Tüm piyasalarda Mart ayından beri bahar havası yaşandığını ifade eden Hayatımız Sigortalı Yazarı Tevfik Eraslan, piyasaları olumlu yönde etkileyen faktörleri açıkladı.
Piyasaları olumlu yönde etkileyen faktörleri sıralayan Hayatımız Sigortalı Yazarı Tevfik Eraslan, Haziran ayı yazısında “Yalancı bahar mı yaşıyoruz, yoksa bahar gerçekten geldi mi?” sorusunun yanıtını aradı. Türkiye’de yerel seçimlerin tamamlanmış olması, Ukrayna’daki siyasi gerilim nedeniyle altın ve ABD tahvillerine yönelim, uzun dönemli tahvillerin faizlerinin hızla yükselmesi, tahvillere ve gelişmekte olan ülkelere yatırım yapanların harekete geçmesi gibi gelişmelerin Türkiye’nin lehine sonuçlar doğurduğunu belirten Eraslan, bu durumların ülkemiz finansal piyasalarının diğer piyasalara nazaran daha iyi performans göstermesine neden olduğunu açıkladı. Tevfik Eraslan, köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Mart ayından bu yana tüm piyasalarda nispeten bir bahar havası yaşanıyor denilebilir. Türkiye de bu olumlu havadan nasibine düşeni alıyor. Yatırımcıların bu dönemde en fazla merak ettikleri soru ‘Yalancı bahar mı yaşıyoruz, yoksa bahar gerçekten geldi mi?’ sorusunun yanıtı oldu. Bu yazıda piyasaları olumlu yönde etkileyen faktörleri izah etmeye çalışıp, baharın sahiciliğinin teşhisini sizlere bırakacağız.
ABD Merkez Bankası (Fed) eski Başkanı Ben Bernanke, 22 Mayıs 2013 tarihinde parasal genişlemenin öngörülen bir zamanda bitirileceğini açıklamış ardından uzun dönemli tahvillerin faizleri hızla yükselmiş, özellikle gelişmekte olan ülkelerden çok yüksek miktarlarda fon çıkışı olmuştu. FOMC Aralık ayı toplantısında Fed, basılan paranın azaltım programını açıklarken faiz artırımı için 2015 yılının ortasını işaret etmişti. Tüm ekonomistler bu program dâhilinde ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin kısa sürede yüzde 3,5 seviyesini aşacağını, yurt dışı finansmana ihtiyaç duyan ülkelerin sıkıntıya gireceğini öngörmüşlerdi. Ancak aradan geçen zaman içinde ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 2,6 seviyesinde kalırken gelişmekte olan ülkelere ise para girişleri tekrar canlandı.
Ekonomistlerin ve stratejistlerin öngörülerinde yanılmalarının nedeni ne oldu?
Avrupa Merkez Bankası (AMB) yetkilileri, AB genelindeki enflasyon oranının öngörülenden düşük seyrettiğini ve bunun deflasyon kaygısı yarattığını yüksek sesle dile getirmeye başladılar. Bu nedenle çok büyük miktarlı (1 trilyon Avro) parasal genişleme veya faizlerin negatif düzeye çekilmesi dâhil farklı gevşek para politikası alternatiflerini değerlendirdiklerini belirttiler. AMB’nin bu olası politika hamlesine karşı Fed’in tavrı ise -sözel olarak- mevcut genişleyici politikadan çıkmak için her şeyin yolunda gittiğinden emin olmaları gerektiği yönündeki imaları oldu. Her iki merkez bankasının genişleyici para politikasını ima eden açıklamaları uzun vadeli tahvillere ve gelişmekte olan ülkelere yatırım yapanları harekete geçirmek için yeterli oldu. Bugün için en büyük soru işareti ise eğer ABD’de ekonomik veriler kuvvetli gelmeye başlarsa Fed’in yeni Başkanı Janet Yellen’in alabileceği muhtemel tavır olacak.
Yatırımcıların son dönemde yakından takip ettikleri bir diğer önemli gelişme ise Ukrayna’da yaşanan siyasi gerilim oldu. Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılarak Rusya’ya bağlanmayı kabul etmesinin yarattığı uluslararası gerginlik, yatırımcıların böyle dönemler için güvenli yatırım kabul ettikleri altın ve ABD tahvillerine yönelmelerine neden oldu. Ayrıca Rusya’ya yaptırımların kapsamının genişleyeceğinden endişe duyan bazı yatırımcıların Rusya’daki yatırımlarının bir kısmını diğer gelişmekte olan ülkelere yönlendirmeleri diğer ülkelerin piyasalarını olumlu yönde etkiledi.
Türkiye’de yerel seçimlerin tamamlanmış olması ve yukarıda sayılan üç gelişmenin de Türkiye’nin lehine sonuçlar doğurması ülkemiz finansal piyasalarının diğer piyasalara nazaran daha iyi performans göstermesine neden oldu. Önümüzdeki dönemde yukarıdaki gelişmelere ilave olarak Cumhurbaşkanlığı seçimi de hem yerli hem de yabancı yatırımcılar tarafından yakından takip edilmeye devam edecek.”