21 Eylül 2024, Cumartesi
spot_img

Mustafa Nazlıer: “Ormanı tüketen değil, yeşerten bir toplum olmalıyız”

Yaz dönemi sıcak başladı. Ana başlığımız, ‘İklim Değişikliği ve Küresel Isınma Etkileri’ idi. Isınma konusunda belli tahminlerde bulunmak olanaklı, ancak beklenmedik artışlar ve büyüklük dikkat çekici boyutlarda. 2023 yılı haziran ayı verilerine göre orman yangınlarının sayısı 5 kat artmış durumda. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1-21 Haziran 2023 döneminde 84 orman yangını yaşanırken, 2024’ün aynı döneminde 399 orman yangını çıkmış. 2023 yılının bu döneminde 41 hektar yangından etkilenirken, bu senenin aynı döneminde 2 bin 548 hektar ormanlık alan doğrudan yangın kaynaklı zarar görmüş.

Orman yangınlarında dikkat çeken bir diğer önemli husus, artan yangını tetikleyen kaynak sayıları. Özellikle Diyarbakır ile Mardin il sınırındaki köylerde çıkan anız yangının da 15 kişi hayatını kaybetmişti. 2024 yılı Temmuz ayı içinde yaşanan orman yangınlarında can kaybı sayısı benzersiz artış gösteriyor.

Yangınların insan kaynaklı olması ciddi sorun

Bu veriler dikkate alarak bir yaklaşımda bulunmak olanaklı. Can kaybı yaşanıyor ise orman ile iç içe olan yaşam alanlarındaki yanan sayısı artış gösteriyor demektir. Aynı düşünceden hareketle bu yangınlarında sebebinin insan kaynaklı olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. 1937 yılından bu yana yıllık yaklaşık 1.360 kez orman yangını meydana gelirken ortalama 20 bin hektarlık bir alan etkilenmiş. 1990’lı yıllardan itibaren orman yangınlarıyla mücadelede teknik ekipman kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, yıllık ortalama 2 bin 200 yangın yaşanmış ve bu yangınlar sonucunda ortalama 10 bin hektarlık bir alan etkilenmiştir. Yangın sayısı artarken mücadele yöntemleri geliştiği için etki alanı daralmış görülebilir.

Kayıt altına alınan yangın nedenleri incelendiğinde; yüzde 10’u kasıtlı, yüzde 47’si ihmal ve dikkatsizlik, yüzde 11’i doğal/yıldırım ve yüzde 32’si ise nedeni bilinmeyen yangınlar olarak ölçülmüş. Bu verilere göre, yangınların yüzde 89’unun insan kaynaklı olduğu son derece önemli ve ciddi bir sorun. Geleceğini yakam bir toplum demek yanlış olmayacak. Veri kaynaklarına göre 

https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/orman-yanginlari-i-85850

2022 yılı içinde 2 bin 160 adet orman yangını çıkmış ve bu yangınlarda 12 bin 799 hektar orman alanı zarar görmüştür. Yangın başına düşen ortalama yanan alan 5,9 hektar olmuştur. 2022 yılında, bir önceki yıla göre çıkan yangın sayısında  yüzde 29,30 azalmıştır. Yanan orman alanı ise önceki yıla oranla yüzde 989,95 azalmıştır.

Ormanlarımızda çıkan yangınların büyük çoğunluğu insan tarafından çıkarılmaktadır. 2022 yılında çıkan orman yangınlarının  yüzde 41,1’inin çıkış nedeni belirlenememiştir. Orman yangınlarının  yüzde 31,48’i ihmal-dikkatsizlik, yüzde 6,94’ü kaza, yüzde 3,98’i kasıt, yüzde 16,48’i ise yıldırım düşmesi sonucu çıkmıştır.

Avrupa Orman Yangın Bildirgesi Sistemi (EFFIS) verilerine göre, Akdeniz iklim kuşağındaki Avrupa Ülkelerinde 10 yıllık (2012-2022) ortalama yangın başına yanan alan miktarı Yunanistan’da 28,44 bin ha, İtalya’da 65,6 bin ha, İspanya’da 102,2 bin ha, Portekiz’de 134,7 bin ha, Türkiye’de 22,9 bin ha, Fransa’da 19,5 bin ha olmuştur.

GRAFİK 165- ORMAN YANGINLARI (1990-2022)

GRAFİK 166- ÇIKIŞ NEDENLERİNE GÖRE YANGIN SAYILARI (1997-2022)

Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Orman İstatistikleri 2022, https://www.ogm.gov.tr/ ekutuphane/Sayfalar/Istatistikler.aspx

Acaba, ülkemizdeki çarpık kentleşme, plansız büyüme, bilim ve teknikten uzaklaşma gibi bir çok etken gerçekleşen olayların sonuçlarının ağır yaşanmasına yol açmakta mıdır? Özellikle yerleşim alanlarının ormanlık alanlara yakın oluşu ciddi sorundur. Orman yangını yaşam alanlarını etkilerken, yaşam alanları da orman yangınlarını etkilemektedir. Yaşam alanı genişlemeleri başta enerji kullanımı dâhil tüm riskleri beraberinde taşımaktadır. 

Ormanlık alanlar ile iç içe olan yerleşim alanlarının enerji nakil hatlarını çoğaltıyor olması riskleri de artıran ana unsurdur. Tüm dünya da meydana gelen yangınların sayısı ve etkileri dikkat çekicidir. Küresel ısınmanın sonuçlarının tüm dünyada yaşanarak deneyimlendiği yeni dönemdeyiz. Avrupa da yaşanan yangınları artıran yeni risklerden birisini örneklemek isterim. Artan sıcaklıklar klima kullanımını artırmıştır. Aşırı enerji talebi ile beraber kesintisiz kullanım başta enerji nakil hatları olmak üzere diğer faktörleri de devreye alınca birçok yangın kaçınılmaz olmuştur.

Yangını başlatan değil, söndüren olmalıyız

Mevcut verile konforlu yaşam için ormanlık alanları ve sahil şeridini seçen insan kitlelerinin beraberinde getirdiği riskler aynı alanları artık yaşanmaz hale getirmiş durumdadır. Orman yangınlarının yaklaşık yüzde 90’ı insan kaynaklı ise riskin yönetilebilir olduğunu da görmemiz gerek. Eğitim, kültür, bilinç ve istek içinde olan bir toplum bu sorunu çözer. Olumlama yaparak tamamlamak istediğim bir sorun. Umutlu olmak istiyoruz. Sınırlı bir kitlenin ülkemizin geleceğini yakmasına tanıklık etmek hoş değil. Savaş halindeki düşmanın yapmadığını kendi kendimize yapıyoruz.  Yangını başlatan değil söndüren, ormanı tüketen değil yeşerten toplum olmaya özen göstermemiz ve olayı çok daha ciddiye almamız gerek. Geleceğe dokunmak halen elimizde iken bu fırsatı kaçırmamak lazım. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER