Birliğin açıkladığı 2014 yılı altı aylık prim üretimi sonuçları oldukça ilginç: Hayat dışı prim üretimi artışı yüzde 9 civarındayken hayat sigortaları yüzde 15 küçülmüş.
Hayat sigortalarındaki küçülmenin sebebi bariz. Yapılan düzenlemelerle kredi bağlantılı hayat sigortalarının zorunlu olmaktan çıkarılmasıyla sektör ciddi bir küçülmeye girdi (Devletle olan ilişkilerin önemiyle ilgili yazıma ithaf olunur!).
Biz isterseniz asıl konumuz olan hayat dışı sektörün büyüme rakamlarını irdeleyelim. Sektörün lokomotif branşı olan trafik yüzde 4 büyürken diğer önemli branş kasko ise yüzde 3 küçülmüş. Oto dışı branşlar ise daha iyi görünüyor; genelde yüzde 15’ler civarında büyüme var.
Trafik branşına biraz daha detaylı baktığımızda şunu görüyoruz: Yazılan poliçe sayısının yüzde 8 artışına rağmen, toplam yazılan prim sadece yüzde 4 artmış. Bu da şu demek oluyor; trafikte prim artışı durmuş ve ciddi olarak geriye gitmeye başlamış (Allah Allah, hani trafikte zarar yazıyorduk ve primlerin daha da artması lazımdı?). Bu sonucu yeni araç satışlarındaki azalmayla açıklamak yersiz, çünkü sisteme ilk altı ayda yüzde 8 daha fazla araç girmiş ama primler düştüğü için büyüme olmamış (İki basamaklı primlerle trafik poliçesi satılıyor yazıma ithaf olunur!).
Kasko branşındaki durum ise daha kötü görünüyor. Orada da poliçe adedi yüzde 5 civarında artmasına rağmen, toplam primde yüzde 3 küçülme yaşanmış. Sebebi de trafik branşıyla aynı: Rekabet. Aslında kaskodaki rekabeti anlamak mümkün, zira dip toplamda hala kâr var ve bu rekabetin sebebi ‘edilen kârı müşteriyle veya dağıtım kanallarıyla paylaşmak’ şeklinde de açıklanabilir deniyor. Bu doğrudur ancak ben de diyorum ki, bu kârı biraz da ortaklarla paylaşsak keşke. Zira sermaye artırmaktan bitap düştüler!
Bu şekilde kasko rekabetini kabul ettik desek de trafikte herkes zarar ederken ve şikâyetçiyken primlerin bu kadar düşmesini anlamak zor görünüyor.
Neden zor görünüyor, çünkü bakıyorsunuz ‘trafik sigortalarında primler zaten yetersiz, daha da artmalı diyenler’ trafikte en çok büyüyenler arasında. Bunun üzerine bir de tepedeki birincilik mücadelesi eklenince yine geçtiğimiz yıllardaki kısır döngüye giriyoruz.
Peki, ne zaman çıkarız bundan derseniz, fillerimiz zarar yazıp savaşmaktan vazgeçince diyebilirim.