23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Ülke beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı değil

Deniz Kalafat Uysal, “Araştırmamıza katılanların çoğu gelecekten endişeli ancak Türkiye’de birikim yapma gücü olanlar bile nasıl, nereye yatırım yapacağını bilemiyor” diyor

deniz kalafat uysalDÜNYA / Didem Eryar Ünlü

NN Hayat ve Emeklilik, 170 yıldır ağırlıklı Avrupa’da olmak üzere 18 ülkede sigorta ve yatırım yönetimi hizmeti veren NN Group bünyesinde faaliyet gösteriyor. Şirketin Türkiye’deki tarihçesi, Aralık 2008’de ING Grubu’nun OYAK Emeklilik’in yüzde 100 hissesini satın almasıyla başladı. NN Hayat ve Emeklilik Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Deniz Kalafat Uysal emeklilik ve hayat ürünlerinin, ailelerin vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğini söylüyor ve özellikle hayat sigortası branşının, önümüzdeki dönemde çok önemli rol üstleneceğini ekliyor.

Türkiye’de tüketicileri daha iyi anlayabilmek için düzenli olarak araştırmalar gerçekleştirdiklerini söyleyen Deniz Kalafat Uysal, “Türkiye’de halk beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı değil. Araştırmaya katılanların çoğunluğu gelecekten endişe duyuyor ancak “kötü gün” parası biriktirenlerin oranı yarıdan biraz fazla. Türkiye’de birikim yapma gücü olan kişiler bile nasıl, nereye yatırım yapacağını bilemiyor” diyor. Uysal ile hem sigorta sektörünü, hem de sigorta sektöründe kadın yönetici olmayı konuştuk:

►NN Hayat ve Emeklilik tarafından yapılan araştırmaya göre Türk ailesinin %44’ü çocuğunun geleceğinden endişe ediyor. Sizce bu derece endişeli bir toplum olmamızın nedenleri neler?

NN Hayat ve Emeklilik olarak, Türkiye’de ailelerin önceliklerini biliyor ve ihtiyaçlarını bu doğrultuda analiz ediyoruz. Bu çerçevede, Türkiye’de tüketicileri daha iyi anlayabilmek, onların ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayan ürün ve hizmetler geliştirebilmek ve iş süreçlerimizi iyileştirmek için düzenli olarak araştırmalar gerçekleştiriyoruz. Son yaptığımız araştırmanın sonuçları da bize gösterdi ki; Türkiye’de halk beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı değil. Araştırmaya katılanların çoğunluğu gelecekten endişe duyuyor ancak “kötü gün” parası biriktirenlerin oranı yarıdan biraz fazla. Türkiye’de birikim yapma gücü olan kişiler bile nasıl, nereye yatırım yapacağını bilemiyor. Diğer önemli bir konu da çocukların iyi bir eğitim alabilmelerinin gittikçe daha zor ve maliyetli hale gelmesi. Ailelerin kendi finansal geleceklerindeki belirsizlikler, çocuklarına iyi bir gelecek sunamama gibi kaygılarla birleşince toplumun önemli bir kesimi gelecek endişesi taşıyor. Tam da bu noktada biz NN Hayat ve Emeklilik olarak, ailelerin kendi geleceklerini kontrol edebilmelerine yardımcı olmayı istiyoruz. Hayat ve bireysel emeklilik segmentlerinde aile odaklı ürünler sunuyoruz.

►Türkiye’de hayat sigortası pazarının boyutunu, Avrupa ile kıyaslayacak olursak nedir?

Emeklilik ve hayat ürünlerinin, ailelerin vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Hayat sigortası branşı, önümüzdeki dönemde şirketimiz açısından çok önemli rol üstlenecek. Türkiye’ye baktığımızda bu pazarda korumaya yönelik olan ürünler alanında büyük bir potansiyel var, ancak henüz bu potansiyelin yeterince karşılanmadığını düşünüyoruz. 2013 yılında Türkiye’de hayat segmentinde penetrasyon yüzde 0.2, toplam prim büyüklüğü ise 3.5 milyar TL olarak gerçekleşti.

Dünyadaki duruma bakacak olursak; gelişmiş ülkelerde penetrasyon seviyesinin, yani hayat sigortası primlerinin toplam GSMH’ye oranının yüzde 8-10 aralığına ulaştığını görüyoruz, yani Türkiye’nin 40-50 katı seviyelerinde. 2012’de global olarak yüzde 2.3 büyüme kaydeden hayat sigortası primleri 2013’te yüzde 0.7’ye düşen büyüme hızıyla 2.608 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Öte yandan, Güney Amerika’daki gerilemenin sonuncu olarak Asya, Batı Avrupa ve Okyanusya ülkelerindeki hızlı büyüme ortadan kalkarken, Amerika’da primler yüzde 7.7 seviyesinde daralma gösterdi. Bu daralmayı ise 2012’deki yıllık iş hacmini artıran büyük kurumsal anlaşmaların yenilenmemesine bağlamak mümkün. Gelişmekte olan pazarlarda 2012’de yüzde 5.2 büyüyen hayat sigortası primleri, 2013’te yüzde 6.4 seviyesine ulaştı. Ancak uzmanlar kriz öncesi uzun dönem ortalaması olan yüzde 11’in oldukça altında kaldığı konusunda hemfikir. Çin ve Hindistan’da büyümenin yeniden yavaşlaması bu gelişmenin en önemli sebebi olarak göze çarpıyor.

►Türkiye’de üst düzey yönetime gelmiş bir kadın olarak, kadın istihdamının artırılması yönünde neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Dünyadaki 195 bağımsız ülkenin yalnızca 17’si kadınlar tarafından yönetilmekte olduğunu düşününce dünyayı hala erkeklerin yönettiği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların ülke meclislerinde bulunma oranları tüm dünyada yüzde 20’yi geçmiyor, Türkiye’de ise bu oran yüzde 14. Bu da, önemli kararlar alınırken kadınların sesinin eşit derecede duyulmadığı anlamına geliyor. Ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınma düzeylerinin birbiriyle kıyaslanmasında göz önünde bulundurulması gereken en önemli göstergelerden biri de kadın ve erkeklerin hak, fırsat ve kaynaklara eşit olarak katılıp katılmadığı. Kadınların ekonomik ve sosyal yaşama etkin ve erkeklerle eşit oranda katıldığı ülkelerin tümü, günümüzde “gelişmiş ülkeler” kategorisinde yer alıyor.

Türkiye’de kadınlar; cinsiyet farklılıklarının neden olduğu baskılar ve bunun sonucunda aile içi sorumlulukların büyük oranda kadın tarafından üstlenilmesi, eğitim yetersizliği ve kadın istihdamının belli mesleklerle sınırlı görülmesi gibi nedenlerle çalışma hayatında yeteri kadar yer alamıyor. Kayıtdışı istihdam sorunu da uzun yıllardan beri devam etmekte olan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada ve ülkemizde kadın istihdamının artırılmasının en temel koşulunun kadınların eğitiminden geçtiği tartışılmaz bir gerçek. Eğitim düzeyinin artmasına bağlı olarak kadınların daha nitelikli ve yüksek katma değer yaratan işlerde istihdam edilmesi gerekiyor.

Mevzuatta, işgücü piyasasında toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten düzenlemelerin AB normları ile uyumlaştırılması, kadının çalışmamasını ödüllendiren, kadın işgücünü göreceli olarak daha maliyetli kılan düzenlemelerin gözden geçirilmesi, çocuk bakım hizmeti sağlayan işyerlerine teşvik ve vergi muafiyeti sağlanması gibi adımlar atılmasının yanı sıra STK’lerin yürüttüğü çalışmaların da etkili olacağına inanıyorum.

►NN Hayat ve Emeklilik bünyesinde kadın çalışan oranı nedir? Bu konuda özel uygulamalarınız var mı?

NN Hayat ve Emeklilik olarak şirketimizde 192 kadın çalışan mevcut. Bu toplam çalışan sayımızın yüzde 59’unu oluşturuyor. Ayrıca 8 üst düzey yöneticimizden 3’ü kadın yönetici. Sadece kadın çalışanlarımıza değil tüm çalışma arkadaşlarımıza potansiyellerini tam olarak kullanabilecekleri, görüşlerini ve fikirlerini rahatlıkla paylaşabilecekleri katılımcı bir ortam yaratmanın bizi çok daha başarılı kılacağına inanıyoruz.

►İş dünyası ve politikada kadın oranını artırmayı hedefleyen kotaları destekliyor musunuz?

Kadınların işgücüne ve politikaya katılımının ve cinsiyet eşitliğinin önündeki her türlü toplumsal, sosyo- kültürel ve ekonomik engel ortadan kalkana kadar kadın temsiliyetinin kotalar yoluyla artırılmasını çok olumlu buluyor ve destekliyorum.

►Para biriktirme konusunda kadınlar ve erkekler arasında bir karşılaştırma yapmanız gerekse?

ING Grubu’nun Ocak 2015’te 13 Avrupa ülkesinde yaptırmış olduğu ve tasarruf alışkanlıklarını inceleyen bir araştırmaya göre Türkiye’de “Herhangi bir birikiminiz var mı?” sorusuna “Hayır” cevabı verenlerin oranı yüzde 48. Bu rakamla Türkiye’nin 13 ülke içinde tasarruf sahipliği en düşük ülkelerden biri olduğunu söyleyebiliriz. 2014 yılındaki tasarruf araştırmasında ise Türkiye’de kişisel borçluluk oranının yüzde 80’ler seviyesine ulaştığını görmüştük ki bu durum birikim yapabilmeyi hem erkekler hem kadınlar için epeyce zorlaştırıyor. Zaten aynı araştırmada yer alan “Sizce Türkiye’de tasarruf oranının düşük olmasının en önemli sebebi nedir?” sorusuna katılımcıların yüzde 69’u “İnsanların çoğu mevcut gelirleriyle ihtiyaçlarını zar zor karşılayabiliyor” cevabını vermiş. MasterCard tarafından yapılan MasterIndex araştırmasına göre ise tasarruf yapma konusunda erkeklerin (yüzde 42), kadınlara oranla (yüzde 37) tasarrufa biraz daha yatkın olduğu görülüyor. Kadın ve erkeklerin tasarruf araçlarında ilk tercihleri altın, yastık altı Türk Lirası ve döviz olarak aynı olmakla birlikte, erkekler (yüzde 7) banka faizine kadınlara oranla (yüzde 3) daha ilgili. Ayrıca erkekler taşınmaz mülkü (yüzde 4), kadınlara oranla (yüzde 1) daha fazla tercih ediyorlar.

Kadın oranı tarımda azaldı, hizmet sektöründe arttı

“Kadınların ekonomik ve sosyal yaşama katılımları konusundaki en önemli gösterge ise kadınların ne oranda istihdama katıldığı, ama maalesef, Türkiye’de kadınların istihdama katılımı hala çok sınırlı. Nitekim bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinin de içinde yer aldığı Avrupa Birliği’nde 2011 yılı verilerine göre kadın istihdamı oranı yüzde 58,5, ABD’de yüzde 62, Japonya’da ise yüzde 60,3 olarak gerçekleşti. Türkiye’de ise bu rakam 2012 yılı itibarı ile sadece yüzde 26.3. Olumlu olan gelişme ise 2012 yılına gelene kadar kadın istihdamının yapısında önemli değişimler yaşanmış olması: Tarımdaki istihdam oranı yüzde 76,8’den yüzde 39,3’e düştü, hizmetler sektöründeki istihdam ise yüzde 14,4’ten yüzde 45,8’e yükseldi.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER