22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

Trafik sigortalarında ‘kaosa’ geri dönmeye ramak var

CAN KANTAR

Öncelikle şunu belirterek konuya gireyim. Ben önce tüketiciyim ve herkes gibi haklarımı almak isterim. Diğer tarafta ise sigorta şirketleri var. Trafik sigortası zorunlu bir sigorta olduğu için herkes yaptırmak zorunda. Zorunlu olduğu için Devlet bu konuya el atıp serbestliği ortadan kaldırıp, sigorta şirketlerine “istediğin fiyata satamazsın” dedi. Sonrasında birçok sigorta şirketi devletin bu marjlarından satmak istemediği için piyasada ‘Trafik Sigortası’ bulunamaz oldu. Sonrasında ara bir formül bulunda ve ‘Havuz’ falan derken sorun geçiştirildi.

Trafikte göz göre göre zarar

Trafik sigortası aslında hem sigorta şirketleri için hem de acenteler için hayati önem taşıyor. Nedeni prim musluklarının akmasını sağlayan ve çarkı döndüren bir sistem olması. Sigorta şirketleri kestikleri her 100 TL’lik primin kendilerine 115 TL zarar olarak geri döneceğini biliyorlar. Sadece zorunlu olduğu için kesiyor. Bu aradaki zararı da mali karlarla falan kapatmaya çalışıyor. Acenteler için de komisyonlar alt limitlerde olmasına karşın sürümden kazanıp sürekli akan bir musluk olarak adlandırmak yanlış olmaz.

Sektörde trafik sigortalarındaki fiyat rekabetinden dolayı düşen primlerin acentelerin gelirlerini düşürdüğünü de buradan belirtmeliyim. Bu arada yaşanan ekonomik koşullar nedeniyle trafik sigortasını yaptırmak istemeyen ya da yaptıranlarda da yaşanan tahsilat sıkıntısını bir kenara koyuyorum.

Şirketler trafikten kaçmaya başlarsa…

Hiç trafik işine bulaşmayan hatta ruhsatlarını geri veren şirketlere saygı duyuyorum. Gerçekten dipsiz bir kuyuya benziyor. Dünyanın dev markaları trafik sigortasındaki paylarını azalttıklarında onların bu korkularına hak vermemek mümkün değil. Ama diğer taraftan bu poliçe bulunamadığında piyasaya girip elini taşın altına koyan yerli sermayeli sigorta şirketlerinin ne günahı var. Portföyler onlarda ama diğer taraftan yargı kararları bu şirketleri pişman etmeye başladı bile. Bu yeni yargı kararları sonrası onlar da poliçeleri yenilemede geri dururlarsa ne olacak? Yerli ve milli şirketlerimizi yeni yargı kararları köşeye sıkıştırmaya devam ediyor. Allah sonumuzu hayır etsin.

Skandal video ortaya çıktı

Avukatlık firması bir video hazırlamış. “Ey SEDDK, ey Tahkim Kurulu, ey sigorta hakemleri” diye başlıyor söze… Şunu da ödemeniz lazım bunu da ödemeniz lazım, bundan kaçamazsınız, şundan kaçamazsınız” diyerek yarı tehdit vari bir söylem kullanmış. Bu video bütün şirket yöneticileri, Tahkim ve sigorta hakemlerine gönderilmiş. Organize bir iş. Bir tek, “Pandemide aracım kaza yaptı, oğlumu evlendirecektim sigorta şirketi bana Limuzin gelin arabası kiralamak zorunda” dememiş.

Yargı kararları sektörü sıkıştırıyor

Anayasa Mahkemesi’nin bir iptali var. Yeni gördüğüm tazminatlarla ilgili Danıştay 8’inci Dairesi’nin kararları var. Var da var. 300-500 TL prim karşılığı istenen şeylere bakıyorum. Ben de bir tüketiciyim ama inanın biraz durup düşünürüm. İsteyene de bir şey demem. Böyle gözünün üstünde kaşın var, kaşının üstünde saçın var denilmeye devam edilirse, sigorta şirketleri tekrar trafik sigortası satmamaya başlayacak. Yapmak isteyenin de elini tutmak olmaz. Ama bunun sonu ‘Trafik Sigortalarında’ tam serbestliktir. Şirketler açısından isteyen istediği riski üstlenmeli.

Gözler SEDDK’da

SEDDK kurulduğunda sektör büyük sevinç yaşadı. Çünkü artık sektörü de bilen düzenleyici bir üst kurum kurulduğu için sektör de rahatlamıştı. Bu sayede devlet ile iletişimi hızlı kurabilecekler ve sorunlar hızla çözümlenecek diye bir beklenti hakimdi. Hala da var. SEDDK Başkanı, yardımcılarına ve tüm kadroya güven ile ilgili bir sorun yok. Beklenti büyük. SEDDK atamalarından bu yana daha bir yıl bile dolmadı. Eleştirmek çok doğru olmaz. Fakat geçen sürede nce Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı,  ardından uzaktan satış yönetmeliği, şimdi de Danıştay 8’inci Dairesi’nin kararları sonrası SEDDK’nın nasıl aksiyon aldığını bilen yok. Sorduğum herkes TBMM’den kanun değişikliği bekliyor. Sektör TBMM’den yıllarca böyle çok kanun bekledi.

Kamu menfaati ön sırada olmalı

SEDDK’da Başkan ve yardımcılarının çok zorlandığını tahmin ediyorum. Kolay bir süreç değil. Kabul ediyorum. Burada öncelikle kamu menfaatini düşünmek ilk kural. İkincisi ise bu oyunun taraflarının menfaatlerini göz önünde alarak kararların verilmesi gerekiyor. Masanın bir bacağı kısa kalmamalı. Tarafları dinleyeceksiniz ve üstüne kamu menfaatini kollayarak bir karar verilmesi gerekiyor. Öyle; “Üzerimizde çok baskı var, karar ne zaman çıkar tarih veremem” demek pek doğru değil. Sizler icraat için oradasınız, bir orta yol bulup sektörü yukarı taşıyacak kararları almanız gerekiyor. Aynı anda sektörün tüm oyuncularını memnun etmeye çalışarak değil, sektörü geliştirecek karara imza atılmalı. Yani şimdiden eleştirmek çok doğru değil elbette ama hepimizin gözleri SEDDK’da.

Katılım sigortacılarına sınav nereden çıktı

Bir taraftan eleştirmeden de devam edemeyeceğim. Geçtiğimiz günlerde bir haber aldım çok şaşırdım. Eleştirmeyelim, daha bir seneleri bile dolmadı diyorum. Tüm yöneticilerini de tanıyorum, güvenimiz sonsuz. Ama yukarıda saydığım veya saymayı unuttuğum birçok sorun varken yeni bir sınav gündeme geldi. Katılım sigortacılığı yapan şirketlerin tüm üst yönetimi ve çalışanlarına “Katılım sigortacılığını bakalım biliyor musunuz sınavı” nereden çıktı Allah aşkına? İşe buradan mı başlanmalıydı. Zaten 3 şirket var yıllardır bu işi yapıyorlar. SEDDK kurulmadan, hatta yönetmelikleri bile yayınlanmadan bu işi üstlenmiş bir kesimi böyle rencide etmek doğru mu? Ben çok şaşırdım.

Fıstığı yeşile boyamak!

Acentelere sertifikasyon çalışması yapıldığı söylendiğinde sosyal medyada bir acente dostum; “Can Bey her şey bitti bir tek fıstığın yeşile boyanması kalmıştı” demiştiBu işte buna benziyor. Siz yönetmeliği çıkarmışsınız şirketleri zaten denetliyorsunuz, bir yanlışları varsa gerekli işlemi yaparsınız. Bu kişileri böyle sınayarak rencide etmek kimin fikri merak ettim. Ben o yöneticilerin yerinde olsam girer boş bırakırım soruları. Ne olacak merak ettim.

SEDDK iletişimi en üst düzeyde sürdürmeli

Şimdi bu yazdıklarım herkesi şaşırtabilir. SEDDK’daki dostlarımı da şaşırtabilir ve gönül de koyabilirler. Ama bunu baştan konuşmamız hepimizin hayrına. Çünkü sektör bunları konuşuyor. Bu arada SEDDK yöneticileri göreve geldiklerinden bu yana şirket temsilcileri ile kaç kez bir araya geldiler. Sadece TSB ile istişarede bulunmak yetmeyebilir. Bir araya gelme derken hiç olmazsa 3 ayda bir, 6 ayda bir sektör ile istişarede bulunmanın kime ne zararı olur ki? Hiçbir şey için geç değil SEDDK’dan beklentilerimiz çok çok fazla, güven konusunu ise zaten tartışmamak gerekiyor.

2 YORUMLAR

  1. Can bey SEDDK kuruldu kurulalı sektör İçin pozitif bir duruş gözlemleyemedim kaçırdığım karar varsa lütfen beni aydınlatın,
    Dijitalleşmekten bahsedildi saçma bir dijital toplantıda ve kamu menfaatini gözetmeden SEDDK duruşunu ve fikrini hali hazırda mağdur olan vatandaşları görmezden gelerek beyan etti.
    Dijital üretilen kaç sahte poliçeden kaç vatandaş mağdur oldu,
    Adına düzenlenen poliçeden hiçbir hizmet alamadan parası pul olan insanlar var acenteler de bu mağduriyetleri indirgemese ne sektör kalır ne sigorta ne de SEDDK
    Umarım iyi şeyler olur…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER