Sektörün sorunlarını çözmek için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, “Otorite olarak trafikteki zararın kaynaklarını çıkarıp minimize etmek için bir yol haritası açıkladık. Bir rant sistemine dönüşmüş olan değer kaybı ve tahkimi de çözmeye çalışıyoruz. Yılların birikmiş kronik sorunlarını bir günde çözülemeyeceği için zamana ihtiyacımız var” açıklamasını yaptı.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, sektörün gelişimi, acenteler ve tüketiciyi yakından ilgilendiren konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İzmir Ticaret Odası tarafından düzenlenen “Acenteler Gözüyle Sigortacılık” toplantısına katılan Eroğlu, ekonomideki devamlılığın sağlanması, finansal istikrarın sürdürülebilmesi için sigorta sektörünün olmazsa olmaz olduğunu vurguladı. Sektörün sorunlarını çözmek için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Eroğlu, yılların birikmiş kronik sorunlarının bir günde çözülemeyeceği için zamana ihtiyaçları olduğunu açıkladı. Eroğlu, “Otorite olarak trafikteki zararın kaynaklarını çıkarıp minimize etmek için bir yol haritası açıkladık. Şu anda oluşan kazaların nedeninin yüzde 90’ı sürücü hatası. Sürücü davranışını trafik primiyle disipline etmek önemli. Sürücüyü motive etmek için kişi temelli poliçeye geçmek lazım. Sürücülerin hasar geçmişi görülebilecek. Bir kişi trafik canavarıysa ne taksisini ne otobüsünü ne kamyonunu emanet etmeyecek. Bu motivasyon trafik kazalarını azaltacak. Doğrudan tazmin ve serbest tarifeyle önümüzdeki sorunları çözünce geçeceğiz. Bir rant sistemine dönüşmüş olan değer kaybı ve tahkimi de çözmeye çalışıyoruz. Yılların birikmiş kronik sorunlarını bir günde çözülemeyeceği için zamana ihtiyacımız var” dedi.
Karşılaşacağımız risklere karşı iki temel güvenceden biri sigorta
Çağımızda risklerin çok fazla çeşitlenip derinleştiğini ve şiddetinin çok artığını belirten Eroğlu, “Artık bu riskler kişileri, hane halklarını, kurumları, hükümetleri ve devletleri tehdit eder hale geldiler. Tüm dünyada iklim riski, yaşlanma riski ve demografik değişim var. Kuşaklar değişiyor. Ekosistem önceden bunu kendi içerisinde çözüyordu. Hayatın bir dengesi vardı ama bu denge bozuldu. İlerde yaşlanmaya bağlı hastalanmaya karşı bakım ihtiyacının artması devletlerin sosyal güvenlik sistemleri üzerinde bir baskı yaratacak. Teknoloji çok değişiyor. Siber risk kavramı yine oldukça kıymetli. Bu onlarca riske karşı iki temel güvencemiz var: Devletimiz ve sigorta sistemi” dedi.
Her şey devletten beklenmemeli
Hükümet ve devletin toplumdaki erklerden oluşan ve toplanan vergilerle giderleri karşılayan bir aygıt olduğunun altını çizen Eroğlu, “Havalar günlük güneşlikken, herkes iyi para kazanırken bir yerde bir prim marifetiyle biriktirmek varken har vurup harman savurup, tasarruf etmeyip sonra bir afet olduğunda her şeyi devletten beklemeyi bir düşünmek lazım. Hükümetimiz de devletimiz de güçlüdür ama sonuna kadar her şeyi devletin karşılamasını ve bu kadar büyük faturaların altından tek başına devletin kalkmasını beklememek lazım” diye konuştu.
Sigorta mekanizması devletin yükünü hafifletiyor
Gelişmiş ülkelerde oluşan hasarlarda sigorta sektörünün ciddi bir ağırlığı olduğunu söyleyen Eroğlu, “Bugün DASK 2000’li yıllarda kurulup 20 yılda 25 milyar biriktirmiş olmasaydı depremin etkili olduğu 11 ilde bu 25 milyarı ödeyemiyor olacaktık. Böylesi zor bir ortamda 2,5 ay içerisinde 500 bin hasar dosyasını elleçlediler.25 milyarı sıcak parayı insanların cebine koydular. Demek ki sigorta çok önemli ve fon biriktirmek lazım. Bu tip hasarlarda devletin, vatandaşın ve reel sektörün yükünü almak lazım” ifadelerini kullandı.
Sigorta şirketinin önceliği acentelerinin mutluluğu olmalı
Acentelerin sektör için çok kıymetli olduğunu dile getiren Eroğlu, “Sizin sorununuz bizim sorunumuz. Bu nedenle gece gündüz çalışıyoruz. 17 bin acenteyi rahatlatmadan bizim hedeflediğimiz noktaya gidemeyeceğimizi düşünüyoruz. Sizler sigorta şirketlerinin müşteriye dokunan yüzüsünüz. Sigorta şirketlerinin repütasyonunu sağlayan kişilersiniz. Sahada müşteriyle olan diyaloğunuzda şirketi temsil eden tarafsınız. Her yaptığınız falso sigorta şirketinin hanesine yazılıyorsa o zaman sigorta şirketinin önceliği acentesinin sorunları ve mutluluğu olmalı” şeklinde konuştu.
Bir poliçe için 1 saat harcayarak sektörü büyütemeyiz
Acentelerin sektör adına büyük bir şans olduğunu vurgulayan Eroğlu, otorite, birlik ve şirketlerin sahip olunan bu şansın farkında olmadıklarını düşündüğünü söyledi. Sektörde var olan kronik sorunları çözmeden sektörü büyütmenin mümkün olmadığını ifade eden Eroğlu, “Bir trafik poliçesi kesmek için en az bir saatinizi ayırıyorsanız biz bu sektörü büyütemeyiz. Günün sonunda hep beraber kaybediyoruz. Günün sonunda vatandaş sigortasız, KOBİ’ler sigortasız ve DASK’ta sorunlar var. Bu ülke insanı bizden hizmet bekliyor. Bu nedenle kronik sorunları çözmeliyiz” dedi.
Trafik Teklif Platformu operasyonel verimliliği artıracak
Trafik Teklif Platformu ile operasyonel anlamda zaman ve enerji kaybını kökten çözmek istediklerini aktaran Eroğlu, “Bu sistem tabi ki trafikteki karlılık sorununu çözmüyor. Bu arzla ilgili soruna ilişkin bir çözüm noktası. İkisi farklı şeyler. Ben istiyorum ki benim acentem boşa çıksın, trafikte enerjisini harcamasın ve reel sektöre gitsin. Sigorta penetrasyonunu arttırmak için pazarlama faaliyetini yapsın” dedi.
Sigorta primi ihtiyaçlar listesinin ilk sırasında olmalı
İhtiyari deprem teminatına çözüm bulunması gerektiğinin de altını çizen Eroğlu, “İhtiyari deprem almaya karar veren vatandaşımıza bu deprem teminatını deprem teminatlı poliçe olarak sunup onun da teminat limitini biz belirlemek istiyoruz. Vatandaşımızı gerçekten koruma altına almak istiyoruz. Poliçeleri deprem teminatlı ve deprem teminatsız yangın poliçesi olarak ikiye ayıracağız. Vatandaş tercihine göre seçim yapacak ne alacağını bilecek. Deprem teminatlı poliçe almaya karar verirse onun inşaat maliyetini otorite olarak biz belirleyeceğiz. Prim yüksek mi olacak ancak gerçek bir koruma isteniyorsa bu gerekli. Sigorta primi, ihtiyaçlar listesinin en sonunda değil en başında yer almalı. Gerçek bir koruma istiyorsak onun bedeli neyse ödeyeceğiz. Bu da sigortalıya düşen yükümlülük. Bunu da bizim anlatmamız gerekiyor” diye konuştu.