ASPİRİN EKSPER: Uçak, gemi, tesis, konut, KOBİ, hobi, otomobil, elektronik cihaz, makineler, iş ve imalat makineleri, enerji, doğal afetler ve sayamadıklarımın tamamı ne iş olsa yapılır… Her derde deva, 75 kuruşa… ASPİRİN EKSPER modeli gitmiyor artık. Sigorta şirketleri, brokerler, acenteler ve sigortalılar gerçek çözüm ortaklığı, tarafsız ve adil işbirliği, sonuç odaklı aksiyonlar istiyorlar… Bir dönemi ASPİRİN EKSPER modeliyle geçtik. Sonrakinde ‘Aspirin yok Gripin verelim’e girdik. Bu dönemde nihayet bize “gerçek bir sigorta eksperi gerekiyor” denilmeye başlandı diyebiliriz.
Her gün yeni bir yasa çıkması eksperlerin her çıkan yasadan menfaat kollayarak hareket etmesine yol açıyor. Son 10 yılımızı otoriteye ‘hatalı tasarım, anlayış ve düzenleme’ içinde olduklarını anlatmaya çok çabaladık, olmadı. Tüm süreçten sorumlular.
Her isteyen ehliyeti olduğu için araba kullanmıyor. Ehliyet sadece başlangıç. Gerçek olan gereklilikleri sağlayabilmek. Kendi ve üçüncü şahısların can ve mal güvenliği için gerekli. Ölümlü ve yaralanmalı kazaların sebebi “ehliyet olsa da bilgi, dikkat, yeterlilik, özen gibi sürücü hatalarından her yıl can ve mal kaybının yaşanması kendine aşırı güvendir.”
Eksperlik mesleğinde de bu dönem içinde bulunduğumuz durum budur. Ve en tehlikelisi de sanırım ‘bildiğine’ inanmaktır. ASPİRİN EKSPER dönemi son buldu. Her defasında olduğu gibi, sorumluluğu hiç kimse almadan, hiçbir şey olamamış gibi devam edilmesi bir sorun değil. Bunu yapanları ve duruma sebep olan hususları, ‘anlayamamak ve görememek’ çok ciddi sorun. Ülkenin genel akışına uygun bir profille gidiyoruz.
Bugün için oto kaza branşını ve eksperliği bu duruma getiren düşünce umarım oto dışı için bir şey yapmak istemez diye duacıydık. Dualarımız kabul olmamış olacak ki;
• Bir günde verilen eğitim ile eksperlere kazanç kapısı sağlanması üzere Risk Mühendisliği Eğitimi ve Kursu yapıldı. Bu söylemle yapıldı.
• Soma faciasından sonra madenler için eksperlerin kullanılması planlandı.
Hangi yönünü anlatacağımı şaşırıyorum. Koşulların zorlaştığını söyleyen birçok eksperin bu durumdan şikâyetçi olmaya hakkı yok. Eksperlik sınavında Konya Selçuklular döneminde Gazneliler’in sınav sorusu olmasını kabul eden düşünce 75 kuruşa elbette ASPİRİN EKSPER olacaktır.
SEKTÖRDE TEKNOLOJİ
1993 yılında bilgisayar ortamında ilk ekspertiz raporunu düzenlemiştik. Atarici çocuklar denilerek eğlence konusu edildik. 1995 yılında Olympus marka bir dijital fotoğraf makinesini yüksek bir bedel ödeyerek satın almıştım. Ekspertiz sürecinde ilk kez kullanmaya başladığımda heyecan yarattı. Hasarlı bölgeyi işaretleyip altına yazı yazabiliyorduk. Çok sayıda resim çekip içinden seçebiliyorduk. Her yerden satın alamadığımız film makarasından stoklamaya da tab ettirmeye de gerek kalmıyordu. Çok güzel raporlar yazabiliyorduk. Ta ki bir sigorta şirketi hakkımda denetim yapana kadar… “Resimler üzerinde oynayarak hasarı artırmak olanaklı imiş…” Bir daha dijital makine kullanırsam işbirliğine son verileceği söylendi.
1996 yılında sigorta şirketine istediği belgeyi mail ile atabileceğimiz söylemiştik. Tartışmaya dönüştü. Mail denilen şeyin gereksiz olduğunu ve kullanmadıklarını söylediler.
Bir yazılım firması çıktı. Tüm hasar dosya süreçlerinin yazlım ile daha konforlu, hızlı ve güvenilir işletileceği söylendi. Sigorta şirketleri ve eksperlere bunun olanaklı olmadığı, kişisel çaba ile yapılan mesleklerde, mesleki nitelik rapora yansımaz ise önce eksperliği sonra sigorta şirketlerinin maliyet yönetimine son vereceğini söyledik ve gösterdik “ teknolojiye inanıyoruz“ denildi. Sonuç ortada. O tarihten bu yana oto kaza felç.
Atom da iyi bir enerji kaynağı ancak bomba olarak kullanılmazsa…
Teknolojiyi, doğru amaçlar için doğru ve yerinde kullanmayınca faydası yerine zararı oluyor. Yenilik ve teknoloji kabullenme ve kullanma sürecinde çelişkiler doğuyor. Bilgi teknolojileri ‘kişisel çaba ile yapılan mesleklerde işi yapamaz, gerçekleştiremez, sadece operasyon süreçlerini etkiler.’ Umarım birkaç yıl içinde bu durum anlaşılır. Aksi halde Air Drone ile eksperliğin çok daha kolay olduğu söylenebilir. İnsansız ve insafsız araçlar ile eksperlik yapılmaya başlanabilir.
BİLGİYE BAKIŞ
2014 yılında 167 profesyonel ve uzman ile çözüm önerisi arayışında bulunmuşuz. Çoğu ulusal akademisyen. Bir başka çözüm ortağı bulmak asla olanaklı değil. Üniversiteler ve öğretim görevlileri olmasa kesinlikle doğru sonuca ulaşmak mümkün değil. Hiçbir hasar dosyasının hukuk ile çözülmesi tarafları mutlu etmiyor. Hasar dosyası kesinlikle hukuki sürece girmeden sonuçlanmalı. Bağımsız, tarafsız ve adil bir ekspertiz çalışması yaparken doğru sigortalının gerçek zararını tam tespit etmek ve teminata etki eden hususları belirlemek için somut ve objektif kriterleri sağlamak mutlak gerekli. Tarafların ve hatta hukuk sisteminin (olağanüstü belirsiz, UFO’lar hakkında konuşabilirim ve çok da yanılmam ancak hukuk için asla) dahi itiraz edemediği tek bir husus ‘somut ve objektif bilgi’dir. Bunu ülkemizde tüm alanlarda sadece akademisyenler ile sağlayabiliriz. 5684 sayılı yasaya bağlı Eksperler Yönetmeliği’nin uzman kullanımını sağlayan maddesi Loss Adjusterslar için İngiliz modeli olarak mesleğe sağladığı en önemli katkıdır. Hatta eksper olarak kendimizi yetiştirmek için iyi bir fırsattır.
İngiltere modellemesinde sigorta eksperinin hasar maliyetini bulması için hasar giderme yöntemini saptaması önceliktir. Yöntem ve maliyeti saptarken veya teminat kapsamında yakın sebep analizi yapabilmesi içinde gerek duyar ise uzman kullanacağı öngörülmüştür. Bu çalışma sisteminde eksperin sahadaki çalışması öncelik ve gereklilik değildir. Sahada yöntem ve maliyet analizi yapmak için uzman görüşü alması ve riskin sebep ve sonuçlarını ortaya koyması olanaklı değil ise tekrar uzman kullanması dikkat çekicidir. Yöntem, maliyet ve yakın sebep analizi için üç ayrı aşamayı uzman ile değerlendirecek ise “Sigorta eksperine ne gerek var?” denilebilir. Ancak burada sürecin mimarı, yöneticisi, ihtiyaçların belirleyicisi eksperin bizzat kendisidir. Zaten tam da söylendiği gibidir ‘sigorta eksperi’, sigorta konularında bilirkişi… Biz en iyi bilgi ile en iyi sonuç için sürecin mimarı olarak varız. Emek ve bilgi dışında çok şeye gerek yok. Bilgi dinamik olduğundan en iyi bilgiye sahip değilsek en iyi bileni buluruz. Ülkemizde sigorta eksperleri için en önemli kaynak üniversiteler ve akademisyenlerdir. Bunlara ihtiyaç duymayanlar mutlaka olacaktır. Her şeyi bilenler ve ‘Aspirin’ modellemesine uyanlar. Bu durumu açıklayan sosyal medyada yer almış güzel bir sözle son vereyim:
“Cehalet ne güzel lan her şeyi biliyon”
YAPMAK: Emredici mastar ekiyle kıymetli kelimedir yapmak. Neyi, nasıl, ne zaman, ne şekilde yapacağız, yapılacak, yapacaksın? Nasıl yaparsan yap, ama durma yap. Yapamıyorsan da durma, yapmamayı kabullenip yine yap… “Yapamıyorum” deyip bırak. Elbette fiili durumu koşullar belirler ve etkiler ancak bilinçle hareket etmeye engel bir durum yok. Maalesef insan kaynaklarının eğitime bağlı devam eden yapısal durumu pozitif değil. Özellikle teknolojinin tüm bilgiyi sınırsız dolaştırıyor ve tanıştırıyor olması katkı sağlamasından daha çok zarar da verici olabiliyor. Gerçek olan şu ki;
Bir işi ; Bilen YAPAR
Az bilen AKIL VERİR
Bilmeyen ELEŞTİRİR
Yapamayan ÇAMUR ATAR…
Her yönü ile doğru ve herkes için tebessüm ettiren tanımdır.
Sektör açısından bakınca çelişkiler çok fazla. Sektörün tüm aktörlerini kapsayan bir analizde minimum ile maksimum aynı yerde. En iyiyle en kötü aynı şekilde. Dengesi olmayan ve her geçen gün makas aralığı açılan bir durum var.
- Aynı kıymetler için aynı kapsamda bir poliçeye çok farklı prim istenmesi,
- Aynı aracın farklı yerlerde çok farklı hasar tutarlarına onarılması,
- Aynı hasar için farklı eksperlerin çok farklı tutarlarda tespit yapması,
- Tüm süreci aynı olan hasar yönetiminde sigorta şirketinin 75 kuruş diğerinin 7.5 lira vermesi,
- Hasar sürecini hiç incelemeden, ekspertiz çalışmalarını dikkate almadan, raporunu okumadan eksperin ücretini belirlemesi,
- Bir broker ve acentenin aynı yıl üretimde derece alması, ertesi yıl batması,
Sektör bu konularda şaşırtıcı. Benzer örnekler saymakla bitmez.
Yasa ve yönetmelik çelişkilerini söylemeye gerek yok. Tabii ki kayıt dışı bir ekonomi modeliyle stabil hale gelmek zor. Sistemsizlik, sistemimizdir.
Bu koşullar altında bunun adı ‘yapmayı yapmaya çalışmaktır.’ Ne kadar? Olduğu kadar!
Dilediğinizi yaptığınız ve yaşadığınız günler dilerim…