3. Uluslararası Zirvesi’nde konuşan Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı ve Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, sigorta sektörünün 1,9 trilyon liralık aktif büyüklüğe ulaştığını belirtti. Yaşar, kentsel dönüşüm, sigorta penetrasyonu ve sektördeki güven sorunlarına dikkat çekerek, tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
SİGORTAMEDYA ÖZEL
3. Uluslararası Zirvesi’nde Türk sigorta sektöründeki gelişmelere yönelik bir konuşma yapan Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı ve Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, koruma açıklarını kapatmak ve sigorta penetrasyonunu arttırmak konusunda neler yapılabileceğine dikkat çekti. ”Sektörümüzde yetmiş iki tane aktif sigorta şirketi var. Bunlardan 48 tanesi hayat dışında faaliyet gösteriyor. On beş tanesi ise hayat, dördü de reasürans şirketi. 2023 yılını 1,4 trilyon aktif büyüklükle kapatan sektörümüz, 2024’ün ikinci çeyreğinde 1,9 trilyonluk bir aktif büyüklüğe ulaşmış durumda. 2023 yılını dört 483 milyar üretimle kapatan, sektör Haziran-Temmuz itibariyle de 442 milyar liralık bir üretimi gerçekleştirmiş durumda” diyen Yaşar, “895 milyarlık bir üretimle 2024 yılını kapatacağımızı umuyoruz. Ama benim şahsi görüşüm 1 trilyonu geçeceğimiz. Özel emeklilik alanında da çok ciddi fonlarımız oluşmuş durumda. 1,2 trilyonluk fon büyüklüğüne ulaştık. Gayrı safi yurt içi hasılanın 22 katı büyüklüğünde bir teminatı vermiş durumda Türk sigorta sektörü. Ekonomiye en büyük fon sağlayan yapılardan bir tanesi Türk sigorta ve emeklilik sektörü” dedi.
Türkiye Sigorta Birliği’nin penetrasyon oranını artırma yönünde yaptığı çalışmalar olduğunu belirten Yaşar, “2030 yılı yol haritasını tüm sektör paydaşlarımızla birlikte oluşturmaya çalışıyoruz. Bu son yıllarda yapılmış önemli bir atılım” dedi.
“Sağlık sigortacılığımız gelişiyor”
Yaşar, sigorta üretimlerinin birçok ülkede olduğu gibi ağırlıklı olarak acente kanalı üzerinden devam ettiğini belirterek, “Üretimimizin büyük bir kısmını acentelerimiz gerçekleştiriyor. Ardından banka şubeleri ve broker kanalı geliyor. Ayrıca merkez satışlarımız da var. Bunun dışında alternatif kanallardan da üretim yapıyoruz. Branş bazında en büyük pay oto sigortalarına ait, trafik ve kasko öne çıkıyor. Son yıllarda, özellikle pandemi sonrası, sağlık sigortaları da hızla gelişti. Sağlık sigortacılığı alanında büyüyoruz, ancak Türkiye devletin sağlık hizmetlerindeki desteğiyle birçok ülkeye göre avantajlı. Bu nedenle, diğer ülkelerdeki gibi büyük bir koruma açığı yaşamıyoruz. Hayat sigortacılığı ise BES dışında ülkemizde yeterince gelişmiş değil. İngiltere’deki banka bağlantısı olmayan yapılar ve yaratıcı ürünler, hayat sigortacılığımızın gelişimi için örnek teşkil edebilir” dedi.
“Günde 278 bin kişinin kişiye dokunuyoruz”
Yaşar, sektörün 2023 yılında 211,5 milyar lira tazminat ödediğini belirterek, “Sadece hasar ödemiyoruz; paydaşlarımıza ve devlete de önemli tutarlar aktarıyoruz. Belgeler aracılığıyla devlete aktarılan tutar 50 milyar lira, yani yaklaşık 2 milyar dolar. Ayrıca sigorta şirketlerimiz 18.179 kayıtlı acenteye 2 milyar dolarlık komisyon ödedi. Acentelerimizin komisyon gelirleri, bir önceki yıla göre yüzde 162 arttı, bu da enflasyonun iki ila üç katı arasında. Ekspertiz ödemeleri ise 3,5 milyar lira olup yüzde 135 oranında artış gösterdi. 2023 yılında, günde 278 bin kişinin hayatına dokunduk ve 35 milyon hasar dosyasını sonuçlandırdık. Bu yıl, önceki yıllardaki 10-12 milyar dolarlık döngüyü aşarak 19 milyar dolarlık bir üretim gerçekleştirdik. Bunun 16 milyar doları hayat dışı sigortalardan, 2 milyar doları ise hayat sigortalarından elde edildi. Aynı yıl dünya genelindeki toplam üretim 7 trilyon 186 milyar dolardı. Sektör olarak yüzde 46 büyüme kaydettik; enflasyondan arındırıldığında bu oran yüzde 35,6 olarak gerçekleşti” dedi.
“Kişi başı sigorta primi üretimi 224 dolar”
Yaşar, Türkiye’de kişi başına düşen sigorta primi üretiminin 224 dolar olduğunu belirterek, “2023’teki büyüme, yıllardır 150 dolar seviyesinde süregelen bir durgunluğun ardından geldi. Bu rakamın 197 doları hayat dışı sigortalardan, 27 doları ise hayat sigortalarından kaynaklanıyor. Avrupa’da ise kişi başına sigorta primi 889 dolar; bunun 528 doları hayat dışı, 361 doları ise hayat sigortalarından geliyor” dedi.
Sigorta sektörünün finans sektöründeki yerine de dikkat çeken Yaşar, “Sigorta sektörü, finans piyasalarında bankacılıktan sonra ikinci sırada yer alıyor. Diğer finans kuruluşlarından daha yukarıdayız ama arada ciddi bir fark var. Türkiye’nin OECD ortalamasına ulaşması için sigorta rakamlarını 29 kat artırması gerekiyor. Sektör olarak, ülkemizin bulunduğu seviyeye henüz ulaşamadığımızı görüyoruz. En zor koşullarda dahi bu seviyeye gelmek zorundayız” diye ekledi.
“Kentsel dönüşümün önündeki engeller kalkmalı”
Yaşar, zorunlu olmasına rağmen Türkiye’de trafik sigortalarının hala istenilen seviyelere ulaşmadığını vurguladı. Özellikle motosiklet ve traktör gibi araçlarda sigortasızlık oranlarının yüksek olduğunu ekledi. “Depreme sadece yüzde 6’lık bir sigortalılık oranıyla yakalandık. 103 milyar dolarlık kaybın yalnızca 6 milyar doları sigorta sektörü tarafından karşılanabildi. Bu tür felaketler gerçekleşmeden önce gerekli tedbirleri almamız şart” dedi.
DASK’ın Zorunlu Afet Sigortası’na (ZAS) dönüşmesi gerektiğine dikkat çeken Yaşar, “Bu değişiklik için öncelikle bir kanun çıkarılması gerekiyor. Kentsel dönüşüm konusunda, özellikle İstanbul başta olmak üzere, hızlı bir çaba içine girmeliyiz. Güvenli binalarda güvenle oturmak isteyen vatandaşlarımız için bina tamamlama sigortası kilit bir enstrüman. Sigorta ve Emeklilik Düzenleme Kurumu ve Türkiye Sigorta Birliği de bu konuda çalışmalar yaptı ve 13 Haziran’da genel şartlar yenilendi. Ancak vergi düzenlemelerinde hala eksikler var, bu engellerin kaldırılması önemli. Ayrıca sigorta vizesi önerisi de gündeme geldi; tıpkı elektrik veya yangın vizeleri gibi, binaların sigorta vizesi almasını sağlayacak bir sistem kurulabilir. Sigorta sektörü hasar ödemede sorun yaşayan bir sektör değil; biz üzerimize düşeni yapıyoruz” dedi.
“Sigortalılara bütünleşik bir hizmet sunmamız lazım”
Yaşar, sürücü bazlı trafik sigortalarının gerekliliğine de dikkat çekerek, “Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah diğer mevzuat düzenlemeleriyle birlikte hayata geçecek” dedi. Ayrıca sektörün önemli sorunlarından birinin sigorta aracılarının güven kaybı olduğunu belirtti. “Sigorta şirketleri, asistans şirketleri, eksperler, acenteler ve brokerlar aracılığıyla sigortalılarla temas ediyor. Ancak, Maraş depreminde gördüğümüz gibi sigortalılara ulaşmakta büyük sorunlar yaşadık ve aracılarımız bize güvenmiyor. Bu güven problemini çözmek için bir araya gelip, aracılarımızla ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Arama konferansında bu konuda mutabakat sağladık. Sigorta acenteleri, brokerler ve diğer sigorta aracılarının, branşlarına ve iş modellerine göre lisanslanarak yeniden yapılandırılması gerekiyor. Ayrıca, teknolojinin getirdiği gömülü sigortacılık gibi yenilikleri de dikkate alarak mevzuat düzenlemeleri yapmalıyız. Böylece, sigortalılara bütünleşik ve güvenilir bir hizmet sunabiliriz” diye konuştu.