Deloitte tarafından yapılan araştırmaya göre Y ve Z kuşağının ortak kaygısı gelir eşitsizliği ve işsizlik oldu.
Deloitte, bu yıl 10’uncusunu yaptığı 2021 Y ve Z Kuşağı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Türkiye dahil toplam 45 ülkede Y kuşağından 14 bin 655 ve Z kuşağından da 8 bin 273 kişi ile gerçekleştirilen araştırmaya göre, Y ve Z kuşağının ortak kaygıları gelir eşitsizliği ve işsizlik oldu. 1983-1994 yılları arasında doğanları Y kuşağı, 1995-2003 yılları arasında doğanları ise Z kuşağı olarak tanımlayan araştırmaya göre, Türkiye’den Y kuşağı katılımcılarının yüzde 83’ü ve Z kuşağı katılımcılarının yüzde 76’sı gelirin toplum genelinde eşit olmayan bir şekilde dağıldığını düşünüyor. Bu oran dünya çapındaki katılımcılarda Y kuşağında yüzde 69, Z kuşağında yüzde 66 seviyesinde.
ARAŞTIRMADAN DİKKAT ÇEKEN DETAYLAR
– Türkiye’deki Z kuşağı mensuplarının yüzde 64’ü evrensel temel geliri savunurken Y kuşağında bu oran yüzde 66. Dünyada ise bu rakam her iki kuşakta yüzde 53 seviyesinde.
– Türkiye’de Y kuşağı içinde “Daha varlıklı insanlar için daha yüksek vergiler uygulamak gerekir” diyenlerin oranı yüzde 65 olurken, Z kuşağının yüzde 57’si bu görüşü savunduğunu belirtti. Dünya çapında ise bu oran her iki kuşak için de yüzde 57-58 seviyelerinde.
– Ayrıca Türkiye’de “bir işletmenin en yüksek ücret alan yöneticisi ile ortalama çalışanlar arasındaki ücret eşitsizliğini sınırlandıracak yasal düzenleme yapılmalıdır” diyen Y kuşağı mensuplarının oranı yüzde 71 olurken Z kuşağının ise yüzde 65’i bu düşüncede.
– Y ve Z kuşağı mensupları ülkenin genel gidişatı için karamsar. Türkiye’de ankete katılan Y kuşağı mensuplarının yüzde 54’ü ülkedeki genel ekonomik durumun gelecek 12 ay içinde kötüleşeceğini söylerken Z kuşağının yüzde 47’si genel ekonomik gidişatın kötüleşeceği düşüncesinde.
– Y kuşağının yüzde 20’si genel ekonomik gidişatın iyileşeceğini, yüzde 23’ü ise aynı kalacağını düşünürken Z kuşağı mensuplarının yalnızca yüzde 18’i ekonomik gidişata dair iyimserliğini korudu. Bu kuşağın yüzde 17’si ise ekonominin aynı kalacağını düşünüyor
Türkiye nüfus büyüklüğüne göre dünyada 19’uncu sırada
Türkiye, 83 milyon 384 bin 680 kişiyle nüfus büyüklüğüne göre 235 ülke arasında 19’uncu sırada yer alırken, dünya toplam nüfusunun yüzde 1,1’ini kapsadı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından 2021 yılı Dünya Nüfus Günü’nün teması olarak belirlenen “Üreme sağlığına ve tüm insan haklarına öncelik verilmesi” mesajı çerçevesinde, Türkiye’deki söz konusu grupların mevcut durumlarına ilişkin verileri açıkladı. UNFPA, salgınının dünyadaki tüm insanları, özellikle de “kırılgan nüfus” olarak tanımlanan grupların sağlığını tehdit ettiğine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini şiddetlendirmekte olduğuna işaret etti. Fon, salgın döneminde sağlık sistemlerinin yetersiz olduğu ülkelerde üreme sağlığı hizmetlerine ve aile planlama yöntemlerine erişim sağlayamayan ve ayrıca aile içi şiddete maruz kalan kadın ve kız çocuklarına dikkati çekti.
Doğurganlık hızı en yüksek il Şanlıurfa
Birleşmiş Milletler nüfus tahminlerine göre, 2020 yılı için dünya nüfusunun 7 milyar 794 milyon 798 bin 729 kişi olduğu tahmin edildi. En fazla nüfusa sahip ülke 1 milyar 439 milyon 323 bin 774 kişi ile Çin olurken, bu ülkeyi 1 milyar 380 milyon 4 bin 385 kişi ile Hindistan, 331 milyon 2 bin 647 kişi ile ABD izledi. Bu üç ülke, dünya toplam nüfusunun yüzde 40,4’ünü oluşturdu.
Türkiye, 83 milyon 384 bin 680 kişiyle nüfus büyüklüğüne göre 235 ülke arasında 19’uncu sırada yer alırken, dünya toplam nüfusunun yüzde 1,1’ini kapsadı. Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2020 yılında 3,71 çocuk ile Şanlıurfa oldu. Bu ili 3,22 çocuk ile Şırnak, 2,88’er çocuk ile Ağrı ve Siirt takip etti. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,29 çocukla Karabük oldu. Bu ili 1,31’er çocukla Zonguldak ve Kütahya izledi.