SASDER 12. Ulusal Kongresi’nin ilk gününde sektör temsilcileri, sağlık sigortacılığında hızla yükselen kişiselleştirilmiş ürünler, veri analitiği, yapay zekâ ve önleyici sağlık uygulamalarının geleceğin en belirleyici dinamikleri olacağını vurguladı. Konuşmacılar, sağlık sigortacılığının artık finansal bir koruma modeli olmaktan çıkıp bireyin ihtiyaçlarına göre şekillenen bütüncül bir hizmet yapısına dönüştüğünü ifade etti.
SİGORTAMEDYA ÖZEL
Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği (SASDER) tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Ulusal Kongre, sağlık sektörünün ve özel sağlık sigortacılığının geleceğini şekillendirecek tartışmalara sahne oldu. Antalya’da başlayan kongrenin ilk gününde gerçekleştirilen “Özel Sağlık Sigortacılığında Yeni Dinamikler” başlıklı panelde; sağlık sigortacılığının büyüme potansiyeli, dijitalleşme ile hızlanan dönüşüm, yapay zekâ uygulamaları, veri güvenliğinin artan önemi, kişiselleştirilmiş sağlık sigortası modelleri ve sürdürülebilir sağlık ekosistemi gibi kritik konular gündeme taşındı.
Moderatörlüğünü Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen’in yaptığı oturumda, Anadolu Sigorta Genel Müdürü Z. Mehmet Tuğtan, Bupa Türkiye Genel Müdürü Aslıhan Duymaz ve Medisa Genel Müdürü Esra Öge sektöre yön veren değerlendirmelerde bulundu. Uzmanlar, artan sağlık harcamaları, değişen müşteri beklentileri ve teknolojik dönüşümün, sağlık sigortacılığını önümüzdeki dönemde sektörün lokomotif alanlarından biri haline getireceğine dikkat çekti.

“Sağlık sigortacılığı en hızlı büyüyen iş kollarından biri olacak”
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, sağlık sigortacılığının Türkiye sigorta sektörü içinde en hızlı büyüyen alanlardan biri haline geldiğini belirterek “Bugün özel sağlık sigortacılığı toplam prim üretiminin yaklaşık dörtte birine ulaştı. Önümüzdeki dönemde bu alanın daha da güçleneceğini öngörüyoruz” dedi.
“Sağlık sektörü sigorta sektörünün iki katı büyüklüğünde”
Sağlık sektörünün ekonomideki payının sigorta sektörüne kıyasla iki kat daha büyük olduğunu vurgulayan Gülen, “Sigorta sektörü gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 2,5’ini oluştururken sağlık sektörü yüzde 4,7-5 seviyelerinde pay alıyor. Dolayısıyla sağlık, sigorta açısından çok geniş bir potansiyel barındırıyor” dedi.
Gülen, Türkiye’de sağlık harcamalarının finansmanında devletin yüzde 80 oranında pay sahibi olduğunu belirterek “Cepten ödemeler yüzde 17–18, özel sağlık sigortacılığı ise henüz yüzde 2–3 seviyesinde. Bu da sektörün ne kadar büyük bir büyüme alanına sahip olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
“Sağlık sigortacılığı prim üretiminde payını ikiye katladı”
Sektördeki gelişimi rakamlarla ortaya koyan Gülen, “Yıllar önce toplam prim üretimi içinde sağlık sigortacılığının payı yüzde 10’un altındaydı. Bugün ise yüzde 25 seviyesine yaklaştı. Bu artış, sağlık sigortacılığının artık sigorta sektörünün lokomotif alanlarından biri haline geldiğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
“Dünyada dört büyük koruma açığı var”
Gülen, küresel sigorta sektörünün karşı karşıya bulunduğu dört büyük koruma açığına dikkat çekerek hem devletlerin hem de özel sektörün artan risklerle başa çıkmak zorunda olduğunu söyledi. Gülen, yaşam süresinin uzamasıyla büyüyen emeklilik açığı, iklim değişikliğinin etkisiyle artan doğal afetlerin yol açtığı afet açığı, dijitalleşmenin hızlanmasıyla ortaya çıkan siber risk açığı ve yaşlanan nüfus ile yükselen sağlık harcamalarının derinleştirdiği sağlık açığının sigorta sektörünün önündeki en kritik başlıklar olduğunu vurguladı. “Hiçbir devlet bu yükü tek başına karşılayamaz.” diyen Gülen, özel sağlık sigortacılığının sürdürülebilir sağlık hizmetlerine erişimde giderek daha belirleyici bir role sahip olduğunun altını çizdi.
“Teknoloji artık bir araç değil, bir ajan”
Yapay zekâ ve teknolojik dönüşümün sağlık sigortacılığını kökten değiştirdiğini söyleyen Gülen, “Bugüne kadar teknoloji işleri daha kolay, daha hızlı yapmamızı sağlayan bir araçtı. Ancak üretken yapay zekâ ile artık teknoloji araç olmaktan çıkıp bir ‘ajan’ haline geliyor. Biyolojik türün yanına dijital bir tür ekliyoruz. Bu dönüşüm, sigortacılığın da dengesini yeniden tanımlayacak” dedi.
“Denge, değişimi yakalayabilmek demek”
Kongrenin ana temasının “denge” olduğunu belirten Gülen, konuşmasının sonunda “denge” kavramına vurgu yaparak “Bizim için denge, değişimi yakalayabilmek anlamına geliyor. Teknolojiyi, hayatın hızını ve dönüşümü kaçırmazsak dengeyi sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

“100 yıllık bir kurumun taşıdığı sorumluluk büyük”
Sigorta sektörünün önemli isimlerinin buluştuğu panelde, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Anadolu Sigorta Genel Müdürü Z. Mehmet Tuğtan, sigorta sektörünün dönüşüm sürecini, sağlık sigortacılığının geleceğini ve müşteri güveninin önemini değerlendirdi.
Tuğtan, sözlerine Anadolu Sigorta’nın köklü geçmişine atıfta bulunarak başladı. “Anadolu Sigorta 100 yıllık bir kurum. Atatürk’ün kurduğu bir yapının temsilcisiyiz. Dolayısıyla üzerimizde sadece ticari değil, toplumsal bir sorumluluk da taşıyoruz. Bu miras, her adımda bize rehberlik ediyor” diyen Tuğtan, sektörün bugün geldiği noktada sadece finansal sonuçların değil, toplumsal faydanın da önem kazandığını vurguladı.
“Sektör farklı dinamiklerle ama ortak hedeflerle büyüyor”
Farklı sermaye yapılarındaki sigorta şirketlerinin, aynı ekosistemde birbirini tamamladığını belirten Tuğtan, Türkiye sigorta pazarında çeşitliliğin bir güç olduğunu ifade etti. Çok farklı yapıda şirket bulunduğunu söyleyen Tuğtan, “Ancak hepimizin hedefi aynı: Sigortayı toplumun daha geniş kesimlerine ulaştırmak ve güveni pekiştirmek” ifadelerini kullandı.
“Sağlık sigortacılığı artık sosyal bir gereklilik”
Tuğtan, sağlık sigortacılığının pandemiyle birlikte “lüks” olmaktan çıkıp temel bir ihtiyaç haline geldiğine dikkat çekerek “Sağlık sigortası artık sadece gelir düzeyi yüksek kesimlerin erişebildiği bir ürün değil. Bu alanın sosyal bir politika başlığı haline gelmesi gerekiyor. Sektör olarak biz de ürünlerimizi bu anlayışla geliştiriyoruz” dedi.
“Teknoloji sadece süreçleri değil, anlayışı da dönüştürüyor”
Dijitalleşmenin sigortacılıkta yalnızca hız ve maliyet avantajı sağlamadığını vurgulayan Tuğtan, asıl farkın müşteri deneyiminde ortaya çıktığını söyledi. Dijitalleşmenin sigortacılığın kalbinde yer aldığının altını çizerek “Ancak esas mesele, teknolojiyi insanı merkeze koyarak kullanmak. Algoritmaların arkasında empati yoksa, teknoloji sadece bir araç olarak kalır” diye konuştu.
“Veri güvenliği ve şeffaflık yeni güven unsuru olacak”
Tuğtan, dijital sağlık sigortacılığında veri güvenliği, kişisel mahremiyet ve şeffaflık kavramlarının geleceğin en kritik unsurları olacağını vurgulayarak “Müşterinin verisini korumak, poliçesini düzenlemek kadar önemli hale geldi. Sigortacılığın geleceğinde güven artık sadece poliçe taahhüdüyle değil, veri güvenliğiyle de ölçülecek” dedi.
“Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda önceliğimiz”
Konuşmasının sonunda sürdürülebilir sigortacılığın önemine değinen Tuğtan, Anadolu Sigorta’nın çevre ve sosyal alanlarda yürüttüğü projelere atıfta bulunarak “Sigortacılık artık riskleri yönetmenin ötesinde, topluma değer katmakla da ölçülüyor. Biz bu bilinçle hareket ediyoruz; doğayı, insanı ve ekonomiyi birlikte korumak zorundayız” ifadelerini kullandı.
“Sağlık sigortacılığı artık kişiselleştirilmiş bir deneyim dönemine giriyor”
Sigorta sektörünün liderlerini bir araya getiren panelde, Bupa Türkiye Genel Müdürü Aslıhan Duymaz, sağlık sigortacılığının geleceğine, değişen müşteri beklentilerine ve dijital dönüşümün sektöre kazandırdığı fırsatlara ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına Bupa’nın global vizyonunu hatırlatarak başlayan Duymaz, “Bupa bir yatırım şirketi değil; gelirinin tamamını yeniden sağlığa yatıran, tek odağı insan sağlığı olan bir kuruluş. Dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insanın sağlık yolculuğuna eşlik ediyoruz. Bu anlayış, Türkiye’deki faaliyetlerimize de yön veriyor. Sağlık sigortacılığını yalnızca finansal bir ürün değil, bütünsel bir yaşam hizmeti olarak konumlandırıyoruz” dedi.
Bupa Türkiye olarak temel önceliklerinin kişiselleştirme olduğunu belirten Duymaz, “Her bireyin sağlık yolculuğu birbirinden farklı” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Artık herkesin sağlık sigortası da kendine özel olacak. Genetik yapısı, yaşam tarzı, risk profili ve davranış biçimleri farklı olan bireyler için tek tip poliçe dönemi bitiyor.”
Bu kapsamda Bupa’nın, İngiltere’de başlatılan Genomics Programı gibi uygulamalarıyla, genetik temelli kişiselleştirilmiş sigortacılık anlayışını Türkiye’ye de taşımayı hedeflediğini aktardı.
“Sigorta, hastalandıktan sonra değil, sağlıklıyken devreye girmeli”
Duymaz, sigorta sisteminin odağını “tedavi sonrası” aşamadan çıkararak “önleyici sağlık” aşamasına taşımak gerektiğini vurgulayarak “Sağlık sigortacılığı artık bir tazminat mekanizması olmaktan çıkmalı. Biz müşterilerimizin hastalanmadan önce yanında olmayı, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını desteklemeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Bu çerçevede, dijital platformlar üzerinden müşterilerin sağlık verilerini takip eden, erken uyarı ve yönlendirme sağlayan önleyici sağlık hizmetleri sunduklarını belirtti.
“Dijitalleşme, insandan kopmak değil insana yaklaşmak demek”
Duymaz, dijitalleşmenin amacının insan temasını azaltmak olmadığını belirtti. Duymaz, “Dijitalleşme, müşterinin istediği anda ve istediği kanaldan ulaşabilmek anlamına geliyor. Bupa olarak dijitali, insanın yerine koymuyoruz; insan deneyimini daha değerli hale getirmek için kullanıyoruz” diye söyledi. Müşteri merkezli dijital yolculuk stratejilerinin, kullanıcıların hem hızlı hizmet almasını hem de daha kişisel bir deneyim yaşamasını sağladığını ifade etti.
“Veri temelli anlayış sektörü yeniden şekillendiriyor”
Sağlık sigortacılığında veri analitiği ve yapay zekâ uygulamalarının önemine değinen Duymaz, bu teknolojilerin risk yönetimi, erken teşhis ve maliyet optimizasyonu alanlarında devrim niteliğinde yenilikler getirdiğini söyledi. Sağlık verilerinin doğru okunmasıyla sadece finansal değil, toplumsal fayda da üretilebileceğini belirten Dıymaz, “Bu, sektörün geleceğini belirleyecek en önemli faktör” dedi.
“Sürdürülebilir sağlık ekosistemi için iş birliği şart”
Konuşmasını sektörün genel yapısına dair mesajlarla tamamlayan Duymaz, kamu, özel sektör ve teknolojik girişimlerin ortak çalışmasının önemine dikkat çekti ve ekledi: “Sağlık sigortacılığı, sadece bireylerin değil, toplumun refah düzeyini belirleyen bir alan. Bu nedenle sektör oyuncularının birlikte hareket etmesi, sürdürülebilir bir sağlık ekosistemi yaratmanın anahtarı.”
“Sağlık sigortacılığında dijital dönüşümün kalbinde veri ve hasta deneyimi var”
Panelde konuşan Medisa Genel Müdürü Esra Öge, sağlık sektöründe dijital dönüşümün hızlandığını ve bu dönüşümün merkezinde artık veri yönetimi ile hasta deneyiminin bulunduğunu vurguladı.
Öge, dijitalleşmenin sağlık hizmetlerinde yalnızca altyapı yatırımlarından ibaret olmadığını, aynı zamanda hizmet anlayışını kökten değiştirdiğini belirterek “Sağlıkta dijitalleşme; randevu sistemini online yapmakla sınırlı değil. Veriyi anlamlandırmak, hasta deneyimini iyileştirmek ve sağlık hizmetine erişimi kolaylaştırmak demek” dedi.
“Veri temelli kararlar kaliteyi artırıyor”
Öge, doğru veri yönetiminin hem sigorta şirketleri hem de sağlık kurumları için stratejik öneme sahip olduğunu söyledi ve ekledi: “Veri artık sağlık sigortacılığında en değerli varlık. Veriyi iyi analiz ettiğinizde hem maliyetleri düşürüyorsunuz hem de hizmet kalitesini artırıyorsunuz.”
“Sağlık teknolojileriyle hasta ve sigorta arasındaki mesafe kapanıyor”
Medisa olarak geliştirdikleri dijital çözümler sayesinde hastalar, sigorta şirketleri ve sağlık kurumları arasında gerçek zamanlı bağlantı kurduklarını aktaran Öge, bunun sigorta süreçlerinde şeffaflık ve hız sağladığını ifade etti.
“Geleceğin sigortacılığı iş birliğine dayanacak”
Öge, sağlık ekosisteminin geleceğinde teknoloji şirketleri, sigorta kurumları ve hastaneler arasındaki iş birliklerinin belirleyici olacağını vurgulayarak “Artık hiç kimse tek başına bu dönüşümü yönetemez. Sigorta, teknoloji ve sağlık hizmeti sağlayıcılarının birlikte hareket etmesi gerekiyor” dedi.
Sigorta Ekranı:


