14 Kasım 2024, Perşembe
spot_img

ZAS ile birlikte vatandaşın sigorta yükümlülükleri de artacak

Zorunlu Deprem Sigortası’nın (DASK) genişletilerek Zorunlu Afet Sigortası’na (ZAS) dönüşümü için yapılan çalışmalarda sona yaklaşıldı. İklim değişiklikleri nedeniyle yaşanan sert hava olaylarını da kapsayacak olan ZAS ile Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak. 

SİGORTAMEDYA ÖZEL

ZAS ile birlikte yeni düzenlemelerin de devreye gireceğini belirten olan DASK Genel Koordinatörü Erdal Turgut, “DASK yaptırmadığında vatandaşlar herhangi bir cezai müeyyideyle karşılaşmıyorlar. ZAS ile birlikte vatandaşlara sigorta yükümlülüklerini daha da zorunlu hale getirecek tedbirler alınacak” dedi. 

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak doğal afetlere karşı alınacak önlemlerle ilgili ciddi adımlar atıyor. Bu kapsamda, zorunlu deprem sigortası hem bireysel hem de toplumsal güvenliği artıran en önemli adımlardan biri… Sigorta sektörünün en kritik alanlarından biri olan deprem sigortası, özellikle son yıllarda artan riskler nedeniyle daha da büyük bir önem taşıyor. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) da bu alandaki sorumluluğunu yerine getirirken sigorta şirketlerinin sektördeki rolünü güçlendirerek vatandaşların güvenliğini sağlamada önemli bir görev üstleniyor. Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’a konuk olan DASK Genel Koordinatörü Erdal Turgut, yakın zamanda devreye alınacak Zorunlu Afet Sigortası (ZAS) ve yeni mobil aplikasyonları hakkında bilgiler verdi. Sigortalılık oranlarını artırmayı hedefleyen bu yeni projelerin, Türkiye’nin deprem güvenliğini sağlamada önemli adımlar olacağını vurgulayan Turgut, bu yeniliklerin yanı sıra, DASK’ın deprem sigortası konusunda yürüttüğü eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerinin önemine de değindi.

Poliçe yenileme konusunda da yenilikler gelecek

“ZAS ile birlikte yeni düzenlemeler devreye girecek” diyen Turgut, şu açıklamayı yaptı: “Vatandaşlar poliçe yaptırmadıkları durumda herhangi bir cezai müeyyideyle karşılaşmıyorlar. Bunun sebebi, DASK’ın kanun hükmünde kararname ile kurulmuş olması ve o dönemde kanuni düzenlemelerin yeterli altyapıyı sağlamamış olması. Bu eksiklik nedeniyle cezai yaptırımlar bugüne kadar uygulanmadı. ZAS (Zorunlu Afet Sigortası Sistemi) ile birlikte yeni düzenlemeler devreye girecek ve vatandaşların sigorta yükümlülüklerini daha da zorunlu hale getirecek tedbirler alınacak.” Turgut, zorunlu deprem sigortasında yenileme işlemlerine büyük önem verdiklerini ve bu süreçte inisiyatifin tamamen acentelerde olduğunu belirtti. Turgut, “Acentelerimize yönelik hatırlatmalar yaparak yenileme işlemlerinin aksamadan yapılmasını sağlıyoruz. Bu işlemleri daha pratik hale getirmek için yeni girişimlerde bulunuyoruz. ZAS (Zorunlu Afet Sigortası Sistemi) ile bu yenilikleri hayata geçirmeyi planlıyoruz” dedi. Turgut, ZAS sayesinde sigortalanma oranlarının artacağını açıkladı. 

Yeni mobil uygulamamızla sigortalılara kolaylık sunacağız”

Zorunlu deprem sigortası poliçelerinin yenilenmemesinin arkasındaki sebeplerden birinin vatandaşların sigortayı küçük görmesi ve ihmal etmesi olduğunu belirten Turgut, bu durumu değiştirmek amacıyla yeni bir mobil uygulama geliştirdiklerini açıkladı. Turgut, “Bu uygulama, vatandaşlarımızın DASK ile olan ilişkisini çok daha kolay ve hızlı hale getirecek. Yeni aplikasyon ile hasar anında tek bir tuşla hasar bildirimi yapabileceksiniz. Aynı şekilde, poliçeniz yenileme zamanına geldiğinde ‘yenile’ dediğinizde doğrudan acentenize bilgi gidecek ve tüm işlemler otomatik olarak gerçekleşecek. Artık acente aramak veya telefon açmak zorunda kalmayacaksınız. Ayrıca, uygulama, olası bir deprem durumunda vatandaşların en yakın toplanma alanlarına ulaşmalarına yardımcı olacak bilgileri de içerecek” dedi.

“DASK’ı daha görünür kılmak istiyoruz”

DASK’ın özellikle Maraş depremi sonrasında, faaliyetlerini daha görünür kılmak amacıyla büyük bir çaba sarf ettiğini dile getiren Turgut, kurumun yaptığı çalışmaları daha geniş kitlelere tanıtmayı hedeflediklerini belirtti. Yönetimlerinin göreve gelmesinden bu yana, DASK’ın ne yaptığı, hangi işlemleri gerçekleştirdiği gibi bilgileri, özellikle deprem sonrası vatandaşlarla daha fazla paylaşmaya başladıklarını ifade eden Turgut, “Deprem sırasında her gün ne kadar ödeme yapıldığını, kaç dosya incelendiğini ve DASK’ın hangi adımları attığını şeffaf bir şekilde duyurduk. DASK havuzu tamamen vatandaşların katkılarıyla oluşturuldu. DASK havuzunun büyümesinin faydası doğrudan vatandaşlara yansıyacaktır” diye konuştu. DASK olarak vatandaşlarla birebir etkileşimde bulunmayı çok önemsediklerini belirten Turgut, bunun için çeşitli projeler yürüttüklerini aktardı. Turgut, “Deprem simülasyonlarını içeren tırlarda vatandaşlara eğitim veriyoruz. Ayrıca, öğrencilere yönelik bilinçlendirme yarışmaları düzenleyerek, gelecekteki mühendisleri ve mimarları deprem güvenliği konusunda eğitiyoruz. Sadece afet sonrası değil, afet öncesinde de halkı bilinçlendirme ve sigorta bilincini artırma adına ticaret odalarına, acentelere ve diğer kurumlara yönelik eğitimler düzenliyoruz. Hedefimiz, her masada DASK’ı ve sigortanın önemini anlatmak, vatandaşları bu konuda bilinçlendirmek” dedi.

Olası İstanbul ve Marmara depremi için hazırlıklarımızı aralıksız sürdürüyoruz

DASK Genel Koordinatörü Erdal Turgut, 2024 yılının, 2023’e kıyasla sigorta sektörü adına daha kolay geçtiğini ancak 2023’te yaşanan Maraş Depremi nedeniyle yaşanan zorlukların etkilerini hala hissettiklerini belirtti. 2023 yılının başında İstanbul depremine yönelik hazırlıklar yapılırken Kahramanmaraş’ta gerçekleşen “asrın felaketi”nin tüm hesapları alt üst ettiğini vurgulayan Turgut, DASK’ın bu zorlu süreçte iyi bir sınav verdiğini ifade etti. 20 yıldan fazla bir süredir benzer bir felaketle karşılaşmadıklarını söyleyen Turgut, “DASK tam da böyle zamanlar için var. O günden beri, İstanbul ve Marmara bölgesine yönelik olası büyük bir deprem için hazırlıklarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Türkiye’nin büyük bir kısmı deprem bölgesinde ancak İstanbul ve çevresi hem hasarın en büyük olabileceği hem de sigortalı sayısının en fazla olduğu yerler arasında. Hiçbir vatandaşımız endişe etmesin, DASK gerçekten çok kısa sürede bu ödemeleri yapabilecek güçte. Hatta bunu iki kez ödeyebilecek güçteyiz” diye konuştu.

“Primleri minimum seviyede tutmaya çalışıyoruz”

Turgut, zorunlu deprem sigortası primlerini minimum seviyede tutmaya çalıştıklarını belirtti. “Poliçenin her vatandaşımızın maddi imkanına uygun olarak alınabilir ve ekonomik olmasına gayret ediyoruz. Konutlarının değerini daha yüksek bulanlar, DASK’ın teminatlarını ihtiyari sigorta ile tamamlayabilirler” diyen Turgut, bu sigortanın bir tür “kombine sigorta” olduğunu, ilk bölümünün DASK tarafından karşılandığını, ikinci bölümünün ise isteğe bağlı sigorta şirketleri tarafından verildiğini açıkladı. DASK’ın verdiği teminatların 2024 yılı itibariyle 7.600 TL’ye yükseldiğini belirten Turgut, teminatların her ay enflasyon oranında artacağını ve vatandaşların bir kez sigorta yaptırarak süre bitene kadar bu artıştan faydalanabileceğini de söyledi.

 “Küçük tasarruflar eksik teminata neden oluyor”

Sigorta poliçelerinin, aslında gerekenden çok daha düşük teminatlarla yapıldığını da dile getiren Turgut, “Çoğu vatandaş, poliçe yaptırırken 50 TL ya da 100 TL tasarruf etmek istiyor, ancak bu, deprem anında 200-300 bin TL’lik eksik tazminat olarak geri dönebiliyor” diye uyardı. Bu nedenle, vatandaşların sigorta poliçelerini gerçek metrajlar üzerinden, daha yüksek teminatlarla yapmaları gerektiğini belirten Turgut, toleranslı bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğini vurguladı. “Ortak alanlar, dış cepheler, bahçe duvarları gibi unsurlar göz önünde bulundurularak sigorta poliçelerinin mümkün olduğunca yüksek tutarlarda yapılması, olası mağduriyetlerin önüne geçilmesine yardımcı olur” dedi.

“Acenteler sigortalıları doğru yönlendirmeli”

Sigorta sektöründe acentelerin kritik rolüne vurgu yapan Turgut, “Acenteler üretimimizin yüzde 65-70’ini gerçekleştiriyor ve bu nedenle acentelerin sigortalılara yönlendirdiği poliçelerin kalitesi çok önemli. Acenteler sigortalılara yalnızca DASK poliçesinin değil, aynı zamanda konut poliçelerinin de gerekli olduğunu hatırlatmalı. Sigortalılarına gerçek teminatları sağlayan poliçeler sunma adına ellerinden geleni yapmalı. Biz de DASK olarak acentelerimizin menfaatlerine olabilecek her türlü düzenleme için çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Devlet yardımı vatandaş başına bir hak sahipliği ile sınırlı”

Turgut, devletin deprem sonrası yaptığı yardımlar ve zorunlu deprem sigortasının sağladığı teminatlar arasındaki farkları vurguladı. Turgut, “Devletin yaptığı yardım kısmına müdahale edemeyiz, ancak devletin yardım sağladığı durumlarda dahi DASK poliçesi olan vatandaşlarımız bizden tazminatını alabiliyor. Devletin sağladığı yardımlar, vatandaş başına bir tane hak sahipliğine bağlı olarak veriliyor. Eğer vatandaşın birden fazla evi varsa, devlet yalnızca bir ev için yardım yapabiliyor. Diğer evler için yardım yapılması mümkün değil. Bu nedenle, özellikle çok konutlu vatandaşlarımız, DASK sigortasını mutlaka yaptırmalı. Sigorta, hem bireysel hem de tüm konutları kapsayacak şekilde güvence sağlar, devletin sağladığı yardım ise sınırlıdır ve farklı şartlara tabidir” dedi.

“Yeni bir poliçe tasarımı üzerinde çalışıyoruz”

DASK’ın yeni bir poliçe tasarımı üzerinde çalıştığını aktaran Turgut, yeni poliçede, teminat bedelinin daha şeffaf ve anlaşılır bir şekilde sunulacağını söyledi. Turgut, “Yeni poliçemizde, vatandaşlarımız teminat bedelini büyük puntolarla görebilecekler. Örneğin, ‘Sizin aldığınız poliçenin teminat bedeli 700.000 TL’dir’ gibi bir ibare olacak. Ayrıca, evin rayiç bedelinin ne kadar olduğuna dair bilgi de sağlanacak, örneğin 20.000 TL. Bu şekilde, vatandaşlarımız sigorta poliçesinin ne kadar teminat sağladığını kolayca anlayabilecek. Vatandaşlar poliçelerinin kapsamını daha net görebilecek ve gerekirse ihtiyari sigorta ile teminatı tamamlayabilecekler” açıklamalarında bulundu.

“Sigorta primleri yükselmedi, normale döndü”

Turgut, ticari yapılar ve büyük sanayi kuruluşlarının yıllarca sigorta poliçelerinde düşük primlerle karşılaştıklarını, bu durumun sigorta sektöründe rezerv birikmesini engellediğini belirterek “Büyük sanayi kuruluşları için sigorta poliçeleri neredeyse bedavaya yapılıyordu. 400 milyon TL’ye kadar olan yapılara, 1 milyar TL’lik ya da 10 milyar TL’lik sanayi yapıları için aynı prim uygulaması vardı. Bu uygulama sigorta şirketlerinin deprem ve diğer doğal afetlere karşı yeterli rezerv biriktirmelerini zorlaştırdı. Son yıllarda yükselen faiz oranları da reasürans piyasasında ciddi fiyat artışlarına neden oldu. Sigorta şirketleri yıllarca düşük primlerle çalıştılar. Bugün fiyatlar yükseldi ama aslında fiyatlar normale döndü. Eskiden primler çok düşüktü” dedi.

Konut sigortalarındaki fiyat artışlarının da deprem sonrası sigorta şirketlerinin yaşadığı zararları telafi etmeye yönelik olduğunu anlatan Turgut, DASK olarak fiyatları mümkün olduğunca düşük tutmaya çalıştıklarını ancak bu durumun sektörü zorladığını ifade etti. Primlerin birikimli olarak bir “fon” oluşturduğunu ve bu fonun, olası bir felakette vatandaşlara ödenebilmesi için gerekli olduğunu belirten Turgut, “Siz yıllık 1.200 TL prim ödediğinizde DASK olarak bu primlerle sizin adınıza biriktirme yapıyoruz. Bir hasar olduğunda, bu fonla vatandaşımıza ödeme yapabilmemiz için bu primler önemli” diye konuştu. 

“Tapusuz mülklerde DASK poliçesiyle karşılaştık”

Turgut, Maraş Depremi sonrasında özellikle afet bölgesindeki ziyaretlerin büyük önem taşıdığını belirtti. Bölgeye giderek hem vatandaşların hem de sigorta acentelerinin ihtiyaçlarını dinleyip eksiklikleri gidermeye çalıştıklarını ifade eden Turgut, bu süreçte, tapusuz araziler üzerinde yapılan yapılarla ilgili karşılaşılan sorunlara da değindi. Bazı bölgelerde, tapusuz yerlerde inşa edilmiş binalar için vatandaşların DASK poliçesi sunduğunu aktaran Turgut, “Normalde tapusuz bir yapıya sigorta yapmamız mümkün değil. Ancak, DASK poliçesinin olmasıyla, bu yapılar bir şekilde yasal hale geldi. DASK olarak sıkıntıların farkındayız ve çözüm bulmak için çalışıyoruz” dedi.

Sigorta Ekranı:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER