23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Mustafa Nazlıer: ““Oto Branşında Risk Ve Hasar Yönetimi” Kitabından alıntı…”

2016 yılında Ankara Ticaret Odası Sigortacılık Meslek Komitesi Sayın Kemal GAZİOĞLU ile bir çalışma konusu olarak Oto Branşını ele aldık. Çalışmaları derleyerek bir kitaba dönüştürdük. ATO kitabın yayımı ve basımını üstlenerek dağıtımını sağlamıştı. 

Genel olarak amaç oto branşında artan sorunlara çözümler arayan içeriği ile Zorunlu Trafik Sigortalarını esas alıyordu. Bir çok konuda ulusal ve uluslararası uygulamaları inceledikten sonra uygulama olanağı bulunan örnekleri derlemiştik. 

Kitabın “Giriş“ yazısı aşağıdaki gibidir. 

***/***

Zorunlu Trafik Sigortalarında Çözüm Önerileri… 

Trafik Sigortalarında sorunların temel sebepleri nedir? Kimlerdir? Yasal sorunlar var mı? Uygulama Sorunları var mı? Sorunların giderilmesi olanaklı mı? Nasıl olacak? Kimler yapacak? Ne yapacaklar? Yapılabilir mi? gibi başlıklar var ancak sanırım en  önemli soru GERÇEKTEN BİR DEĞİŞİKLİK İSTENİYOR MU? İSTENİYOR İSE KİM ENGELLİYOR?…

Sorgulama ile başlayarak sunacağım önerinin anlamlı olmasını  sağlamak istiyorum. Öncelikle çözüm önerisi teklifim şudur ; iki ayrı Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. 

  • İşleten Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi 
  • Sürücü Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi

Hukuken 2 ayrı sorumluluk mevcut. Bir birinden tümüyle ayrı hukuki temelleri olan bir konu tek bir başlık altında tek poliçeyle sürdürülemez. Bu güne kadar bu şekilde sürdürülmesi tahminlerin ötesinde sorun ve kayıplara yol açıyor. Bunu açıklamaya çalışır iken tümüyle ve sadece içeriği çok iyi verilerden oluştuğu için ve büyük kitlelere ulaştığı için “Rüzgar Çetin” kazasını örnekleyeceğim. Tüm topluma açık, yazılı ve görsel haber olmuş, içeriği zengin bir konu olarak anlatım için iyi yaşattıkları bakımından kötü bir örnektir. 

Neden işleten ile sürücüye ayrı poliçe düzenlenmeli, konusuna iyi bir cevap olacak . Basında yer aldığı şekli ile bazı bilgileri haber olan yönlerini dikkate alacağım.

Sürücü sıfatıyla; Rüzgar Çetin 

  • Daha önce iki kez alkollü araç kullanmak suçundan ehliyetine el konulan Rüzgar Çetin’in ehliyetini aldığı günden bu yana 28 trafik cezası aldığı ortaya çıktı. Rüzgar Çetin’in trafik suçları arasında “tehlikeli şerit değiştirmek”, “emniyet kemeri takmamak”, “ehliyetine el konulmuşken araç kullanmak” suçlarının bulunduğu belirtildi.
  • Daha önceden 80 ceza puanı bulunan Rüzgar Çetin’in yaptığı son kazayla birlikte ceza puanı toplamı 100’ü geçmiş oldu. Rüzgar Çetin’in alkolmetreyi üflemediği için 2 yıl, alkollü çıktığı için 6 ay ve 100 ceza puanını geçtiği için 2 ay olmak üzere ehliyetine toplam 2 yıl 8 ay el konulduğu belirtildi.
  • Rüzgar Çetin’in 11 kez “emniyet kemeri takmadan araç kullanmak” suçundan ceza kesildiği belirtilirken, “ehliyetine alkol yüzünden el konulmuşken araç kullanmak”, “tehlikeli şerit değiştirmek”, “aşırı hızla araç kullanmak”, “ehliyetini üzerinde bulunmamak” suçlarının bulunduğu belirtildi.

Yukarıdaki haber metinlerine bakınca gerçekleşen trafik kazasının ‘geliyorum’ diyerek geldiğini hatta geç kaldığını düşünüyoruz. 720 TL Trafik Sigorta Primi, ödeyerek 506.000,00 TL tazminat yüküne yol açıyor. ( Aileye rücu edilecek olması ayrı bir konu….) Sadece tek bir poliçe.. Mevcut uygulamalarda araç plakası esas alınarak düzenlenen zorunlu trafik sigortası  tüm zararları karşılıyor. Özellikle araç hasarları dışında kalan , Bedeni Zararlar ve dolaylı Kayıp türü olan Değer Kaybı zararları tazminat olarak ciddi yük olmaya başladığında  bu sorun fark edilir oldu. Mevcut durum ile sürekliliği olamazdı ve nihayetinde yüksek primler ile ortaya çıkıverdi. Ve bu sorun şu an herkesi ilgilendirir halde. Ayrıca mevcut sistemin hiç adil olmadığı kesinlikle doğru ancak  bu durum sanki Sigorta Şirketlerinin bir sorunuymuş ve bu sorunlara Sigorta Şirketleri sebep oluyormuş gibi bir hava yaratıldı. Tüm meslek mensupları,  hukukçular, aktüerler ve konuyla ilgili uzmanların da iyi bileceği bir konu özü itibarıyla görüşülmeyerek, gerçekler görmezlikten gelinerek iyileşme olmayacak. 

Özetle önerim ; 

  • İki kez alkollü araç kullanmaktan ehliyeti alınan 
  • 28 ayrı trafik cezası bulunan 

Bu cezaları alan sürücü her sürücü ile aynı haklara sahip olamaz, olmamalı. Ayrıca bu kazalara yol açan ARACIN KENDİSİ DEĞİL. Bizzat sürücüdür. O hald ; 

  • Sürücü için Zorunlu Sigorta ayrı olmalı . Kusur durumuna göre sürücü veya araç hangisi tespit edildi ise o poliçe devreye girmeli, 
  • 1 yıl içinde nadiren trafiğe çıkan emekli Ali bey 3.000 km yol  kat edip 720 TL prim öder iken 150.000 KM yol yapan sürücü aynı primi ödememeli,
  • Emekli Ali beyin hiç bir   trafik cezası yok iken 720 TL prim ödüyor ise 28 ayrı trafik cezası olan kişi 12.720 TL ödeyerek poliçe almalı,
  • Emekli Ali bey alkolü sadece kolonya cinsinden komu amaçlı kullanırken trafikte kendinden  geçmiş alkollü katiller ile aynı primi ödememeli, 
  • Aşırı trafik cezası alan sürücü  kendisine trafik poliçesi bulamıyor ise araç kullanmamalı. 
  • Her sürücü kendisinin polisi olmalı ( Değerli Üstad Sn. Fikret beyin tanımıdır.. İzniyle yazı içinde kullanıyorum. ). Aldığı her trafik cezasında primin artacağını  bilerek kullanmalı, ayrıca sadece 90 TL Trafik Cezası ile kurtulamayacağını anlamalı, her sürücü kendi polisini içinde tutup kendi cezasını hesaplamalı, 
  • Her ehliyet sahibi mutlaka kendi kişisel poliçesi olmadıkça sürücü koltuğuna oturmamalı,  ehliyet sahibi olmakla sürücü olmak arasındaki farkı bilmeli, sorumluluğu taşımalı,
  • Kiralık araç alınır iken firmalar kiralayan sürücüye geçerli poliçesi yok ise araç vermemeli,
  • Yurt dışından gelip ülkemizde araç kullanacaklar dahil mutlaka kısa sürelide olsa  poliçe yaptırma şartına tabii olmalı. 
  • Kazalarda   kusurlar doğru incelenmeli. Kazanın gerçek sebebi araç veya sürücü tam olarak belirlenmeli. 
  • Emniyet Genel Müdürlüğü trafik ceza bilgilerini Sigorta Bilgi Merkezi ile paylaşmalı.  Trafik Sigortası Primi hesaplanır iken her türlü Trafik Cezası prim çarpanı ayrı olmalı. Alkollü araç kullanan kişiye verilen ceza primine suçun niteliğine göre yansımalı. Yanlış park eden sürücü ile aynı olmamalı. Kırmızı ışıkta geçenin prim çarpanı ile stop lambası yanmadığı için kesilen cezanın  prime etkisi hem hesaplanmalı hem de doğru hesaplanmalı. 
  • Trafik sigorta primi cezaları ile doğru orantılı hesaplanır ise bu bir risk analizi kabul edilir. Sigorta tekniği ve hukukuna da uygundur. Ayrıca ceza türüne göre prim hesabı her sürücünün kendi primini kendi yaratması olacağından  yüksek prim hikayeleri ve bahaneleri son bulmalı, 
  • İşleten kusurları tespit edilir ise poliçe değişeceğinden her trafik kazasından sonra kendiliğinden sürçlerin doğru çalışması da sağlanacaktır. Dolayısıyla ; bir ticari şirkete ait araca sonradan  gelen Radar cezasını inceleyen işleten yetkilisi o tarihte cezaya konu araç nerede ve kim tarafından kullanılıyor ise bunu çalışanı ile beraber Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirerek cezanın  sürücüye ait olduğunu beyan etmeli. Kendi priminin  yükselmemesi için hiçbir işleteme sahibi aksini kabul etmeyeceği gibi iş hukuku dahil tüm hukuk süreçlerinin doğru işletilmesi sağlanacaktır. Aksi halde işleten primi yükselir ve oto kontrol mekanizmaları kendiliğinden oluşur, 
  • Her işe yeni personel alımında çalışacak her kişiden referans bilgi olarak Zorunlu Trafik Poliçesini sunması istenecektir. Ödediği prim ne kadar yüksek ise işe alacağı personelin ne tür riskler taşıdığını da görebilecektir. Veya çok düşük bir prim ödediğini görüyor ise güvenli bir çalışana sahip olduğunu anlayacaktır. Risk konusunda prim tutarı referans bilgi olacaktır. 
  • Plakaya kesilen  cezalar ve poliçeler tek suçlunun araç olduğunu gösteriyor iken artık araçların suçu olmadığı sürücülerin suçlu olduğu doğru mekanizma çalıştırılır olacaktır. Alkol etkisine kaza yapan araç değil, sürücüdür, 
  • Ticari araçların yarattığı risk oranında prim ödemesi sağlanacaktır, trafikte bulunma süre ve mesafesi prim tutarında etki fakötürüdür, kilometre mutlaka önemlidir, 
  • İşleten kusurları bakımından  her aracın son derece bakımlı ve güvenli olmasının önemi ortaya çıkacaktır, 
  • Mevcut sistemde “kusursuz ve sorunsuz kişilerin”  tamamen  suçlu, kusurlu ve sorunlu kişilere ait cezaları üstlenerek onların yol açtığı zararları karşılamak adına her türlü maliyeti üstlenmeleri engellenmiş olacaktır. Yükselen primlerin sebebi olmayanlar her yıl ayrı buna katlanmak zorunda kalmayacaktır, 
  • Ehliyet almak ve araç alıp trafiğe çıkmak yetmez. Her kişi bunun için kendi sorumluluklarını taşıdığını ortaya koyan poliçesini yanından ayırmayacaktır. Poliçesi yok ise ehliyeti yok sayılmalıdır,  
  • Kişilere göre prim , araçlara göre prim, risklere göre prim sorumluluğa göre maliyet hesaplanacak ve adil bir çözüme kavuşturulacaktır. 
  • 2016 yılı Ocak ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı araç sayısı 20.098.994 ise aynı sayıda Zorunlu Trafik Poliçesi, olmalıdır,  
  • 2014 yılı sonu itibariyle ülkede trafikteki toplam sürücü sayısı 25.972.519 olduğu, Bu sayının 2016 yılı sonu itibarıyla  Ehliyet sayısı 30.00.000 u geçecek olması önemli bilgidir. Trafikte araç sigortalılık oranı % 75 civarında. 25.972.519 adet aracın % 75 i sigortalı % 25 i sigortasız. Her bir işleten aracının tamamı zorunlu olduğu halde sigortalı değil.  Yaklaşık sayıları 30.000.000 olan ehliyetli araç sürücüsü için zorunlu sigorta şartı getirildiğinde sigorta sektörü olması gereken düzeye ulaşabilir. Ayrıca Trafik Cezasına bağlı prim artış uygulamasıyla taban fiyat sigorta sektörünün en düşük prim havuzunu teşkil eder. Sürücü ve işleten cezaları sebebiyle ödeyeceği yüksek primler güçlü ve adil bir sigorta sektörü yaratır. 
  • Her 2 grupta da tazminat yüküne göre prim hesaplanacağından primler kendiliğinden düşecektir. 
  • Her şeyden önemlisi özel veya kamu fark etmez , KİŞİSEL SORUMLULUK ön planda olacağından kaza sayısından , ölümlere, yaralı sayısından  toplumsal düzene kadar her şey etkilenecek ve kendiliğinden bir düzene girecektir. Her işi mahkemelerin  veya devletin  yapması beklenemez. Toplumsal düzen için eşitlik, adalet ve sorumluluk şarttır. 

Mevcut koşullar altında iyileşme beklemek çok zor. Uzun süredir basını takip ediyorum . Konu hakkında yüksek bilgiye sahip veya sorumlusu olan kişiler dışında herkes konuşuyor. Poliçe bir emtea değil. Primler ne şekilde hesaplanıyor, neler etki faktörüdür, kimler , hangi yöntemler ile bunu yapar hiçbir teknik detay olmadan herkes yorum yapıyor. Sektör temsilcileri bazı açıklamalarda bulunuyorlar dinleyen yok zaten kimse de anlamak istemiyor. Herkes fiyat düşüsün nasıl olur ise olsun yeter ki düşsün diyor. 

Sigorta Şirketleri Birlik Başkanı Sayın Ülger ; Ortaya çıkan fiyat artışlarında döviz kurunun da etkisinin olduğunu , ancak asıl problemin yeni düzenleme ile gelen değer kaybına yönelik tazminat taleplerinden kaynakladığını vurguluyor.  Artan maddi hasarların dosya maliyetindeki ortalama %22 artışın,  %15’inin maliyet artışından, %7’sinin ise değer kaybı ödemelerinden kaynaklandığını belirtiyor. Aslında maddi hasardan daha yoğun olarak bedeni hasar ödemelerinde ciddi artış olduğu ortada. Trafik sigortasında gerçekleşen hasarların %57’sinin bedeni hasarlardan oluşurken önceki dönemlerde ise bu oranın % 0 – 30 civarında olduğu bilinmekte. 

Özetle ; sigorta tekniğine uygun olarak bilimsel yöntemler ile prim hesapları yapılır iken bir gecede çıkan kanunlar ile primi alınmayan geçmiş 10 yıl öncesini de kapsayan tüm hasarlardan bir gecede sigortacılar sorumlu tutulunca haklı olarak prim artışı kaçınılmaz oluyor.  Bu konuda halen doğru bilgilerin paylaşılmadığını , Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet ŞİMŞEK e dahi doğru bilgilerin eksiksiz verildiğini düşünmüyorum. 

Sonuç olarak ;  basında çok gündem yaratan Rüzgar Çetin davası olayların iç yüzünü anlatmak için örnek teşkil ederken bu fırsatı kaçırmamak için dikkat çekmek istedim. Bu konuda çok yüksek bilgiye ve donanıma sahip bir çok sektör mensubu var iken sektör dışı aktörlerin gazete ve dergi köşelerinde çığırtkanlık yapması doğru da değil hoş ta değil. Gerçek bir çözüm önerisi aranıyor ve isteniyor ise Zorunlu Trafik Sigortasında asıl hedef ve amaç SÜRÜCÜ olmalı. Bunu sağlamadıkça adil ve doğru bir sistem  hiç bir zaman oluşmayacaktır. Başta tüm toplumun menfaatine olan bu konu sigorta sektörünü yakından ilgilendirdiği kadar kamu kurum ve kuruluşları dahil etki etmediği alan kalmayacaktır. Belki ilgililer ve yetkililer bu konuyu dikkate alır da hazır arkamızda bir “Rüzgar” var iken doğru limana yöneliriz. 

Her zaman eleştirmek yerine her olaydan dersler çıkararak çözümü konuşmak yazmak katkı sağlamak için başlangıç olacaktır. 

                                               …../….

            Ülkemizde Trafik Kazaları konusunda daha fazla geç kalınmadan önlem adı altında aksiyonlar alınmak zorundadır. Gerçekçi plan ve projelere ihtiyacımız var. Mevcut sorunların çözümü için bir çok konuda etkinleşecek yeterli uzmanlara sahibiz. Akademisyenler, hukukçular, sigortacılar, aktüerler , otomobil dünyasının aktörleri v.b tamamı ortak sorunumuz olan bu konuda katkı sağlayacaklardır. 

Henüz Risk gerçekleşmeden önceki süreci yönetmiyoruz. Riskin gerçekleşmesinden sonraki sürecin maliyetlerine katlanıp sürekli eleştiriyoruz. Çözümü bulma yöntemi bu değil.

            Bu gün geç kalmış durumdayız, yarın başlamak erken sayılmaz. Ankara Ticaret Odası Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi sorunlara çözüm ararken tüm tarafların , sorumlular ve ilgililerin konuya gereken önemi vermesini amaçlayarak proje çalışması tasarlanmıştır. Kazasız ve kayıpsız bir gelecek için bir yerlerden başlamak gerek. Ülkemizde  kaza geliyorum diyerek geliyor .…..

***/***

Yukarıdaki giriş yazısına ek olarak ACİL tanımıyla sigorta sektörü için bazı uygulamaların önemine vurgu yaparak aşağıdaki çözüm önerilerine kitap içinde yer vermiştim. 

***/***

Acil olarak ; ( Örnek olarak ) 1969 senesinde NBA liginde son saniyede atılan 3 lük basketlerin istatistiklerini talep ederseniz çok ayrıntılı olarak soft veya hard kopya hemen size ulaştırabilirler. İstatistik ve olasılıkları da dilediğiniz gibi hesaplarsınız. 6 ayda Ankara da 3 terör saldırısında kaç ölü, kaç yaralı, ne kadar sakatlık var , yaş ortalaması, işi v.b bilgileri toplamaya kalkarsanız 5 yılınızı alabilir. Ve sonuç için halen emin olunamaz. Sektörümüzün en önemli sorunu  bilgi toplama, işleme, paylaşma dır. Veri madenciliği olmadan sigortacılık yapılamaz. Bu sorunu ACİL OLARAK  çözmeden sürekli şikayet edilmesi anlaşılabilir değil. Kesinlikle bu sorun çözülecek. Başka hiç bir yolu gerçekten yok. 

Acil olarak ; Sigorta sektöründe Mutabakatlı Kıymet veya Kıymet Takdir Raporları kullanılmakta. Her yıl sigortacısı değişen işletmeler için aynı rapor bir başka eksper tarafından düzenlenmekte. Zaman ve maliyet artmakta. Sigorta sektörü kendi içinde rekabet edebilir ve paylaşmayabilir.   Eksperlerin bu konuya ACİL OLARAK bir çözüm bulmaları tüm sektörün faydasına olacaktır. Diğer taraftan ; Ticaret Odalarının düzenledikleri, Kapasite Raporları Sanayi Envanteri ölçümü ve kayıtlandırılmasını sağlandığından sektörümüz bu konuda proje geliştirebilir. Her Ticaret Odası üyesinin soft olarak tüm kıymetlerini belirlenen bir program içinde veri desenine uygun doldurmasıyla “ Kapasite Raporu, Mutabakatlı Kıymet ve Kıymet Takdir Raporları, Durum Tespit ve Risk Analiz taslakları” tek işlem ile , alıcı , soft biçimde hazırlanmış olacaktır.  Hem de tek bir çalışma ile tüm tarafların kazanımı sağlanır. 

Acil olarak ; Rusya da her araca takılan kameralar ile Oto Kaza Branşı yönetilmekte. Her araçta zorunlu ve en az geriş dönük 4 günlük kaydı sunmak zorunlu. Yerel yönetim yasalarındaki zorluklar sebebiyle bu tür bir çözüm bulmuşlar.  Araca tanımlı dijital kamera 1 kez takılıyor. Her kazada 2 tarafa ait görünler alınıp incelenerek karar veriliyor. Ülkemizdeki gibi Anlaşmalı Zabıtları Pasta hane ve kafelerde doldurmuyorlar. Her trafik poliçesini satanın 1 defaya mahsus olarak araca seri – şase numaralarıyla tanımlı kameraları vermeleriyle oto branşında bir çok sorun çözülebilir. Kamera bedeli max. 15 USD.  Anlaşmalı Tutanak uygulaması doğru insanın sorununu çözmedi, yanlış insana hizmet etti. ACİL OLARAK bu proje incelenmeli. Anlaşmalı Tutanak çıktığından bu yana alkolü ve ehliyetsiz kaza kaydı hiç yok…… Kayıt ve istatistikler doğru değil. Fraud hasar oranı çok yüksek. Trafikte primler düşmez. 

Acil olarak ; Risk analizi ile Risk Gezileri farklıdır. 3 saatlik ziyaret ile tesiste yapılan incelemeye  Risk Gezisi diyoruz. Risk gezisi ile DURUM TESPİTİ yapılabilir ancak “ hiç bir zaman risk analizi denilemez” Durum  tespitinin içeriği ile analiz içeriğinin bir biriyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Konuyu iyi ele almalıyız. Yapıldığını sanmak iyi bir şey değildir. Sektör olarak Risk Analizi, formatımız dahi olmadığını ve ACİL OLARAK gündeme alınması gerektiğini düşünüyorum, 

Acil Olarak ; Her sigorta şirketinin düzenlediği poliçe içinde yer alan bilgiler,  ülke genelinde bir PML ve EML değerlendirmesi sağlayabilir. Harita üzerine MAPS tabanlı bir programda koordinat tanımlı her sigortalı lokasyon üzerine,   teminat verilen kıymetlere ait bedeller yazılır ise ( Sadece teminat tutarları )  şehir, ilçe, mahalle, sokak ve bina dahil  istenen her lokasyon veya bölge için PML ve EML otomatik hesaplanır. Ayrıca ; rekabet bilgi paylaşımını sınırlıyor olsa da  Baz bilgiler paylaşılabilir olduğundan sakınca yaratmayacaktır. Ayrıca DASK kurumu da bundan faydalanacaktır. Ulusal adres tanımlama sistemi içinde koordinat olmak zorundadır. Gece değişen sokak, cadde ve kapı numara sorunu ancak bu şekilde aşılır.  Diğer taraftan ; sigortalılık oranı , bölgelere göre dağılım v.b sınırsız çoğaltılabilir istatistik alınması olanaklı. ACİL OLARAK bu konu ele alınmalı. Veri tabanı tüm sektöre açık bir kurumda bulunmalı. BİLGİYİ PAYLAŞMAKTAN KORKMAMALI. 

Acil Olarak ; Eksperlik sınavı sadece kendi sektörü içine açılmalı. Ekspertiz şirketi çalışanları her yıl düzenli sınava girebilmeli. Belge çeşitlendirmesine engel getirilmemeli. Oto ve oto dışı ayrılmalı. Her 2 branşın ortak noktası yok denecek kadar az. Yeni eksper katılımı engellenmemeli. Yüksek bilgiye sahip , mesleğimize ve sektöre katkı sağlayacak yeni girişlere ihtiyaç var. Sınav açılmayarak, belge çeşitlendirilmeyerek mesleğe zarar veriliyor. Bunu istemeyen ve engelleyen eksperlik mesleğine en büyük zararı veriyor. ACİL OLARAK ekspertiz şirketi çalışanları için sınav açılmalı. Mevcut belgelerini değiştirmek , sayısını artırmak isteyenlere olanak tanınmalı.  ÇOK GEÇ KALINIYOR. 

Acil Olarak ; Hizmet sektöründe ücret ölçümü önemlidir. Bir Rehber Ücret Tarifesi olamaz. Tüm sektör pazarlarında uygulama Saat ücreti ile ölçülür. Bu sebeple Oto Dışı Eksperleri için Ücret Tarifesi değil SAAT ücreti tespiti yeterli olacaktır. ACİL OLARAK ve son derece basit şekilde bu sorunu aşmalıyız. Yeniden Amerika keşfi hiç heyecanlı değil. 

Acil Olarak ; Sigorta Sektörünün etik sorunlarını çözüme kavuşturmak için tüm kuruluşların üzerinde yer alan ETİK KURULUNUN yapılandırılmasına ihtiyaç var. Yaşanan sorunların dilden dile dolaşması daha iyi bir çözüm yaratmıyor. ACİL OLARAK etik kurulu oluşturulması gerekmektedir. 

Acil Olarak ; Sigorta sektöründe bilgi paylaşımı kabızlığı ciddi sorun. Coca Cola formülünü almak daha kolay olacak. Bilgilerin amaçsızca yüklendiği , Wikileaks tarzı bir işletim sistemine ACİL OLARAK ihtiyaç var. Dileyenin dilediği bilgiyi paylaştığı bu sanal ortam inanılmaz işler çıkaracaktır. ACİL OLARAK hayata geçirilmeli… Bu sistemin sektöre olacak faydası bir başka fayda ile ölçülmeyecek kadar fazladır. 

***/***

Sektör duayenlerinden Sayın Ali ERLAT ile bir görüşmemizde  sektör hakkında önemli bir gözlemini paylaşmıştı.  10 yıl önceki konular ile 10 yıl sonraki konuların bire bir aynı olduğunu , basını takip etmenin fark yaratmadığını , sorun ve  konuların değişmediğini  gözlemlediğini söyledikten sonra son 30 yıldır gerçekten bir kısır döngü içinde olduğumuzu gözlemliyorum.  Sayın Ali ERLAT’ın ne kadar isabetli bir  tespit yaptığını bu gün bir kez daha teyid edercesine 2016 yılında kitap konularıyla günümüz konularının halen  aynı kaldığını üzülerek gözlüyorum. 

Hiç bir konuda ilerleme olmamış. Gelişen teknoloji başta yapay zeka ve otonom sistemler ile bir çok sorunu çözmek olanaklı iken öncelikle gündemi doğru belirlemek gerekmez mi ? Sorunlar yatay hale geldiğinde çözümlemek çok daha zor. 

Sektörün tüm enerjisini alan birkaç konu gelişimin önünde ne büyük engel. Aracın satışından öncemi,  sonramı ? noter mi ? acente mi ? v.s tartışmaları devam edecek gibi. Sorumluluk poliçesi araca değil Ehliyet Sahibi kişiye düzenlenir ise bunları tartışmayız. 

Benim gibi çok sayıda kişi bir çok sorusuna yanıt alamıyor. Belki de bilmediğimiz gözden kaçan şeyler var. Ancak sektörün  gelişmediği gerçeği de ortada. Penetrasyon , teknik kar, güçlü mali yapılar , sürdürülebilirlik, teknoloji  ve benzer konulara geçemiyoruz.  Yüksek faiz sektörü sürüklüyor. 

Sigorta sektörüne bir mesih gelip bizi değiştirmeyecek. Zor gelişiyor zor değişiyoruz. 😊  

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER