18 Aralık 2024, Çarşamba
spot_img

ÖZER ŞİMŞEK: Neden çevik olmalıyız?

21. Yüzyılda, eğer hız ürettiğiniz teknolojinin bir bileşeni değilse, yaptığınız sadece eksik kalmıyor, kimi zaman anlam dahi kazanmayabiliyor.

Şirketlerin oyun alanı olan piyasalar içinde ve değişen dinamikleri karşısında hızlı reaksiyon verebilen ve adımlar atabilen şirketlere de “Çevik Şirket” demek mümkün. Burada hıza vurgu yapıyoruz ki, dijital çağda da şirketlerin önemli güç unsurlarından biri olarak hız fazlasıyla öne çıkıyor. Nitekim, 20. Yüzyılın sonuna kadar Batı, süreçleri ayrıntılıları ile çok iyi tasarlayarak, teknolojiyi, sistem ve otomasyonu dünyaya sunabilen hatta bunun ötesinde satabilen oldu. Ancak 21. Yüzyılda, eğer hız ürettiğiniz teknolojinin bir bileşeni değilse, yaptığınız sadece eksik kalmıyor, kimi zaman anlam dahi kazanmayabiliyor. Bugün Çevik sıfatının kelime anlamına bakıldığında hızlı davranan, tetik, atik gibi tanımlamalar yapılmış. Şirketler açısından bakıldığında hızlı davranma tanımlaması, herhangi bir etkiye veya  olguya hızlı reaksiyon verebilme kapasitesi şeklinde değerlendiriliyor.

Çin’in dijital teknoloji, uzay, iletişim, enerji, savunma sanayi gibi sofistike teknolojilerde yakaladığı ivme, onu dünyanın süper gücü haline getirdi. Çok değil 80 yıl önce kendisini işgal eden Japonya’ya bu denli fark atabilmesi, sahip olduğu çevik büyüme momentumuyla ve bir taraftan da Japon toplumunun bütünüyle sürece kitlenen kültürel kodları ile ilgili. Dolayısıyla, ülkelerin kalkınma ve gelişme hamlesinde de çeviklik fazlası ile öne çıkıyor.

Şirketlere dönecek olursak; çevik olmanın ön şartı sayılan hızın iki açıdan önemi büyük. İnovatif bir ürün ya da hizmeti hızla dizayn edip lanse edebilir ya da bir rakibinizin lanse ettiği ve iyi sonuç aldığı bir ürün ya da hizmeti hızla kopyalayıp daha iyisini yapabilecek çevikliğe sahip olmak, önemli avantajlar olarak kabul ediliyor. Son dönemde aldığı yatırımlarla unicorn olmayı başaran online hızlı market alışveriş platformu “Getir”’e karşı, Yemek Sepeti’nin “Bana Bi” platformunu geliştirmesi, Getir’in de buna “Getir yemek” şeklinde yanıt verebilmesi çevik şirkete yönelik iyi örnekler arasında değerlendirilmeli. Aslında, her 2 şirket birbirine reaksiyon gösterirken, ciddi network organizasyonu, platform geliştirme ve yatırım kapasitesi de sergilemiş oluyor.

Şirketlerin nasıl çevik olabileceklerine ilişkin olarak bir başka kavram olan “çevik organizasyon” öne çıkıyor. Kimi zaman uluslararası iş danışmanlığı şirketlerinin ortaya koyduğu danışmanlık konsepti, iş yaşamı için artık bir literatür ya da referans kabul edilebiliyor. Oysa, bir şirketin, silolu, statik ve hiyerarşik bir yapıdan çevik bir organizasyona dönüşümü, tamamen şirket içinde oluşturulacak takımlar modeli üzerinden sağlanabileceği yaklaşımı, gereğinden fazla iddialı bir yöntem değil mi?

Çünkü; 

  • Sahip olduğunuz insan kaynakları kalitesi ve kültür, bu dönüşüme direnç anlamında önemli bir bariyer anlamına geliyor. Zira, bu dönüşümü şirketlerin büyük çoğunluğunda gerçekleştirmeniz son derece güç.
  • Oluşturduğunuz takımlar, Şirket fonksiyonlarının tümünde etkin olmayabilir. Örneğin çok önemli bir regülasyon değişikliğine, genç ve bu konuda yeterli deneyimi olmayan bir takımla rasyonel bir reaksiyon gösteremeyebilirsiniz.
  • Her fonksiyon için oluşturmaya çalıştığınız takımların çoğu kendi içlerinde uyum problemleri yaşayabilirler.

Peki bu sıraladığımız potansiyel sorunlar şirketlerin çevik bir yapıya evrilmesinde bu tür takımların oluşumunu tamamen reddetmek anlamına mı geliyor? Elbette hayır.

Burada, çevik bir organizasyona dönüştürme hedefini gerçekleştirmek üzere, şirketin iş fonksiyonlarının bütününe yönelik takımlar oluşturmayı temel bir model olarak almanın, gereğinden fazla iddialı bir yaklaşım olduğunu vurgulamak istiyorum. Eğer bu takımları müşteri hizmetleri, ürün tasarımı, süreç tasarımı veya iyileştirilmesi, teknolojik sistem ve platformlar geliştirilmesi alanlarında yapıyorsanız ve üstelik takımları özenle oluşturuyor iseniz çeviklik adına daha iyi sonuçlar alabilirsiniz. Üstelik birikime sahip bir lider ya da sponsorun yeri geldiğinde koç, yeri geldiğinde mentör, bazen de danışman şeklinde davranarak takıma zaman zaman yön göstermesi, çok daha iyi çıktılara ulaşılmasını sağlayabilir.

Peki, Çevik şirket bundan ibaret midir? Kesinlikle hayır. Çevik şirket olabilmenin temel koşullarını dört ana yetkinlik altında irdelemeliyiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER