28 Aralık 2024, Cumartesi
spot_img

Trafik sigortasındaki 3 madde ile ilgili iptal kararı çıktı

Trafik sigortasında değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarına ilişkin maddelerin iptaline karar verildi.

14 Şubat Salı günü Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre trafik sigortasında değer kaybı tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatlarına ilişkin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. İptale konu olan Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. ve 92. maddelerinden sürekli sakatlık, değer kaybı ve destekten yoksun kalmayı içeren 90. madde iptal edilirken, hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kaybı tazminatı taleplerinin karşılanmayacağını belirten 92. maddenin iptalinin reddine karar verildi.

İptal Talebinin Gerekçesi

Dava konusu kurallarda; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ödenecek destekten yoksun kalma tazminatının, sürekli sakatlık tazminatının ve motorlu taşıtın değer kaybı tazminatının hesaplanmasına ilişkin esaslar düzenlendi.

Başvuruda özetle; zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu tutulmasının amacının motorlu taşıtın işletilmesinden kaynaklanan zararların tazmin edilmesini sağlamak olduğu, söz konusu tazminatların belirlenme esaslarının üçüncü kişilerin yaşam ve mülkiyet hakları kapsamındaki gerçek zararlarını karşılamaktan uzak olduğu, motorlu taşıtı işleten kişinin motorlu taşıt işletilmesinden kaynaklanan menfaatleri ile üçüncü kişilerin motorlu taşıt işletilmesi nedeniyle zarara uğramaları hâlinde bu zararlarının tazmin edilmesindeki menfaatleri arasında dengenin sağlanması gerektiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürüldü.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Motorlu taşıt işletilmesine bağlı olarak üçüncü kişilerin uğrayabileceği motorlu taşıtın değer kaybı zararı, destekten yoksun kalma zararı ve sürekli sakatlık zararı Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlali sonucunda ortaya çıkan zararlardır. Söz konusu zararların tazminine ilişkin sistemin belirlenmesi devletin takdir yetkisi kapsamındadır. Bu bağlamda zorunlu mali sorumluluk sigortasının veya başka bir tazmin mekanizmasının düzenlenmesi mümkündür.

Motorlu taşıt işletilmesi, kişilerin ölümüne, bedensel zarara ve eşya zararına uğramasına yol açma olasılığını barındırmaktadır. Ölüm sebebiyle ölenin desteğinden yoksun kalan kişinin bu zararının tazmini ile sürekli sakat kalması sebebiyle bedensel zarara uğrayan kişinin bu zararının tazmini ve eşya zararına maruz kalan kişinin zararının tazmini esasen motorlu taşıt işletenin hukuki sorumluluğu kapsamındadır. Bununla birlikte zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigorta şirketinin bu zararlardan dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulması, zarar gören kişinin Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarının Anayasa’nın 5. maddesiyle bağlantılı olarak korunmasının amaçlandığını göstermektedir.

Motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin değer kaybı, destekten yoksun kalma ve/veya sürekli sakatlık zararına uğraması hâlinde işletenin ve kazadan dolayı olası sorumlu diğer kişilerin tazminat borçlarının kapsamı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre belirlenmektedir. Uğranılan zararın gerçek tutarının ne olduğu anılan Kanun kapsamında açılan davalara ilişkin yargı kararlarıyla şekillenmektedir. Buna karşılık zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ödenecek tazminatlar dava konusu kurallara göre belirlenmektedir. Bu çerçevede işleten ve olası diğer sorumluların 6098 sayılı Kanun’a göre hesaplanan tazminat borçlarının kapsamı ile sigorta şirketinin dava konusu kurallara göre hesaplanan tazminat borcunun kapsamı farklılaşabilecektir. Bu da zarar görenin gerçek zararının karşılanamaması riskini ortaya çıkarmaktadır.

6098 sayılı Kanun’a göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının dava konusu kurallara göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarından yüksek bir miktara tekabül etmesi hâlinde üçüncü kişinin zararının, bu zararı teminat altına alması için öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında karşılanamaması söz konusu olabilecektir. Bu durum zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracak ve kara yolu zorunlu trafik sigortasının öngörülmesinin temelinde yatan mağdurun gerçek zararının karşılanması amacıyla bağdaşmayacaktır.

İlgili Anayasa Mahkemesi kararına buradan ulaşabilirsiniz.

3 YORUMLAR

  1. Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurular tamamen arapsaçına döndü maalesef. Zaten olması gereken PİYASA ŞARTLARINA göre hesaplamadır. Hiçbir galerici bir araçtan 3.596,72 TL düştüm demez , 3.000 düşer , 5.000 düşer. Tahkimde Hakeme verilen 4 ay süre ( 120 gün ) olmasına rağmen , hakemler son 20 günde dosyayı eline aldığı ve panik olduğu için BİLİRKİŞİLERE 3 gün , 5 gün , 7 gün gibi süreler vermekte ve kendisinin 120 günde çözmesi beklenilen bir mağduriyeti ,yetersiz sürede ve asıl hakkaniyeti sağlayacak – mağduriyeti giderecek olan BİLİRKİŞİ RAPORUNUN SAĞLIKLI OLMASI BEKLENMEKTE ve bundan da vahimi , 100 gün eline almakta geciktirdiği dosyayı son üç günde çözmesi beklenen Bilirkişiye ”RAPOR NEDEN GECİKTİ” diye sorabilmekte ve bu da gayet doğal karşılanmaktadır. (İNSANLIK HALİYLE GÖZDEN KAÇAN BAZI DOSYALAR HARİÇ, orada zaten Hakemler saygılı bir ifade ile durumu özetlemekte , Bilirkişi tarafından da gereken hassasiyet gösterilmektedir.)Bazı dosyalarda Avukata , Bilirkişi ücretini yatırması için verilen süre , Bilirkişi raporunun hazırlanması için tanınan süre ile aynıdır. Tahkim Hakemlerinin eğitime alınması şarttır. Bazı hakemlerin birbirinden bakarak , kopyala yapıştır şeklinde hazırladığı ,üst kısımda BORÇLAR KANUNUNU ÖN PLANA ÇIKARAN , alt kısımda genel şartlara atıfta bulunan, DAVA DOSYASI CİDDİYETİ İLE BAĞDAŞMAYACAK rengarenk puntolarla yazılmış , BİLİRKİŞİYE AÇIKÇA TALİMATLAR İÇEREN ara kararlar mevcuttur. Yine ilk hangi hakem yazdı bilinmemekle birlikte , TOPLAMA ARA KARARLARDA özellikle dikkat çeken ifade ”BİLİRKİŞİ YANLIŞ RAPOR YAZARSA CEZALANDIRILACAĞI ” olup , bu ifadenin ne sebeple yazıldığı bilinmemektedir. Yanlış taraflı raporun cezaya maruz kalacağı zaten bilinmektedir. O vakit Bilirkişinin de raporunun sonuna HAKEMİN TARAFLI OLDUĞU tespit edilirse şu maddeye göre cezalandırılır şeklinde açıklama koyması da garipsenmemelidir. Bilirkişi için , çalıştığı sigorta şirketinden dosya bakmaması istenirken , Sigorta Şirketi kökenli hakemlerin tarafsız olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. (İkisi de tarafsız olabilir) Ayrıca DEĞER KAYBI ve HASAR TESPİTİ için Bilirkişiye ödenen rakam , bazı hakemlerce (ilgili madde iki hesaplama yapılırsa yüksek olan ödenir) tek dosya olarak ödenmekte , daha Bilirkişi Ücretinde , Bilirkişi Raporu hazırlanma süresinde hakkaniyeti sağlayamayan bazı hakemlerden , yüzbinlerce TL’yi bulan uyuşmazlık tutarlarında hakkaniyet sağlaması beklenmektedir. Hakemlere verilecek eğitimde öncelikle (Avukat olanlar hariç) BİLİRKİŞİYE VERİLEN SÜRE(MAHKEMEDE 60 GÜN SÜRE VERİLDİĞİ) , HAKEME TANINAN 120 GÜN SÜRENİN NASIL KULLANILMASI GEREKTİĞİ(rapor atandıktan itibaren hızlıca ilk bir haftada ara karar yazma teknikleri) , HAKEMİN BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİ %25 ARTTIRMA YETKİSİ OLDUĞU , Hakem isminin HAK kökünden geldiği ve alınan kararlarda VEBAL olabileceği hususları ele alınmalıdır. (Hakkaniyetli ve Bilirkişi raporu yazma süresine saygı gösteren Hakemler tenzih edilerek) Bazı ara kararlar , Bilirkişi Raporundan daha uzundur , Bilirkişiye BİLİRKİŞİLİK YAPMA hakkı tanınmamaktadır. MAKUL İSKONTO adı altında bir ifade üretilmiş olup , yine elden ele dolaşan toplama ara kararlara bir şekilde iliştirilmiştir. Bilirkişi gerekli gördüğü dosyada zaten onu düşecektir , her dosyada makul iskonto olmaz(Haksızlık yapan şirkete bir de ödül olacaktır.) Hakemlerin , En az Mahkemelerde olduğu kadar ,Bilirkişilere saygılı olması ve onları daha aşağı seviyede görmemesi dileklerimle.

  2. Bu arada , bilirkişiler hariç herkes kusur tespitini ,değer kaybını , hasar tespitini biliyor. Herkes kaportacı , herkes Eksper olmuş , Bilirkişiyi niye atıyorsunuz her şeye müdahale edecekseniz. Tahkime başvurmaya korkar oldu insanlar , belki de amaç bu kim bilir. Sigorta şirketinin hasar servisine çevirdiler sonunda. Sigorta şirketi tedarik etmediği parçada iskontoya zorlayamaz , burada Hakem zorluyor. Bu nasıl bir işleyiş , buna kimse müdahale edemiyor mu. Birisi çıkarmış Makul İskonto diye birşey , kulaktan kulağa oynuyor herkes. Kime göre makul , makul kaçtır. Bir tanesi yazmış %10 dan az olmamak üzere makul iskonto düşülmesi diye. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Özellikle de Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran mağdur vatandaşların…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER