Sigorta tüketicisinin sektörde haksızlıkların yapıldığına kendini inandırdığını belirten Dr. Erhan Ayberk, yaşanan güven erozyonunu düzeltecek yedi adımı açıkladı.
Tüketiciye verilen güven, sektörün en önemli gündem maddelerinden birisidir.’Güven’ konusunun sektördeki en uzun hikayelerden biri olduğunu ifade eden Dr. Erhan Ayberk, sektörde güven erozyonunu önleyecek birtakım adımlar olduğunu belirtti. Sektörün bu anlamda zor bir ödevi olduğunu söyleyen Ayberk, bu ödevin ihmal edilemez ve geciktirilemez olduğunun altını çizdi. Ayberk’in köşe yazısı şöyle:
“Upuzun bir hikâyedir Türk sigorta sektörünün tüketiciye verdiği güven konusu.
Bu hikâyenin başlangıcında, kesilen poliçelerin Türkçe olmayan genel şartları vardır. İnsanlar okuyamadıkları genel şartlar yüzünden hasarları ödenmeyince ya da kesintiler yapıldıkça belalar okumuştur. Kestirmeden kandırıldığını düşünmüştür. En temel fıtratıdır insanoğlunun; anlayamadığına düşman olursun!
Sonra bir başka dönem başlamış ve bu sefer bağlayıcı çatı kanunda olmayanlar genel şartlara yazılmış; diyelim ki borçlar kanununda zaman aşımı iki yılken, şirketlerin bir kısmı mağdurlara “yahu biz acenteye bildirdik, aha da acente sirküleri… Altı ayda tazminatı alınmayan dosyalar
kapatılır” diyebilmiştir.
Oldu mu ikinci bir güven buhranı… Bu yazılıp çizilenlerin kanunda yeri yok. “Ben yaptım oldu” demiş birileri… Sektörü düzenleyen devlet kuruluşları ve sektörün aklı başındaki şirketleri bu bilgi kirliliğiyle ve tavır sorunuyla boğuştukça, bazıları da özellikle eşyanın tabiatına ters
tavizler vermeye başlamış.
Türk sigorta tüketicisinin bir kısmı, tıpkı mirasyediler gibi hak ettiğinden fazlasını almaya alıştırılmıştır. Adamın zararı şu kadarken, üstüne de sigorta şirketinden bu kadar kıyak konulup müşteri sadakati yaratılmaya çalışılmıştır. Oysa tüm piyasa kanunları der ki, bir piyasada birileri hak ettiğinden fazlasını alıyorsa, birileri de hakkını alamıyordur! Bu çarpık ilişkilerin sonuçları dalgalarla sektör kıyılarına vurmaya başladığında, sigortayı kolay zengin olmanın yolu görenler hızla türeyecek ve açılan tüm taviz deliklerine sızacaklardır.
Nitekim, üçüncü güven bunalımı döneminde sigorta sahtekarları hızla yayılacaklar ve bunlarla mücadelede ağır kayıplar veren sektör, dönüp hışımla tedbirler alacaktır. Kurunun yanında yaşların da yanacağı tedbirler, sigortacılığa duyulan güveni aşındırmaya devam
edecektir.
Anlaşmalı tutanak döneminin meşhur “komşu komşuya anlaşmalı tutanak ısmarlıyor” haberleri medyaya vurduğunda, haberlerin altına yapılan
yorumları hala saklarım. “İyi fikirmiş, sahtekar sigortacıları ancak bunlar paklar!” “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!”
“O kadar çok haksızlıklar yapıyorlardı ki, oh olsun sigortacılara!” Bu söylemlere kızabilirsiniz. Haklısınız da… Fakat bir düşünelim, insanlar sektörde haksızlıkların yapıldığına o kadar kendini inandırmış ki, “oh olsun” deyip, yasal olarak suç işleyenlere, sahtekarlara hırsızlara alkış
tutuyor.
Bu resmin iyi okunması lazım. Bu güven erozyonunu meydana getirenler, günün birinde selin kendilerini de yutacağını iyi bilmeliler.
Sektörde bu güven erozyonunu düzeltmek için yapılacak şeyler bellidir:
*Mutlaka adaletle hareket edilecek.
* Kimseye gereksiz taviz verilmeyecek. Eskilerin dediği gibi “suistimal kapısını aralarsan, ardına kadar
açılır”
*Mümkünse istisnai ödeme sektör lügatinden kaldırılmalıdır. Niye istisna? Hakkıysa öde.. değilse niye ödeyeceksin? yaptığın tüm istisna ödemelerinin masum insanların cebine dokunduğunu ve sistemin çarklarına zarar verdiğini artık bir zahmet gör lütfen!
*Etik ilkelere kesin uyulacak ve bu tüm sektörü kapsayacak.
*Şeffaf olunacak.
*Güvensizlik zamanının başlangıcında, yabancı dille yazılmış genel şartları kimsenin anlamadığı unutulmayacak; açık ve tam anlaşılır
iletişim tercih edilecek.
*Egoları şişik, vahşi rekabet ekolünün yöneticileri sektörden hızla uzaklaştırılacak.
Paradigmaları değiştirmek için zor bir ödevi var sektörün, ihmal edilemez ve geciktirilemez.
Esen kalın…