Bolu-Kartalkaya’daki otel yangınının, toplumda yangın güvenliği ve sigorta farkındalığını artırdığını belirten Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Özgür Obalı, “Sigorta sektörü de yangınların önlenmesi ve risklerin azaltılması konusunda önemli katkılar sunuyor” diyor.
ALP SÜER/SİGORTAMEDYA ÖZEL
Ocak ayında Bolu-Kartalkaya’da meydana gelen ve ülkemizi yasa boğan otel yangını halen hafızlardaki tazeliğini koruyor.78 kişinin hayatını kaybettiği yangının ardından çok şey yazılıp çizildi. Özellikle işletmenin yangın sigortası yaptırmış olmakla birlikte yangına karşı gerekli önlemleri almadığı konusu, basında da üzerinde en çok durulan konuların başında geldi. Biz Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Özgür Obalı’yı bu ayki Hayatımız Sigortalı Dergisi’nin kapağında yer verdik. Röportajımızda Obalı’dan yangın sonrası gelişmelerle ilgili bir durum değerlendirmesi yapmasını istedik. “Yangından sonra işletmelerin yangın sigortasına talebinde artış oldu mu?”, Sektörün, yangın sigortası yaptırmak isteyen işletmelerden beklentileri arttı mı? “Yangın sigortası primleri yükselecek mi?” sorularımıza yanıt veren Obalı, öncelikle otel yangınının toplumda yangın güvenliği ve sigorta farkındalığını artırdığı düşüncesinde. İşletmelerin ve bireylerin yangın sigortasına olan eğiliminin de arttığını belirten Obalı, “Sektörümüzün rolü, sadece zararın tazminiyle sınırlı olmayıp, yangınların önlenmesi ve risklerin azaltılması konusunda da önemli katkılar sunuyoruz” diyor.
Önlem alan işletmeler daha uygun prim öder
Geçmiş deneyimlerde de görüldüğü üzere; farkındalığın olayın üzerinden zaman geçtikçe maalesef azalabildiğini vurgulayan Obalı, “Sektör geçmişte olduğu gibi, şimdi de işletmelerden standartlara uygun yangın güvenlik önlemlerini alıp özellikle yangın algılama, söndürme sistemleri, yangın merdivenleri ve acil durum tahliye planları gibi güvenlik tedbirlerine gereken önemi vermelerini bekliyor” diye konuşuyor. Yangın sigortasında primlerin, işletmelerin aldığı önleyici tedbirlere, sigorta kapsamına ve yapılacak risk analizine göre değişiklik gösterdiğini ifade eden Obalı, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Yangın güvenliği konusunda ek önlemler alan işletmelerin daha uygun primlerle karşılaşması olağan. Bir kez daha vurgulamak isterim; yaşanan elim yangın sonrasında yangın sigortası yaptırmak isteyen işletmelerden eskiden olduğu gibi standartlara uygun güvenlik önlemleri bekleniyor; primler ise sigorta şirketlerinin risk analizlerine göre şekilleniyor.“
Depremden sonra hayata dönen işletmeler sigortalarını yaptırdı
Obalı’ya, 6 Şubat depremlerinden sonra deprem yaşanan illerde işletmelerdeki ‘eksik sigorta’ olgusunu hatırlatıp, “Sigortalılık oranlarında bir artış var mı? Depremden sonra hayata dönen işletmeler sigortalarını yaptırdılar mı?” diye sorduk. Depremden sonra faaliyetlerini sürdüren işletmelerin sigortalarını yaptırdığını vurgulayan Obalı, şunları söyledi: “En sevindirici olay o. İşletmeler, eksik sigorta yapmama ve gerekli önlemleri önleyici perspektifte almak konusunda son derece yüksek bir bilgiye ulaşmış. Maalesef bu acı tecrübelerle oldu, ama bunu görmek güzel. Adetsel olarak bir azalma var; bunun da bina sayısındaki ve işyeri sayısındaki hali hazırdaki yıkımların burada yerine konulmamasına bağlıyoruz. Makul seviyede tutarsal anlamda bir büyüme var. Bu da iyi yolda olduğumuzu gösteriyor.”
Prim iadeli hayat sigortasına bireylerin ilgisi arttı
Obalı, TSB olarak BES dışında üzerinde yoğun olarak çalıştıkları konunun hayat sigortaları olduğunu söylüyor. Hayat sigortalarının BES’in gölgesinde kaldığını vurgulayan Obalı, bununla birlikte son yıllarda ‘Prim İadeli Hayat Sigortaları’na bireylerin ilgisinin arttığı düşüncesinde. Prim iadeli hayat sigortalarının, Türkiye dinamikleri, Türkiye realitesi ile son derece uyumlu bir ürün olduğunu vurgulayan Obalı, “Ürünün, dövize endeksli olması insanları bir miktar enflasyon karşısında koruyucu bir unsur. Bir de toplumda, hayat sigortası yaptıran kişilerin bir kısmında, ‘Para ödüyorum; ben ölmeyince veya Allah göstermesin, başıma bir şey gelmeyince ödediğim para çöpe gidiyor” düşüncesi var. İşte buna cevap veren bir ürün. ‘Bir şey olmazsa sana paranı 10 yıl sonra iade ederim’ diyen bir ürün” diye konuşuyor. TSB olarak ayrıca ‘yatırım fonlu hayat sigortaları’ üzerinde de çalıştıklarını ifade eden Obalı, “Tamamlayıcı emeklilik sistemin yürürlüğe girmesiyle beraber onunla birlikte kurgulanabilecek bir ürün olarak tasarlandı. Aynı BES’te olduğu gibi bireyler yatırım fonlu hayat sigortalarında da tercih ettikleri fonları yönetebilecek” ifadelerini kullanıyor.
TES ile birlikte tasarruflar tabana yayılıp, hızlı şekilde artacak
TSB Genel Sekteteri Özgür Obalı ile röportajımızda hazırlıkları süren ve 2026’da başlaması beklenen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni de (TES) konuştuk. Obalı öncelikle TES’in Türkiye ekonomisine büyük yarar sağlayacağı düşüncesinde. TES’in hayat bulması ile birlikte tasarruflar tabana yayılarak daha hızlı bir şekilde artacağını ifade eden Obalı, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Birlik olarak hazırladığımız sektör model önerisinde TES, OKS’yi dönüştürecek şekilde, çalışana ek olarak işveren katkılı ve kapsamdaki tüm çalışanların mücbir sebepler dışında emeklilik şartlarını sağlayana kadar sistemde kalmalarını sağlayacak şekilde gerçek anlamda ikinci basamak olarak konumlandırıldı. İşveren katkısının yıllar içinde kademeli artışı da bir seçenek olarak değerlendiriliyor. TES, ek emeklilik geliriyle emeklilikte oluşacak gelir kaybını telafi edecek ve çalışma dönemindeki yaşam standartlarını korumayı sağlayacak bir sistem olarak kurgulandı.Önümüzdeki 20 yıl tasarruf birikimi açısından Türkiye özelinde çalışma çağındaki üretken nüfusun artmasına bağlı olarak demografik fırsat penceresi sunmakta. TES’in operasyonel altyapısı ve kurgusu ile fon yapısına ilişkin çalışmalar başta olmak üzere hazırlıklar SEDDK’nın liderliğinde, ilgili kamu kurumları ve sektörümüzle istişare halinde devam ediyor.”
