30 Haziran 2024, Pazar
spot_img

Mustafa Nazlıer:”İthal ürün politikaları sektörü olumsuz etkiliyor” 

İthal ürün politikalarının Türkiye sigorta sektörü üzerindeki etkilerini inceleyen Hayatımız Sigortalı Dergisi yazarı Mustafa Nazlıer, birçok ayıplı mal ve hizmetin ülkemizde kullanımının yaygınlaşmasıyla artan maliyet ve sorunların sigorta sektörüne ciddi yük getirdiğini düşünüyor.

Özel sektör, kamu kurum ve kuruluşlarına risk ve hasar yönetimi süreçlerinde verilen  hizmetler sırasında son yıllarda dikkat çekici hale gelen kronik sorunların hızla arttığına tanıklık ediyoruz.  Faaliyet alanımız çerçevesinde dâhil olduğumuz hasar süreçlerinde, makine ve cihaz üreticilerinin marka bazındaki uygulamalarının gerek süreçlerin uzaması gerekse bilgi temini güçlüğü bakımından kullanıcılarda ve sigorta sektöründe hak kaybına yol açması dışında bu durumun kasıtlı eyleme dönüştüğünü gözlemliyoruz. 

Birçok ayıplı mal ve hizmetin ülkemizde kullanımının yaygınlaşmasıyla artan maliyet ve sorunların sigorta sektörüne ciddi yük getirdiği tartışmasız. Hatta, sigorta sektörünün varlığına güvenerek yapılan kötü niyetli girişimleri destekleyen aracıların varlığı (acente ve broker) çıkar ilişkisine dönüşmüş durumda. 

Milli servet sorunlu hale getiriliyor

Sektör zararında çok büyük payı olan enerji sektörü, mühendislik sigortaları ve finansal kayıpların gözden geçirilmesi çok değerli sonuçlar sunacaktır. Sigorta sektörünün tamamında birkaç branşa ait hasarlar incelenerek istatistik yapılacak olur ise ilginç sonuçlar ile karşılaşılır. 

Sigorta sektörünün zararı dışında çok daha önemli bir diğer konu Milli Servetin kalıcı şekilde sorunlu hale getirilmesidir. Hasar tespiti veya risk analizi yolu ile elde edilen verilerin bu bakımdan ele alınmasını değerli buluyoruz. 

Mesleki sorumluluk açısından tüm sigorta eksperlerinin bizzat görev alanlarına giren bu konuda etkinleşmelerinin önü açılmalıdır.  Sadece risk analizi ve hasar ekspertiziyle son bulmamalı; takip eden süreçte SBM ve diğer ilgili kurumları da sürece dahil eden bir sistem çalışmasına dönüşmesi önemli sonuçlar yaratacaktır. 

Bu konuda sigorta eksperlerini etkinleştirirken, aynı zamanda bağımsız ve tarafsız olmalarına da gerekçe yaratan yasal mevzuat, “Sigorta Eksperleri Yönetmeliği’nin 19. Maddesi” dir. ‘Milli servetin, çevrenin ve üçüncü kişilerin korunması’ yönetmelik ile tesis edilmiş, ancak işlerlik kazandırılmamıştır. 

Türkiye’de ürünleri sıklıkla kullanılan yabancı menşeili büyük markalara ait makine ve cihazların arızaları için üreticinin yetkili servislere parça bazında ayrıntılı inceleme ve hasar kök neden tespiti için yetki vermemesi, kısmi onarıma yönelik parça tedariği de sağlamaması ve bu nedenle arıza durumunda ünitelerin komple değişimi yapılarak eskisinin üreticiye iade edilmesi, makine ve cihazlara arızalı olan ünite yerine ‘refurbished’ veya ‘’exchange’ adı altında üreticinin daha önce yenilediği veya kısmi onarım yaptığı ve imal tarihi sistemin kendisinden daha eski olan ünitelerin takılması piyasada tekel uygulamalarına ve sigorta poliçesinden incelenen dosyalarda çözümsüzlüğe yol açmaktadır. 

Arızalı ünitelerin, üreticiye iade edilmesi öncesinde yetkili servis veya konusunda uzman yerel firmalar tarafından tercihen demonte edilerek fiziken incelenmesi durumunda ise, üretici firma arızalı ürünün kendisine iadesi koşulu ile verdiği indirimi yetkisiz müdahale yapıldığı gerekçesiyle uygulamamakta, bu durumda doğal olarak kullanıcının indirim oranından vazgeçmek istememesi sonucu hiçbir müdahale yapılmadan üreticiye iade edilen ünitenin Türkiye içerisinde incelenmesi ve kullanıcı haklarının korunması imkanı ortadan kalkmaktadır.  

Özellikle Endüstri 4.0 ve 5.0 ölçeğindeki ürünler, MR, bilgisayarlı tomografi vb. yüksek maliyetli medikal cihazlar, analiz ve ölçüm sistemleri, kojenarasyon ve jeneratör sistemleri gibi savunma sanayi, oteller vb. farklı iştigal konusuna sahip işletmelerde yaygın olarak kullanılan makinelere ilişkin farklı hasar dosyaları için yaptığımız incelemeler sırasında gözlemlenen benzer sorunlara ilişkin güncel bazı örnekler aşağıda bilgilerinize sunulmuştur;

  • Türkiye’de yetkili satıcısı ve servisi bulunmasına rağmen yıllık kalibrasyonları bile ancak yurtdışına gönderilerek üretici fabrikasında yapılabilen analiz ve ölçüm cihazlarının arızalarında da hiçbir şekilde Türkiye’de fiziki inceleme yapılmaması, doğrudan üreticiye gönderilen cihazlar için arıza kök nedeninin ve arızalı/ değişen parça bilgileri ile maliyet kırılımının temin edilememesi, arıza sebebinin ne olduğuna bakılmaksızın tüm giderlerin sigorta poliçesinden talep edilmesi, 
  • Satış, kurulum, bakım, revizyon benzeri tüm işlemleri yetkili satıcı ve servis tarafından yapılan kojenerasyon sisteminde, ilk kurulumundan beri süregelen ve kesintisiz şekilde düzenli çalışmayı engelleyen sorunlar bulunmasına rağmen, son arızanın hiçbir veriye dayandırılmadan kullanıcı hatasına atfedilerek garanti dışı bırakılması ve sigorta poliçesinden talepte bulunulması konusunda yönlendirme yapılması,

Üretici sorumluluk sigortası çok önemli

Bu gibi tekel uygulamaların önüne geçilmesi, arıza durumunda kök neden tespitinin mümkün kılınması ve var ise üretici sorumluluğunun ortaya konarak ilgilisine yönlendirilmesi bakımından, makine ve cihazların ilk alımları ve Türkiye’ye girişleri aşamasında üretici sorumluluk poliçesi varlığının ve sistemle birlikte kullanıcıya tesliminin zorunlu hale getirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Ayrıca, marka distribütörlüklerinin de yetki ve sorumluluk belgeleri ile kendilerine ait sorumluluk poliçelerini sunmaları hem inceleme, hem de sorumluluk varlığının ortaya konması bakımından sürece hız kazandıracak, kullanıcının ve sigortacının haklarının korunmasının yanı sıra çoğu ithal, satışı döviz cinsinden bedeller ile yapılan yedek parça tedariğine ilişkin milli servetin korunmasına da katkı koymuş olacaktır.

İthal ürünlerle ilgili olarak yaşanan somut olaylar esas alınarak tespit edilen sorunlar, aşağıda örneklendirilmiştir:

  • Üretici firmaların daha önce bir başka ülkede satışı yapılan ve Garanti Kapsamında iade aldığı ürünleri upgrade ederek veya temizleyerek ülkemize YENİ ÜRÜN olarak sattıkları, 
  • Bu şekilde ülkemize getirilen ürünlerin gerçek durumunu bildiklerinden riski taşımayarak sigorta ettirilmesini tavsiye ederek Gizli Kusur ve Ayıplı Maldan doğan sorumluluklarını savuşturdukları, 
  • Sıklıkla arızalanan teknoloji ürünlerini kendi yetkili servisleri ile inceleyerek DOĞRU TESPİT VE GEREKÇELERİ sunmadıkları veya TEKNİK İNCELEME YAPMAKTAN İMTİNA ETTİKLERİ, 
  • Bir kısmının yaptıkları teknik inceleme sonuçlarını paylaşmadıkları, yasa ile sorumlu oldukları halde gereğini sağlamadıkları,  
  • Türkiye iş dünyası ve ekonomisinde kesintiye yol açarak iş durması ve kâr kaybına sebebiyet verdikleri, 
  • Bedeli ödenerek alınsa da Kusurlu ve Gizli Ayıplı ürünleri ülkemize göndererek millileşen varlıkların faydasız ve zarar verici biçimde kullanılmasına yol açtıkları, 
  • Bir müdahale olmaması sebebiyle cesaretlenerek bu ve benzer uygulamaları artırdıkları, 
  • Kendilerinden Sigorta Eksperi sıfatı ile her türlü sözlü ve yazılı talepte bulunulmasına rağmen, sorumlu oldukları her konuda bilgi ve belge vermekten imtina ettikleri görülmektedir. 

Ödenen gerçekdışı hasarlar haksız kazanç yaratıyor

Diğer taraftan; uluslararası ticaret koşul ve şartlarından biri olan kalite standardında taahhütleri sağlamak üzere her türlü pazara sunulan ürün için ürün sorumluluk poliçeleri olduğu halde; 

  • Türkiye pazarında bu durumun bilinmesini istemedikleri, 
  • Duyulduğunda tüketicilerin hak arama yoluna gideceğini bildiklerinden poliçelerini sunmadıkları, 
  • Hasarlı veya arızalı ürün incelemelerinde gerçek dışı teknik rapor düzenleyerek saptırma yolu ile sorumluktan kaçındıkları, 
  • Exchange ettikleri ürün için ayrıca kendi sigorta poliçelerinden tazminat alarak hem mal sahibinden hem kendi sigorta poliçelerinden aldıkları tazminatlar ile sebepsiz zenginleştikleri görülmektedir. 

Somut halde bulunan konular için tüm oto dışı sigorta eksperleri ve sigorta şirketlerinden bu konuda bilgi almak ve teyit etmek olanaklıdır. Hukuk tanımaz yaklaşımlarıyla alışkanlığa dönüşen davranışsallık,  başta milli serveti kötüleştirmektedir. Sigorta sektörünün ödemek zorunda kaldığı gerçek dışı hasarların, haksız kazançlara sebep olduğu gibi hasar/ prim dengesini de olumsuz etkileyerek primlere yansımasıyla tüm topluma mal edildiği,  kayıt dışı ekonomi ve uygulamalara sebep olduğu, haddini aşan cüretler ile kendi kurdukları sistemin bozulmasını önleyecek girişimlerde bulundukları, sigortalı veya mal sahiplerini kasıtla yanlış yönlendirerek sigorta eksperlerinin repütasyonunu olumsuz etkiledikleri görülmektedir. 

Yukarıda örnekler gibi sayısız olay sektörün sorunudur.  Yasalar nezdinde zorunlu ve sorumlu oldukları gereklilikleri sağlamayan firmaların ülke genelindeki faaliyetlerinin denetimi gerekir. Sigorta eksperlerinin görevi gereği gerçekleştirdikleri incelemeler sebebiyle fahri müfettiş konumunda yer aldıkları açıktır. Asıl ve tek amaç; kök sebep analizi yapmak, var ise rücu olanaklarını araştırmak gibi meslekli çalışmalardır. Bu sebeple sigorta eksperlerine bir imtiyaz olarak değil basiretli tacir olarak hizmet sunmaları beklenen yetkili servis, distribütör ve satıcıların bu hususta uyarılmasını sağlamak gereklidir.        

Ürün sorumluluk poliçesi sunma şartı aranmalı

Ayrıca; her satıcı ve hizmet sunumu yapan firma-şahısların, ülkemizce ithal edilen ürün ve hizmetlerinde sahip oldukları Ürün Sorumluluk ve Mesleki Sorumluluk Poliçelerini sunmaları şartı aranmalıdır. Hali hazırda var olan bu poliçeleri sunmaktan kaçınmaları sebebiyle Sigorta Bilgi Merkezi’nde veya uygun görülen portalda yayınlanan, tüm tüketicilerin rahatlıkla ulaşabileceği WEB sitelerinde yayınlanması zorunla hale getirilmelidir. Ülkemiz üreticileri adına yurt dışında farklı ülkelerde hasar tespiti ve ekspertiz görevi almaktayız. Tüm ülkeler Türkiye’den gelen her ürün için akıl dışı zorlayıcı yöntemler ve uygulamalar ile her türlü zararlarını karşılar iken ülkemiz hiçbir başka üretici ülkenin hurda deposu veya ARGE alanı olarak kullanılamaz. Zorunlu hale getirilecek sorumluluk poliçelerinin istenerek yayınlanması talebi, asıl sorunumuz olan milli serveti kötüleştirme amacını ortadan kaldıracağı gibi Türk sigorta sektöründe üretim yaratacaktır. Aynı uygulama iç ticaret koşullarında da geçerli olacağından, her üreticinin ve hizmet sunucularının zorunlu sorumluluk poliçesi almasına yol açacaktır.

Diğer taraftan; risk ve hasar yönetimini yaptığımız kamu kurum ve kuruluşlarına mal ve hizmet verenlerden bu tür sorumluluk poliçesi alımını ihale şartnamelerine eklemeye başladık. Üretici veya hizmet sunucusu iflas etmiş veya kapanmış olsa da yaşayan poliçeler ile yol açtıkları zararı karşılama olanağı yaratılmış durumdadır. Bu uygulamanın kalıcı bir kural olarak kamu kurum ve kuruluşlarına iletilmesi büyük önem arz etmektedir. Kamu ihale kanununda gerekli düzenleme yapılarak tercihen yapılan bu ve benzer uygulamaların ZORUNLU hale getirilmesi son derece faydalı sonuçlar yaratacaktır. Benzer uygulamalar birçok ülkede yapılmakta olup sigorta sektörü ve sigorta eksperleri bu tür süreçlerin doğal denetçisi ve yöneticisi durumundadır. Gerçekleşen her riski kamu kaynakları ile karşılama yükümlülüğü ortadan kalkacağından, 

Netice olarak; 

  • Her ürün ve hizmet satıcısının zaten sorumlu olduğu bu konuda sigorta eksperlerine ve alıcı konumundaki sigortalılara arıza ve hasarın gerçek sebebinin (Kök Sebep)  yazılı olduğu TEKNİK SERVİS raporlarını sunmalarının sağlanmasını, 
  • Satılan ürün ve hizmet için sorumluluk poliçelerinin zorunlu hale getirilmesiyle uygun görülen web portalından tüm muhataplarının ulaşmasının temin edilmesini, 
  • Sadece ithal edilen ürün ve hizmetler için olmayıp başta, kamu kurum ve kuruluşlarına verilen mal ve hizmetler için sorumluluk poliçelerinin zorunlu hale getirilmesini…

sağlamak durumundayız.

Sektörün gelişimi, büyümesi, kamu yükünün azaltılması ve benzer birçok konu SORUMLULUK SİGORTALARI VE HUKUKUNUN gündeme alınmasıyla olanaklıdır. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER