7 Temmuz 2024, Pazar
spot_img

Mustafa Nazlıer: “Türkiye’nin Siyah Kuğusu…”

Sigorta sektörü ve risk dünyasının OLASILIK DIŞI ve OLASILIKSIZLIK tanımı için kullandığı terim SİYAH KUĞU’dur. ‘Siyah Kuğu Teorisi’ denildiğinde; her zaman bütün kuğuların beyaz olabileceği düşünülmüş. Çünkü dünyada görülen neredeyse bütün kuğular beyazmış. Siyah kuğu olabileceği ise hiç düşünülmemiş, ama aslında bir ihtimal olarak her zaman olabilir. Beyaz kuğu varsa siyah kuğu neden olmasın? 

16’ıncı yüzyıla kadar kelime anlamı ‘olmayan’ anlamında kullanılan Siyah Kuğu kavramı, tüm kuğular beyaz olduğu mantığından yola çıkarak imkansızlık-olasılıksızlık kavramını çağrıştırmaktadır. 1967 yılında Avustralya’da siyah kuğuya rastlanan Hollandalılar siyah kuğu kavramını imkânsızın gerçekleşebileceği anlamında kullanmaya başlamışlardır.

Metafor bir nesne olarak dikkat çeken bir şeyi sembolize ederek anlatmaktadır.  Bu konuyu her yönü ile anlaşılabilir yapan, literatürdeki konumunu belirgin hale getiren kişi, 1960 doğumlu Lübnan asıllı Amerikalı Nassim Nicholas Taleb’tir.  İstatistikçi, matematik ve finans teorisyeni , ‘Olasılıksız görünenin etkisi’ni anlatan Taleb, 2007 yılında yayımlanan The Black Swan (Siyah Kuğu) adlı kitabında, olağan yaşantımızın ve karar alma mekanizmalarımızın ‘siyah kuğu’ adını verdiği ‘öngörülemeyen gelişmeler’ tarafından yönetildiğini anlatırken, genel olarak yaşanan olayların, istatistik ve olasılık hesaplarıyla tahmin edilemeyeceğini açıkça ifade etmektedir. 

Siyah kuğuların 3 ortak özelliği var

Siyah Kuğu olarak nitelenen olguların 3 ortak özelliği vardır:

– Geçmişte olabilirliğine işaret edecek hiçbir belirti olmadığı için sıra dışı olması,

– Olağanüstü etki gücü,

– Beklenmedik olmasına rağmen, ortaya çıkışından hemen sonra olan-biteni açıklanabilir ve öngörülebilir hale getirecek birtakım açıklamaların mutlaka yapılması.

Siyah kuğu olayları, beklenmedik bir şekilde büyük bir etki yaratarak, mevcut düzen üzerinde bir sarsıntı etkisi yaratabilir.  İnsanlar, olayın neden öngörülebilir ve açıklanabilir olduğuna dair geçmişe bakarak açıklamalar yapma eğilimi gösterirler. Siyah Kuğu teorisi; temelde olması olası olan ancak olasılıksız gözüken olaylardan ve toplumların gerçekleri görmesine engel olan manipülatif etkileri anlatır. Örneğin: 

  • Covid-19’un finans piyasalarında yarattığı etki bir siyah kuğudur.
  • Çok önemli 2 ülke arasında çıkabilecek ve bütün dünyayı etkileyebilecek bir savaş ihtimali de bir siyah kuğudur.
  • İnternet ve telefon ile iletişimin kesilmesi de bir siyah kuğudur.
  • 11 Eylül, mesela siyasette bir siyah kuğudur.

Türkiye 6 Şubat tarihinde gerçekleşen ardışık 2 deprem ile Siyah kuğu teorisini yakın zamanda dünya üzerinde yaşayan tek ülkedir. Bu karakteristikte bir senaryoyu ön görmek olanaksızdır. Olasılıksız bir senaryo gerçekleşmiş durumdadır. Gerçekleşen depremin büyüklüğü nedeniyle, hasar boyutunun bölgenin tamamında etkili olması, çalışanların yaşamlarını kaybetmesi, ulaşım, lojistik, depolama, işgücü, ekipman ve malzeme kaybı gibi etkiler de dikkate alındığında, kurtarma işlemlerinin akıbeti matematiksel bir hesaplama ile yapılmasını olanaksız kılmaktadır. 

Dinamik ve yapışık risk süreci başladı

Ardışık gerçekleşen 2 ayrı deprem, yarattığı etkiyle dinamik ve yapışık risk sürecini başlatmıştır. Yeryüzünde kayıtlı depremlerin tamamına bakarak bu karakteristikte bir deprem yaşanmadığı tespit edilmiştir.. Diğer taraftan, yaklaşık 12 şehirde etkisi olan depremlerin aralıksız devam ettiğini göz önüne alarak; ‘başlayan ve henüz son bulmayan bir risk dönemi içinde’ olunacağını kabul etmek gerekir. 

•        Bölgede hizmet ve mal alımı olanaklı değildir. Çevre illerde de yaşanan aynı durum sebebiyle müdahale olanakları kısıtlı hale gelmiştir. Dar boğaza dönüşen durum kısa sürede çözülemez haldedir. Ülkenin farklı şehirlerinden almak istedikleri mal ve hizmetler içinde ciddi sorunlar başlamıştır. Demir, çelik ve benzeri inşaat malzemelerinin stokta olanlarının hemen hemen tamamının kamu tarafından alındığı bilgisi mevcuttur.

•          Oluşan dar boğazların tamamı hasar tespit ve maliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Bu dar boğazlar ülke gerçeklerinden uzakta yeni bir DERPEM EKONOMİSİ yaratmıştır.

Sağlık, eğitim, iş hayatı, sosyal yaşam, üretim, enerji, İş gücü, yaşam alt yapıları, yerleşik düzen ve daha birçok konuda çok önemli sorunlara yol açmıştır. Belirsizlik, tecrübesizlik ve  hazırlıklı olmamak etki derinliği artırmıştır. 

Direk fiziki zararlar kadar dolaylı kayıplar çok daha fazladır. İş gücü kaybı asla telafi edilemez durumdadır. Yazılabilir birçok olumsuz örneğe rağmen süreçten çıkılması çok önemlidir. Aynı sorunları yaşayan kaç ülke devam edebilir…?

Yakın geçmişte Siyah Kuğu teorisini yaşayarak deneyimledik. Yaşananları tüm dünya izledi ve ders çıkararak kendi siyah kuğularına çalışmaya başladılar. Büyük İstanbul depremini dikkate alırsak, daha kritik bir siyah kuğumuz olacak demektir. Bunun için ne yapıyoruz? Sonuçlarını hafifletmek için yeterli çabayı gösteriyor muyuz? Veya tarihe geçecek yeni bir Siyah Kuğu teorisi mi üreteceğiz..?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER