“BES’e otomatik katılmaktan çok, sistemde kalmak önemli”

Bireylerin otomatik katılımla sisteme dahil olmasından çok, sistemde kalıcı olmalarının önemli olduğuna dikkat çeken Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Allianz Hayat ve Emeklilik’in Genel Müdürü Taylan Türkölmez’e göre, sistemde kalıcılığı teşvik edecek uygulamalara ihtiyaç var.

ALP SÜER / HAYATIMIZ SİGORTALI

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı misyonla yola çıkan ve geçtiğimiz ekim ayında 13’üncü yılını geride bırakan ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 2017 yılı başından itibaren bugüne kadarki toplam katılımcı sayısını bir çırpıda ikiye katlayacak yeni bir uygulamaya başlayacak. “Doların ateşi düşmüyor” haberlerinden sonra son günlerde gazetelerin ekonomi/finans sayfalarının manşetlerinden inmeyen bu yeni uygulamanın adı; otomatik katılım. Aslında, otomatik katılım 45 yaşın altında özel ve kamu kesiminde çalışan bireylerin çalıştıkları şirketler tarafından otomatik olarak BES’e dahil edilmesine imkan veren, mevzuatı ve kuralları ile BES içinde ikinci bir sistem. Sektörde faaliyet gösteren bireysel emeklilik şirketleri de söz konusu sisteme yönelik yoğun bir hazırlık içinde. Biz de Hayatımız Sigortalı Dergisi olarak bu ay kapak konuğumuz olarak BES’in önde gelen şirketlerinden Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Allianz Hayat ve Emeklilik’in Genel Müdürü Taylan Türkölmez’e yer verdik. Allianz Tower’da gerçekleştirdiğimiz röportajın büyük kısmı da haliyle otomatik katılımla ilgili olarak geçti. Türkölmez, öncelikle ikinci basamak mesleki bireysel emeklililik planı olarak da değerlendirilebilecek otomatik katılımın, Türkiye için çok önemli olduğuna ve çalışanlara da çok iyi anlatılması gerektiğine dikkat çekiyor. Bireylerin otomatik katılımla sisteme dahil olmasından çok, sistemde kalıcı olmalarının önemli olduğuna dikkat çeken Türkölmez’e göre, sistemde kalmayı teşvik edici uygulamalara ihtiyaç var.

Çıkış oranları otomatik katılımda yeni stratejiyi belirleyecek

Konuyla ilgili tamamlayıcı yönetmeliğin henüz yayımlanmadığını hatırlatan Türkölmez, başlangıçta 100 ve üzeri çalışana sahip özel işletmelerdeki çalışanlar ve kamu çalışanları da dahil olmak üzere yaklaşık 6.5 milyon kişinin 2017 sonuna kadar otomatik katılımla sisteme dahil olmasının beklendiğini söylüyor. Buna karşın, gelecek yıl ‘çıkış oranları’ ilgili olarak yüzde 30-70 gibi geniş bir skalada beklentilerin olduğunu belirten Türkölmez, çıkış oranlarına göre önümüzdeki dönemde otomatik katılımla ilgli yeni stratejiler belirlenebileceğini dile getiriyor. Türkölmez, otomatik katılımda iki aylık ‘cayma hakkını’ kullanmayıp sistemde kalmaya devam edenlere 1.000 TL ödeme yapılacak olmasının yanında bireylerin var olan emeklilik sözleşmeleri için yüzde 10 getiriye ek olarak yüzde 25 devlet katkısına ilaveten otomatik katılımdaki yeni sözleşmeler için de ayrıca yüzde 25 devlet katkısı verilecek olmasının sistemi çok cazip hale getirdiğini ifade ediyor. Ancak, mevzuattaki eksik tarafları da şöyle sıralıyor: “Keşke, işveren katkısı olmasa bile işverenin katkıda bulunduğu işşizlik fonu buraya devşirilip, sisteme işveren tarafından zorunlu bir ödeme getirilebilseydi, çalışanların sistemde kalması teşvik edilirdi” diyor.

Emeklilik şirketlerinin katılımcılara daha iyi hizmet verebilmesi için sürdürülebilir ve uzun vadeli stratejilerin olduğu bir yapıya ihtiyaç olduğunu ifade eden Türkölmez, önümüzdeki dönemdeki gelişmelere göre sistemde birtakım değişiklik ve iyileştirmelerin olabileceğini düşünüyor. “Peki, Allianz Türkiye çatısı altında faaliyet gösteren Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Allianz Hayat ve Emeklilik’in otomatik katılımla ilgili hedefleri nelerdir?” Biraz da Türkölmez’den bunları öğrenmek istedik. Türkölmez’in verdiği bilgilere göre, Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Allianz Hayat ve Emeklilik, 2017 yılında iddialı. BES’te katılımcıların toplam fon büyüklüğü içinde mevcut pazar paylarını 2017 yılında da korumayı hedefleyen şirket, otomatik katılımda da hedef kitle olarak özellikle dağıtım kanalı olarak Yapı Kredi’nin maaşlı müşterileri ve şirketin grup sağlık, grup hayat ve işveren katkılı grup emeklilik gibi ‘yaşayan kurumsal sigorta’ portföyünden büyük beklentiler içinde. Nitekim, bu konuda bazı şirketlerle görüşmelere başlanmış durumda. Otomatik katılımda, diğer dağıtım kanalları yanında acentelerin de önemine dikkat çeken Türkölmez, acentelere yönelik yeni komisyon/ödüllendirme sistemini devreye sokacaklarını kaydediyor.

Katılımcılara yönelik ‘portal’ oluşturacağız

Türkölmez’e göre, emeklilik şirketlerinin otomatik katılımla sisteme katılan ve sistemde kalmaya devam eden müşterilere ‘çapraz satış’ yoluyla ferdi kaza, hayat, sağlık gibi farklı ürünler satmaları da büyük önem taşıyor. Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Allianz Hayat ve Emeklilik olarak bu konuda katılımcılara da büyük yarar sağlayacak ‘portal’ oluşturacaklarını belirten Türkölmez, portal sayesinde katılımcıların emeklilik dışında diğer ürünler ve söz konusu ürünlerle ilgili ‘avantajlı fiyatlar’ hakkında detaylı bilgi sahibi olacaklarını söylüyor.

BES’in 2016 yılındaki seyri ile ilgili olarak düşüncelerini öğrendiğimiz Türkölmez, geçmiş yıllardan farklı olarak sistemin bu yıl biraz yavaşladığını ve sistemden çıkışların arttığını savunuyor. Bu yıl özellikle küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerinin yaptırdıkları bireysel emeklilik sözleşme adetlerinde geçen yıla göre bir düşüşün gözlendiğini ifade eden Türkölmez, mevzuatın sistemde kalmayı teşvik edici yönde olması gerektiğini kaydediyor.

Sektörde konsolidasyon yaşanabilir

Türkölmez, 2017 yılında da sistemde faaliyet gösteren şirketler arasında büyük rekabet yaşanacağını düşünüyor. Bununla birlikte, sektörde ilk dört şirketin pazar payının yüzde 70 olduğunu hatırlatan Türkölmez, gelecek yıl da bu payı değiştirecek önemli bir değişiklik olmayacağı düşüncesinde. Ancak, 6.5 milyon katılımcının, otomatik katılımla birlikte BES’e dahil olacak olmasının sistemde kâr marjlarını da etkileyeceğini belirten Türkölmez, “Sistemde başarılı olabilmek için ölçek ekonomisi ve fon büyüklüğünün belli bir seviyede olması gerekli. Bu nedenle yeterli fon büyüklüğüne ulaşamayan şirketler, belli bir süre sonra sistemden çıkabilir. Sektörde konsolidasyonlar yaşanabilir” diyor.

İzmir’deki Operasyon Merkezi, Allianz’ın Türkiye’ye güveninin önemli göstergesi

Allianz’la ilgili 2016 yılındaki en önemli gelişmelerden birisi de kuşkusuz İzmir’deki Allianz Kampüs-‘Operasyon Merkezi’ yatırımıydı. Operasyon merkezi ile ilgili olarak da düşüncelerini bizlerle paylaşan Taylan Türkölmez, söz konusu merkezin yabancı sermayeli bir şirket olarak Allianz’ın Türkiye’ye olan güveninin ve Türkiye’de yatırım yapmaya devam ettiğinin önemli göstergesi olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, Allianz’ın Genel Müdürlük binasının da bulunduğu İstanbul’da risklerin arttığına dikkat çeken Türkölmez, “Sürdürülebilirliğimiz ve iş sürekliliğimiz açısndan İzmir’de bir operasyon merkezimizin olması önemli” diyor.

İş yaşamına Yapı Kredi Emeklilik’te başladı

1991 yılında Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi İdari İlimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Taylan Türkölmez, yüksek lisansını 1994 yılında Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde tamamladı. İş yaşamına, 1991 yılında Yapı Kredi Emeklilik’te başlayan Türkölmez, Mart 2006 tarihinde Yapı Kredi Emeklilik’te Finansal Yönetim’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı, daha sonra Satış ve Finansal Yönetim’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görevine devam etti. 1 Mayıs 2009 tarihi itibariyle Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaya başlayan Türkölmez, 4 Ekim 2013 tarihi itibariyle aynı görevlerini Allianz Yaşam ve Emeklilik şirketinde sürdürüyor. Türkölmez, 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle de Allianz Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi olarak atandı.