22 Aralık 2024, Pazar
spot_img

Mustafa Nazlıer: Sigorta sahtekârlığı

Mustafa Nazlıer

Sigorta sahtekârlığı (Insurance Fraud),gündemdeki yeri değişmeden daha da hızlı büyüyen bir sorun. Sektörün artık bir ahlak sorunu var. Sınırlar aşıldı. Covid, sadece vücutta etkili değilmiş. Psikolojisi bozulan çalışanların iş ve iş hayatına bakışı birçok ülkede değişmiş durumda. Covid öncesi sahtekarlık sektörün önemli sorunu idi. Sektör içi aktörlerin etkinleşmesiyle insider trading gerçekleşti. Sektör, kendisini soyan ve tüketen bir durumda. Covid bu süreci tetikledi. “Nasıl olsa öleceğiz; veya yaşam daraldı   “ gibi bir düşünce cesaret veriyor. “Herkes yapıyor; ben neden yapmayayım, Zaten kimseye de bir şey olmuyor” diyenler var. Bunların tamamının üzerinde ise sektörün aşırı siyasallaşması ana etken. Küresel bir sigortacılık sistemini yerelde kendi dinamiklerine uydurmayı başaran az sayıdaki ülkeden biriyiz. 2022 yılında  sigorta sektörü tarihindeki en kötü yıl olarak kayıtlara geçerken acaba yolsuzluk ve usulsüzlük bu sonuca ne kadar katkı sağlamış olacak….?

Fraud nedir?

Koşullar bu iken bir de fraud kavramını genişletmek gerekecek. Yolsuzluğun boyutu ve türleri o kadar arttı ki hiçbir tanım tek başına kapsamıyor artık. Nedir bu fraud? Kötü niyetli kişilerin haksız kazanç elde etmek amacıyla sigorta şirketini bilerek, kasıtlı olarak aldatmasıdır. Poliçe düzenlenmeden önce veya sonra yapılabilmektedir.Tedbirli bir sigortacının normalde girmeyeceği sözleşmeye girmesini sağlamak amacıyla sigortacıya bilerek yanlış bilgi vermek veya önemli bir hususu gizlemek poliçe düzenlenmeden önce yapılan sahtekarlığa örnek olarak verilebilir. Poliçe düzenlendikten sonra yapılan sahtekarlığa ise, kasıtlı olarak hasar meydana getirmek (örneğin, kundaklama) gösterilebilir.

Tarihte bilinen ilk sigorta sahtekârlığı,Yunanlı tüccar Hegestratos’un M.Ö. 300 yılında gemi ipoteği diye adlandırabileceğimiz büyük miktarda sigorta anlaşması yapmasıyla oldu. Olayın özü, tüccarın borç alması ve taşıdığı kargo-mısırın teslimatı yapıldığında, bu parayı faiziyle geri ödemesiydi. Borcun geri ödenmemesi durumunda alacaklı, gemiye kargosuyla birlikte el koyabilecekti. Hegestratos’un planı boş gemiyi batırmak, aldığı borcu iade etmemek ve mısırı satmaktı. Fakat planı yürümedi. Gemi yolcuları onu iş başında yakaladığında kaçmaya çalışır iken boğularak öldü. Ticaretin doğuşundan itibaren hilenin başladığını gösteren bilinen ilk olay budur.

Bilinen ilk olayın faili hem amacına ulaşamamış hem de boğularak ölmüş; ancak sonu bu şekilde biten tek olay olduğu da kesin. Günümüzde yolsuzluk yaparken boğulan yok, ama yolsuzluk içinde boğuluyoruz.

Ekonomik yapınındeğişimine göre fraud’un çeşidi ve sayısallığı da değişmektedir. Ekonomi kötüleştikçe fraud artışında paralel ve orantılı bir durum yaşanıyor. Fraud bir başlık olarak sektör için güncellenmeli. Birçok örnek olay var ve bunları nasıl tanımlayacağız?

  • Bir kısım eksperlerin olmayan hasara sahte rapor yazmaları, raporlarını sigortalılara, broker ve acentelere gönderip onlara yazdırmaları,  asistan firmalara ortak olmaları, asistan firmalardan işe göre pay istemeleri, ‘hasar danışmanlığı’ adı altında sigorta sektöründen haksız kazanç elde edilmesi, ruhsatsız eksperlerin, eksperlik belgesi kiralayıp eczacılar gibi kullanmaları, çıkar ortaklığı için bir kısım  broker ve acentenin tek eksperi olarak çalışmaları. Eksperini belirleyen broker, acente ve sigortalı ihtisasından dolayı eksperi seçer iken ve sigorta sektörü de bu ihtisasa, bilgiye ve tecrübeye onay verirken, artık kriter kalktı. Eksperlik belgesi olmayan kişiyi poliçeye tanımlı eksper olarak yazan şirket gördük. Ekspertiz yapmadan rapor düzenlemeleri v.b. sayısız örnek. Bunları hangi başlıkta toplayacağız. Satış elbette önemli; ama sektör artık yetkisini ve değerlerini satıyor.
  • Bir kısım brokerin hasar danışmanlığı yapması.Brokerler, kendi partajındaki hasara elbette destek olacak. Bunun adı danışmanlık değil, doğrudan sorumlu olunan hizmettir. Bu hizmeti vermek zorundadır. Hal böyle iken adjustment fee klozunu ekleyip sigorta sektöründen hizmet ücreti alması hukuki ve etik olmadığıgibi sigorta şirketlerinin de buna izin vermesini anlamak gerçekten olanaksız. Bunların ötesinde ABD ve Avrupa pazarlarında yasal mevzuat izin verdiği için Loss Assaseur olarak tanımlı bir hizmet mevcut. 5648 Sayılı Yasa’da böyle bir tanım ve uygulama izni yok.  Yasal değil ve suç. Brokerlerin başka üretim kaynaklarına ait sigorta sözleşmelerine danışmanlık yapmaları suçtur. Aleni biçimde web sitelerinde reklam yapacak hale gelmeleri denetimsizliğin bariz sonucudur. Otoriteye meydan okumaktır. Bu kadar duyarsız bir sektörden doğal olarak herkes faydalanmak istiyor. “Nasıl olsa kimseye bir şey olmuyor. Yapanın yanına kar kalıyor. Benim neyim eksik” diyenler sektörü soyuyor.
  • Acenteler, bazı brokerlerin bu denli fütursuz davranışları altına eziliyor. Güven satan sektörün güven sorunu var. Normal ve sağlıklı bir acente, bu yapı ile başa çıkamaz. Çalanların iş birliği doğru iş yapan insanlar arasında yok. İşinin başında olan kişi her gün biraz daha eriyor yok oluyor. Koşullar adil değil. İsyan duygusu ile bazı acentelerinde asistan firmalar ile iş birliğine gitmesi tesadüf değil.
  • Bir kısım asistans firma, sovtaj ve enkaz kaldırma firması. Tüm sektörün çözüm ortağı olmasının dışında finans ortağı. ‘Kazan-kazan’ bir iş modeli olarak sigorta sektöründe çalışmaz, çalışmamalı.

Sektör haklarını savunamıyor

Sektör kendi haklarını savunamaz halde. Sigorta sektörünün bu yapısını gören her kötü niyetli kişi fırsat kolluyor. Sektörde oluşan tüm olumsuz yapı ve ekonomik yükü tüm toplum ödüyor. Buna karşıyım ve bu sebeple yazıyorum.

Dünya ateşten bir toptu ve çamurluk icad oldu. Dünya çamurluk üstünde dönüyor ve trafik sigortası bu yüzden var. Trafik sigortası ile uğraşan bir sektör olarak uzay çalışmalarına artık ilgi göstermeye gerek yok. Herkes zaten uzaya gidebiliyor.  Herkesin yapamadığı şey 50 yıldır hala trafik sigortası ile uğraşmak. Bu konuda özel yerimiz ve hakkımızı kimseye yedirmeyelim.

Son olarak, tüm bunlara sebep siyasetin sektördeki etkisidir. Bu kadar usulsüz iş ve işlem yapılırken tek bir ceza alan olmamasının sebebi bu değil mi. Siyaset var ise sigortacılık bilmeye, hukuk ve adalet bilmeye de gerek kalmıyor. Doğal bir sonuç olarak “Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun” tripleri uçuşuyor. Nasıl batmıyoruz şaşırıyorum. ?

Artık sigortacı olmak için sigortacılık bilmeye hiç gerek yok. Kim öğrenecek bu kadar çok şeyi. Bilgi dediğin nedir ki? Zaten Google var.

Bedeli tüm toplum ödüyor

Maalesef üzücü ve yıkıcı olan bu duruma dikkat çekmek için yazıyorum. Bedelini tüm toplumun ödediği bu durum için hesap soran yok diye böyle gelmiş böyle gitmemeli. Resasürörler tüm maliyete katlanan taraf. Yolsuzluk matruşkası bir gün dağılacak. Reasürörler nezdinde güven kaybı had safhada. Yakında teminat bulmak için savcılıktan temiz kağıdı istenecek.

Sinir ve sınır bozan yazımı tamamlarken M.Ö. yıllarda etik, ahlak ve hukuk tartışmasında ahlakın korunmasının önemini fark ederek hukuk ile bunu sağlamaya karar veren medeniyetin bu gün ahlak ve hukuku yok saydığı bir duruma gelindi. Sektör yerel ve küresel ekonomi etkisinde savrulur iken asıl sorunumuz bunlardan bağımsız olarak budur. Sorumluyuz. Yazmak, konuşmak ve uzlaşmak zorundayız. Başka işimiz yok. İşimize sahip çıkacağız. Elimiz her zaman taşın altıdaydı. Şimdi beraber yapacağız.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER