Türkiye Sigorta Birliği’nin Olağan Genel Kurul’una trafik sigortasında tavan fiyat damgasını vurdu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, sigorta şirketlerine yönelik, “Sabah kalkıp, akşam oturup trafik sigortası düşünmeyin, Başka branşlara odaklanın” derken, Birlik Başkanı Ramazan Ülger ise önlem alınmazsa sektörde iflasların ve itibar kaybının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
ALP SÜER / SİGORTAMEDYA
Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB), Olağan Genel Kurulu 28 Nisan Cuma günü yapıldı. Birlik üyesi 63 şirketin yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen Genel Kurula Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de katıldı. TSB Başkanı Ramazan Ülger ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de açılış konuşmalarını yaptığı Genel Kurul’a damgasını, Zorunlu Trafik Sigortası’nda 12 Nisan’da başlayan tavan fiyat uygulaması ile ilgili tartışmalar vurdu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, sigorta şirketlerine yönelik, “Sabah kalkıp, akşam oturup trafik sigortası düşünmeyelim. Başka branşlara odaklanın” derken, Ramazan Ülger ise gerekli önlemler alınmazsa sektörde iflasların ve itibar kaybının kaçınılmaz olduğunu söyledi. SigortaMedya olarak takip ettiğimiz Genel Kurulda yapılan konuşmalardan hareketle, hükümetle sigorta sektörü temsilcilerinin trafik sigortasında ciddi görüş ayrılıkları olduğunu söyleyebiliriz.
“Primi devlet belirliyor zararı biz ödüyoruz”
Sektörün trafik branşı dışındaki Ramazan Ülger, trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasına kamuoyunun baskısı nedeniyle geçildiğinin altını çizen Ülger, söz konusu uygulamanın sektöre faturasının tahminlere göre, 1.7 milyar TL prim kaybı ve 2.3 milyar TL zarar (teknik zarar) olacağını söyledi. Sermaye yeterliliği oranının da 2016’da yüzde 120 seviyesinden 2017’de yüzde 93’e düşeceğini belirten Ülger’in şu sözleri de toplantıya katılanların dikkatini çekti: “Trafik sigortasında teminatlar, acente komisyonu, prim devlet tarafından belirleniyor. Ancak, zararı biz ödüyoruz.”
Ülger, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda sektörde önümüzdeki dönemde iflasların ve itibar kaybının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Trafik sigortasında sorunun sadece fiyat olmadığını belirten ve söz konusu branşta ‘yapısal’ sorunların çözülmesi gerektiğini ifade eden Ülger, “Bireyler, yeni araç aldıklarında hasarsız duruma düşüyor. Halbuki, araç değil, kişi kaza yapar. Bu nedenle kişilerin takip edilmesi önem taşıyor.” Ülger, uygulamanın hasar frekansı yüksek olanların maliyetlerini düşüreceğini, buna karşın hasar frekansı düşük olanların maliyetlerini ise artıracağını söyledi. Sigorta sektörünün Türkiye ekonomisi açısından önemine işaret eden Ülger, 2015 yılında Türkiye ekonomisine verdikleri teminat tutarının 86 trilyon TL Gayrisafi Milli Hasıla’nın 44 katına, yine sigorta endüstrisinin para ve sermaye piyasalarına arz ettiği fon büyüklüğünün ise 97.2 milyar TL’ye ulaştığını ifade etti.
İyi sürücü-kötü sürücü ayrımı yapıldı
Trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması nedeniyle zarar projeksiyonlarına katılmadığını belirten Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, uygulama ile ilgili düzenlemede iyi sürücü-kötü sürücü ayrımının yapılmadığı yönündeki argümanın doğru olmadığını söyledi. İyi sürücüler için yüzde 45 oranında hasarsızlık indirimin buna karşın kötü sürücüler için yüzde 150 oranında zamlı prim uygulamasının söz konusu olduğunu vurgulayan Şimşek, uygulamanın sürücünün zarar geçmişlerini de dikkate alan bir yaklaşım olduğunu söyledi. Zorunlu trafik sigortası bir kenara bırakıldığında sektörün de geleceğinin parlak ve önünün açık olduğunu vurgulayan Şimşek, sigorta şirketlerinin de konsantrasyonu trafik sigortası dışındaki branşlara kaydırmaları, ticari alacak sigortası, kefalet sigortası ve bina tamamlama sigortası, siber riskler sigortası gibi branşlara odaklanmaları gerektiğini söyledi. Konuşmasında Bireysel Emeklilik Sistemi ve otomatik katılımın da önemine dikkat çeken Şimşek, “Bu konuda vatandaşın kafası karıştırılmaya çalışılıyor. Ancak, devlet katkısının yüzde 25, sektörün de performansının yüzde 10 olduğu dikkate alındığında dünyanın hiçbir yerinde böyle bir getiri yok” dedi.
Evet düşünmeyelim nasıl olsa bizim yerimize düşünen var yabancı sermayeli şirketler kaçtığında küçük sermayeli şirketlerde battığında herşeyi düşünen devlet şirkette kurup iş de yapar. . . Devlet sermayeli şirketler bile trafik kesmiyor ne güneş ı ne halk ı günlük acente kotası calistiriyorlar. Serbest piyasa ekonomisinde akıl vermek yerine gerekli şartları sağlayıp devlet kurduğu barajın önünden çekilmeli yoksa devletin kurduğu barajın altında hem acenteler kalacak hem şirketler kalacak hemde batan şirketlerin yükü ike uğraşan devlet kalacak o zaman da brokrasinin direttigi fiyatlarla poliçe yazacak şirket bulunurmu görecez.