Türkiye’de risk yönetiminin büyük doğal afetler ve jeopolitik riskler nedeniyle son yıllarda daha fazla öncelik kazandığını söyleyen IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Yeni teknolojiler, sigorta ve reasürans sektöründe önemli değişikliklere neden oluyor. Bunlar büyük veri analitiği ile poliçe şartlarının optimize edilmesinde ve müşteri davranışlarının daha iyi anlaşılmasında kritik bir rol oynarken risk yönetimi süreçlerini daha hızlı, şeffaf ve etkin hale getirerek geleneksel yaklaşımların ötesine geçiyor, proaktif ve müşteri odaklı bir sigorta anlayışının temelini oluşturuyor” dedi.
Risk ve güvenlik yönetimi sektörü, Türkiye ve dünya genelinde hızlı büyümesini sürdürüyor. 2024 yılı itibarıyla küresel sigorta ve reasürans pazarının hacmi 730 milyar doları aşmış durumda ve her yıl yaklaşık 50 milyar dolarlık yeni kapasiteye ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan, 2023 yılında doğal afetlerden kaynaklanan sigortalı kayıplar, önceki beş yıllık dönemdeki 83 milyar dolardan 106 milyar dolara çıktı. Özellikle şiddetli fırtınalar, yangınlar ve seller gibi iklim değişikliğinin tetiklediği olaylar, bu kayıpların yarısından fazlasını oluşturuyor. Doğal afetler ve iklim değişikliği bağlantılı olaylar, sektörün büyümesindeki başlıca etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca, yapay zeka ve veri analitiği gibi yenilikçi teknolojiler, risklerin daha doğru bir şekilde ölçülüp yönetilmesini mümkün kılıyor.
“Risk yönetimi jeopolitik risklerle öncelik kazanıyor”
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, Türkiye’de risk yönetiminin büyük doğal afetler ve jeopolitik riskler nedeniyle son yıllarda daha fazla öncelik kazandığını belirterek “2023 Kahramanmaraş depremi, reasürans şartlarının yeniden yapılandırılmasına yol açtı ve bu durum yerel sigorta şirketlerinin etkinliğini artırarak sektördeki sermaye akışını güçlendirdi. Türkiye’de sigorta penetrasyonu hâlâ dünya ortalamasının altında, bu da büyüme potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Siber güvenlik, parametrik sigorta çözümleri ve gömülü sigorta gibi yenilikçi ürünler, bu büyümeyi hızlandıran faktörler arasında yer alıyor. Siber reasürans pazarında portföy genişletme çalışmaları, sektörün hızla olgunlaşmasına katkıda bulunuyor” dedi.
“Yeni teknolojiler risk yaklaşımlarını dönüştürüyor”
Çiftçi, güncel risk yaklaşımlarını dönüştüren yeni teknolojilerle ilgili bilgiler de verdi. “Yeni teknolojiler, sigorta ve reasürans sektöründe önemli değişikliklere neden oluyor” diyen Çiftçi, sözlerine şöyle devam etti: “Yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi, büyük veri setlerini analiz ederek risk tahminlerini daha doğru hale getiriyor ve sigorta taleplerinin değerlendirilmesini hızlandırıyor. Nesnelerin interneti (IoT), gerçek zamanlı veri toplama imkanı sunarak, özellikle yangın veya su baskını gibi risklerin önceden tespit edilmesini sağlıyor. Blockchain teknolojisi ise akıllı sözleşmelerle sigorta işlemlerini otomatikleştirerek süreci hızlandırıyor ve veri güvenliğini artırıyor. Parametrik sigorta çözümleri, belirli tetikleyicilere dayalı hızlı ödeme yaparak sektörde yenilik yaratırken, sigorta bağlantılı menkul kıymetler (ILS) reasürans sektöründe sermaye akışını destekliyor ve özellikle doğal afet risklerini yönetmek için kullanılıyor. Gömülü sigorta (Embedded Insurance) ise sigorta çözümlerinin üçüncü taraf ürünlere entegre edilmesiyle müşteri deneyimini kolaylaştırıyor. Ayrıca, siber güvenlik teknolojileri, fidye yazılımlarına karşı koruma sağlıyor ve şirketlere daha güçlü siber risk modelleri geliştirme imkanı sunuyor. Tüm bu teknolojiler, büyük veri analitiği ile poliçe şartlarının optimize edilmesinde ve müşteri davranışlarının daha iyi anlaşılmasında kritik bir rol oynuyor. Yeni teknolojiler, risk yönetimi süreçlerini daha hızlı, şeffaf ve etkin hale getirerek geleneksel yaklaşımların ötesine geçiyor, proaktif ve müşteri odaklı bir sigorta anlayışının temelini oluşturuyor.”
“Şirketler risk profiline uygun analiz yapmalı”
Şirketlerin risk yönetimine yönelik yapması gerekenlerle ilgili konuşan Çiftçi, “Şirketlerin etkin bir risk yönetimi stratejisi geliştirebilmesi için kapsamlı, proaktif ve teknolojik altyapıya dayalı bir yaklaşım benimsemeleri gerekir. İlk adım olarak, şirketler operasyonel, finansal, siber, çevresel ve jeopolitik riskleri kapsayan bir risk profili oluşturmalı ve bu riskleri olasılık ve etkilerine göre önceliklendirmelidir. Ayrıca, risklerin etkin yönetilmesi için yapay zeka ve veri analitiği gibi teknolojiler kullanılmalı, IoT ve blockchain tabanlı sistemlerle gerçek zamanlı izleme yapılmalıdır. İş sürekliliği ve kriz yönetimi planları, olası senaryolara hazırlıklı olmak için düzenli olarak test edilmelidir. Siber güvenlik altyapısının güçlendirilmesi, özellikle fidye yazılımları ve veri ihlalleri gibi tehditlere karşı proaktif çözümler sunar. Sigorta çözümleri de risk yönetiminin önemli bir parçası olarak siber sigorta ve parametrik sigortalar gibi ürünler ile şirketlere güvence sağlar. Şirketler ayrıca ESG uyumunu sağlayarak çevresel ve sosyal riskleri de göz önünde bulundurmalıdır. Son olarak, risk yönetimi stratejilerinin etkinliği sürekli olarak izlenmeli ve piyasa dinamiklerine göre güncellenmelidir. Risk yönetimi, sadece bir prosedür değil, şirket kültürünün ayrılmaz bir parçası haline getirilmelidir. Bu, tüm organizasyonun risk bilinciyle hareket etmesini sağlar. Risk yönetimi, şirketlerin sadece tehditlere karşı korunmasını değil, aynı zamanda rekabet avantajı elde etmesini sağlayan stratejik bir araçtır. Teknolojiyi ve uzmanlığı etkin kullanarak risklere karşı dayanıklı bir yapı oluşturmak, uzun vadeli sürdürülebilirlik için kritik öneme sahiptir” açıklamalarında bulundu.
“Yeni teknolojilerle risk entegrasyonu verim sağlıyor”
Çiftçi, iş süreçlerinde yeni teknolojilerle risk entegrasyonunun şirketleri daha verimli ve dayanıklı hale getirdiğinin altını çizerek “Bu kapsamda ilk olarak risk noktaları belirlenmeli ve hangi teknolojilerle destekleneceği analiz edilmelidir. Örneğin, IoT cihazlarıyla operasyonel riskler gerçek zamanlı izlenebilir, blockchain ile ise veri güvenliği artırılabilir. Teknoloji seçiminde, yapay zeka veya parametrik sigorta gibi çözümler şirketin ihtiyaçlarına göre belirlenmeli ve bu teknolojilerin ölçeklenebilir olması gereklidir; böylece büyüyen iş süreçlerine uyum sağlanabilir. Teknolojilerin entegrasyonuna başlamadan önce, küçük ölçekli pilot projelerle testler yapılmalı ve bu süreçte karşılaşılan riskler gözlemlenmelidir. Veri güvenliği ve uyum da bu sürecin önemli bir parçasıdır. Özellikle IoT ve yapay zeka gibi teknolojiler kullanıldığında, siber güvenlik önlemleri güçlendirilmeli ve tüm sistemler sektörel düzenlemelere uygun hale getirilmelidir. Ayrıca, çalışanlar yeni teknolojiler hakkında düzenli olarak eğitilmeli, sistem ve kullanıcı arasındaki bağ daha güçlü hale getirilmelidir. Özellikle siber sigorta ve parametrik sigorta gibi ürünler, şirketlerin dijital altyapılarındaki tehditlere karşı korunmasını sağlar” ifadelerini kullandı.