Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal; sigortacılıkta tüketici mağduriyetlerini gidermek için tarafların ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi.
YouTube üzerinden yayın yapan Sigorta Ekranı’nda SİGORTAMEDYA Genel yayaın Yönetmeni Can Kantar’ın sorularını yanıtlayan Koçal, TÜDEF’in Türkiye’de tüketicinin haklarının korunmasına yönelik kurulmuş ilk şirket olduğunu açıkladı. Kendilerine bağlı 103 derneğin olduğunu belirten Koçal; “Sigorta poliçelerinin taraflarından biri tüketici olduğu için şikayetler yoğun bir şekilde geliyor. Bu sorunların çözümünün ortak akılla bulunması gerekiyor. Bakanlık yetkilileri, şirketler ve tüketici temsilcileri zaman bir araya gelerek çözüm üretmeli ve tüketici mağduriyetlerini ortadan kaldırmalı” dedi.
6502 numaralı kanun dikkate alınmalı
Şimdiye kadar böyle ortak bir çalışmanın yapılmadığına dikkat çeken Koçal, “Dolayısıyla bizim çözüm önerilerimiz de pek dikkate alınmıyor. Sigorta sektörü, 6502 numaralı Tüketici Haklarının Korunması Kanunu kapsamında tüketici haklarını dikkate almalı. Burada yaşadığımız en büyük sıkıntı; sigorta poliçeleri düzenlenirken poliçenin içeriği hakkında tüketiciye detaylı bilgi verilmemesi. Poliçeler öncelikli acenteler aracılığıyla düzenleniyor. Vatandaşın talebinin ne olduğu acente tarafından net anlaşılması gerekiyor. Bu talep doğrultusunda da düzenlenecek olan poliçenin hangi rizikoları karşıladığı, ya da hangi hasarları ödediği konusunda tüketicinin net bilgilendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Mucbir sebep kanuni hak
Koçal, “Özellikle pandemi sürecinde paket turlara yönelik çok şikayetler geldi. Paket tur şirketleri, paket turun iptali riskini ortadan kaldırmak için bir de sigorta poliçesi düzenleniyor. Pandemi nedeniyle iptaller söz konusu olunca sigorta şirketi dönüp tüketiciye ‘Bu mücbir sebepler sigorta kapsamının dışında’ diyor. Eğer poliçe imzalama aşamasında tüketiciye bunun bilgisi verilmiş olsa tüketici ona göre o poliçeyi imzalardı. Mücbir sebep kanunundan doğan bir haktır. Kanundan gelen hakkı poliçeyle lehinize çeviremezsiniz” şeklinde açıklama yaptı.
Sigortalanacak yerin bizzat görülmemesi nedeniyle de sorunlar yaşandığını vurgulayan Koçal, “Örneğin ev sigortası yapılıyor ise o eve gidilmeden evin hangi aşamada olduğu görünmeden, evin mevcut durumunun tespiti yapılmadan sigortalar yapılıyor. Burada hasar oluştuğunda da birtakım itilaflar ortaya çıkıyor. Poliçe imzalanmadan önce müşterinin bilgilendirilmesi esastır” dedi.
Mesafeli satışlar her zaman sorun
Mesafeli satışlarla ilgili de görüşlerini aktaran Koçal şunları söyledi: “Mesafeli satışlar her zaman sorundur. Çünkü bilgilendirme yazılı yapılıyor. O nedenle biz tüm alışverişlerin yüz yüze yapılmasının doğru olduğunu söylüyoruz. Ama hizmet sözleşmeleri telefonla da olsa anlatılmalı. Bu noktada tüketicinin finansal okuryazarlığı ön plana çıkıyor. Biz finansal okuryazarlık konusunda zaman zaman eğitimler düzenliyoruz. Ancak tüketiciler başına bir sorun gelmeden bu toplantılara katılmıyor. Esas işi sigortacılık olmayanların sigorta satmasını, poliçe düzenlemesini de doğru bulmuyoruz.”
Suistimallere önlem alınmalı
Türkiye’de haksız kazanç peşinde koşan ciddi bir kesimin olduğunun gözardı edilmemesi gerektiğini de söyleyen Koçal, “Sigortacılık da bu anlamda suistimallere açık bir sektör. Suistimaller de tüketicinin doğru bilgilendirilmemesinden kaynaklanıyor. Kasko, trafik, konutlar ve daha birçok sigorta ürününde suiistimaller yaşanıyor. TÜDEF olarak tüketicinin tarafındayız ama hep ‘Biz haklıyız’ şeklinde bir diretmenin doğru olmadığına inanıyoruz. Sigorta şirketlerinin suistimaller konusunda tedbir alması gayet normal.”
Bankaların şart koşması yasal değil
Bankaların kredi verirken kendi sigortasını zorunlu tutmasının yasal olmadığını ifade eden Koçal, “Kredi kullanacak kişinin diğer sigorta şirketlerinden de araştırma yaparak en ucuz primli ve bankanın istediği prim teminatlarını da içine alacak poliçeyi götürüp bankaya verebilir. Özellikle bankaların satmış olduğu hayat sigortalarında sorunlar yaşanıyor. Tüketici sanki bankadan aldığı kredinin ekiymiş gibi bunu imzalıyor. İşte bu nedenle doğru bilgilendirme yapılmasının çok önemli olduğunu söylüyoruz. Hayat sigortası yaparken sigorta şirketleri sigortalının geçmişte bir hastalığı olup olmadığını sorgulayıp poliçe düzenliyor. Bankalar ise buna dikkat emiyor. Kredi kullanan kişi vefat ettiğinde de varisleri sigorta şirketine müracaat ediyor. O zaman da deniyor ki ‘Bu şahıs geçmişte kalp hastasıydı. Biz ödeme yapamayız.’ İşte burada ayıplı bir hizmet sunumu var. Yine banka, sigortalı vefat ettiğinde sigorta şirketine gitmek yerine varislere gidiyor. Bu tür uygulamaların ortadan kaldırılması gerekiyor” diye konuştu.