Türkiye Sigorta Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü’nün hazırladığı “Su Raporu”, Türkiye ve dünyada artan su riskine dikkat çekerek sigorta ve özel emeklilik sektörünün bu alanda geliştirmesi gereken stratejileri ortaya koyuyor.
Türkiye Sigorta, küresel ölçekte giderek derinleşen su kıtlığı riskini ele aldığı kapsamlı “Su Raporu”nu yayımladı. Raporda, su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin artık sadece çevresel bir sorun değil, ekonomik ve stratejik güvenlik meselesi olduğuna vurgu yapılıyor.
Dünya nüfusunun üçte ikisi ‘su stresi’ altında
Türkiye Sigorta Hazine ve Emeklilik Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Gürol Sami Özer, rapora ilişkin değerlendirmesinde su kıtlığının küresel öncelikler arasında ilk sıralara çıktığını belirterek şunları söyledi:
“2025 yılı itibarıyla dünya, su kıtlığını çevresel bir başlık olmaktan çıkarıp stratejik bir güvenlik meselesi hâline getirdi. Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası verileri, dünya nüfusunun üçte ikisinin artık su stresi altında yaşadığını gösteriyor. Türkiye’de kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarının 1.400 m³ seviyelerine gerilemesi ise ülkemizin ‘su stresi’ sınırında olduğunu ortaya koyuyor.”
Özer, sürdürülebilir büyümenin yalnızca finansal performansla değil, doğal kaynakların korunmasıyla mümkün olabileceğini belirterek Su Raporu’nun ekonomik, sosyal ve çevresel yönleriyle geniş bir çerçeve sunduğunu ifade etti.
Türkiye’de su tüketiminin yüzde 70’i tarımda
Raporda yer alan verilere göre:
Dünya genelinde su tüketiminin yüzde 70’i tarım, yüzde 20’si sanayi, yüzde 10’u evsel kullanım amacıyla gerçekleşiyor.
Türkiye’de toplam su tüketiminin yaklaşık yüzde 70’i tarım sektöründe.
Bu nedenle su verimliliğine göre ürün deseninin yeniden planlanması ve akıllı sulama teknolojilerinin yaygınlaştırılması kritik önem taşıyor. Enerji sektöründe de su yönetimi öncelikli bir başlık olarak öne çıkıyor; termik santrallerden yenilenebilir enerji yatırımlarına kadar pek çok süreç su tüketimiyle doğrudan ilişkili.
İklim değişikliği su kaynaklarını hızla azaltıyor
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) değerlendirmelerine raporda geniş yer veriliyor. Buna göre:
Yapay zekâ destekli veri merkezlerinin 2027’ye kadar küresel su çekimini 4,2–6,6 milyar m³ artırması bekleniyor.
İklim değişikliği 1900’den bu yana su kaynaklarını yüzde 20 azalttı.
Önümüzdeki yıllarda bu düşüşün yüzde 10–40 arasında devam edebileceği öngörülüyor.
Finans sektöründe ‘su riski’ temelli modeller yaygınlaşacak
Rapora göre su kaynaklarının sürdürülebilirliği, stratejik finansal istikrarın ön koşulu hâline geldi. Bu kapsamda:
Bankacılık ve sigorta sektörlerinin kredi ve yatırım süreçlerinde su riski temelli modeller geliştirmesi gerekecek.
Kuraklık, sel ve su taşkınları gibi olaylar, parametrik sigorta ürünlerinin ve yeni nesil tarımsal risk yönetimi araçlarının önemini artırıyor.
Sürdürülebilir fonlar, su verimliliği, tarım teknolojileri ve gıda güvenliği yatırımlarına yönelerek hem çevresel fayda hem de finansal getiri sağlayacak.
Bölgesel su diplomasisi kritik başlıklar arasında
Raporda, sınır aşan su kaynaklarının ülkeler arasında yeni diplomasi kanallarını zorunlu hâle getirdiğine dikkat çekiliyor. Fırat-Dicle, Nil ve İndus havzalarındaki örnekler üzerinden Türkiye’nin bölgesel su diplomasisi stratejilerini güçlendirmesi gerektiği belirtiliyor.
Artan nüfus ve kentleşmenin şehirlerdeki su altyapısını zorladığı ifade edilirken, geleceğin şehirlerinde yağmur suyu toplama, gri su kullanımı ve geri dönüşüm sistemlerinin standart bileşenlere dönüşeceği vurgulanıyor.
Türkiye Sigorta Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü’nden tematik raporlar
Su Raporu, Türkiye Sigorta Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü’nün hazırladığı tematik raporların son örneklerinden biri. Müdürlük ayrıca; Mega Trendler 5D Raporu, Altın Bir Bakış Raporu, Tarım ve Gıda Raporu ve Petrol Raporuİstanbul Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan PENSURA 2025 Risklerin Portresi çalışması gibi çeşitli alanlarda sektör analizleri, uzun vadeli trendler ve yatırım perspektifleri sunan araştırmalar da yayımlıyor.


