Sizlerin de hatırlayacağı üzere, hayat dışı sigorta sektörünün 2013 yılı sonuçları geçtiğimiz aylarda açıklanmıştı ve sektörümüz uzun yıllardan sonra ilk defa başa baş, çok yakın bir birleşik rasyo ve toplamda tatminkâr bir kârla yılı tamamlamıştı.
Trafik branşında zarar devam etse de azalma trendine girmiş görünüyordu ve diğer tüm önemli branşlarda teknik kar elde edilmişti. Yani, işler iyi gidiyordu.
Derken 2014 yılına girildi. Ve sonra özellikle trafik branşında tekrar iki basamaklı primlerin teklif edildiği, özellikle büyük şirketler arasında daha yoğun gözlenen keskin bir rekabet başladı. Bunun üzerine bir de ekonominin yavaşlaması ve döviz kuru artışı eklenince yıla girerken iyi bir yıl geçireceğini düşünen sektör yöneticileri biraz kötümser demeçler vermeye başladı.
Benim fikrimi soracak olursanız, sektör bu yıl geçen yıla benzer bir sonuç elde edecek, ancak son birkaç yıldır görülen teknik düzeltmenin artık sonuna geldiğimizi ve fiyatların özellikle trafikte ve kaskoda düşmeye başlayacağını söyleyebilirim. Bu da, bu yılı değil ama 2015 yılını kötü etkiler diye tahmin ediyorum.
Bu süreçte benim tahminlerim bir tarafa, sektör yöneticilerinin verdiği ilginç demeçler dikkatimi çekti. Bu yılın iyi geçmesini bekleyen yöneticilerden utandığını söyleyen de oldu, sektörün rezervlerinin çok olduğunu söyleyen de. Bazıları da rezervlerin az olduğunu iddia etti. Benim dikkatimi çeken, daha önce rezervlerin çok olduğunu söyleyen bazı yöneticilerin, kendi tablolarında ciddi rezerv artışı yaptıktan sonra rezervlerin bazı şirketlerde az olduğunu iddia etmeleri oldu. Bu süreçten düzenleyici otoriteyi sorumlu tutanlar da olmadı değil.
Yani onlara bakacak olursak suçlu sadece kendileri değil, diğer herkes.
Sen trafik sigortasında bu kadar ucuza poliçe satarsan, rezerv de yüksek çıkar, zarar da. Ondan sonra da başlarsın suçlu aramaya…
Kalın sağlıcakla…
