28 Aralık 2024, Cumartesi
spot_img

“Havuz sistemi ile serbest tarifeye geçişten uzaklaştık”

Türkiye Sigorta Birliği, zorunlu trafik sigortası, son günlerde yaşanan doğal afetler ve otomatik katılım özelinde bir toplantı düzenledi. Toplantıda konuşan Birlik Başkanı Can Akın Çağlar, “Trafik sigortasında serbest tarifeye geçmek istiyoruz. Havuz sistemi ile serbest tarifeye geçişten uzaklaştık” dedi.

 

SİGORTAMEDYA / ŞERİFE KAYA

Türkiye Sigorta Birliği (TSB), sektörün 2017 yılı ilk altı aylık sonuçlarını değerlendirmek, son günlerde yaşanan sel ve deprem ile ilgili sektör olarak üstlenilen sorumlulukları kamuoyuyla paylaşmak amacıyla 3 Ağustos 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenledi. Swissotel The Bosphorus İstanbul’da gerçekleşen toplantıya TSB Başkanı Can Akın Çağlar, Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu, Başkan Yardımcısı M. Uğur Erkan, Yönetim Kurulu üyeleri Rauf Deniz Yurtseven ve Ahmet Turul ile Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Koordinatörü İsmet Güngör, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Genel Müdürü Yusuf Cemil Satoğlu katılım sağladı. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar toplantıdaki konuşmasında yaşanan son doğal afetler konusunda sektör olarak üstlendikleri sorumluluğa değinerek, “Sigorta toplumsal bir dayanışmadır, istikrar ve güven ortamı sağlar” dedi.

Sektörün gündeminden düşmeyen zorunlu trafik sigortaları ve yeni uygulamalarla ilgili açıklama yapan Başkan Çağlar,  trafik sigortalarında zarar oluşunca diğer ürünlerin fiyatlarını artırmak durumunda kaldıklarını ifade etti. Bir branşın yükünü diğerine transfer etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Çağlar, “Bundan dolayı serbest tarifeye geçişi arzu ediyoruz. Havuz sistemi ile serbest tarifeye geçişten uzaklaştığımızı düşünüyoruz ” diye konuştu.

 “2017’yi %15’lik büyüme ile tamamlayacağız”

Can Akın Çağlar, basın toplantısındaki sunumuna sektöre ilişkin genel bilgiler vererek başladı. Sektörün aktif büyüklüğünün 131 milyar TL olduğunu kaydeden Çağlar, 2016’da 40.5 milyar TL prim üretildiğini, 2017’nin ilk altı ayında ise prim üretiminde 23,1 milyar TL’ye ulaşıldığını söyledi. Çağlar yüzde 15’lik bir büyüme ile yılı tamamlayacaklarını öngördüklerini belirtti. 2016’da 40.5 milyar TL olarak gerçekleştiğini açıklayan Çağlar, “Prim üretiminin 35.5 milyar TL’sinin hayat dışı branşından, 5 milyar TL’sini ise hayat branşından sağladık” dedi.

“Sektör olarak çok yol kat etmemiz gerekiyor”

Çağlar, sektörün 2017 Haziran sonu itibariyle prim üretiminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artışla 23,1 milyar TL olarak gerçekleştiğini ifade etti. Yüksek büyüme potansiyeline sahip sektörün, ekonomiye fon sağladığını ve teminat sağlama rolüyle başta mega projeler olmak üzere GSYH’nin 35 katı sigorta güvencesi verdiğini vurguladı. Çağlar, “Türkiye ekonomisinin sürdürebilirliğini temin etmek amacıyla yaklaşık 90 trilyon TL teminat verdik. Marmaray, üçüncü köprü yapımı gibi büyük yatırımları sigortaladık. Sigorta olmazsa bu yatırımlarının finansmanında da sorunlar olacaktır” diye konuştu.

2016 yılında primin GSYH’deki payının Avrupa’da yüzde 6.7 iken Türkiye’de ise 1.6 olduğunu söyleyen Çağlar, “Avrupa ile kıyaslama yaptığımızda bizim sektör olarak çok yol kat etmemiz gerekiyor. Diğer taraftan Avrupa’da kişisel sigorta harcaması 1.620 dolarken Türkiye’de 164 dolar” dedi.

“Sadece hasar ödeyen değil, fon biriktiren de bir sektörüz”

Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) fon büyüklüğünün 71 milyar TL, katılımcı sayısının ise 6.8 milyon olduğunu açıklayan Çağlar, “Sigorta ve emeklilik sektöründe yüksek büyüme potansiyeli var. OECD ülkelerinin özel emeklilik fonlarının GSYH’ye oranı yüzde 123.6, Türkiye’de yüzde 2.1. Bizim burada gerçekten yürüyecek çok yolumuz var” dedi.

Sigorta sektörünün sadece hasar ödeyen değil, aynı zamanda fon biriktiren de bir sektör olduğunu ifade eden Çağlar, “Ekonomiye katkı sağlayan bir sektörün büyümeye çok ihtiyacı var. Bu doğrultuda ekonomiye sağladığımız fayda 106 milyar TL’ye ulaşmış durumda. 106 milyar TL’nin 41 milyar TL’sini kamu borçlanma araçlarına, 24 milyar TL’sini vadeli mevduata, 22 milyar TL’sini ise sermaye piyasası araçlarına finanse ediyoruz” şeklinde konuştu.

2017’de günde 108.8 milyon TL hasar ödemesi yapıldı

Sektörün tazminat ödemelerine de değinen Çağlar, geçen yıl sektörün toplam 23,4 milyar TL tazminat ödediğini söyledi. Çağlar verdiği bilgide 2017 yılında, günde 46 bin 400 adet hasar gerçekleştiğini ve buna karşılık sektörün günde 108.8 milyon TL ödeme yaptığını belirtti. “2017 yılının ilk çeyreğinde 6.8 milyar TL tazminat ödendi” diyen Çağlar 2016’da 11.1 milyon hasar dosyası açıldığını ve günde 93.6 milyon TL tazminat ödendiğini hatırlattı.

Çağlar, konuşmasına şöyle devam etti: “Sektörümüze büyük katkı sağlayan DASK’ın 2000-2016 yılları arasında ödediği tazminat miktarı 173 milyon TL, TARSİM’in ise 2006-2016 yılları arasında ödediği tazminat miktarı 3 milyar TL oldu.”

“Trafik branşındaki zararı, Ayşe Teyze’nin konut poliçesinden finanse ettik”

Sözlerine sektör gündemindeki zorunlu trafik sigortası ile aktararak devam eden Başkan Çağlar, trafik sigortasındaki 11 yıllık zararın 7.3 milyar TL’ye ulaştığını hatırlattı. 2012 ve 2015 yılında sektörün en fazla zarar ettiği yıllar olduğunu açıklayan Çağlar, şöyle konuştu:

“Trafikteki bu zarar diğer ürünlerimizin karlılığını götürmeye başladı. Bu nedenle hızlı bir fiyat artışı yaşandı. Fiyatların artmasına rağmen sektör olarak 2016 yılında sadece 19 milyon TL kar edebildik. Trafik sigortasında bu zararı, Ayşe Teyze’nin evinin poliçesinden ya da Anadolu’daki bir KOBİ’nin poliçesinden finanse ettik. Trafik sigortasının zorunlu bir ürün olduğunu biliyoruz, bundan kar etmeyi de beklemiyoruz. Ama zarar oluşunca da diğer ürünlerin fiyatlarını artırarak, bir branşın yükünü diğerine transfer etmek zorunda kalıyoruz. Bundan dolayı serbest tarifeye geçişi arzu ediyoruz, iyi sürücü-kötü sürücü ayrımının yapılmasını önemsiyoruz. Her müşteriye farklı fiyat sunabilecek noktaya gelmek istiyoruz. Havuz sistemi ile serbest tarifeye geçişten uzaklaştığımızı düşünüyoruz. ”

“Kötü sürücüler için yüksek prim uygulanması gerekiyor”

Çağlar, tavan prim uygulanmasıyla trafikte 2017 yılının ilk 6 ayında prim üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.5 azaldığını, poliçe sayısının ise yüzde 4.9 artışla 8.6 milyona çıktığını söyledi. Enflasyon da göz önüne alındığında trafik poliçelerindeki indirimin yaklaşık yüzde30’lara ulaştığını vurguladı. Tavan prim uygulamasıyla sektörün zararının 2.3 milyar TL’ye, tahmini hasar-prim oranının yüzde 125’e çıkmasını tahmin ettiklerini belirtti. Son üç yılda 30 milyon kaza yaşandığını ve bu kazaların yüzde 11’inin, 80 bine yakın ve 3’ün üzerinde kaza sayısına sahip sürücülerden kaynaklandığına dikkat çeken Çağlar, trafik sigortasında arzu edilen kalıcı fiyat istikrarı için bu kazaların azaltılması yanı sıra kötü sürücüler için yüksek prim uygulanması gerektiğini vurguladı.

6 milyon çalışanın 2.6 milyonu sistemde kaldı

Bir diğer gündem maddesi BES ve Otomatik Katılım Sistemi’ndeki (OKS) son durumu değerlendiren Başkan Çağlar, BES’te katılımcı sayısının 6.8 milyona, fon büyüklüğünün de devlet katkısı dahil 71 milyar TL ulaştığını ifade etti. Bu yıl başlatılan OKS ile 26 Temmuz 2017 itibariyle sisteme giren 6 milyon çalışanın 2.6 milyonunun sistemde kaldığını cayma/çıkış oranının da yüzde 57 olduğunu söyledi. Çıkışlarla ilgili konuşan Çağlar, “Kamuoyunu yeteri kadar bilgilendirememiş olabiliriz” dedi.

Çalışan, neden otomatik BES’ten çıkıyor?

Çağlar, OKS’de cayma oranının yüksekliğinin nedenlerini de şöyle sıraladı:

  • İşveren katkısının olmaması,
  • Teşviklerin hak ediş sürelerinin uzun olması,
  • Sistemin işçi ve işveren düzeyinde yeterli derecede tanıtılamadan devreye alınması,
  • Cayma süresi sonrasında çıkış yapılamayacağı yönünde yanlış bir algının olması

Otomatik Katılım’ın güçlendirilmesi için sistem kurgusunun yeniden gözden geçirilmesinin ve bilgilendirme ile iletişimin önemini vurguladı.

Sel, dolu, deprem derken, hasar 296 milyon TL’yi buldu

Basın toplantısındaki konuşmasına son haftalarda yaşanan doğal afetlere değinen Çağlar, ekonomik kayıpların telafisi için sektör ve tüm paydaşlar olarak yoğun çaba sarf ettiklerini söyledi. 2016’daki afetlerin yüzde 92’sinin iklim değişikliğinden kaynaklandığını ve dünyada 2016 yılında 37 milyar dolar hasar meydana geldiğini açıklayan Çağlar, ülkemizde yaşanan son üç olayda şu ana kadar sektöre ulaşan hasarları şöyle sıraladı:

  • 18 Temmuz İstanbul sel: 7 bin adet hasar 116 milyon TL,
  • 21 Temmuz Gökova deprem: 800 adet hasar 12 milyon TL,
  • 27 Temmuz İstanbul sel ve dolu: 22 bin adet hasar 168 milyon TL.

5 günlük hasar tespit süresini kaçıranlar telaş yapmasın!

Fırtına ve dolu hasarlarında kaskoda primin ortalama 1.025 TL, dolu kaporta hasarının ortalama 3.500 TL, dolu cam hasarının ortalama 1.000 TL olduğunu açıklayan Çağlar, konutta ortalama primin 300 TL, fırtına/doluda ortalama hasarın 6.000 TL olduğunu söyledi.

Ülkemizdeki düşük sigortalılık oranı nedeniyle vatandaşların ve kurumların ciddi hasar maliyetleri ile karşılaşma riskinin her geçen gün büyüdüğünü, sigorta poliçelerinin ise sanıldığı kadar pahalı olmadığını söyleyen Çağlar, İstanbul’da yaşanan sel ve dolu afetlerinde hasar ödeme konusunda sıkıntı yaşanmadığını belirtti. Tek sıkıntının hasar yoğunluğu olduğunu belirten Çağlar aynı zamanda doluda zarar gören araçların hasar tespiti için verilen süre hakkında da açıklama yaptı. Çağlar, 5 günlük bir kısıtlamanın olmadığını; yasal sürenin 2 yıl olduğunu, yine de sağlıklı değerlendirme için en kısa sürede başvuruda bulunmanın daha iyi olacağını söyledi. 5 günlük süreyi kaçıranların telaş yapmaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Çağlar, ödemeler konusunda sıkıntı yaşanmadığını ifade etti.

“Sigorta poliçeleri sanıldığı kadar pahalı değil”

İklim değişikliği nedeniyle afet riskinin arttığını hatırlatan Çağlar: “Ülkemizdeki düşük sigortalılık oranı nedeniyle vatandaşlarımızın ve kurumlarımızın ciddi hasar maliyetleri ile karşılaşma riskinin her geçen gün büyüdüğünü, bu maliyetlerin tamamıyla devlet üzerinde bırakılmaması gerektiğini, sigorta poliçelerinin sanıldığı kadar pahalı olmadığını, sigortacılığın sadece hasar ödeyen bir sektör değil, aynı zamanda risk yönetimi danışmanlığı yaptığını, insanımızın gelecekteki refahı için bireysel emeklilik sisteminin öneminin anlaşılması gerektiğini ve sigorta bilincinin ve sigortalılık oranının artırılmasının insanımız ve ülkemiz adına ne denli önemli olduğunu” vurguladı.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER