22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

‘Türkiye’nin yerli tasarruflara ihtiyacı var’

Türkiye’deki makro ekonomik ihtiyaçların çok ciddi yerli tasarruf ihtiyacı doğurduğunu belirten AgeSA CEO’su Fırat Kuruca, “Tüm dünyada zorluk var. Bireylerin emeklilikleri için birikimlerini yapmaları lazım. Türkiye’de dış kaynaklara bağımlılık var. Bu da yerli tasarrufların olmamasından kaynaklanıyor. Kendi birikimlerimiz olsa daha iyi noktada oluruz” diye konuştu.

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) son yıllarda önemli bir gelişme gösteren tasarruf sistemleri arasında yerini aldı. Özellikle pandemi ile birlikte bireylerin artan tasarruf eğilimi BES’e olumlu bir katkı sağladı. Fon büyüklüğü 250 milyar liraya ulaşırken katılımcı sayısı da 7 milyona çıktı. Katılımcı sayısının da iki sene içinde 8 milyona ulaşması bekleniyor. Fakat tüm bu olumlu rakamlara rağmen Türkiye’de yerli tasarruf anlamında hala istenilen seviyede değiliz. “Türkiye’deki makro ekonomik ihtiyaçlar çok ciddi bir yerli tasarruf ihtiyacını ortaya koyuyor” diyen AgeSA CEO’su Fırat Kuruca, bireylerin uzun vadeli, emeklilik ve sonrasındaki finansal ihtiyaçlar için emeklilik durumlarının şu an çok iyi olmadığını söyledi. Sigorta Ekranı’nda Sigortamedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan Kuruca,  “Tüm dünyada zorluk var. Bireylerin emeklilikleri için birikimlerini yapmaları lazım. Türkiye’deki makro ekonomik ihtiyaçlar çok ciddi yerli tasarruf ihtiyacını ortaya koyuyor. Türkiye’de dış kaynaklara bağımlılık var. Bu da yerli tasarrufların olmamasından kaynaklanıyor. Kendi birikimlerimiz olsa daha iyi noktada oluruz” diye konuştu.

Pandemi BES’in önemini artırdı

2021 yılını değerlendiren Kuruca, 2021’in büyüme oranları, düzenlemeler ve müşteri memnuniyeti dikkate alındığında bireysel emeklilik için iyi bir yıl olduğunu söyledi. Kuruca, pandeminin, toplumsal açıdan tasarrufun, bireysel emekliliğin ve sigortanın önemini öne çıkardığını belirterek, “Yaptığımız araştırmalar sonucu katılımcıların bireysel emeklilikten çok memnun olduklarını görüyoruz. Düzenlemeler de bireysel emekliliği destekledi. Fon büyüklüğü yüzde 40 büyüme ile 250 milyar liraya ulaştı. Türkiye gibi büyük bir ekonomi için hala yeterli değil ancak alternatif yatırım araçlarına göre BES’in iyi bir getirisi oldu. AgeSa da bu alanda liderliğini sürdürdü ve bireysel emekliliği 42 milyar fon büyüklüğü ile kapattık” diye konuştu.

Sektör olarak hazırız

Kuruca, devlet katkısının asgari ücretin yıllık tutarıyla sınırlı olduğunu belirterek, “İleri dönemlere yönelik ödemeler yapsanız da yapmasanız da şu an o limitin üzerinde yaptığınız birikimlerin de devlet katkısına tabi olması gibi ufak tefek düzenlemeler var. Diğer taraftan bütünleşik BES var. Bireysel emeklilik ve diğer koruma ürünleri ile zenginleştirilen ekosistemden bahsediyoruz. Fırsat ve destek çok. BES şirketleri olarak halka sunulması, ulaştırılması çok önemli. Uygun ürünlerin uygun müşterilere ulaşması da önemli. Sektör olarak hazır olduğumuzu düşünüyorum. Tüm şirketler bu konuda hevesliler. Sadece ticari kaygı olarak değil bireysel emekliliğe inanarak destek verenler var” diye konuştu.

Altın ve Euro fonlarında yoğunluk var

Programda fon getirileri hakkında konuşan Kuruca, getirilere kısa vadeli bakmamak gerektiğine dikkat çekerek, “Genelde BES oldukça iyi dönemler geçirdi. 2022 hakkında yorum yapmak için henüz erken. Genel olarak varlık dağılımına bakıldığında yüzde 50 civarı yabancı para ağırlığı oluşmuş durumda. Altın, Euro gibi fonlarda yoğunluk var” dedi.

AgeSa’nın teknoloji fonunun da ilgi gördüğünü söyleyen Kuruca, “Nasdaq’ta teknoloji hisselerine yatırım yapan bir fonumuz iyi bir getiri sağladı. Değişik yatırım alternatifleri var. Yabancı parayla yapılan yatırımlar yüzde 50’yi geçti. Bu sene yine iyi getirisi olabilir. Hisse senedi fonlarının yüzde 15-20’si BES ağırlıklı. BES konusundaki algıların düzeldiğini ve BES’in 2022’de de iyi olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

İki yıl içerisinde 8 milyonu yakalarız

Sektörün son 4-5 yıldır 7 milyon kullanıcıya ulaştığı ve o şekilde devam ettiğini dile getiren Kuruca, “2021’de hızlanma gündeme geldi. 18 yaşın altındaki genç ve çocukların BES’e dâhil edilmesi ve yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkan devlet katkısı ile hareketlenme yaşandı. 7 milyonu aşıp bir iki sene içinde fon getirileri ile 8 milyonu yakalarız” dedi. 2000’li yılların başından bu yana hazine ve maliyenin yönetim değişikliklerine rağmen bireysel emekliliği hep tutarlılıkla desteklediklerini aktaran Kuruca, “2003’ten beri gelen destek 2021’de arttı. On sekiz yaş ve yüzde 30 devlet katkısı desteği önemli adımlar. Kişilerin bireysel emeklilik fonlarına kısmi olarak ulaşabilmesi ve bunları finansal kurumlara teminat olarak göstererek birtakım finansal ihtiyaçlarını karşılayabilmesi de öne çıkmayan diğer başlıklar” şeklinde konuştu.

BES konusunda müşterilerin bilgilendirilmesi gerekiyor

Bireysel emekliliğin kişiler açısından önemli bir yatırım olduğunun altını çizen Kuruca, şunları söyledi: “Ciddi tutarlar ile uzun vadeli bir yatırım yapılıyor. O nedenle bilgi alınmasında fayda var. Gerek bireysel gerek dijital ortamlarda müşterilerin bilgilendirilmesi gerekiyor. Farkındalık açısından iletişim faaliyetleri önemli. 10 sene önce bireysel emeklilik nedir sorusu çok cevaplanamazken şimdi herkes biliyor. Bu çok büyük bir kazanım. Girenler ve çıkanlar var. Maddi ihtiyaçlar adına çıkanlara söyleyeceğimiz bir şey yok. 7 milyon kayıtlı görünse de 15 milyon bireysel emeklilik ile tanışmış oluyor. Farkındalık eskisine göre yüksek. Biz her zaman üstümüze düşeni yapıyoruz. Satış ve dağıtım kanallarımız ile müşterilere ulaşmaya çalışıyoruz. Kar marjları nedeniyle eskisi kadar reklam yapamıyoruz. İletişim faaliyetlerimizi sosyal medya üzerinden yürütüyoruz ancak bireysel dokunuşlar her zaman daha önemli.”

Hayat sigortaları koruma açısından çok önemli

Hayat sigortaları ile ilgili de değerlendirme yapan Kuruca, “Kredi bağlantılı hayat sigortası yüzde 65-70 civarında. Prim üretimi toplamının yüzde 70’i diyebiliriz. Bizim prim üretimimiz yüzde 40-45’i ise kredi hayattır. Onun dışında pazar lideri olduğumuz hayat sigortaları var. Hayat sigortaları önemli bir koruma sağlıyor. Ailesi olan kişiler ve kişinin başına bir kaza geldiğinde ya da vefat ettiğinde geride kalanların bekası için önemli bir konu” dedi.

Sigorta ihtiyaç halinde alınamayacak yegâne ürün

Sigortanın ihtiyaç halinde alınamayacak yegâne ürün olduğuna dikkat çeken Kuruca, “Bir riskle karşılaştığınızda artık sigorta ürününü edinmek için çok geç. Ancak o risk için zamanında tedbirini almış kişiler çok iyi bir hareket yaptığının farkına varıyor. Hem birikim yapan hem de koruma sağlayan ürünler çok cazip. Bizim geri ödemeli sigortamız var. İnsanlar uzun vadeli, 10-15 senelik birikim yapabiliyor. Aynı zamanda bir risk ortaya çıktığında tazminat alma opsiyonuna sahip. Geri planda kalmış bir segment olsa da bizim için çok önemli ve müşterilerimize tavsiye ettiğimiz bir ürün. Daha fazla şirketin bu tarz ürünleri müşterilere ulaştırması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Toplumsal refah seviyesi sigortacılığı etkiliyor

Sigorta ürünleri ile ilgili farkındalığın artırılması gerektiğine değinen Kuruca, “Biraz ihtiyacı kurcalamak ve insanlarda o farkındalığı yaratmak lazım. Aynı zamanda risklere karşı finansal olarak o kadar zorlayıcı olmayacağını da anlatmak gerekiyor. Yurtdışında, sigortacılığın çok daha fazla geliştiği ülkelerde risk çok daha düşük, koruma daha yüksek. Türkiye’de ise yurtdışında olmayan finansal ve finansal olmayan pek çok riskle yaşıyoruz. Riskler çok daha yüksek, tedbirler finansal açıdan daha düşük” diye konuştu.

Fon yönetiminde çok hızlı davranmamak gerek

Kuruca, bireysel emeklilikte fon dağılımının çok önemli olduğunun altını çizerek “Ekonomik çalkantıların çok yaşandığı bir ülkeyiz. O nedenle kimi zaman müşterilerin fonlarının dağılımını gözden geçirmeliyiz. Finansal okuryazarlık sadece Türkiye’de değil tüm dünyada çok düşük. Bireysel emeklilikte para biriktirenler için basit bir modelle çözüm bulduk. Buna FonPro diyoruz. Dijital olarak üç seçenek sunuluyor. Uzmana bırak, tavsiye al ve yönet olarak üç seçenek olarak basitleştirdik” dedi.

Fon yönetimi konusunda çok hızlı davranmamak gerektiğini söyleyen Kuruca, “Bireysel emeklilikte bugün altınımı satayım hisse senedime gireyim derseniz yanlış olur. Burada kurgulanmış süreçler var. Bu süreçlerin tümü on güne kadar varabilecek süreçler. Çok hızlı şerit değiştirilmemeli. Ancak bizim FonPro da uzmana bırak da şöyle bir olgu var; orada fon sepeti fonları yönettiriyoruz. Fon değişiminden ziyade fonların içini yönetiyor fon yöneticisi. Finansal piyasaların çok dalgalandığı zamanlarda bu fonlar günde yedi kez pozisyon değiştirdi. O kadar hızlı yön değiştirmek bilgisayarın başında fon yöneticisi olduğunuz zaman mümkün olabilir. Bireysel emeklilik projesinde fon değişikliği yaptığınızda o mümkün değil. Burada FonPro devreye giriyor. Orada sizden daha iyi piyasayı okuyarak alternatifleri görüyor. Biz son yıldaki dataları test ettiğimizde FonPro’nun uzmanına bırak seçeneğiyle iyi bir alternatif yarattığını gördük. O yüzden müşterilerimize tavsiye ediyoruz” açıklamalarında bulundu.  

Bütünleşik BES’in olgunlaşması gerekiyor

Bütünleşik BES’le ilgili yapılan çalışmalardan bahseden Kuruca, “Başlangıç noktası güzel ama biraz daha olgunlaştırılması gerekiyor. Çok değişik fikirler var. Bireysel emekliliğe çok yakın konumlanabilecek sağlık ve hayat sigortalar ile kaza, hastalık gibi sigortaları bireysel emeklilik ile bağlayıp daha avantajlı fırsatlar, daha basitleştirilmiş ürün söz konusu. Ancak netleşmesi vakit alacak” dedi. Kuruca, bireysel emeklilik sisteminin güvenliği hakkında ise şunları söyledi: “Güvenli sisteme sahibiz. Yurtdışından gelip güvenlik dâhil sistemi inceliyorlar. Yerli ve yabancı bireysel emeklilik şirketlerinin hepsi kurumsal yapıdalar. Bunların çalışmak durumunda olduğu portföy yönetim şirketleri var ve onlar da kurumsal yapıdalar. Tüm varlıklar, bireysel emeklilik fonları şirketler bünyesinde değil Takasbank’da saklanıyor. Bu bireysel emeklilik fonları bağımsız denetim şirketleri tarafından denetleniyor. Emeklilik Gözetim Merkezi de tüm dataları toplayarak denetliyor. Bir sorun olunca anında müdahaleye hazır. SEDDK da var. Bunlar da emeklilik şirketlerini denetliyor. 15 yıldır sorunsuz işliyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye yaşlı nüfus tanımına hazır değil

Bireysel emeklilik şirketleri olarak topluma farklı açılardan değer katabilmek adına çalışmalar yaptıklarını söyleyen Kuruca, şöyle devam etti: “Birçok konuda kurumsal ve sosyal sorumluluk faaliyetleri var ancak bir konu çok boş kalmış. O da yaşlılık algısı. Türkiye 2012’den sonra yaşlı nüfus tanımına girdi. Genç nüfusa sahip değiliz. Hazırlıklı da değiliz bu duruma. Batılı ülkelerde, gelişmiş ülkelerde çok daha fazla yaşlı nüfus oranı olan ülkeler var. Ancak onlar yetmiş senede gelmiş o noktaya. Türkiye’nin ise genç nüfusa sahip bir ülkeden yaşlı nüfusa sahip ülkeye geçmesi 20 sene. Çok hızlı. Altyapı ve finansal olarak hazırlıksız. Altyapı derken, kaldırımlardan yaşlı bakım evlerine kadar bahsediyorum. Yapılması gereken farkındalık çalışmaları var. Toplumsal kurumlar ve sivil toplum kuruluşları bunun farkında olup hazırlıklı olmalılar. İnsanlar yaşlanmayı negatif olarak görüyor. Buralarda yaptığımız araştırmalar var. Tespit edilen eksik ve yanlışlar var. Gerekli tedbirleri alarak gerekirse inisiyatif almak istiyoruz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER