10. Uluslararası İstanbul Sigorta Konferansında konuşan Hazine Müsteşar Yardımcısı Ahmet Genç, Bireysel Emeklilik Sistemi’nde 18 yaş altı meselesini hayat sigortacılığı bağlamında çözülmesi gerektiğini söyledi. Genç, “10 yaşında bir çocuk BES’e girdi. 56 yaşında emekli olması için 46 yıl beklemesi gerekecek. Türkiye’de bu kadar uzun önünü gören insanlar var mı?” dedi.
ALP SÜER / SİGORTAMEDYA
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP), yurtiçi tasarrufları artırmak için hayati önem taşıyan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve bireysel emekliliğe otomatik katılım da (OKS) yer aldı. Önümüzdeki aylarda, gerek gönüllü BES gerekse otomatik katılımla ilgili olarak yeni bir reform paketinin de açıklanması bekleniyor. Emeklilik şirketi yöneticilerinin özellikle OKS ile biraz ivme kaybeden gönüllü BES tarafının yeniden canlandırılması için en önemli beklentilerinden birisi de ’18 yaş altı kesimin BES’e dahil edilmesi.’ BES’te reform konusu, son olarak dün başlayan ve bugün de devam edecek ‘10. Uluslararası İstanbul Sigorta Konferansında’da gündeme geldi.
Sigorta Tatbikatçıları Derneği’nce (STD) düzenlenen ve Sigorta Medya olarak izlediğimiz Konferansta bir sunum yapan Hazine Müsteşar Yardımcısı Ahmet Genç, 18 yaş altı nüfus için BES değil, asıl hayat sigortasının önemli olduğunun altını çizdi. BES’te 18 yaş altı meselesinin hayat sigortacılığı bağlamında çözülmesi gerektiğini belirten Genç, “Hayat sigortacılığının eğitim sigortası gibi türleri var. Buna da devlet destek versin. Bunun dışında, sözgelimi 10 yaşında bir çocuğu BES’e girdi. 56 yaşında emekli olması için 46 yıl beklemesi gerekecek. Türkiye’de bu kadar uzun önünü gören insanlar var mı?” diye konuştu.
Otomatik katılım esasen 20 yıl önce başlamalıydı
Emeklilik sistemlerinin, sosyal güvenlik sistemi, işyeri bazlıemeklilik sistemleri ve gönüllü emeklilik sistemi olmak üzere 3 ayağını olduğunu belirten Genç, “2003 yılında sistem başladığında direkt gönüllü sisteme geçildi. Esasen bizim, belki 20 yıl önce 2’inci ayağa yani iş yeri bazlı emeklilik sistemine geçilmesi gerekiyordu” dedi. Türkiye’de otomatik katılım olarak adlandırılan işyeri bazlı emeklilik sistemine 2017 yılında geçildiğini hatırlatan Genç, mevcut düzenlemede çıkışları caydırıcı bir şey yapılmadığını, pilot uygulamada, cayma oranının yüzde 10’un altında olması beklenirken bu oranın daha yüksek gerçekleştiğini kaydetti. Tasarrufları artırmak için ‘işyeri bazlı emeklilik sistemi’nin, en az 1’inci ayak emeklilik sistemi kadar önemli olduğunu belirten Genç, konunun Orta Vadeli Program’da yer almasının yönetimin de bu anlayışta olduğunu gösterdiğini söyledi.
‘Havuz’la risklere kollektif teminat sektörü büyütür
YEP’te teminat bulunamayan sektörlerle ilgili Türkiye çapında havuz oluşturulacağından bahsedildiğini ifade eden Genç, böylelikle sigorta şirketlerinin tek başına teminat vermekten kaçındıkları risklere kollektif biçimde teminat verilmesine olanak sağlaması açısından sektörü büyütücü bir açılım önemli olacağını söyledi. Alacak sigortası ile ilgili çalışmaların sürdüğünü ifade eden Genç, “Teknik altyapının 1 Kasım’da bitirilmesi planlandı. TARSİM Havuzu’na benzer bir yapı olacak. Alacak sigortası yaygılaştırılmaya çalışılacak. Arkasında devletin reasürans desteği olacağı için herkes rahat olacak.” dedi.
Her şeyin başı risk yönetimi
Konferans’ın ilk gününde, ‘Katastrofik Riskler ve İklim Değişiklikleri’ ve ‘Teknoloji Sigorta Sektörünü Nasıl Etkiler?” başlıklı iki tane oturum düzenlendi. IUC Group’tan MenekçeUçaroğlu’nun moderatörlünde düzenlenen ilk oturuma katılan İTÜ’den Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Munich Re’den AndreasVossberg, Chaucer’den Gero Michel, Doktar’dan Selim Uçar ve Willis Towers Watson’dan John Alarcon, iklim değişiklikleri ve katastofik risklere karşı alınması gerekli önlemler, risklere karşı güvence oluşturan ‘parametrik sigorta’ ve teknoloji sayesinde tarımda risklerin tespit edilmesi ve hasarların önlenmesi ile ilgili olarak katılımcıları bilgilendirdiler. İlk oturumda Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun esprili sunumu izleyicileri zaman zaman kahkahalara boğdu. “Her şeyin başı risk yönetimi” diyen Kadıoğlu, bireylerin afetler ve sigorta konusunda eğitilmesinin de önemine dikkat çekti.
Konferansın ilk gününde öğleden sonra gerçekleşen 2’inci oturumda ise TSEV Müdürü Mehmet Kalkavan’ınmoderatörlüğünde, Quick Sigorta’dan Dr. İsmail Kızılbay, Aksigorta’dan Yalçın Terlemez, Chedid RE’den RaymondKairouz, Aegon Emeklilik ve Hayat’dan Uğur Tozşekerli ve Techsin’den Fuat Satır, izleyicileri teknolojinin sigorta sektörü üzerindeki etkileriyle ilgili olarak bilgilendirdiler.
Sadece kur artışının etkisiyle trafik tarifesi % 12 artmalıydı
‘10. Uluslararası İstanbul Sigorta Konferansında’ da açılış konuşmasını yapan Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD)Başkanı Fahri Altıngöz, konferansın, sektörün desteğiyle uluslarası çapta gerçekleşen bir etkinlik halini aldığını söyledi. Altıngöz’ün ardından söz alan Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu da konuşmasında Türk sigorta sektörünün geldiği nokta ve sektörün sorunlarını izleyicilerle paylaştı. Eroğlu, “yaptımız bir çalışmaya göre kurdaki artış nedeniyle bugün itibarıyla trafik tarifesi yüzde 12, kasko tarifesinin de yüzde 20 artırılması gerekiyor” dedi. Trafik branşındaki sorunlara da değinen Eroğlu, Destekten Yoksuun Kalma Tazminatı’nın hesaplanmasında standardın olmadığını belirterek, bu konuda ‘Baremo Modeli’nin önemine dikkat çekti. Trafik branşındaki tavan fiyat uygulamasında azami primlerde aylık yüzde 1.5’luk artışların yukarı çekilmesinin ve bir defalık yüzde 5’lik bir artışın yapılmasının gerekli olduğunu belirten Eroğlu, maliyetlerin düşmesi için orjinal parça yerine eşdeğer parça kullanımının artmasının da önemli olduğunu söyledi.