Los Angeles yangınlarının sonuçları tüm dünyayı ilgilendiriyor. Büyük yangınları tarihsel olarak ele alan yazarımız Mustafa Nazlıer, takip eden süreçlerde yaşananların küresel değişim ve etkileşime sebep olacağını söylüyor.
Kaliforniya, Los Angeles’da meydana gelen yangınlar tüm dünyada birçok açıdan dikkat çekici konuları gündeme getirmiştir. Dünya tarihinde kayıtlara alınan yangınları, makro bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde ilgi çekici sonuçlar ile karşılaşıyoruz. Medeniyetlerin değişimi, bilim ve teknoloji, artan nüfus, şehir planlama, toplumsal yaşam biçimi, coğrafya küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi birçok faktör sonuçları değiştiriyor. Kısa tarihi ile yangınları gözden geçirerek sonuçları nelerin belirlediği konusunda fikir edinmek olanaklı.
Tarih boyunca yangın olayları ile mücadele etmenin gereği ve önemi kabul edilmiştir. Dünya tarihi çoğunlukla insan kaynaklı ihmaller ile büyük yangınlara sahne olmuştur. Büyük kentlerde büyük tehlikeler yaratarak yıkımlara yol açan bazı yangınlar aşağıda listelenmiştir:
Büyük Roma Yangını (18-24 Temmuz 64): Romalı tarihçi Tacitus’a göre 5 buçuk gün boyunca süren yangında Roma’nın 14 bölgesinden 4’ü tamamen ve 7’si kısmen olmak üzere 10’u büyük zarar görmüş veya tamamen yok olmuştur. O dönemde Roma’da, yaklaşık 1.700 özel mülk ve 47 bin apartman bloğu olduğu söylenmektedir
Büyük Londra Yangını (10-12 Temmuz 1212): Tarihin en ölümcül yangınlarından biri olan yangında eski Londra’nın 3’te 1’i yıkıntılar içinde kalmış, Londra’nın Southwark bölgesi kül olmuştur. Yaklaşık 3 bin kişinin ahşap olan Londra Köprüsü’nde yanarak öldüğü belirtilmektedir .
II. Büyük Londra Yangını (2 Eylül 1666): 80 bin nüfuslu kentte 70 binden fazla kişinin evsiz kalmasına yol açan yangın, yapılı çevrelerin yeniden inşası üzerine düşünmeye sevk etmiş ve şehir planlaması, yapı güvenlik kanunları ile düzenlemeleri, itfaiye müdürlüğü gibi kamu hizmetleri bu tarihten sonra gündeme oturmuştur. Bütün yapı yönetmeliklerinin ve yangın sigorta kurumlarının başlangıcı olan ve 4 gün süren bu yangında birbirine bitişik olarak inşa edilen ahşap konstrüksiyonlu yaklaşık 13 bin 200 ev, 87 mahalle kilisesi, St. Paul Katedrali yanıp kül olmuş, Londra’nın 4/5’i büyük hasar görmüş, büyük maddi kayıplar yaşanmıştır. Ancak can kayıplarına dair kesin bir bilgi bulunamamıştır.
Büyük Chicago Yangını (8 Ekim 1871): En büyük yangınlardan biri olan Chicago yangını 17 bin binayı tamamen yok etmiş, 90 bin kişi evsiz kalmış ve 300 kişi hayatını kaybetmiştir. Yangın sonrasında tamamen yenilenen ABD itfaiyesi diğer şehirlere örnek olmuştur.
Peshtigoi Yangını-ABD (8 Ekim 1871): 1871’de Chicago yangınıyla aynı günde gerçekleştiği için Chicago yangınının gölgesinde kalsa da ölü sayısı açısından Chicago’dan daha büyük felaketle sonuçlanmıştır. 2 bin 500 kişi hayatını kaybetmiş, 1.700’ü tanınmayacak derecede yanmıştır. Yangın sonrası yaşanan tornado ise felaketi büyük boyutlara ulaştırmıştır. 26 hektarlık bir alana yayılan yangında 776 bina kül olmuş ve içerisinde itfaiyecilerinde olduğu yaklaşık 20 kişi hayatını kaybetmiştir.
San Francisco Yangını (18 Nisan 1906): Deprem sonrası çıkan yangın, 490 sitede 25 bin binayı kül etmiş, 3 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Ancak, bu yangından sonra San Francisco çabuk toparlanmış, 10 sene içinde şehir yenilenmiştir.
Büyük Tokyo Yangını-Japonya (1 Eylül 1923): Tarihin en büyük yangınlarından biri olan Tokyo yangını da deprem kaynaklıdır. Sadece yangın nedeniyle tam olarak 140 bin kişi hayatını kaybetmiş, 447 bin ev yıkılmış ve 1,9 milyon insan evsiz kalmıştır.
Tarihsel bakımdan yukarıdaki felaket tanımlı yangınlar devam ediyor olsa da olay ve sonuçları etkileyen önemli gelişme inşaat ve mimari bakımdan gerçekleşen yapısal değişmeler olarak göze çarpıyor. Ahşap imalatların terk edilmesinden sonra kitlesel yangınlar son buluyor. Bir dönem ahşapla kapanırken yangın tür ve karakteristikleri değişime uğruyor. İnşaat teknolojisi değiştikçe yangın yayılımı azalarak bu defa enerji kaynaklarının yangında etkinleştiğine tanık oluyoruz.
Değişen yaşam biçim ve artan nüfus yerleşim, bina ve konut tasarımları ile kendine özgün gelişmeler gösterirken bu gelişmeler aynı zamanda yeni riskleri de beraberinde geliştiriyor. Gelişen duruma göre, farklı coğrafyalarda yasal yapılanmalar, yangın güvenliği, otorite uygulamaları ve teknolojiler tamamen değişiyor. Her yangın felaketi kırılmalara yol açarken aynı zamanda değişimlerin tetikleyicisi oluyor.
İlk İtfaiye Aracı: Yangınların söndürülmesi için kurulan itfaiye teşkilatlarında ilk kullanılan araç özelliğinde 1518 yılında yapılan bir araç yer alır. Augsburg Belediyesi arşivlerindeki bazı notlar ile edinilen bilgilere göre, büyük bir kolla su fışkırtan bu yangın söndürme aygıtı, 4 tekerlekli bir taşıyıcının üzerine yerleştirilmişti. Dünya itfaiye teşkilatları gelişimine göz atarsak aşağıdaki tarihsel olaylar gerçekleşmiştir;
1189- İngiltere’de Londra Şehir Meclisinin kararıyla binaların önünde içi su dolu fıçı konması zorunlu kılındı.
1212-3 bin kişinin öldüğü büyük Londra yangını günlerce söndürülemedi.
1633-Tulumba tipli ilk araçlar yangında etkili olamadı.
1666-Büyük Londra Yangını gerçekleşti.
1680-İlk İtfaiye Birlikleri kurulmaya başlandı. Ahşap binalar yerlerini betonarmeye bıraktı.
1833-Sigorta şirketlerinin teşvikiyle teknik düzeyde Londra İtfaiyesi kuruldu.
17’inci yüzyılda ahşap yapılar yerlerini betonarmeye bırakırken takip eden süreçte endüstri devrimlerinin yoğun etkisine tanık oluyoruz. Hızla gelişen toplumların yüzleştiği yeni sorunlar çeşitlenirken çok daha kalıcı bir sorun gündeme geliyor.
İklim değişikliği ve yangınlar
En göze çarpan ve etkileyici konu; orman yangınları. Sayısal olarak hızla artmaya devam ederken yakın gelecekte bu gerçeğin değişmeyeceğini gözlüyoruz. İklim değişikliği ile orman yangınları arasında ilişki çok belirgindir. Bugüne kadar incelediğimiz orman yangınlarında tüm faktörlerin belirgin bir karakteristik ortaya koyabildiğine tanık olduk..Yangınlarda temel sebepler şunlardır:
Bir birini etkileyen ve tetikleyen yapışık risk ve yapışık hasar koşulları etkindir. Son yıllarda sayısının hızla artmasının sebebi ise küresel ısınmadır. Endüstri ve sanayi devrimlerinin bir sonucu olarak yeryüzünün ortalama sıcaklığı, artan sera gazları konsantrasyonları sebebiyle sürekli artmaya devam etmektedir. İklim özellikleri dünyamızda stabil iken hızla değişmeye başlamıştır.
Diğer taraftan; dünya ve ülkemizdeki çarpık kentleşme, plansız büyüme, bilim ve teknikten uzaklaşma gibi birçok etken, gerçekleşen olayların sonuçlarının ağır yaşanmasına yol açmaktadır. Özellikle yerleşim alanlarının ormanlık alanlara yakın oluşu ciddi sorundur. Orman yangını yaşam alanlarını etkilerken yaşam alanları da orman yangınlarını etkilemektedir. Avrupa, Avustralya ve İngiltere de son yıllarda meydana gelen yangınların sayısı ve etkileri dikkat çekicidir. Küresel ısınmanın sonuçlarının tüm dünyada yaşanarak deneyimlendiği yeni dönemdeyiz. –
Bu yönü ile küresel ısınmayı başlı başına bir risk unsuru olarak incelemek gereklidir. Risk mühendisliği bakımından yaşanan olayların senaryolarını iyi izleyip dersler çıkarmak gerek.
Los Angeles’ta yaşanan yangınlarda neler etkili oldu?
Los Angeles’ta yaşanan son yangınlarda dikkat çekici faktörleri dikkate alırsak ;
· Ormanlık alanlar ile içe içe geçen yerleşim,
· Şehir içi ağaç ve bitki örtülerinin orman ile olan kesintisiz bağlantısı,
· Şehirleşmenin doğal yapısını özelinde esas alan bir güvenlik uygulama prosedürü veya tedbirlerinin alınmamış olması,
· Hızlı gerçekleşen değişimlerin senaryo olarak ilgili otoriteler tarafından ihmal edilmesi ve gereklilikleri sağlamamış olmaları,
· Küresel ısınmanın yol açtığı kuraklık ve diğer etkiler,
· Aşırı rüzgar,
· Yetki tanımlamaları ve karmaşası,
· Toplumsal uyumluluk ve dayanışma eksikliği,
· Şehir planları ve mimari tasarım ile yapısal faktörler gibi nedenlerin etkili olduğu sonucuna varıyoruz.
Akıllı şehir uygulamaları kaçınılmaz oldu
Son yangınların bir dizi değişimi tetikleyeceği kesin. Yeni bir kentsel tasarım ve dönüşümden bahsetmek gerçekçi bir sonuç. Yapay zekânın daha etkin olacağı akıllı şehir uygulamalarının kaçınılmaz olduğu bir döneme sürükleniyoruz. Singapur örneğinde olduğu gibi tüm şehir her durumu eş zamanlı yapay zekâ ağları ile izlerken aynı zamanda anlık veri paylaşımıyla süreç yönetimi her olay ve riski aynı anda değerlendirme fırsatı yaratıyor.