Sigorta Ekranı’nda yayınlanan ‘Sektörde İz Bırakanlar’ programının yayın konuğu olan Tanfer Dinler, tarım sigortalarının kuruluş hikayesini anlattı. SigortaMedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’la oldukça hoş bir sohbet gerçekleştiren Dinler, tarım sigortası satan acenteler için de önemli önerilerde bulundu.
Sigorta Ekranı’nda yayınlanan ‘Sektörde İz Bırakanlar’ programının yayın konuğu, tarım sigortalarında büyük emeği bulunan Tanfer Dinler oldu. Dinler, naklen yayınlanan programda SigortaMedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın sorularını esprili bir anlatımla cevaplandırdı.
Kantar’ın “Koronavirüs salgınıyla birlikte hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?” şeklindeki sorusunu Dinler, “Koronadan önce de sonra da ben aynıyım” diye cevaplandırdı. Hayatında bir değişiklik olmadığını dile getiren Dinler; “Hayatımı aynı şekilde devam ettiriyorum. Koronadan sonra yepyeni bir dünya oluşacak. Bu dünyanın sağlık, tarım ve gıda olmak üzere üç temel konu olacak. Bunları eğitimle birleştirin. Bütün dünya bu üç temelden ibaret olacak” dedi.
Devlet-millet el ele vererek…
“Bugüne kadar tarıma yönelik neler yaptığınızı sorgulamamız gerekiyor” diyen Dinler, tarım üzerinden tarım sigortalarına geçti. Dinler şunları söyledi:
“Şimdiye kadar tarımı anlatamadık. Şimdi tarımı anlatma zamanı geldi. Dünyayı hızlı bir şekilde tüketiyoruz. İklimler değişti, doğal afetler arttı. Sonuçta tarım, üstü açık bir fabrika olduğu için süreçten en çok tarım zarar gördü. 1987 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda Tarım Komisyonu vardı. Orada üye olduğum için ‘Devlet-millet el ele vererek çiftçinin önce canını sonra malını güvenceye alacak bir sistem kuralım’ önerisini getirdim. O dönemde ‘tarım sigortası’ dediğin zaman, tarımcılar sigortayı bilmiyor, sigortacılar da tarımı… Bu nedenle sigortanın üniversitelerde ders olarak okutulması önerdik.”
‘Türkiye’yi köy köy dolaştık’
Sektöre 87 yılında girdiğini ve Münich Re geçmişinin belirten Dinler, “Münich Re’nin sadece tarım danışmanı değildim. Aynı zamanda Türkiye ve Orta Doğu temsilciliğini de yürüttüm. 20 sigorta şirketinin kapasitesini kullanma yetkim vardı. Türkiye’de tarım sigortalarına önem verelim diye yola çıktım. O dönemde ‘laf olsun beri gelsin’ diye tarım sigortası yapılıyordu. Bir karmaşa vardı. Eğer bir sistem kurmak istiyorsanız, sistemin tamamını görmek lazım ve pilot bir proje ile başlamanız lazım. Türkiye’yi köy köy dolaştık, verileri elde ettik ve bir vakıf kurduk. Vakfın kuruluşunda sektörün duayen isimlerinin çok büyük emekleri var. Bölge koordinatörlüklerimizi de oluşturduk. Tarım sigortası için 780 eksper yetiştirdik. Devlet Destekli Tarım Sigortaları Havuz Sistemi’nin taslağını hazırladık. Havuz sistemi bu anlamda o dönemde sadece İspanya’da vardı, fakat küçük çaptaydı” diye konuştu.
TARSİM’in isim babası
Dinler, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye tarım sigortaları modelini kuralım ve dünyaya örnek olsun dedik. Yetiştirdiğimiz 780 eksper bağımsız olarak çalıştı. Bu arada sektörde tarım bilincini geliştirmek için sigorta şirketlerine ziraat mühendisleri alındı. 5363 numaralı kanunu çıkardık. Bu kanun tüm milletvekillerin ‘Evet’ dediği çok özel bir kanun oldu. Çıkarken 11-12 tane yönetmelik, genel ve özel şartlarıyla hazır olan tek kanundu. 2000’li yılların başında bu sistem kuruldu. O dönemde işlemleri online sistem üzerine kurduk. Sonuçta uygulanabilir bir yasa çıktı ve Havuz kuruldu. TARSİM’in isim babasıyım. Dünyaya örnek bir model oldu ve TARSİM’i bütün dünya tanıyor artık.”
Sigortacılığın bugünü de değerlendiren Dinler, “Duayen hocalarımızın yanı sıra genç, ciddi sigortacılarımız da var. Onları görüyorum bizden sonra gelen x kuşağında çok değerli gençler var. Recai Dalaş (Sompo Sigorta CEO’su), Ceyhan Hancıoğlu (HDI Sigorta Genel Müdürü) ve Ahmet Yaşar (Quick Sigorta Genel Müdüdrü) gibi gençlere bakıyorum; ciddi çalışmalar yapıyorlar. Sigorta sektöründe bir takım güzel şeyler olabilir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
‘Para kazanmak için çalışmak yanlış’
Acentelere yönelik öneriler yapan Dinler şunları söyledi: Eğitim buranın en büyük ayağı. Faruk Ömrüuzak ile İstanbul Üniversitesi bünyesinde ilk programı başlattık. Sigortacılığın 17 üniversitede kuruluşunu yaptık. Faruk Ömrüuzak genel müdürken 31 öğrenciyi işe aldı. Bugün bir sürü şirket var, kaç öğrenciyi işe alıyorlar? Bir yönetmelik hazırladım. Her şirket 3 öğrenciye verecek. Öyle dağda-bayırda değil. Bankalar gibi merkezi yerde. Önce duayen bir acentenin yanında staj görecekler, sonra kendi acentelerini açacaklar. Böylece dededen toruna geçen bir meslek olacak. ‘Hadi gelin şunu yapalım’ dedim, kabul görmedi. Sigorta sektörü para kazanmak için çalışıyor ama doğru mu? Doğru değil. Çalışın, para kazanırsınız. Para kazanmak için çalışırsanız, para kazanamazsınız. Sektörü ortak akılla yönetmek lazım. Çünkü sektörde inanılmaz potansiyel var.”
Tanfer hocam teşekkür ederiz. Sayenizde aydınlanmaya devam ediyoruz.
2005 2009 yıllarında hocamla birçok ilçede kaymakamlık ve belediyeler davetiyle tarım ve tarım sigortaları hakkında seminerler düzenledik. Tanfer hocanın hayat hikayesini hayranlıkla dinler ve her seferinde etkilenirdim. Sektöre damga vurmuş duayendir