijitalleşmeye yatırım yapmak ve gelişen teknolojiyi sektörlerine entegre etmek zorundayız. Bu süreçte “değişimi yapan” ve “uyumlayan” tarafta olmayı hedefliyoruz ve bu alana ciddi yatırımlar yapmaya devam ediyoruz” açıklamalarında bulundu.
Sigorta ve reasürans faaliyetleri birbirinden ayrı tutulmalı
Türkiye’deki sigorta brokerlerinin, özellikle de yerli şirketlerin çevre ülkelerdeki faaliyetlerine odaklanmayı giderek artırdığına dikkat çeken Ecevit, sigorta ve reasürans faaliyetlerinin birbirinden ayrı tutulması gerektiğini belirtti. Sigortacılık açısından, yerel sigorta şirketlerinin genellikle Türk menfaatlerine yönelik sınırlamalarla çalıştığını söyleyen Ecevit, “Örneğin, Türk bir şirket Kazakistan’da faaliyet gösteren bir fabrikası için Türkiye’den sigorta teminatı alabilir, ancak o ülkede yerleşik olan ve Türk menfaatine sahip olmayan işler için daha çok reasürans çözümleri gündeme geliyor” dedi. Bu noktada, Türkiye’nin güçlü reasürans şirketleri olan Milli ReasüransveTürkRE’nin oldukça başarılı ve güçlü yapılar olduğunu belirten Ecevit, Milli Reasürans’ın uzun yıllardır sektörün lider oyuncularından biri olduğunu, TürkRE’nin ise kısa süre içerisinde güçlü işler yaparak özellikle Orta Doğu, Afrika ve Uzak Doğu bölgelerinde etkin olduklarını söyledi.
Ecevit, yerel brokerlerin bu güçlü reasürans şirketlerinin kapasitelerini kullanarak hem Türk menfaatine sahip işlerde hem de başka coğrafyalarda faaliyet gösteren yerel brokerlere bu hizmetleri sunmaya çalıştıklarını belirterek bu anlamda Türkiye’den sigorta ve reasürans teminatı sağlama konusunda bir ihracat yapıldığını ancak bunun hala emekleme aşamasında olduğunu, Türkiye’den sigorta teminatı götüren yabancı şirketlerin aksine Türk girişimcilerin sayısının oldukça az olduğunu vurguladı.
Finansal sigortalar alanında brokerler önemli bir rol üstleniyor
Brokerlerin sigorta sektöründeki yeni ürünler ve uzmanlık alanlarındaki rolünü vurgulayan Ecevit, özellikle bina tamamlama sigortası, kefalet sigortası gibi yeni sigorta ürünleri ve finansal sigortalar alanında brokerlerin önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Brokerlerin sigorta ve reasürans alanında derinlemesine bilgi ve deneyime sahip olduklarını, bununla birlikte yalnızca poliçe satışı yapan acentelerden farklı olarak daha geniş bir yelpazede uzmanlaştıklarını söyleyen Ecevit, “Brokerler genellikle işin arka planını hazırlama ve reasüransı Türkiye’ye getirme konusunda yetkin. Sigorta şirketlerinin poliçelerini satma sorumluluğu taşıyan acenteler genellikle belirli sigorta ürünlerini satmakla sınırlı ve uzmanlaşmaları daha zor. Örneğin, acente bir hedef belirlenip poliçe satışı için çalışırken finansal sigortalar gibi daha derinlemesine bilgi gerektiren alanlarda kendini geliştirmek için yeterli zaman bulamayabiliyor. Buna karşın brokerler, sigorta ve reasürans ürünlerini yurt dışından temin etme ve Türkiye’ye sunma fırsatına sahip. Bu sebeple alacak sigortaları, kefalet sigortaları, yönetici sorumluluk sigortaları gibi finansal sigorta ürünleri daha çok brokerler aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Ayrıca, brokerler yerel sigorta şirketlerine reasürans temini konusunda da önemli bir destek sağlayarak piyasada etkin bir rol oynuyor” dedi.
Meslek örgütü olma yolunda çalışmalarımız devam ediyor
Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği’nin çalışmaları hakkında bilgiler veren Ecevit, tüzük değişikliği ile ilgili olarak yönetim kurulu üyeleri ve çalışma sürelerinde bazı değişiklikler yapacaklarını belirtti. Dernek içindeki altı yönetim kurulu üyesiyle güzel bir sinerji yarattıklarını ve her üyenin kendi alanında çok başarılı işler çıkardığını ifade eden Ecevit, yapılacak işin çok fazla olduğunu vurguladı. “En önemli hedeflerimizden biri meslek örgütü olmak” diyen Ecevit, derneğin yalnızca bir sigorta kurumu olmaktan çıkıp meslek birliğiveya odası statüsüne geçmesi gerektiğini söyledi. Bu değişimi gerçekleştirmek için ciddi çalışmalar yürüttüklerini ve önümüzdeki 5 yıl içinde brokerlerin pazar payının yüzde 20-21 seviyelerine çıkacağını öngördüklerini dile getiren Ecevit, “Dernek olarak, bu gelişimle birlikte 10 yıl sonra pazar payımızın yüzde 30-35 seviyelerine ulaşmasını bekliyoruz” dedi.
Brokerlerin sermaye yapısına dair değişiklikler bekliyoruz
Ecevit, 5684 sayılı kanunun güncellenmesiveyeni yönetmelikler üzerinde de çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Bu bağlamda, Sigorta Denetleme ve Düzenleme Kurumu (SDDK) ve Türkiye Sigorta Birliği (TSB) ile iş birliği içinde olduklarını belirten Ecevit, ayrıca, brokerlerin sermaye yapısına dairdeğişiklikler ve güncellemeler beklediklerini, özellikle uzmanlaşmaya yönelikdaha net düzenlemeler yapılacağını ifade etti. Örneğin, yalnızca oto branşında çalışan bir brokerileçok daha geniş branşlarda çalışan bir brokerarasında sermaye farklılıklarının olmasının gerektiğini vurguladı. Brokerlerinfinansal yeterliliklerinin önemine dikkat çekerek bu alanda gerekli desteklerin verilmesi gerektiğini belirtti.
Sigorta Ekranı: