5 Kasım 2024, Salı
spot_img

Malpraktis yasası hekimler için yeni bir dönemin başlangıcı

Hatalı tıbbi uygulama (malpraktis) dolayısıyla sağlık çalışanlarına açılan davalarda kasıt olmadıkça tazminatı devletin üstlenmesine ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Ayrıca soruşturma izni ve tazminat konularında yetkili Mesleki Sorumluluk Kurulu da kuruldu. Koç Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Coşkun Yorulmaz, “Kamuda, üniversitelerde ve vakıf üniversitelerinde çalışan hekimler için önemli değişiklikler var” diyerek konunun tüm detaylarını Sigorta Ekranı’nda paylaştı.

Sağlık Meslek Mensuplarının Tıbbi İşlem ve Uygulamaları Nedeniyle Soruşturulmasına ve İdarece Ödenen Tazminatın Rücu Edilmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Hatalı tıbbi uygulama (malpraktis) dolayısıyla sağlık çalışanlarına açılan davalarda kasıt olmadıkça tazminatı devletin üstlenmesine ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın geçtiğimiz günlerde “Hekimlerimiz de hakimlerimiz gibi korunmuş, dünyada benzeri olmayan bir güvenceye kavuşmuştur” diyerek duyurusunu yaptığı yeni düzenleme ile ilgili tüm detayları Sigorta Ekranı’nda Damla Özafşar’a konuk olan Koç Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Coşkun Yorulmaz ile konuştuk. Hekimlerin uzun zamandır çok önemli olan malpraktis yasası beklentisi içinde olduğunu belirten Yorulmaz, “Gündemde bunun bir malpraktis yasası olup olmadığına dair soru işaretleri vardı. Evet bu bir malpraktis yasasıdır. Uzun zamandır meslektaşlarım beklediği bir yasaydı” dedi. Yasanın net olarak anlaşılması için çalışmalar yaptıklarını belirten Yorulmaz, düzenlemenin hekimler için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüldüğünü dile getiriyor ve ekliyor: “Kamuda, üniversitelerde ve vakıf üniversitelerinde çalışan hekimler için önemli değişiklikler var. Kamu idarelerince tazminat ödenmesine hükmedilen durumlarda, ilgili sağlık meslek mensubunun görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmasının sebebiyet verdiğine dair kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı olmadığı sürece rücu işlemi uygulanamayacak. Önceki uygulamada kamuda çalışanlara doğrudan dava açılamıyordu. Ancak özelde çalışıyorsanız dava edilebiliyordunuz. İdareye ve sağlık bakanlığına karşı bir dava açılır ve kaybedilirse idare dilerse bu miktarı hekimlerden talep edebiliyordu. Rücu davası açabiliyordu. Sağlık bakanlığına bağlı bir kurul atandı ve bu kurul inceleyerek hekimlere rucu edilmesine gerek olmadığına karar verirse hekimlerden bu istenemiyor. Bazı kriterler konuldu, rücu bulunabilmesi adına öncelikle kesinleşmiş hekim aleyhine bir ceza davası olması gerekiyor. İdareye açılan davalarda insanlar genelde ceza davası değil tazminat davası açarlar. Ortada bir ceza davası yoksa zaten rücu talebinde bulunması mümkün görünmüyor.” Düzenleme ile sağlık çalışanlarına yönelik soruşturma izninin verilmesi ve tazminat konularında yetkili Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun da kurulduğuna dikkat çeken Yorulmaz, “Türkiye’de bilirkişi anlayışı tamamen değişti. İyi bir bilirkişilik hizmetinin alındığı dosyaların iyi karar verilmesine yol açacak” dedi.

Genç meslektaşlarımızı ülkede tutmak istiyoruz

Prof. Dr. A. Coşkun Yorulmaz, özlük hakları ile ilgili düzenlemelerin çok can yakıcı hale gelmesinin dünyada ve Türkiye’de yaşanılan ekonomik krizle ilgili olduğunu ifade ederek “Son zamanlarda sağlık alanı ihmal edildi gibi görünüyor. Zaten yorgun, pandemiden çıkmış ve tükenmiş olan hekimlerin umutları azaldı. Bizim gündemimizde Almanya’ya göç eden hekimler var. Kendi öğrencilerimden yüzde kaçının ülkede kalacağı sorunu benim açımdan en önemli sorun olarak görülüyor. Durdurmak ve azaltmak, bin bir emekle yetiştirmiş olduğumuz genç meslektaşlarımızı kazanmak ve burada tutmak istiyoruz. Hekim arkadaşlarımla birlikte sağlık ortamında hekimlerin sorunlarını azaltmaya çalışıyoruz. Ben bir adli tıp uzmanıyım. Adli konularla ve malpraktis ile ilgili aslında o kadar da risk olmadığını, bunu yönetebileceğimizi, açılan davaların yine hekimlerle sonuçlandığını, hastaların birimle karşı karşıya olmadığını, hasta hakları ve hekim hakları arasında çatışma konusu olmadığını anlatan eğitimler yapıyorum. Dekanımız ve dekan yardımcımız etik haklar ile ilgili yeni programlar eklediler. Bu beni de çok rahatlattı. Bir malpraktis yasası olması önemliydi. Meslektaşlarımın da uzun zamandır malpraktis yasası beklentisi vardı. Bu bir malpraktis yasasıdır” dedi.

Görevi kötüye kullanma tazminatlar için neden sayılacak

Yönetmelikte kasten kelimesinin çok açık bir şekilde yazdığını dile getiren Yorulmaz, “Pandemide böyle bir yasa talebinde bulunmuştum. Bize gelen de yurtdışında uygulanan yasalarla aynı mı çok emin olamıyoruz. Olacağına emin olduğumuz ise görevi kötüye kullanma durumunda ceza alırsa hekim rücu davası açılacak. Düne kadar görevi kötüye kullanma suçu, tıpkı malpraktis yasasında olduğu gibi taksirle yaralama ve taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan daha makul ve daha hekimler lehine bir şey olarak kabul ediliyordu. Görevi kötüye kullanma durumunda kamuda çalışanlar üzerinde etkisi oluyor ancak özelde çalışanlar için bir etkisi olmuyordu. Ama şimdi görevi kötüye kullanma suçu kamuda çalışan hekimler için tazminatların rücu edilmesine neden olacak bir durum olarak görülecek. Türkiye bir hukuk devleti, bir ceza verilecekse hekimin lehine, hasta yakınları itiraz edebilir ya da tam tersi bir durum da yaşanabilir. Bu itirazın nereye yapılacağı da belirlendi. Ankara Bölge Mahkemesi’ne yapılacak bu itirazlar. Nihai kararı yargı verecek” dedi.

Türkiye’de bilirkişi anlayışı tamamen değişti                                               

Bilirkişi raporlaması hakkında konuşan Yorulmaz, mesleki sorumluluk kurulunun bir bilirkişi kurulu olmadığına dikkat çekerek “Meslektaşlarım böyle bir beklenti içerisine girmesin. Burası karar verici kurum. Ön incelemelerde bulunacak. Daha sonra ise kurum her gereksinim duyduğunda ihtisas komisyonları kuracak. Bu komisyonlar muhtemelen üç kişiden oluşacak. Sağlık Bakanlığı’na bilirkişilik hizmeti sunacak. Nihayetinde bilirkişi hizmeti aynı şekilde devam edecek. Hekimlerin sözlü ifadesine başvurulmasını da içeriyor bu karar. Aldıkları kararları da gerekçeleri ile birlikte taraflara bildirmeleri gerekiyor. Gerekçeli ve hekimlerin avukatlarının ve hekimlerin dinlenebildiği, kendilerini ifade edebildikleri iyi bir bilirkişilik hizmetinin alındığı dosyaların iyi karar verilmesine yol açacağını düşünüyorum. Türkiye’de bilirkişi anlayışının tamamen değiştiği bir durumu konuşuyoruz. Bu çok önemli” diye konuştu. Bilirkişi kurulunun ceza davalarını azaltacağını düşündüğünü aktaran Yorulmaz, “Muhtemelen ertelemeler de yaşanacaktır bu süreçte. Şimdi benim avukatım diyecek ki kurul karar versin. Benimle ilgili bir durum olduğunda bir dakika kurul karar versin deme şansım olacak. Bir durum yaşandığında kurulun inceleme yapma süreçlerini takip edebileceğim. İfade verebileceğim ve bu çok önemli. Bir tıp uygulama hatası dosyası bana geldiğinde o dosyada sağlık çalışanlarının ifadeleri yoksa o dosya benim için yüzde elli tamamlanmamış demektir. Böyle bir süreç olacak.  Birçoğunda ceza davası olmayacaktır. Kamuda çalışanlar için kesinleşmiş bir dava süreci varsa devam edebilir diyor. Orada bir kısıtlama var. Ceza davalarına sayısal azlık dışında, sağlık bakanlığı gibi bir kurulun ve komisyonun incelenmesine tabi olacağı için ben çok mutluyum. Daha doğru karar verilebilecek” açıklamasını yaptı.

Tıbbi mesuliyet sigortası Türkiye’de iyi işlemiyor

Süreci tıbbi mesuliyet sigortası açısından değerlendiren Yorulmaz, sendikaların ve meslektaşlarının kasten suçlarda rücu davası açılabileceği görüşünde olduğunu belirterek “Tazminat ödenmesi kasten olduğunda gündeme gelecekse ve bu olasılık son derece azsa kasten suçlarda hukuki olarak bir sigorta poliçesinin kapsamı dışında olacaktır büyük olasılıkla. Böyle bir söz vermedim diyecektir sigortalar. Tıbbi mesuliyet sigortası, Türkiye’de bir trafik kazasındaki gibi tıkır tıkır işlemiyor. Sigortasını yaptırmamış durumda 180 bin civarı hekimimiz var. Üstelik 17 yıldır bu sigorta poliçelerine herhangi bir zam da yapılmadı. Havuz çok küçük ve çalışmıyor ve zaten çalışmadığı için havuza devredildi. Diğer taraftan sonuç kararını mahkemeler verecek ve bununla ilgili itirazlar olacaktır. Bu ülkede tıbbi mesuliyet sigortası bir emniyet sibobu görevi görüyor. Ortadan kaldırılmasını değil daha iyi nasıl olmalı kısmını konuşmalıyız” dedi.

Hekime yönelik şiddet artıyor

Hekime yönelik şiddetle ilgili iki yasa çıktığını ancak bunun şiddeti azaltma konusunda etkili olmadığına dikkat çeken Yorulmaz, “Şiddet azalmadı hatta artıyor. Hekimin hastaya ayırdığı süreyi makul sürelere çıkartırsanız, özlük haklarında, eğitim hayatlarında ve sosyal alandaki gelişmelerine izin verecek düzenlemeler yaparsanız hekime yönelik şiddet azalacaktır” ifadelerini kullandı.

1 Yorum

  1. Coşkun bey, bu konuda Türkiye’nin zirvesindeki kişidir. Açıklamaları çok değerli.
    Bu yasayla sağlık kurumunun ceza aldığı davalar rücu edilemeyecek. Bu açıdan Malpraktis sigortasının gerekliliği kalmamış oluyor.
    Ancak doğrudan hekime karşı açılan davalar devam edecek ve hekim (kasıt olmaması kaydıyla) kaybederse yine sigorta devreye girecek. Doğru mudur?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER