Mercer Marsh Benefits’in (MMB) global çapta gerçekleştirdiği ‘Çalışan Riskleri Araştırması’nın sonuçlarına göre; pandemiyle beraber çalışma koşullarında gerçekleşen hızlı değişiklikler, organizasyonların iş gücüyle ilişkili risklere yanıt vermekte zorlandığını gösteriyor.
Global piyasaların lider insan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer ile sigorta brokerliği ve risk yönetimi alanında küresel bir lider olan Marsh’ın sağlık ve yan haklarda bütünsel çözümler üreten markası Mercer Marsh Benefits (MMB), global çapta gerçekleştirdiği ‘Çalışan Riskleri Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırmanın sonuçlarına göre; COVID-19 pandemisi nedeniyle çalışma koşullarında yapılan hızlı değişiklikler, organizasyonların iş gücüyle ilişkili risklere yanıt verme kabiliyetinde sıkıntılar olduğu gözüküyor.
Bin 300’den fazla insan kaynakları ve risk yönetimi profesyonelinin katıldığı araştırma siber güvenlik, yetenek kazanımı, elde tutma ve etkileşimi, veri gizliliği ile iş gücünün tükenmişlik hissi yaşamasının şirketlerin gündemini meşgul eden en önemli çalışan riskleri arasında olduğunu ortaya koyuyor.
Sorunları çözecek lider kadroya ihtiyaç var
Organizasyonların bu riskleri anlayacak ve çözümleyecek kaynaklardan mahrum olması, üst düzey liderlik kademesinde yaşanan bağlılık sorunu ve bütçesel kısıtlamalar, bu sorunların ele alınmasının önündeki temel engeller arasında yer alıyor. Anket kapsamında 25 farklı konudaki çalışan riski, beş temel kategoride gruplandırıldı: Sağlık ve güvenlik; yönetişim ve finans; hızlı dijitalleşme; yetenek uygulamaları; çevre ve sosyal. Ardından, organizasyonların karşılaştığı genel tehdidin değerlendirilmesi amacıyla her bir risk için, olasılık ve etki değerlendirmelerinin birleşimini yansıtan bir ‘risk puanı’ belirlendi.
Finansçılar tükenmişlik sendromu yaşıyor
Araştırmada sektörlere göre risk değerlendirmesinde karşılaşılan farklılıklar da saptandı. İş gücünün tükenmişliği finans kuruluşlarında en önemli insan riskleri arasında değerlendirilirken, beceri eksikliğinin otomotiv ve imalat sektörlerini etkileyen en önemli risk olduğu belirlendi. Çevreyle ilişkili konular, perakende sektörü açısından temel sorun arasında gösterildi.
Dünya risk sıralamasında birinci; siber güvenlik
MMB Çalışan Riskleri Araştırması’na göre, her ne kadar ABD dışında tüm global bölgelerde siber güvenlik birinci ya da ikinci insan riski olarak gösterilse de, bölgeler arasında başka önemli farklılıkların da bulunduğu tespit edildi. ABD ve Birleşik Krallık ruh sağlığında bozulmayı en önemli risk olarak sıralarken, Asyalı katılımcılar en önemli risk algısının yetenek kazanımı ve muhafazası alanında yoğunlaştığını ifade etti. Güney Amerika’daki şirketler ise, artan yan haklar maliyetinin temel risk olduğunu belirtti.
İnsan kaynakları ve risk departmanları, siber güvenlik ile yetenek uygulamalarının en önemli iki risk olduğu konusunda uzlaşırken, insan kaynakları profesyonelleri yedekleme planları ve kilit insan riskini üçüncü sıraya yerleştirdi; ancak risk yöneticileri bu tehdide ilk 10’da yer vermeyi tercih etmedi.
Pandemi çalışanlarına beklentilerini de değiştirdi
COVID-19’un neden olduğu aksaklık dünya genelindeki şirketlerin çalışan riski profillerini ciddi değişikliklere uğratırken, çalışan beklentilerinde de bazı değişikliklere yol açtığına dikkat çeken Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal, “Firmalar, siber gibi bazı risklerde çarpıcı bir artışla karşılaşırken, aynı anda en iyi yetenekleri kazanmak ve muhafaza etmek için de sağlık ve yan hak opsiyonlarını yeniden değerlendirmek durumunda kaldı. Pandemi, insan/çalışan riskini gündemin en başına yerleştirdi. İnsan kaynakları ve risk yönetiminin bu riskleri hafifletmek için beraberce çalışabilmelerini sağlamak adına iş liderlerinin organizasyon bünyesindeki engelleri ortadan kaldırmanın yollarını bulmaları gerekiyor. İşveren destekli sağlık sigortaları ve wellbeing planlarının artı değer olarak görüldüğü zamanların geride kaldığı, günümüzde bu uygulamaların çalışan değer önerisinin temel unsuru haline geldiği artık açıkça görülüyor. Çalışanların olumsuz yönde değişen zihinsel sağlık durumunun ardında fiziksel sağlık endişeleri, yakınların kaybı, iş stresi, şirketlerin çalışanlar üzerinde baskıya neden olan yaklaşımları, Zoom yorgunluğu, ebeveyn olmanının getirdiği yükümlülükler dahil olmak üzere birçok faktör rol oynuyor. Şubat 2021’de Türkiye özelinde yaptığımız araştırmada da şirketlerin çalışanların bütünsel sağlığı için yan hak paketlerini gözden geçirdiklerini gözlemledik” dedi.
İş gücü tükenmişliği riskini işverenler gözardı ediyor
İş gücü tükenmişliğinin hem İK hem de risk yöneticileri açısından önemli bir endişe nedeni olsa da, anket sonuçlarına göre bu konunun işverenler tarafından henüz temel bir sorun olarak değerlendirilmediğini ifade eden Ünal, “Bu konu ‘organizasyonunuz bu riski şu anda ne ölçüde ele alıyor’ sorusuna verilen yanıtlarda, tüm riskler arasında 13’üncü sırada yer alıyor. Şirketlerin iş gücü tükenmesini göz ardı etmesi, bu riskin etkileri daha da kötüleştirecek; duygusal sağlık durumunun kötüleşmesi, işe devamsızlık, fiziki olarak işte olma ancak işe konsantre olamama (presenteeism), düşük üretkenlik ve daha yüksek sağlık tazminatları gibi durumlara neden olabilecek. İnsan kaynaklarıyla ilişkili risklerin başarılı bir şekilde çözümlenebilmesi için, organizasyonlar söz konusu risklerin proaktif olarak yönetilmesine en üst kademeden destek verilmesini, liderlerin konuya bağlılık göstermesini, beceri kaynaklarına yatırım yapılmasını, kültürleri ve uygulamaları değiştirmek için yeterli bütçe tahsis edilmesini ve personel destek programlarının düzenlenmesini sağlamalı” dedi.