Soma’da maden ocağında çıkan yangın nedeniyle birçok işçinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, yaşanmış her olayın tüm ayrıntılarının sektörde var olduğunu belirtti ve köşe yazısında sigortanın önemine değindi.
Manisa Soma’da trafo patlaması nedeniyle çıkan yangından etkilen birçok maden işçisi hayatını kaybetti. Bunun üzerine hangi branşta olursa olsun her zaman ve her şekilde riskin yüksek frekansta olduğuna değinen Hayatımız Sigortalı Yazarı ve Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, sigorta sektörünün ülkemizde yaşanan her olayı en boyutlu inceleyen tek sektör olduğunu ifade etti. Sektörün her zaman dünyadaki yaşanmış tüm olayların detayları ile hareket ettiğini söyleyen Nazlıer, yaşanmış her olayın tüm ayrıntılarının sektörde var olduğunu ve bunu kullanmak gerektiğini vurguladı. Aksi halde en büyük riskin gerçekleşeceğini kaydeden Nazlıer, birilerinin hiç olmayacak akıl dışı şeyleri yapabileceğini ve yüzlerce insanın ölümüne ortam hazırlayabileceğinin altını çizdi. Mustafa Nazlıer, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“2012 yılı Nisan aynıda dergide paylaştığım yazıyı tekrar paylaşmaktan üzgünüm. Aşağıdaki yazımızda bu günleri anlatmak istemiştik…
Rekabet risk analizini yok sayıyor. (Hayatımız Sigortalı Dergisi Nisan 2012)
Sigorta sektörü ülkemizin toplumsal karakteristikleri ve dinamikleriyle tam bir çıkmaz içindedir. Hangi branşta olduğuna bakılmaksızın tümü için aynı durum geçerlidir. Hiç biri için risk analizi yapmaya gerek yok. Aslında analiz etmeye de gerek yok. Zaten her zaman ve her şekilde risk yüksek frekanstadır.
Hiç bir yasal kriterin uygulanmadığı, her şeyin formel yapıldığı, istatistik veya teknik verilerin dikkate alınmadığı, her şeyden önemlisi risk adına tüm süreçlerde yer alan insanların ‘en büyük risk odağını’ oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. En büyük risk insandır.
Genel durum bu şekilde iken aslında risk analizi nedir? Değişen koşullara göre ne anlamalıyız?
Günümüzde yeni ve tercih edilen metot “kurumsal risk yönetimi” ne (Enterprise Risk Management –ERM) göre riskler dört ana gruba ayrılır:
- Finansal risk,
- Operasyonel risk,
- Strateji riski
- Tehlike riski.
Sayılan riskleri bir birinden ayırmak olanaklı olmadığı gibi tamamının bir biri ile yakın ilişkisi bir bütün olarak görmemizi gerektirir.
Sigorta sektörü için risk ve analiz kavramı daha çok, ‘Tehlike Riski’ kavramı üzerine kurguludur. ‘Tehlike Risk Analizi’ ise sigortalı adayı kurumun, alanın, şirketin veya tesisin özellikle yangın, sel, deprem gibi doğrudan risklerini tespit etmek olarak dikkate alınır. Mevcut yapısal özellikleri itibarıyla ülkemiz sigorta sektörünün genel ağırlığı ‘Tehlike Risk’ grubu üzerine yoğunlaşır. Sigorta kültürü, sigortalılarda gelişmedikçe ve değişmedikçe sigorta sektörünün davranışsallığı da değişmeyecektir. Risk grubu içinde temel ve bilinen risklerden olan ‘Tehlike Riskleri’ dışında mevcut sektör yapısı içinde diğer risk analizleri henüz öncelikli değildir. Hatta yok denecek kadar dikkate alınmayan analiz gruplarıdır.
Diğer taraftan risk analizleri, ihtisas konularına göre konusu ile ilgili tecrübe, deneyim ve eğitim sahibi, reel ve somut değerlendirme yeteneğine haiz risk mühendislerince incelenerek riziko teftiş raporu düzenlemeleriyle oluşur.
Düzenlenen risk analiz raporlarında genel içerik olarak rizikonun durumu, mevcut riskler, tetikleyici unsur olasılıkları, inceleme ile yerinde denetimi yapılan unsurlar, önlem ve tedbirler, çalışma kurgusu, personel ve eğitim yapısı gibi birçok yönden incelenerek senaryolar oluşturulmak suretiyle olası en yüksek ve etkili gerçekleşecek riskler saptanır. Ayrıca bu risklerin gerçekleşmesi sonucu ortaya çıkardığı maliyetler risk analiz raporlarında konu edilir.
Genel olarak Tehlike Risk analizleri Yangın ana başlığı altında incelenir. Ülkemiz risk analiz algısı yangın üzerine yoğunlaşır iken Ek Teminat olarak sunulan Yangın Dışı Tehlikeler başlık halinde değerlendirilir.
YANGIN DIŞI TEHLİKELER RİSK ANALİZLERİ;
- Deprem Risk Analizi
- Sel/Dahili Su Risk Analizi
- Yer Kayması Risk Analizi
- Fırtına Risk Analizi
- Kar Ağırlığı Risk Analizi
- Hırsızlık Risk Analizi
Belirtilen kapsam ve içerikteki bir analiz çalışması mutlaka bir olasılık senaryosunun sebep ve sonuçlarını konu eden içerik ile devam eder.
Hasar Hesaplama Yöntemleri (PML – EML)
o PML (Olası En yüksek Hasar)
o EML (Tahmin Edilen En Yüksek hasar)
Belirtilen kapsamdaki risk analizi çok özel bir çalışma olarak algılanmamalıdır. Hemen hemen her türlü kurumsal sigortalı yapısı için uygulanabilir olduğu kadar bireysel riskler içinde basit değerlendirme kriterleri ile uygulanması olanağı vardır.
Ancak, risk analizlerinin gereği şekilde yapılmadığını, ortak bir sektör kültürü olarak yerleşik uygulamalarda risk analizlerine yer verilmediğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Risk analizi yapılmadan risk transferi yapılmasının sonuçları sektör zararı olarak ortaya çıkar. Basit kapsamına rağmen uygulamalarda yer verilmeyen risk analizi çalışmaları sigorta sektörünün zararını engelleyecek en basit çalışma yöntemidir. Mevcut riskler için bir etüt yapmadan tamamen ve sadece rekabet odaklı çalışma yöntemi ile teminat verilmesi dahi tartışmalı risk gruplarını kıymetli müşteri yapar. Bu güne değin yaşanan hasar tecrübeleri bu durumu açıkça ortaya koyar.
Kurumsal veya bireysel olarak incelenecek sigortalı adayının, sigortalı olma ayrıcalığı için uğraşı vermesi gerekir iken, ayrıca sadece sigortalı olmak istediğinde yapılan risk analizi ile de ayrıcalık yaşaması sağlanır iken henüz toplumsal sigorta bilincinin çok düşük olması sebebiyle bu uygulamalar değer kazanmaz. Rekabet hala en önemli sektör düşmanıdır.
Poliçeleşme öncesi ve hasar öncesi ekspertiz hizmetleri yok denecek kadar az olan uygulamalar değişmedikçe sektör karlılığını artırmak olanaklı olmayacaktır. Diğer taraftan; bu tür analizleri yaptırmak için sigortalı olmayı beklemeyi de tartışmak gerek. Sanırım asıl sorun bu noktada başlıyor.
Sonuç olarak, asla hiçbir kayıp tam olarak karşılanamaz. Ekonomik boyutun önemsizleştiği ağır bir yük var. Evet, bu istenmeyen durum için;
- Tüm sorumlular bilinçle risk gerçekleşmeden önce bu süreci yönetebilirlerdi, bunu sağlamak için ‘sigortalı olmak çözüm değil.’ Risk analizini, risk beklentisi ve koşulu olan herkes, kişi ve kurum yaptırmalı. Risk analizi ‘doğru ve gerekli olduğu için…’
- Ölçülebilen ve hesaplanan riskler var. Ancak ölçülemeyen ve ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız en büyük risk ‘insan.’ Akıl ile yapılabilecek her şeyi ihmal eden ve riskin gerçekleşmesi için tüm koşulları sağlayan en büyük ‘tetikleyici ve risk maalesef 2014 yılında da ülkemizde insan…’
- Sigortacılık asla sadece sigortacılık değildir. Gelişmekte olan ülkeler için özellikle en önemli veri kaynağıdır, uygulayıcıdır, uyarıcıdır, takip edicidir, ısrarcıdır, uygulatıcıdır, sorumluluk sahibidir ve her zaman ve her koşulda özellikle ülkemizde ‘hiç bir kurumun düşünüp, üzerinde çalışmadığı, emek vermediği her konuda en büyük ve geniş bilgi ile hareket eden tek sistemdir.’
SOMA’da çok sayıda can kaybı var. Kabullenme güçlüğü içindeyiz. Sahip olduğumuz bilgi ve tecrübe bize ve sektöre eminim ki çok daha fazla acı veriyor. Sigorta sektörü ülkemizde yaşanan her olayı en boyutlu inceleyen tek sektördür. 2013 yılından itibaren çok daha etkin biçimde küresel bilgiyi de ekleyerek uygulamaya aldı. Maalesef henüz ve halen en çok ihtiyaç duyanlar bunun farkında değil.
Sektör her zaman dünyadaki yaşanmış tüm olayların detayları ile hareket eder. Ülkemizde ‘henüz asla bu denli geniş bir konsept, vizyon ve algı ile hareket eden bir başka yapı yoktur.’ Yaşanmış her olayın ve her zaman tüm ayrıntıları sektörde vardır. Bunu lütfen kullanalım.
Aksi halde ‘en büyük risk gerçekleşir. İnsan, bir veya birileri hep beraber hiç olmayacak akıl dışı şeyleri yapar ve yüzlerce insanın ölümüne ortam hazırlar.’ O yüzden en büyük ‘risk bir başka insan(lar)dır.’ Bu koşulları yaratan mimarlar ‘kaderci’ anlayışla; ‘Acınızı paylaşıyoruz, kaderimizi değiştireceğiz’ dediklerinde bizim sektörümüz de bu söylem bir sonuç değildir. Aksine ‘riskin artarak devam ettiğinin kanıtıdır.’
Defalarca sayısız hadiseye risk analizi ve ekspertiz yaptık. Yaşananları bu gözle değerlendirdiğimizde ‘çok gereksiz biçimde bu acıları yaşamak zorunda kalmanın ağır yükünü taşıyoruz.’
Depremler, seller, yangınlar, uçak kazaları, tren kazaları, fırtınalar v.b tümünde aynı durumdaydık. Algıda seçicilik sektörün alışkanlığıdır. Her an risk ile beraber ve riski önlemek için çalışınca SOMA için sigorta sektörünün duyduğu acının daha derin olduğunu biliyorum.
SOMA için yazılacak hiçbir şey hiçbir çözüm değil. Hiçbir toplumun hak etmediği bir acı ve yük. Son kez hatırlatmak isterim ‘birçok risk, analiz ile önlenebilir, bu konuda en etkin yapı sigorta sektörüdür, riskin gerçekleşmesinin engellenemeyeceği hallerde etkisini en aza indirecek her çözüm önerisi yine sigorta sektöründedir, bir daha benzer olaylara tanık olmamak için gerçek risk Türkiye’de insandır dememek için…’
Bir risk gerçekleşti. Bu risk kesinlikle önlenebilecek bir riskti. Önlenemeyecek bir risk olsa dahi özellikle ‘can kaybı konusunda etkileri en aza indirmek için çözüm önerisi yaratılabilecekti…’
‘Herkesin sürekli ve durmadan konuştuğu ama hiç bir şey yapmadığı ve engel yarattığı toplumda riskin başladığını görürüz ve kanıtlarız.’ Bu ve benzer olaylar tüm güçlüklerine rağmen engellenemez ise olumsuz etkileri en aza indirilir.
‘Keşke’ sektörümüzde hiç kullanılmayan kelimedir. Her zaman ‘Bir dahaki sefere’ deriz. Ama risk analizi, NFPA, Exproof, Tatbikat, Eylem Planı, Önleyici İşlemler gibi tuhaf şeyler isteyebiliriz.
Bol güneşli güzel bir günde bunları sorup, denetleyeceğimizi bildirdiğimiz herkes genelde tebessüm ile kahve ikram edip gereksiz olduğunu söyler. Biz buna ‘gerçek risk’ deriz.
Rahmet ve sabırlar diliyorum.”