TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, sigorta sektörünün küresel ısınma ve çevre sorunlarının çözümü içinde olduğunu söyledi.
SigortaMedya’nın YouTube kanalı Sigorta Ekranı’nda SigortMedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’a açıklamalarda bulunan Bozoğlu; her sene farklı temalarla değerlendirilen 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün bu seneki temasının biyoçeşitlilik olduğunu belirtti.
“Kutlama yapmaktan ziyade iklim krizi, su yönetimi, biyoçeşitlilik gibi problemleri gündeme alıyoruz” diyen Bozoğlu, “Çevre sorunlarını Sanayi Devrimi ile özdeşleştiriyoruz. Kentlerin kalabalıklaşması, üretim-tüketim ilişkisinin değişmesi, fabrikaların çoğalması ve tüketimdeki artışla bağlantılı olarak görüyoruz. Dolayısıyla çevre sorunları insanın doğaya müdahalesi ile başlıyor. İnsanlık tarihinin tamamında çevresel yönetimler, su taşıma, sulama gibi yöntemler hep kullanılmıştır. Ama çevre sorunlarının başlangıcı sanayi devrimi olarak adlandırılır. Fakat ben biraz daha geriye gitmeyi mantıklı buluyorum. Çünkü tarımsal üretimin hızlanması, toprakların daha yoğun şekilde kullanılmasıyla aslında çevre sorunları başlıyor” şeklinde konuştu.
Tüketimin azaldığı bir dönem
Bozoğlu, “Pandemi süreci bize şunu gösterdi. Tüketim-üretim ilişkisinde değişiklik yaşadık, ekonomiler yavaşladı. Hatta bazıları gerilemeye başladı. Fabrikalarda üretim azaldı, insanlar daha az fosil yakıt tüketmeye başladı. Örneğin daha az araba kullanıldı. Fabrikalar havayı daha az kirletti. Dolayısıyla tüketimin azaldığı bir dönemi yaşadık. Pandemide bu tüketiminin azalması, çevre sorunlarını kuşkusuz azalması anlamına geliyor. Bazı çevre problemlerinin düzeldiğini hızlı bir şekilde görebiliyoruz. Hava kirliliği bunlardan bir tanesi. İstanbul’da yaşayan insanların Uludağ’ı görebiliyor olması hava kirliliğinin azalmasının sonuçlarıdır. Boğaz’da yunusların daha yoğun şekilde görülüyor olması, denizdeki ulaşımın azalmaya başlaması, ekonominin yavaşlaması anlamına geliyor. Bu nedenle hava kirliliğinin azalması ve canlı türlerinin rahat yaşaması gibi sonuçları pandemi döneminde daha hızlı görebildik” dedi.
Çevresel yatırımlar azaltılmamalı
Çevre problemleri hızlı bir şekilde iyileşirken hızlı bir şekilde de kötüleşebildiğine dikkat çeken Bozoğlu, şunları söyledi: “Pandeminin ilk birkaç haftasında pozitiftim. İkinci haftadan sonra yine çevre sorunları artmaya başladı. Kökten değişiklikler olmadan, kendi tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeden bu çevre sorunlarını çözmemiz çok mümkün değil. O yüzden de daha büyük bir çevresel sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimiz yönünde bir endişem var. Çünkü ekonomiler hızlı toparlanmak isteyecekler ve hızlı toparlanma sürecinde de maliyet olarak görülen çevresel yatırımlar ilk elden hemen azaltılmaya çalışılabilir.”
Güncellenmeye ihtiyaç var
Bozoğul, “Pandemi sürecinde daha temiz hava soluduğumuz, yaban hayatının daha güzel olduğu günlerin devam etmesini istiyorsak; çevre sorunlarını azaltıcı üretim-tüketim ilişkisinde, siyaset alanında, yerel yönetimlerde hatta sigortacılık alanında dahi bir güncellenmeye ihtiyaç var. Bu anlamda pandemi süreci, insanların zihninde ‘Evet biz daha temiz bir dünyada yaşayabiliriz’ olgusunu oluşturdu. Teknoloji geliştikçe çevresel hassasiyetler de artıyor. Daha uzun, sağlıklı ve bolluk içinde yaşamamız mümkün. Çevre sorunları çözülebilir bir noktada ve daha büyük bir bilinç var. Fakat bunun siyaset alanına, bizi yönetenlere yansıması biraz geç oluyor” diye konuştu.
Musluğumuzdan temiz su içmek için
“Kalkınmakta olan ülkeler önce ekonomiyi, sonra çevre bilincini düşünüyor” yorumunu yapan Bozoğul, “Hem kalkınmanın hem çevre bilincinin birlikte yürümesi için öncelikle güçlü bir Çevre Bakanlığı kurulması gerekiyor. İkinci olarak da yerel yönetimlerimize çok büyük görevler düşüyor. Büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz her şeyi Çevre Bakanlığı’na atmadan çevresel anlamda yapabilecekleri çok şey var. Sıfır atık yönetimi bunların başında geliyor. Atıkların evlerde ayrıştırılarak toplanması ilçe belediyelerimizin sorumluluğunda, derilerin kirletilmemesi de büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda. Belediyelerimizin bu konulara maddi kaynak ayırmaları gerekiyor. İşte o zaman biz musluğumuzdan temiz su içer, çok daha temiz bir hava soluyor biliriz” dedi.
İklim ve çevre sorunları gözetiliyor
Sigorta sektörünün çevre duyarlılığına da değinen Bozoğul, “Benim gözlemlediğim kadarıyla sigorta sektörü aslında çok zorlu bir sektör. Sigorta sektörü, şu an yoğun bir şekilde iklim ve çevre sorunlarını gözeterek; birtakım mekanizmalarla; daha az zarar görecek ve daha büyük etki yaratacakları sonuçlara ulaşmaya çalışıyor. Özellikle iklim krizi ile ilgili uluslararası toplantılara katıldığımda orada sigortacılık sektörünün de olduğunu memnuniyetle izliyorum. Burada çevre meselesi çok boyutlu büyük endüstriyel kazalar ve yangınlar; beraberinde büyük çevre krizlerini de getiriyor. Bunların mutlaka sigortacılık alanında değerlendirilmesi gerekiyor. Burada sigortacılığın kendi içinde bir değerlendirme yapması, neyin kapsama alanı içerisine alınacağının belirlemesi gerekiyor. Bunun için de sigorta sektörünün çevre bilincine sahip teknik kadrolaşmaya ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
Sigorta Şirketleri riskleri azaltmak adına duyarlı ve hesaplı olmak adına ise öngörülü olmak zorundalar.
Bundan sonra savaşların temel sebebi, petrol, güç değil,
su (susuzluk/kuraklk) , iklim değişikliğine bağlı göçler olacak.