Allianz İklim Krizi ve Kurumsal Değerleme Raporu 2025’te, döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde, hızlı politika değişiklikleri, teknolojik yenilikler ve değişen piyasa davranışları gibi riskler yer alıyor.
Allianz, iklim krizinin çok yönlü etkilerini analiz ettiği İklim Krizi ve Kurumsal Değerleme Raporu 2025’i yayımladı. Yapılan açıklamaya göre, yatırımcılar hem sürdürülebilir ekonomiye geçiş sürecinden hem de iklim olaylarının artan fiziksel etkilerinden kaynaklanan risklerle karşı karşıya.
Rapora göre, döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde, hızlı politika değişiklikleri, teknolojik yenilikler ve değişen piyasa davranışları gibi riskler yer alıyor.
Fiziksel riskler arasında ise aşırı hava olayları, yükselen deniz seviyeleri, uzun süreli kuraklıklar veya üretkenlik kayıplarının yıkıcı etkileri mevcut. Bu risklerin bir araya gelmesi ise varlıkların değer kaybını hızlandırarak şirketlerin dayanıklılığını azaltıyor ve iş sürekliliğini tehdit ediyor.
Gayrimenkul, otomotiv, tarım ve ağır sanayi sektörleri, daha sıkı enerji standartları, hızlı teknolojik gelişmeler ve çeşitli düzenlemeler nedeniyle giderek savunmasız hale geliyor.
Teknoloji ve sağlık sektörleri hem ABD’de hem de Avrupa’da tüm iklim geçiş senaryolarına karşı dayanıklılık gösterirken, enerji sektörü ise artan operasyonel maliyetler ve sıkı düzenlemeler nedeniyle kırılganlıkla karşı karşıya.
Avrupa’da yapılan değerlendirmelerde ise gayrimenkul sektöründe şirket değerlemelerinde yüzde 40’a varan kayıplar öngörülüyor. Buna göre, iş dünyasının sadece karlılık açısından değil, güvenlik ve sürdürülebilirlik açısından da yeni bir döneme hazırlanmasının elzem olduğu düşünülüyor.
Kapsamlı risk analizleri uzun vadede direnci artırıyor
Allianz’ın değerlendirmelerine göre, iklim krizinin etkisini artırmasıyla yatırımcıların uzun vadeli portföy değerini korumak için proaktif risk yönetimi yapması gerekiyor. Ka0psamlı senaryo analizleriyle belirlenen uygulanabilir stratejilerin erken benimsenmesi, yatırımcıların varlık kaybı risklerini azaltmalarına yardımcı olabilir.
Yatırımcılar portföylerini iklim politikalarına ve piyasa dinamiklerine hızla yanıt verecek şekilde konumlandırarak, hem potansiyel kayıpları sınırlayabilir ve büyüyen yeşil ekonominin sunduğu fırsatlardan yararlanabilir.
Özellikle ‘Net Sıfır 2050’ senaryosu, birçok sektör için değerlemelerde geçiş sürecinde kayıplara yol açsa da uzun vadede ekonomik dayanıklılık sağlıyor. Sağlık ve zorunlu tüketim malları gibi sektörler de uzun vadede direncini artırarak daha sağlam bir konumda yer alacak sektörler olarak öne çıkıyor.