Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Coşkun Yorulmaz; sigorta sektörünün adli tıpla yakın temas içinde olması gerektiğini söyledi.
Sigorta Ekranı bu defa sektörle bağlantısı yokmuş gibi duran ve fakat tam da yanında olması gereken Adli Tıp’ı gündeme getirdi. SigortaMedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın sunduğu programın konuğu; Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Coşkun Yorulmaz oldu.
Virüsü tanımıyorduk
Sözlerine pandemi sürecinde yaşananları anlatarak başlayan Yorulmaz, “Türkiye bu süreci hastanelerin zorlanmayacağı şekilde iyi yönetti. Bazı ülkelere göre bizim sağlık çalışanlarımız o kadar risk altında kalmadı. Ancak çok yorucu bir süreçti. Psikolojik olarak fazlaca etkilendik. Yakınlarını kaybetmek üzere olanlara, hastalarını gösteremedik. Bunlar sağlık çalışanları üzerinde çok büyük travmalar oluşturdu. Her ne kadar bize başka ülkelerden geç geldiyse de o süre virüsle ilgili bilgi edinmemize yetmedi. Biliyorsunuz birçok hocamız, virüsle ilgili hâlâ çok az bilgimiz olduğunu söylüyor. Sağlıkçılarımız bu virüsle kahramanca savaştı. Tabii en güzel tarafı başarılı olmak. Ölüm sayısını düşürmek, hastalıklı kişi sayısını mümkün olduğunca azda tutmak, hepimizin yorgunluklarını aldı gitti” dedi.
Kamunun üstün yararına geçiş
“Adli tıp uzmanı olarak bu süreçte ön saflarda çalışan meslek meslektaşlarıma lojistik destek sağladım” diyen Yorulmaz, “İlk defa böyle bir hastalık olunca bizim tıbbı uygulama standartlarımız değişti. Bizim için önemli olan hastanın üstün yararıydı. Ancak bir gecede hastanın üstün yararına bir virgül koyduk, kamunun yararına öne çıkardık. Çünkü kamunun yararı, hastanın üstün yararına daha çok hizmet veriyordu. Türkiye’deki sağlık ordusu COVID-19’da başarısız olan birçok ülkedeki sağlık personelinden daha az güce sahip. Buna rağmen çok başarılı oldular. Elimizdeki imkân ve mevcut sayımızda çok iyi bir planlama yaparak, süreci yönetmek zorundaydık. O yüzden normal şartlarda hastanede yatıracağımız hastaları evlerde tedavi ettik. Bunların hepsi normal tıbbi uygulamalardaki bilimsel değişimin ilk anlarıydı. Hastaneleri doldurup, yeni hastaları kabul edememe gibi başka ülkelerin yaşadığı duruma düşmedik. Gerçekten de bu konuda çok başarılı olduk” şeklinde konuştu.
Tele-tıp uygulaması
Yorulmaz, “Pandemi döneminde tele-tıp (uzaktan sağlık) uygulamasını hastalarımız için yoğun olarak kullanmaya başladık. Dünyada aslında bütün otoriteler bu tip uygulamalara karşıdır. Karşı olma gerekçelerini de hasta-hekim ilişkisinin kurulamayacağı yönünde açıklıyorlar. Türk Tabipler Birliği’nde uzun süre çalıştığım için açıkçası baştan ben de böyle düşünüyordum; sıcak baktığım bir konu değildi. Ama pandemi dönemini yaşarken öyle olaylar oldu ki bu uzaktan ulaşım çok işimize yaradı. Birçok hastanın imdadına yetiştik. Sağlık Bakanlığı, 2015 yılından beri hatta önceki projeksiyonlarında bu konuya sıcak baktığını açıklamıştı. 2015 yılından itibaren de radyoloji alanında e-sağlık gibi uygulamasıyla kısmen de olsa bu uygulamayı başlatmıştı” açıklamasını yaptı.
Tıbbi nispet sigortaları
Sigorta sektörünün adli tıpla bağlantısını da yorumlayan Yorulmaz, “Adli tıp birimlerinin sigorta sektöründe daha içli dışlı olması gerektiğini düşünüyorum. Ama ilişkimiz yeterli düzeyde değil. Tıbbi nispet sigortaları da işbirliği yapacağımız çok önemli alanlardan biri. Pandeminin başlangıcında meslektaşlarımın en büyük korkusu tıbbi nispet sigortalarının kendilerini kurtarmayacağı yönündeydi. Sağlık Bakanlığı’nın çabasıyla bu sorunun 2015 yılında ortadan kalktığını kendilerine bildirdik. Kendilerine ‘Sağlık Bakanlığı sizi bir yerde görevlendiriyorsa, artık sigorta şirketleri sizin gizli saklı iş yaptığınızı düşünmüyor. Bu görevinizi kabul ediyor ve bu göreviniz esnasında doğacak sorumlulukları da üstleniyor’ dedik. Ama tabi bu yeterli değildi” dedi.
23 Mayıs 2020’de yeni bir düzenleme yapıldığına dikkat çeken Yorulmaz, “Bu düzenlemeyle pandemi ile ilgili görevlendirmelerle hekimlerin asıl görevlileri ne olursa olsun, hangi risk grubunda olurlarsa olsunlar; Sağlık Bakanlığı hepsini 3. risk grubunda değerlendirdi. Bu gerçekten hekimlerimiz için çok büyük bir kazanım oldu. Hekimlerimizi çok rahatlattı. Ancak yasal düzenlemelerin dilinin en kötü olduğu alan sigorta. Burada şöyle bir açıklık var… Acil tıp hizmetleri en ağır risk kapsamında. Bunları 3. Risk kapsamına mı düşürüyoruz. Bu konunun açıklanması gerekiyor. Ben şahsen pandemi döneminde hekimlerin tıbbi uygulama hatası (malpraktis) davaları hakkını talep ediyorum. Bütün sağlık çalışanları virüse karşı bağışık olmadıkları gibi davalara karşı da bağışık değiller. Ama bence bu dönemde davalar karşı bağışık olmalılar” diye konuştu.
Yorulmaz sözlerini, “Sigorta dolandırıcılığı engel olmak için adli tıp uzmanları çok üst düzeyde eğitimler alıyor. Sigorta sektörünün bu konuda desteklenmesine gerektiğine inanan bir grubumuz ve bu desteğe hazırız” diye tamamladı.
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Coşkun Yorulmaz’ın sigorta sektörünü yakından ilgilendiren açıklamalarının tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.