Hayatımız Sigortalı dergisinin ilgiyle takip edilen köşelerinden Kontra Sigortacı’nın Nisan ayı konusu ‘Tahkim’in önlediği davalar’ oldu. Makalede, “Tahkim, 235 bin davayı mahkemeye gitmeden karara bağladı” şeklindeki açıklamaya karşılık, “Eğer tahkim olmasaydı, 235 bin olay mahkemeye gidecek miydi?” sorusu soruluyor.
Hayatımız Sigortalı’nın Nisan ayı sayısındaki Kontra Sigortacı köşesindeki makale şöyle: 
Merhaba değerli okuyucularımız… Bu ay ne yazsam diye düşünürken Tahkim üyesi kıymetli bir üyemizin beyanı önüme geldi: “Tahkim, 235 bin davayı mahkemeye gitmeden karara bağladı.”
Bendeniz bu köşede yıllardır sektörümüzde doğru bilinen yanlışları ve yanlış bilinen doğruları ifade etmeye çalışıyorum. İşte bu da onlardan bir tanesi…
Evet, Sigorta Tahkim Komisyonu bugüne kadar 235 bin olayı mahkemeye gitmeden karara bağlamış, bu doğru. Ancak burada yanlış bilinen de şu: Eğer tahkim olmasaydı, 235 bin olay mahkemeye gidecek miydi? Cevap: Bana sorarsanız kocaman bir hayır!
Rant ortaya çıktı
Eğer tahkim olmasaydı, bu 235 bin kişinin belki 50 bini mahkemeye ya giderdi ya gitmezdi. Detaylara hakim değilim ancak şunu biliyorum ki en azından değer kaybı dosyalarının çok büyük bir kısmı mahkemeye gitmezdi. Peki ne yapardı? Bir kısmı değer kaybından haberi olmaz ve talep etmezdi, haberi olan da direkt olarak sigorta şirketine başvurur tazminatını alırdı. Yani kurduğumuz Tahkim sistemiyle biz, bir yandan çok doğru bir uygulamayla yıllarca mahkemede sürünenlerin işini kolaylaştırdık. Ancak öte yandan, hiç mahkemeye gitmeye gerek olunmayan basit bir tazminatı da Tahkim üzerinden (özellikle aracılara ve avukatlara) ranta çevirdik.
Peki ne yapılmalı, tahkim kaldırılmalı mı? Kesinlikle hayır! Tahkim son derece modern ve doğru bir kurum. Yapılması gereken, başta değer kaybı dosyaları olmak üzere bu kurumu aracıların rantiye alanından çıkartmak ve tüketiciye faydasını öne çıkaratacak düzenlemeleri yapmak. Bu aylık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla…
