Economist Impact ve SAS’ın gerçekleştirdiği araştırma, sigorta sektörünün 2040 yılına kadar karşılaşabileceği dört farklı geleceği ortaya koyuyor. Araştırma, küresel iş birliği ve teknolojinin sigorta dünyasına olan etkilerini inceliyor ve sektör liderlerine yol haritası sunuyor.
Economist Impact’in SAS sponsorluğunda gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, sigorta sektörünün geleceğini şekillendirebilecek dört farklı yolu ortaya koyuyor. 2040’a kadar müşteri odaklı teknolojik inovasyonların, sektörün iklim dayanıklılığına odaklanmasına olanak tanıyabileceği öne sürülüyor. Bununla birlikte, sigorta sektörünün yalnızca en zengin kesimler için erişilebilir bir lüks haline gelmesi de mümkün. Araştırma, sektördeki potansiyel değişimleri ve bu değişimlere uyum sağlamada teknoloji ve iş birliğinin nasıl bir rol oynayacağını ele alıyor.
Sigorta için 2040’a giden yollar
“Revealing the paths to 2040: four possible scenarios for insurance” başlıklı rapor, sektörü şekillendiren temel faktörleri analiz ederek teknolojinin sigorta değişim süreçlerinde nasıl bir yol gösterici olabileceğini araştırıyor. Rapor, iki bölümlük bir çalışmanın ilk kısmı olarak yayımlandı. Economist Impact Kıdemli Analisti Edwin Saliba, bu senaryoların geleceği tahmin etmek değil, sigorta şirketlerine olası gelecekler hakkında bilgi sunmak ve onları bu geleceklere daha iyi hazırlanmak için konumlandırmak amacıyla hazırlandığını belirtiyor.
Global iş birliği ve teknolojik gelişmelerin önemi
Araştırmaya göre, global iş birliği düzeyi ve teknolojik ilerlemenin hızına bağlı olarak, sigorta sektörünün, hükümetlerin ve toplumların büyük zorluklarla nasıl başa çıkacağı belirlenecek. Bu zorlukların başında iklim krizi yer alıyor. Sektör liderleri, her senaryoya uygun şekilde daha dayanıklı yapılar kurmayı ve çevikliği artırmayı hedefleyecek. SAS Küresel Sigorta Baş Danışmanı Franklin Manchester, “Sigorta sektörünün 2040’a kadar çökmesi mümkün. Bu da sigortacıları artan risklere ve dayanıklılığa yönelik hazırlık yapmaya zorlamalı” diyor.
Senaryo 1: İzolasyon ve Düzensiz Teknolojik Büyüme
İzolasyona dayalı küresel politikalar ve sınırsız teknolojik gelişmeler, iklim hedeflerinin gerisinde kalmasına yol açabilir. Gelişmiş ülkeler çevreci teknolojilere yatırım yaparken, gelişmekte olan bölgeler bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Bu senaryoda, sigorta sektöründe eşitsizlik artar ve riskli bölgelerdeki sigorta boşluğu büyür.
Senaryo 2: Müşteri Odaklılık ve İklim Dönüşümü
Dijital kimlikler ve veri gizliliği konusundaki düzenlemeler, küresel işbirliğini artırarak, sigorta şirketlerinin önlem odaklı yaklaşım sergilemesine imkan tanır. Teknolojinin demokratikleşmesi, sigortacıların müşterilere kişiselleştirilmiş ürünler sunmasına olanak verir. Bu senaryoda sigorta, proaktif bir şekilde iklim değişikliğiyle başa çıkmayı teşvik eder.
Senaryo 3: İklim Direnci ve Kurumsal Sürdürülebilirlik
Büyük ekonomiler sürdürülebilirlik raporlaması ve afet müdahale politikalarını hayata geçirirken, sigorta şirketleri risk modellemelerinde ön planda olur. Düşük gelirli ülkeler yaşam kaynaklarını korumaya çalışırken, gelişmiş ekonomilerde iklim riskine dayalı finansal ürünler devreye girer.
Senaryo 4: Yetersiz İnovasyon ve Küresel Çatışmalar
Kamunun ve özel sektörün iş birliği yapmaması, küresel çatışmaların artmasına ve iklim değişikliğiyle mücadelede zayıf bir performans sergilenmesine yol açar. Sigorta sektörü, doğrudan etkilenmiş olan bölgelerde korunma açığı yaşar ve yerel topluluklar kolektif risk havuzlarına yönelir.
2040’a hazırlık: Sigortacılara kritik uyarılar
SAS Risk, Suistimal ve Uyumluluk Çözümleri Sigorta Lideri Thorsten Hein, sektördeki kayıpların hızla arttığına dikkat çekerek “Sigorta sektörü, hızla değişen bir dünyada hayatta kalmak ve gelişmek için yapay zeka gibi teknolojilere yatırım yapmalıdır. Aksi takdirde, ‘insanları koruma’ amacını yerine getirememe riskiyle karşı karşıya kalabilirler” şeklinde uyarıyor.
SAS, bu araştırmanın ikinci bölümünü 2025’in başlarında yayımlayacak.