22 Aralık 2024, Pazar
spot_img

Mustafa Nazlıer: “Sigortacılığı bilim kurtaracak”

Prof. Melik Cumhur DEMİREL”, yakın tanıdığım bir bilim insanı…ABD’de yaşayan Prof. Melik Cumhur Demirel, 20 yıldır bioteknoloji üzerinde çalışıyor. Demirel, kalamarın dokungaçlarında bulunan bir protein sayesinde hasarlı dokuların kendi kendine iyileşmesini sağladı. “Bu teknoloji yaygınlaşırsa vücut kendini onaracak, kumaşlar dikilmeden tamir olacak…” diye tanımlamış. Dünyanın daha yaşanır hale gelmesi için birileri gece gündüz çalışıyor. Hiç kimsenin haberi olmadan, karşılık gözetmeden ve umutlarını tüketmeden aralıksız çalışıyor. 

Sayın Demirel’in çalışmalarını bir teknoloji ile sınırlı düşünmek, oldukça dar bir görüş olarak kalır. Yakın geleceğin teknolojilerinin neleri nasıl etkilediği hakkında iyi düşünmek iyi araştırmak lazım. 2023 yılında kendisiyle yaptığımız sohbetlerde biokimyanın sigortacılığı nasıl etkileyebileceğini tartıştık. Bir kaç gün sonra Sayın Demirel, bambaşka düşünceler ile şaşırttı. Anlattıklarını Forbes Dergisi, makale olarak yayınladı. 

Yayınlanan makaleyi aşağıda okumanıza sunuyorum. 

Biyoimalat sigorta sektörünü nasıl etkileyebilir?

İklim değişikliğinin feci etkileri oldu: orman yangınları, seller, kuraklıklar, tarımsal verimde azalma ve kitlesel göçler. Bu felaketler sırasıyla ekonomik eşitsizliğe, siyasi istikrarsızlığa ve çevresel bozulmaya yol açabilir.

Bu sonuçlardan dolayı herkesin teknolojinin, iklim felaketlerini önlemeye nasıl yardımcı olabileceğini sorması gerekiyor.

Bu krizin çözümünde özellikle sigorta şirketlerinin payı büyük. İklim değişikliği milyarlarca dolarlık hasara neden oluyor ve sigorta şirketleri daha fazla tazminat ödemek zorunda kalıyor. Bunun sonucunda sigorta primleri artıyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde ortalama ev sigortası maliyeti 2015’ten bu yana yüzde 21 arttı. Florida’da eyalet çapındaki ortalama ise yedi yıl öncesine göre yüzde 57 daha yüksek.

İklim değişikliği nedeniyle sigorta primlerinin artan maliyetinin önlenmesi için çeşitli önlemler alınabilir. Bunlar arasında deniz duvarları ve setler inşa etmek, yeni sigorta ürünleri oluşturmak ve iklim değişikliğiyle ilişkili riskler hakkında farkındalığı artırmak gibi azaltma stratejilerine yatırım yapmak yer alıyor.

Sigorta şirketleri ayrıca yüksek riskli bölgelerdeki evleri sigortalamayı reddetmek veya ev sahiplerinden kasırga kepenkleri veya yangına dayanıklı çatılar kurmak gibi riskleri azaltmalarını istemek gibi risk maruziyetlerini azaltmak için adımlar atıyor.

Ancak hiçbiri iklim değişikliğinin temel nedenini çözemiyor. İklim değişikliği kötüleştikçe sigorta primleri de muhtemelen artmaya devam edecek ve bu makale biyoüretimin bu sorunları hafifletmeye nasıl yardımcı olabileceğini inceleyecek.

İklim Değişikliğinin Etkisini Azaltmak İçin Mühendislik Biyolojisi İklim Değişikliği, en az 800.000 yıldır periyodik olarak meydana geliyor, ancak karbondioksit, metan, azot oksit ve florlu gazlar gibi sera gazlarının atmosfere salınması gibi insan faaliyetleri son yüzyılda iklim değişikliğinin önde gelen nedeni haline geldi.

Biyo-üretimin bu eğilimi tersine çevirmeye yardımcı olabileceği birkaç yol var:

Biyoimalat, özellikle çevresel etki açısından gelişmiş özelliklere sahip ürünler üretmek için değiştirilmiş mikroorganizmaların kullanılmasını içerir. Biyoimalat, iklim değişikliklerine uyum sağlayabilen doğal organizmalardan öğrenerek sera gazı emisyonlarının durdurulmasına veya tersine çevrilmesine yardımcı olabilir. İşte birkaç örnek:

1. Enerji kullanımının azaltılması: Tasarlanmış mikropların, sentetik azotlu gübrelerin yerine kullanılması, daha fazla karbon tutulması, minimum su kullanımıyla sürdürülebilir kimyasallar ve polimer üretimi, daha düşük enerji tüketimi ve düşük sıcaklıklarda kirletici maddelerin parçalanması gibi birçok faydası vardır.

2. Fosil yakıtların değiştirilmesi: Biyoimalat şirketleri, etanol ve biyodizel gibi biyoyakıtlar üretmek için önemli ölçüde gelişmiş mühendislik bakterilerine sahiptir. Bu biyoyakıtlar fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca tasarlanmış mikroplar, plastik ve gıda ambalajı da dahil olmak üzere çeşitli ürünlerde polimer oluşturmak için de kullanılabilir. Bu, plastik endüstrisinin çevresel ayak izini azaltarak çevreyi olumlu yönde etkileyebilir.

3. Bitkisel üretimin iyileştirilmesi: Mühendislik mikroskopları tarımda da önemli bir rol oynayabilir. İklim değişikliği, buharlaşmanın artmasına neden olarak toprak ve bitki örtüsünün kurumasına neden olduğundan daha şiddetli ve uzun süreli kuraklıklara yol açıyor. Bu, tahıl veriminin daha düşük olduğu daha kurak dönemlere neden olur. Biyoimalat, tahılların protein verimini artırmak ve böylece aynı maliyetle besin değerini artırmak için kullanılabilir.

4. Alternatif gıda kaynakları yaratmak: Artan sıcaklıklar, mahsullerin yetiştirilmesini ve hayvanların beslenmesini zorlaştırarak gıda güvenliğini tehdit ediyor. Biyoimalat alternatif gıda kaynakları yaratmaya yardımcı olabilir. Birçok şirket, hem sürdürülebilir bir seçenek hem de merkezi olmayan yönetim faydaları sunan fermantasyon yoluyla hayvan ve bitki alternatifleri geliştiriyor. Fermantasyon her yerde gerçekleşebilir, bu da minimum düzeyde taşıma gerektirdiği anlamına gelir. Alternatif olarak bitki dokuları, su kullanımını en aza indirmek için fermantasyon kullanılarak büyütülebilir; bu yeni bir fikir değildir ve biyofarmasötiklerin yapımında kullanılmıştır. Ancak bu yaklaşım yalnızca yüksek değerli ürünler için uygundur.

Biyoimalatın geleceği

Beyaz Saray raporuna göre biyo-üretim önümüzdeki on yılda ABD ekonomisine 2 ila 4 trilyon dolar arasında katkı sağlayabilir.

Başarı için biyoüretim teknolojilerinin araştırılmasını, geliştirilmesini ve ölçeklendirilmesini desteklemek için sürekli finansman gereklidir. Devlet finansmanı (örneğin Biomade) bazı yenilikçi şirketlerin ölüm vadisini aşmasına yardımcı oluyor. Hızla büyüyen iklim teknolojisine de az sayıda yatırımcı var.

Sigorta şirketlerinin bu çabaya katılması için pek çok teşvik var. Bu uzun vadeli bir yatırımdır ve daha önce yazdığım zorlukların üstesinden gelmek için çok sayıda biyoimalat altyapısı (üretim tesisleri, araştırma ve geliştirme laboratuvarları ve tedarik zincirleri dahil) gerektirecektir. Bununla birlikte, alanın insanlığın yararına pek çok ekonomik, sosyal ve çevresel potansiyeli var.

İklim değişikliğiyle mücadele için yeni teknolojiler geliştiren kuruluşlara ve şirketlere nasıl yardım edebileceklerini keşfederek, karbon yakalama ve depolama, ticari ürünlere yönelik petrol bağımlılığının ortadan kaldırılması ve sürdürülebilir gıda ve tarım uygulamaları da dahil olmak üzere düşük karbonlu bir ekonomiye geçişin hızlandırılmasına yardımcı olabilirler. .

……./………….

Bilim insanı ile ne konuşulursa yansıması da bilimsel olur. Sigortacılığı bu yönleriyle ele alan sigortacı bile yok.  Ne kadar ironik. Bilim evrensel ve merak uyandırıyor. Türk bir bilim insanı dünyayı değiştiren buluşlarıyla geleceğe dokunmak için kalamarın dokungaçlarını seçmiş…!!

Çevre kirliği, iklim değişikliği, enerji politikaları ve tekstil derken konu birden sigortacılığa dayanıyor. Hiç biri diğerinden bağımsız değil. Bir birini etkileyen ve tetikleyen çok yönlü bir dokunuş. Prof. Melik Cumhur Demirel’in Forbes Dergisi’nde yayınlanan yazısı küresel sektör aktörlerinin doğrudan gündemi değil mi?  İngiltere, Avrupa, Uzakdoğu nereye giderseniz gidin sigorta sektöründe ana konu İklim Değişikliği, çevre kirliliği ve enerji değil mi? 

Göç eden beyinlerin geri dönüşü nasıl sağlanır bilemem; buradakiler ile bu konulara giremeyiz. Bioteknolojiden sigortacılığa gidebilmek için öncelikle üreten beyinleri geri getirmenin yollarını bulmalıyız. Gurur verici çalışmalarını yaşatmak farklı ülkelerde daha çok efor harcamalarını seyretmek yerine,  beklemeden bir an önce olabilecek en iyi koşullar sağlanarak yeni bir akım gerekir. Aksi halde her gün sigorta sektöründe trafik sigortası ve çamurluk konuşarak geri gidişimizi hızlandırmaya devam ederiz. 

Ayrıca şunu görmemiz gerek. Aynı kişiler ile aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuç bekleme konusunda iyi bir deneyime sahibiz. Neredeyse son 20 yılımız sigorta sektöründe böyle geçiyor.  Böyle davrananların yetki ve güç ellerinde olduğu için gündemi sadece onlar belirliyor. Gelişememek ve geri gidişimiz için ikinci bir sebep yok. Aksi görüşleri lütfen paylaşın, öğrenelim, kültürümüz gelişir. Sürdürülebilir değişim ve gelişim için güçlü beyinlere ihtiyacımız var. Bilimden uzaklaşınca bilim insanında uzak kalıyoruz. 

Prof. Melik Cumhur DEMİREL’i, bir an içinde olsa kötü giden günlerde dünya ve sektör için pozitif düşünmeye yol açan çalışmaları için tebrik ediyoruz. 

Değişimin ve dönüşümün başlangıcındayız. İklim değişikliği, su krizleri, tarım ve gıda krizi, göçler, salgın hastalıklar, orman yangınları, çevre felaketleri ve seller gibi bir dizi ciddi sorunun hemen hepsiyle tanışmaya başladık. Yapışık risk ve yapışık hasar,  aynı gerekçe ile tek bir kök sebeple başlayan farklı sonuçlar ile son bulan sorunları incelediğimizde; bildiğimiz, gördüğümüz, değiştirebileceğimiz ama hiç birini yapmadığımız için yaşadığımız sonuçlar olarak karşımıza çıkarlar…

Ve demiş ki Atatürk “ Bir gün sözlerim bilim ile ters düşerse, bilimi seçin “ ve demiş ki yaşayan bir başka canlı türü “Kasko caiz değildir”… İkisi arasında gidip geliyoruz. Ve uzun süredir galiba hep gidiyoruz…Din ve felsefe, tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı rekabet etmiştir.Sigortacıların bilimi tercih edecekleri açık..

Arada temel bilimin uygulamaya geçtiğini vurgulamak için gelinen noktayı görmek gerek. 10 senedir kalamarla uğraşı artık tekstil alanında meyvalarını veriyor. Gram üretim olarak başlayan bir serüven,  sonunda 100 kg üretime ulaştı bu sene. Gelecek sene 10 ton üretim için çalıştığını biliyoruz.  Covid ile kırılan tedarik zincirinin yenilik zincirine döndüğü bir çağda Prof. Demirel’in üniversite dışına taşıdığı üretime şahitlik ediyoruz. Yakın gelecekte hızlı değişim ve dönüşüme tanıklık edeceğiz. Bioteknoloji dünyamızı ve sigorta sektörünü düşündüğümüzden fazla değiştirecek. İçine girdikçe heyecan veren yeniliklere ortak olmalıyız…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER