23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Yapı denetim sistemini sigortayla eşgüdümlü hale getirmek istiyoruz

Uluslararası Sigorta Zirvesi, bugünde sektörden ve bilim insanlarının katıldığı panellerle devam ediyor. Düzenlenen ilk oturumun başlığı ‘Depreme Dayanıklı Şehirler İnşa Etmede Sigortacıların rolü’ oldu. Uzmanlar, konuşmalarında depremlere hazırlık için kamuya, sigorta sektörüne ve üniversitelere düşen görevlere vurgu yaptılar.

Uluslararası Sigorta Zirvesi’nin ikinci gününde düzenlenen ‘Depreme Dayanıklı Şehirler İnşa Etmede Sigortacıların Rolü’ başlıklı panelde bir konuşma gerçekleştiren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Sezai Köse, kentsel dönüşümün elzem bir konu olduğuna dikkat çekti. 2012 yılında çıkarılan yasadan bu yana İstanbul’da 1 milyon bağımsız birimin dirençli hale getirildiğini belirten Köse, “Yeterli olmadığını bildiğimizden yeni bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıktı. İstanbul’u kentsel dönüşümle deprem dirençli hale gelemez. Yapı denetim sistemini sigortayla eşgüdümlü hale getirebilir miyiz diye düşünüyoruz. Deprem bilinci konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Medya temsilcileri, genel yayın yönetmenleri, sosyal medya fenomenlerinden oluşan bir Kentsel Dönüşüm Farkındalık Komisyonu kurduk. Bu şekilde konunun daha iyi aktarılabilmesini hedefliyoruz” dedi.

Kentsel dönüşümde finansal araçları geliştirmek gerekiyor

“18 milyon nüfuslu bir şehri devlet desteğiyle dönüştürmek zor” diyen Köse, sahada dönüşüm konusunda vatandaşların direnciyle karşılaştıklarını söyledi ve ekledi: “Finansal araçları geliştirmemiz gerekiyor. Bakanlık ve belediyeler olarak sahadayız. Bu sadece kamunun ve özel sektörün işi değil. Akademinin ve bilimin işin içinde olması gerekiyor” dedi.

İnsan hayatına kritik noktalarda dokunan sigorta ürünlerine ihtiyaç var

İstanbul Üniversitesi’nde görevli olan akademisyen Prof. Dr. Ufuk Yazgan ise, çözmek gereken çok sorun olduğunu belirterek, akıllıca stratejilerle hızlıca harekete geçmek gerektiğine vurgu yaptı. Şu anda yapısal ya da yapısal olmayan yetersizliklerin sebep olduğu hasarlarla ilgili gözlemlerin sigorta firmalarına ve kamuya ulaştığına dikkat çeken Yazgan, “Üniversiteler olarak biz de toplamaya çalışıyoruz. Ancak bu gözlemlerin bir araya getirilmesi çok daha zengin veri analizlerinin yapılmasını sağlayacak. Mevcut yapıların güçlendirilmesi çok kritik bir problem. Bununla ilgili yurt dışından alabileceğimiz teknik altyapı desteği sınırlı. Bizim binalarımızın yetersizlikler ABD’de ve Japonya’da depreme dayanıksız olarak sınıflandırılan binaların yetersizliklerinden çok farklı. Dolayısıyla bu konuda bizim kendi ar-ge’mizi yapmamız lazım. Bu risklerin yönetilebilir seviyelerde tutulması sigorta sektörü için de çok büyük bir kazanım olacaktır. Üniversite ve kamunun ortak aklı ve sektörün iş birliği ile etkin risk yönetimi çalışmaları yapılabilir” değerlendirmesinde bulundu. 

Bina tamamlama sigortası önemli bir girişim

Bütün bu iyileştirmenin sonucunda doğru anlaşılan ve talep edilen risk transfer ürünleri geliştirilmesinin önemli olduğunu belirten Yazgan, “İnsanların hayatına kritik noktalarda dokunan ve bunu net verilerle ortaya koyabilen sigorta ürünleri piyasaya sunulması ülkemiz için çok büyük kazanım olacaktır. Bina tamamlama sigortası çok önemli bir girişim ve bunun ileriye taşınması çok faydalı olacaktır. Bina güçlendirme odaklı risk transfer ürünleri konusunda ciddi biçimde kendi ar-ge çalışmalarımız yapmamız gerekiyor” dedi.

Yazgan, şöyle devam etti: “Burada en büyük yardımcımız modeller ve bunlar için de veriler çok kıymetli. Ne kadar kapsamlı ve güvenilir verilerimiz olursa o kadar akıllı modeller geliştirip etkin stratejiler geliştiriyoruz. Modellerimizi iyileştirmemiz lazım. Her deprem geçmiş hatalarımızı ve risk yönetimimizdeki aksakallıları orta çıkarıyor. Burada bunu geliştirebilmek için üniversite ve akademi olarak bizim ihtiyaç duyduğumuz açık veri yaklaşımıyla bizlerin de katkısıyla zenginleşebilecek veri tabanları. Açık veriden ve bilgi paylaşımı çok büyük potansiyel faydalar barındırıyor. Burada çok ciddi mesafe kaydedebiliriz. Üniversiteler de buna önemli katkı sağlayabilir” dedi.

Maraş depreminden uygulamaya alabileceğimiz çok fazla ders var

Allianz Teknik& Risk Engineering Direktörü ve Türk Alman Üniversitesi Part Time Akademisyen Dr. Ceyhun Eren, modelleme firmalarının en önemli eksikliklerinden birinin deprem hasarına olan yaklaşım olduğunu söyledi. Eren,  Buna çok önem verilmiyor. Deprem hasarı çok ciddi bir yaklaşım gerektiriyor. Maraş depremlerinden bilime aktarabileceğimiz ve uygulamaya alabileceğimiz çok fazla ders var. Maraş depremlerinden sonra edindiğim en önemli izlenim zemin yapısının depremde çok etkili olduğu. Bu noktada inşa kısmında zeminin önemi ortaya çıkıyor. Sabitleme, özel esnek malzeme kullanımının riski azaltan faktörler olduğunu gördük” diye konuştu. 

Kar kaybı sigortasının önemi anlaşıldı

Depremler sonrası tecrübe edilen bir diğer konunun ise kar kaybı sigortası eksikliği olduğunu belirten Eren, “Sigortacılar olarak bu ürünü daha fazla öne çıkarmamız gerekiyor. Can güvenliği konusu sigorta sektörü açısından da çok dikkate alınması gereken bir konu. Modellemede yapısal olmayan elemanların mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor. Farklı faaliyet kollarına aynı yapısal olmayan hasar modellemesi yapılmamalı ve primleri de aynı olmamalı. Bu noktada sigortacılara da görev düşüyor” dedi.

Olası Marmara depreminde yıkılmayacak ama ciddi hasar alan binaların olacağına da dikkat çeken Eren, “Peki, bunların kullanım kararını kim ne kadar sürede verecek? O nedenle yapı sağlığı izleme sistemleri çok önemli. Yüksek katlı binalardan başlayarak özellikli binalara belli katlara yerleştirilen ivme ölçerlerle 7/24 binalar izlenebilir” dedi.

Sigorta Ekranı:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER